• Sonuç bulunamadı

BIS Düzenlemelerinde Riskin Kontrolü ve Ölçümü ........................................... 3 1

3. ULUSLARARASI FİNANSAL PİYASALARDAKİ YASAL DÜZENLEME

3.4. BIS Düzenlemelerinde Riskin Kontrolü ve Ölçümü ........................................... 3 1

Finansal sektör içersinde bankacılığa yönelik olarak uygulanan, kamu kuruluşlarının, uluslararası gözetim organizasyonlarının, bağımsız dış denetim kuruluşlarının ve son olarak da kurumların kendi iç denetim birimlerinin uyguladıkları çeşitli yöntemler vardır. Söz konusu yöntemler saygın kuruluşların uzun süreli deneyimleri ve bu konuda yetkili kuruluşlarca üzerinde mutabakata varılmış olması dolayısı ile uluslararası standartlar haline gelmiştir.

Risk Kontrolü perspektifinde BIS'in en son düzenlemelerinin en önemli özelliği, sadece sermaye yeterlilik oranına dayanmaktan ziyade "3 saç ayaklı" bir yapının benimsenmiş olmasıdır. İlk ayak, asgari sermaye yeterlilik oranları olmaya devam edecek, ancak bu oranlar kredi riski için yeni risk ölçüm metotları ile ölçülecektir. İkinci ayak, bankaların iç risklerine ve sermaye yönetim pratiklerine dış denetim otoritesinin gözetim fonksiyonu da eklemektedir. Üçüncü ayak ise, risk bildirim standartlarındaki gelişme ile birlikte daha iyi bir pazar disiplininin oluşturulmasını öngörmektedir.

BIS, bankacılıkta etkin gözetim ve risk kontrolünün yapılabilmesi için bazı ön şartların varlığına da vurgu yapmaktadır. Bankacılık gözetimi, finansal pazarlardaki istikrarı arttırmak için gerekli olan geniş çaplı düzenlemelerin sadece bir parçasıdır. Bu düzenlemeler aşağıdaki noktalan içerir;

43

 İyi geliştirilmiş bir kamu altyapısı: Bu altyapı aşağıdaki olanakları kapsamalıdır ki bu olanaklar yeterince sağlanamadığı taktirde finansal sistemlerin istikrarsızlığına önemli ölçüde katkıda bulunacaktır:

 Şirket, iflas, sözleşme, tüketici haklan ve özel mülkiyet hukuklarını içeren ve tutarlı bir şekilde güçlendirilmiş bir iş ve ticaret hukuku sistemi,

 Geniş uluslararası kabul görmüş, kapsamlı ve iyi tanımlanmış muhasebe prensip ve kuralları,

 Büyük ölçekli şirketler için bağımsız denetim sistemi,

 Etkin bankacılık gözetim ve denetimi,

 Diğer finansal pazarları ve uygunsa bunların katılımcılarını yöneten ve yeterli bir gözetim sağlayan iyi tanımlanmış kurallar,

 Karşı taraf riskinin kontrol edildiği finansal işlemlerin düzenlenmesi için güvenli ve etkin bir ödeme ve takas (Clearing House) sistemi,

 Etkin pazar disiplini,

 Bankalardaki problemlerin etkinlikle çözülmesi için prosedürler,

 Uygun bir sistemik koruma seviyesi sağlanması için mekanizmalar.

Şekil 3.1'te görüldüğü gibi Piyasa Riski ölçümüne ilişkin gelişmekte olan piyasalarda iki temel problem ile karşılaşılmaktadır. Bunlardan biri, yerel denetim ve gözetim otoritesinin piyasa gerçekleri ile bağdaşmayan sınırsız ve zorlayıcı kararlar alma yetkileridir. Otorite bu yetkiyi kullanırken sistemi zorlamadan, uygun bir plan dahilinde kararlarını almalıdır. Diğer konu da risk ölçümünün temel bileşenlerinden biri olan piyasaların sığlığı ve dolayısıyla likidite problemidir. Örneğin ülkemizde bankaların aktif/pasif vade yapıları incelendiğinde, mevduatlarının 20-40 gün ortalama vade ile döndürüldüğü, buna karşılık menkul kıymetlerinin ise ortalama vadesinin 270 gün ile 2 yıl arasında değiştiği görülecektir. Bu vade uyumsuzlukları, menkul kıymetlerin ikincil piyasaların sığlığı nedeniyle istendiğinde satılamaması ve buna bağlı olarak likidite problemini beraberinde getireceği son derece açıktır. Ülkemizin denetim ve gözetim otoritesi olan BDDK sahip olduğu yetkiyi kullanırken yukarıdaki sözü edilen iki problemin doğuracağı sonuçları hesaplayarak hareket etmektedir (BIS 2002).

