• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.3. İSTANBUL’DA İÇKİ MEKÂNLARI

2.3.3. Bozahaneler

Boza, buğday, arpa veya darıdan yapılan bir içecektir. Yapımı birayla hemen hemen aynı esasa dayanmakta, farklı olarak içinde şerbetçiotu bulunmamaktadır. Şarap yapımında olduğu gibi tahta fıçılarda mayalanmaya bırakılmakta, mayalanma süresi uzadıkça içinde alkol oluşmaktadır. İçeriğinde üç- dört dereceye kadar alkol oluşmasına rağmen bozanın Müslümanlara satışı yasak değildi183. Ancak bu, “tatlı boza” denilen, arpadan elde edilmiş, alkolsüz, legal

182 Çokuğraş, 2013, s.265.

183 İlyaz Bingül, http://www.populistkultur.com/bozahane-osmanli-istanbulunda-toplumsal-hayat- mekânlari-5/18.02.2015.

olarak satılan boza idi. “Acı boza” diye tanımlanan alkollü bozaların içilmesi caiz olmadığından fetvalarla yasaklanmaktaydı184. Fısk-ü fücura neden olduğu için alkol oranı yüksek olan “Tatar bozası” da yasaklanan bozalardandı185.

Bozanın üretimi ucuz olduğu için tüketimi de fazlaydı. İstanbul’da resmi boza imalathanesinin yanında çok sayıda boza satıcısı ve bozahane vardı186. Toplumun her kesiminden insanın geldiği bozahaneler de kahvehane ve meyhane gibi toplumsal hayat mekânlarından biriydi. Ancak, bozahaneler içicilerin gizli mekânlarından olmuştu. Yasaklar, bozahanelerde gizlice içki satışına cesaret edilmesini engelleyememişti187. 1840’da gönderilen bir buyrulduda, Üsküdar’daki bozahanelerin mühürlenerek kapatıldığı, bundan sonra da işletilmesine izin

184 Fikret Yılmaz, “Boş Vaktiniz Var Mı”, Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar, S. 1, Bahar 2005, s.

46-47.

185975(1568) tarihli İstanbul ve Galata kadılarına gönderilen hükümde: İstanbul ve Galata’da vakı’

olan meyhane ve kahvehane ve tatar bozası işlenen mahaller külliyen ref’ olunduğu halde kemâ-kân meyhane ve kahvehaneler işleyip ve tatar bozası satılıp fisk ve fücur olduğu istima’ olundu. Ol emrüşerifim kemâ-kân mukarrerdir. Eğer İstanbul’da ve Galata’da vaki’ olan meyhane ve kahvehaneleri külliyen def’ ve ref’ edip hamrları var ise tuz katıp sirke etdirip emr-i şerifime muhalif iş ettirmeyesin (26 Zilkade 975/23 Mayıs 1568). Altınay, 2000, s.240.

186 Bozacı esnafı ile ilgili olarak Evliya Çelebi’de, “Dükkân üç yüz, nefer bin beş. Bozayı sekr verecek (sarhoş edecek) derecede içmek haramdır. Ama şarab gibi, katresi haram değil. Yani sekr vermeyecek kadar içmek mübahtır. Yolunda içilirse Müslüman gazilerin vücuduna kuvvet verip sıcaklık verdiği gibi açlığı dahi giderir.” şeklinde bahsetmekteydi. Evliya Çelebi’nin “sarı

bozacılar” diye nitelendirdiği, Tekirdağ darısından beyaz, süt gibi, katı kıvamlı bir bozacılar grubu da vardı. “Bunu ekseriya ulema ve şeyhler içerler. Hamile kadın içse karnındaki çocuğu dürüst olur.

