• Sonuç bulunamadı

Türkiye birincil enerji kaynakları Dünya rezervleri ile karşılaştırıldığında miktar ve kalite itibariyle çok düşük seviyede olduğu görülmektedir. Yurtiçi talebin yerli üretimi karşılama oranı, 1970 yılında %77, 1980 yılında %54, 1990 yılında %48 ve 1993 yılında %44 olmuştur.( Şoltan, 2009:7)

‘’2004 yılında % 28 olan birincil enerji arzının yerli kaynak ile karşılanma oranının 2020 yılında % 30 seviyesinde olması, diğer bir deyişle 2004 yılında % 72 olan ithalat bağımlılığının 2020 yılında % 70 de tutulması hedeflenmektedir. Büyük oranda ithalata bağımlı bir ülke olmamız nedeniyle arz güvenliği, beraberinde kaynak çeşitlendirmesini de getirmektedir.’’( ETKB, 2005)

Türkiye enerji ihtiyacını öncelikli olarak fosil enerji kaynakları olarak adlandırılan petrol, doğal gaz ve kömürden karşılamaktadır. Ülkemizde petrol ve doğal gaz üretimi, tüketimi karşılayamamaktadır bu nedenle de bu kaynaklara ithalat yoluyla erişilmektedir. Petrol ve doğalgaza nazaran daha zengin bir kaynak olan kömür üretimi ise enerji ihtiyacımızın büyük bir kısmına cevap verebilmektedir.

Grafik 2.1 Türkiye’de Birincil Enerji Tüketimi

Kaynak: DEKTMK, 2010 Enerji Raporu

2009 yılında Türkiye birincil enerji tüketimi bir önceki yıla göre yaklaşık % 4 azalarak 99 milyon (TEP)’e gerilemiştir. Birincil enerji tüketimindeki gerileme 2007

yılından bu yana devam etmektedir. 2009 yılındaki tüketim değeri ile Türkiye’nin birincil enerji arzı 4 yıl gerileyerek 2006 yılındaki değerine inmiştir.

Aşağıdaki grafikten de anlaşılacağı gibi Türkiye’de birincil enerji kaynakları içerisinde en büyük pay pastanın yarısından fazlasına sahip olan kömürdedir. Genelde kırsalda kullanılan odun, tezek gibi enerji kaynaklarının içerisinde bulunduğu ticari olmayan enerji kaynakları %16 pay ile ikinci sırada bulunmaktadır.

Grafik 2.2: Türkiye’de Birincil Enerji Üretiminin kaynaklara Göre Dağılımı

Kaynak: DEKTMK, 2010 Enerji Raporu

2.1.1. Petrol

Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında temel girdiler arasında yer alan petrol, günlük hayatın vazgeçilmez parçalarından birisi haline gelmiştir. Üretimden tüketime kadar pek çok sektörde kullanılan petrol ve petrol ürünleri, ülke enerji ihtiyacının %30’luk kısmını karşılamaktadır.

‘’Dünya üretilebilir petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %72'lik bölümü, ülkemizin bulunduğu coğrafyada yer almaktadır. Türkiye, konumu itibariyle Dünya ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin dörtte üçüne sahip bölge ülkeleriyle komşu olup enerji zengini Hazar, Orta Asya, Orta Doğu ülkeleri ile Avrupa'daki

58% 10% 10% 16% 6% 0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% Kömür Hidrolik Enerji Petrol ve Doğalgaz Gayri Ticari Enerji Diğer Kaynaklar Payı

tüketici pazarları arasında doğal bir "Enerji Koridoru" olmak üzere pek çok önemli projede yer almakta ve söz konusu projelere destek vermektedir. 2030 yılına kadar %40 oranında artması beklenen dünya birincil enerji talebinin önemli bir bölümünün içinde bulunduğumuz bölgenin kaynaklarından karşılanması öngörülmektedir.’’ (ETKB, 2010).