44

Şekil 3.1 Gelişmekte Olan Piyasalardaki Uyum Problemleri 3.5. AB'nin Basel Düzenlemelerine Yaklaşımı ve SYR Uygulamaları

Avrupa Birliği, SYR hakkındaki direktifini Base-I Komite'nin yeni düzenlemesine uyumlu hale getirebilmek için hazırlık yapmaktadır. Bu konuda özellikle Almanya'dan yoğun bir muhalefet gelmekle birlikte bir noktada uzlaşmanın sağlanması ve AB'nin sermaye yeterliliği direktifini çok küçük değişikliklerle birlikte Basel-II düzenlemesine paralel olarak değiştirmesi beklenmektedir. Dolayısıyla tüm AB ülkelerindeki bankalar ve yatırım şirketleri Basel Komite'nin uluslararası faaliyet gösteren bankalar için öngördüğü düzenlemesine tabi olacaklar ve kamuoyu bilgilendirmelerine ilişkin daha fazla yükümlülük üstlenmeleri kaçınılmaz olacaktır.

3.5.1. Risklere Karşın Yeterli Özvarlık Kavramı

Bankalarda risklere teminat oluşturabilecek yeterli özsermaye bulundurma konusunda Avrupa'da iki farklı çalışma grubu dikkati çekmektedir. Bunlardan bir İsviçre Basel'da 12 Merkez Bankası Başkanı tarafından önerilen ve uluslararası faaliyetleri olan bankalara tavsiye niteliğinde çalışma yapmak üzere 5'i Avrupa Birliği dışı ülkelerden 7'si de Avrupa Birliği üyesi ülkenin üyelerinden oluşan Banka Denetim Komisyonudur. Diğer komisyon ise, Avrupa Birliği Bünyesinde Bankalar ve Diğer Kredi Kurumlarının hukuklarım uyumlaştırmaya yönelik özel ihtisas komisyonlarının çalışmalarıdır. Bu komisyonlar özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde aşağıdaki konularda düzenlemeler yapmışlardır;

45 ödeme kabiliyetinin artırılması gerektiği,

 Tüm bankaların farklı ülkelerde eşit rekabet koşullarında çalışabilmelerini sağlamak için yapılan çalışmalar sonucunda, bankaların risklerine sınır getirilmesi gerekliliği,

 Özvarlığın Riskli Aktiflere Oranının Yeterliliği,

 Özvarlığın Borçlara Oranının Yeterliliği,

 Özvarlığın Büyük Kredilere Oranının Yeterliliği,

 Özvarlığın Duran Varlıklara Oranının Yeterliliği.

Tüm bu rasyoların hesaplanmasında ortak pay olan özvarlığın da tanımlanması önemlidir. Bankacılık risklerine ve bankanın borçlarına teminat olacak bir sermaye tanımının getirilmesinin gereği ortaya çıkmıştır.

Esas itibariyle Piyasa Riskleri, Kredi Riskleri ve Operasyonel Riskler ayrı ayrı ele alınmakta, bankanın maruz kaldığı tüm risk kategorilerine göre Sermaye Gereksinimi hesaplanmaktadır.

Bu risklerin ölçüm yöntemleri ve dolayısı ile gerekli özkaynağın hesaplanma şekli, gerek bankacılık sektörünü, gerekse de bu sektör içinde araştırmalar yapan ve yeterli özsermayenin hesaplanma modellerini geliştirme konusunda çalışmalar yapan BIS Komitesini oldukça uğraştıran bir konudur. Bu risklerin ölçüm yöntemleri AB yönetmeliklerinde esnek bir şekilde düzenlenmekte, iki temel hesaplama şeklinden birinin tercihi ülkelerin gözetim kurumlarından izin almak koşulu ile bankalara bırakılmaktadır. Bunlar genellikle;

 Standart Yöntem

 Kurum İçi Geliştirilmiş Yöntemler (İçsel Yöntem) şeklinde anılmaktadır. 3.5.2. AB Ülkelerinde Risk İçin Gerekli Özvarlık Düzenlemeleri