Çocuğu doğurduktan sonra içse sütü çok olur. On çomça içilse yine sarhoşluk vermez. Karın ağrıtmaz. Çünkü içine Kuşadası pekmezi, üzerine darçın, karanfil, zencefil, Hindistan cevizi serperler.” Çelebi, sarı bozanın İstanbul’da kırk dükkân, yüz beş neferi olduğunu, en çok Ayasofya

Çarşısı’nda, Atmeydanı başında, Kadırga Limanı’nda, Okçular başında, Aksaray ve daha birçok malum yerlerde satıldığını ifade etmekteydi. Hatta Evliya Çelebi hangi semtte hangi bozanın daha ünlü olduğunu örneklendirerek vermekteydi: “Süleymaniye’nin yasemin bozası, Arnavud Kasım

bozası, Ayasofya’nın taşa …lı bozası, Unkapanı’nın Sinan bozası pek meşhurdur. Hamallar bunlardan içerler, pek keskin bozalardır.” Çelebi, 1971, s.279-281.

187Müşterilerden talep geldiğinde bozacılar gizlice şarap da satmaktaydılar. Özellikle kasabaların

ileri gelenlerinden birinin istemesi durumunda bu durum örtbas edilebiliyordu. Edremitli Bozacı Hasan, subaşının oğlu Hasan ve arkadaşlarının boza içtiklerini söylese de bu cevap suçlamayı dile getirenleri tatmin etmemişti. İddiaya göre Bozacı Hasan odasında ve dükkânında boza adı altında gizlice şarap satıyor hatta Ramazan ayında bile bu tutumundan vazgeçmiyordu. Yılmaz, 2005, s.47. Bozahanelerin bu kadar fazla ve kullanımının yaygın olmasına rağmen bu konudaki toplumsal algılama, meyhanelerden çok da farklı olmamış, bozahaneye gitmek neredeyse meyhaneye gitmeyle eşdeğer tutulmuştur. Hatta bu durum, atasözlerine bile yansıyarak, uygunsuz iş yapan kişilerin haklılığını kanıtlamak için kendilerine tanık birini göstermesi anlamında “meyhaneciden şahit istemişler bozacıyı göstermiş” sözünün kullanılagelmesine neden olmuştur. Osmanlı kibarının bozaya pek de iltifat etmediğini, bu içkinin “ayak takımı”ndan kişilerin içeceği olduğunu yazan Gelibolulu Mustafa Âli “Bozahaneler vardır ki buralara devam edenler ve oralardan çıkmayanlar

ya Tatarlar, ya da halkın aşağılık tabakasından aynı murdarlar olan kimselerdir. Zariflerden kimse o kötü yerlere tenezzül etmez.(…) Çünkü aşağılıkların toplandıkları yerlere rağbet yine halkın aşağı tabakasının oturduğu yerlerde oturup onlarla görüşmek, halkın iğrenç, aşağılıklarında görülen ve kişiye ziyan getiren bir alışkanlıktır.” ifadelerini kullanmıştır. İlyaz Bingül,

http://www.populistkultur.com/bozahane-osmanli-istanbulunda-toplumsal-hayat-mekânlari- 5/18.02.2015.

verilmeyeceği ifade edilmekteydi. Eşkıya grubundan olan ve bozgunculuk çıkarıp asayişsizliğe neden olabilecek kişilerin bozahanelere girip içki içtikleri, halka eziyet ettikleri ve çeşitli huzursuzluklara sebebiyet verdikleri belirtilmekte, bu nedenle de kapatılması için gerekli hassasiyetin gösterilmesi istenmekteydi188. Bozahaneler, gizli içki satışı dolayısıyla meyhanelerle eşdeğer tutulmuş, aynı hassasiyet gösterilerek toplumsal hayat mekânlarından biri olan bu dükkânların kendi amacı dışında işletilmesi engellenmek istenmişti. Devlet toplum huzurunun ve güvenliğinin sağlanması için, başta içki içilen mekânlar olmak üzere şekerlemeci, bozacı (hatta ara ara kahvehaneler) gibi yerlerin, düzen bozucuların mekânı haline gelmesini engelleme hedefindeydi. Ancak diğer taraftan ekonominin de zarar görmemesini sağlamalıydı. Bozahanelerin mukataaya verilmesi, bunların hassaya aidiyeti, devletin boza imalatından vergi aldığını göstermekteydi189. Bu durum XIX. yüzyılda da sürdürülmüştü. Zecriye defterinde Hasköy’deki meyhane adının “Bozahane: no:6” şeklinde geçmesi son yüzyılda da hala devam ettiğinin göstergesi olarak değerlendirilebilir190.