AB ülkelerinde faaliyet gösteren banka ve aracı kurumların taşıyamayacakları risklere girmelerini önlemek ve böylece hem tasarruf sahiplerini hem de banka ortaklarını korumak, diğer taraftan onların eşit rekabet koşullarında yarışmalarını sağlamak amacıyla değişik düzenlemelere gidilmektedir. Özellikle risk yönetimi ile ilgili olarak dikkati çeken iki yönetmelik bulunmaktadır. Bunlar; "Banka ve Kredi Kurumları için İflas" ve "Banka ve Menkul Kıymet Firmaları İçin Yeterli Özvarlık Donanımı" isimli yönetmeliklerdir.

46

Bu yönetmelikler ile bankaların piyasa riskleri için ve bu kapsamda faiz oranı değişim riskini karşılamak amacıyla sahip olmaları gereken asgari özkaynak tutarı da belirlenmektedir. Bu yönergeye göre, faiz oranı değişim riskinin (faiz pozisyon riski olarak adlandırılmakta) karşılığında gerekli özkaynak miktarı dört aşamalı olarak hesaplanmaktadır.

 Net Pozisyonunun Hesaplanması,

 Sistematik (Spesifik Risk) risklerinin karşılığında gerekli özvarlığın hesaplanması,

 Sistematik olmayan (Genel Piyasa Riskleri) risklerinin karşılığında gerekli özvarlığın hesaplanması

 Spesifik ve Genel Piyasa Risklerin toplanarak yeterli özkaynak karşılığının hesaplanması

Bu aşamaları kısaca açıklayacak olursak;

3.5.2.1. Net Pozisyon Tutarının Hesaplanması

Bir bankanın alım/satım portföyü sadece bilançonun aktifine gelen ve menkul kıymetler hesabında görülen faizli menkul kıymetlerden meydana gelmemektedir. Portföy üç başlıkta toplanabilir;

 Bilanço içinde gösterilen aktif ve pasif kalemlerinin netleştirilmesi ile elde edilen net tutar: Bu tutar esas itibari ile aktifte menkul kıymetler hesabında yer alan varlıklardan oluşmakla birlikte, eğer banka menkul kıymet ihracı yolu ile borçlanmış ise, pasifinde yer alan bu borçlanma araçları düşülerek net pozisyon hesaplanır.

 Bankanın almayı yada satmayı taahhüt ettiği vadeli işlemler ve opsiyonlardan oluşan net pozisyon tutarı: Bu kapsamda bankanın müşterilerine karşı alıcı veya satıcı pozisyonunda olduğu faiz oranı anlaşmaları FRA, Taban/Tavan (Caps/Floor), Koridor sözleşmeleri, Faiz Swapları, Opsiyonlar sayılabilir. Burada da alım taahhütleri ile satım taahhütleri aynı isim ve tanımlı olmak koşuluyla birbirleri ile netleştirilerek kalan net pozisyon olarak alınabilir.

 Organize piyasalarda alım/satım konusu olan türev ürünlerden oluşan net pozisyon: Çoğunlukla bilanço içi hesaplar değil, Nazım Hesaplarda izlenen vadeli işlemlerde, herhangi bir işlem iki ters

47 yönlü işlem olarak dikkate alınacaktır.

3.5.2.2. Spesifik Risk İçin Sermaye Gereksiniminin Hesaplanması

Bulunan net pozisyon üzerinden spesifik risk (İhraç Eden Riski) ve genel piyasa riski için gerekli sermaye karşılıkları ayrı ayrı hesaplanacaktır. Pozisyon riski bu iki risk türünün toplamından oluşmaktadır. Spesifik risk karşılığı, menkul kıymeti ihraç eden veya borçlanmayı yapan tarafın ekonomik ve mali durumunun bozulması nedeni ile o menkul kıymetin fiyatında meydana gelen düşmeleri karşılamak üzere hesaplanmaktadır. Menkul kıymete yapılan yatırımın batma riskine karşın önlem niteliğindedir. Bu nedenle risk karşılığı veya oranı menkul kıymeti ihraç edenin niteliğine ve borçlanmanın vadesine göre değişmektedir. Buna göre;

 Topluluk Üyesi Devletler tarafından ihraç edilenler için: %0

 Nitelikli İhraççılar İçin;

 Kalan vadesi 6 aya kadar olanlara: %0.25

 Kalan vadesi 6ay-24ay arası olanlara: %1

 Kalan vadesi 24aydan fazla olanlara: %1.60

 Diğer İhraççılar için: %8

Oranında sermaye gereksinimi hesaplanır. Burada nitelikli İhraççılar olarak, AB'nin 89/647AET yönetmeliği kapsamında nitelikleri belirlenen finansal araçları ihraç eden OECD üyesi ülkelerin bankaları, Avrupa Topluluğu içinde faaliyet gösteren Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları, Yatırım Fonu Şirketleri, Aracı Kurumlar ve topluluk dışında kalmakla birlikte aynı topluluk içindeki kurumlar gibi sıkı gözetim ve denetime tabi kurumlar kabul edilmektedir. Yine banka veya kredi kuruluşu olmamakla birlikte borsaya kote edilmiş veya derecelendirmesi (Rating'i) Denetim/Gözetim otoritelerince tanınmış firmalar da nitelikli ihraççı olarak kabul edilmektedir.

3.5.2.3. Genel (Sistematik Olmayan) Risk Karşılığının Hesaplanması

İhraçcının niteliğine bağlı olmayan, finansal piyasalardaki fiyat dalgalanmalarından kaynaklanan risklerin karşılığı olarak hesaplanan genel piyasa riski iki yöntemden biri seçilerek hesaplanmaktadır. Bunlardan birincisi, standart yöntemler, ikincisi ise bankanın kendine özgü geliştirdiği ve özellikle her bir pozisyonu ayrı ayrı değil de, toplam bir portföy olarak ele alan ve duyarlılık analizlerine dayanan içsel yöntemlerdir. Standart yöntemler olarak da "Vade Bazında" ve "Süre (Duration)"

48

bazında olmak üzere iki yöntem önerilmektedir. Yukarıda ülkemizde ve dünyada yaygın kullanılan Standart yönteme ilişkin ana örnekler anlatılmıştır.

3.6. Basel Komitesi Uygulama Takvimi

Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi ilk olarak 1988 yılında Basel I olarak bilinen Sermaye Uzlaşısı'nı yayımladığı önceki bölümde belirtilmiştir. Haziran 1999 tarihinde Komite 1988 tarihli düzenlemenin yerini almak üzere yeni bir düzenleme taslağı hazırlamıştır. Risk duyarlılığı daha fazla olan yeni düzenlemeye ilgili taraflarca iki yüzün üzerinde görüş bildirilmiştir. Bu görüşler doğrultusunda taslakta yapılan değişiklikler sonrasında Ocak 2001’ de düzenlemeye ilişkin ikinci taslak çalışma kamuoyuna sunulmuştur. Mayıs 2001 sonuna kadar ikinci taslağa ilişkin tekrardan ilgili görüşlerin toplanması ve 2001 yılı sonunda yeni sermaye düzenlemesinin yayımlanarak, 2004 yılında uygulamaya geçirilmesi planlanmıştır. Ancak, uluslararası alanda konuyla ilgili yoğun tartışmalar gündeme gelmiş ve halihazırda da bu tartışmalar sürmektedir. Son olarak Komite 2003 yılı sonuna kadar düzenlemelere son halini vermeyi ve 2006 yılı sonuna kadar ülkelerin uygulamaya geçmek için hazır olmasını planlamaktadır. Komite üç yıllık bir geçiş döneminin yeterli olacağı görüşünde olmakla birlikte uluslararası alandaki tartışmalardan birisi de geçiş dönemi için bazı ülkelerde daha uzun bir zamana ihtiyaç duyulacağı konusudur. Diğer yandan düzenlemenin içeriği ve bankacılık sistemleri üzerindeki muhtemel etkileri konusunda da farklı değerlendirmeler yapılmaktadır.

Uluslararası alanda yaşanan bu gelişmelerin ışığında söylenebilir ki, Basel-II düzenlemeleri finansal piyasalara disiplinin gelmesi açısında giderek önem kazanmaktadır. Bu gelişmelerin dışında kalmak oyunun dışında kalma anlamına geldiği aşikardır. Basel kararlarına yöneltilen pek çok eleştiriye rağmen Basel-II uzlaşısı giderek tüm piyasa oyuncuları tarafından ve yerel denetim ve gözetim otoritelerince kabul görmektedir.