Tablo 2.1:2009 Yılı Sonu İtibariyle Türkiye Ham Petrol Rezervleri

M. Ton (**) Varil

Rezervuardaki Petrol (*) 6.786.346.485 994.373.751 Üretilebilir Petrol 1.238.298.366 177.441.701

Kümülatif Üretim 938.478.516 133.071.872

Kalan Üretilebilir Petrol 29.819.850 44.370.829 (*) İspatlanmış, muhtemel ve mümkün rezervler toplamıdır.

(**) Metrik Ton Kaynak: PİGM

‘’Türkiye'nin sahip olduğu en eski boru hattı Kuzey Irak'ta yer alan Kerkük petrollerini batıya ulaştıran, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı'dır. 2009 yılında bu hattan 23,3 milyon ton (165 milyon varil) ham petrol taşınmıştır. Petrol taşıyan bir diğer boru hattı 28 Mayıs 2006 tarihinde faaliyete geçen Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru hattıdır. 22 Haziran 2008 tarihinde hattın taşıma kapasitesi günlük 1 milyon varile ulaştırılmış olup, hatan daha fazla petrol taşınmasının sağlanması amacıyla yürütülen çalışmalar neticesinde kapasite 2009 yılında günlük 1,2 milyon varile çıkartılmıştır.’’ (ETKB, 2010).

‘’Türkiye’de petrol arama amacıyla açılan ilk derin kuyu 20 Mayıs 1933’de, 2189 sayılı yasa ile kurulan “Petrol Arama ve isletme idaresi” tarafından delinen ve 1351 derinlikte kuru olarak bilinen Baspirin-1 arama kuyusudur. İlk ticari petrol keşfi 20 Nisan 1940’da Raman sahasındaki Raman-1 kuyusunda 1048 metre’de yapılmıştır’’ (Bayraç ve Yenilmez, 2005:9).

Kullanılan enerji kaynakları arasında en yüksek tüketim oranına sahip olan petrolün yerli kaynaklardan karşılanma oranı çok düşük düzeyde kalmaktadır. Tüketilen petrolün sadece yüzde 10’u yerli kaynaklardan karşılanabilmektedir. Yerli kaynakların yetersiz olması dışa bağımlılık oranlarını arttırmaktadır. Dışa bağımlılık oranı %74 iken bunun %90’ı sadece petrolden kaynaklanmaktadır. (Acar, 2007:71)

Ülkemizde 2010 yılında, 5.566 km2

jeolojik saha çalışması yapılmış, 103 adet arama kuyusu, 49 adet tespit kuyusu, 64 adet üretim kuyusu olmak üzere toplam 216 adet kuyu açılmış olup, 325.592 metre sondaj yapılmıştır. (TPAO, 2012)

Grafik 2.3: Türkiye Ham Petrol Üretimi(Milyon Ton)

Kaynak: TPAO 2010 Yılı Faaliyet Raporu

‘’2010 yılında TPAO’nun yurtiçi ham petrol üretimi 12,7 milyon varil olmuştur. Bu rakam, ülkemiz toplam petrol üretiminin % 75`ine karşılık gelmektedir. Bu üretimin, % 71'i Batman, % 28'i Adıyaman ve % 1'i Trakya Bölgesinden elde edilmiştir. TPAO, üretim faaliyetlerinin her safhasında dünyada uygulanan bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etmektedir. TPAO, petrol üretimini artırmak amacıyla çeşitli rezervuar çalışmaları başlatmış ve Petrol Üretimini Artırma Projelerine hız vermiştir.’’ (TPAO, 2012)

2,6 2,4 2,4 2,3 2,3 2,2 2,1 2,2 2,4 2,5 0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010

Grafik 2.4: Türkiye Toplam Petrol Tüketimi(Bin Varil)

Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2011

Dünya petrol fiyatlarındaki değişim nedeniyle ülkemizde sürekli dalgalı bir petrol tüketimi görülmektedir. 2010 yılında bir önceki seneye göre % 1.7’lik bir artış meydana gelmiştir.

2.1.2. Kömür

Ülkemiz rezerv ve üretim miktarları açısından linyitte dünya ölçeğinde orta düzeyde, taşkömüründe ise alt düzeyde değerlendirilebilir. Toplam dünya linyit rezervinin yaklaşık %1,6'sı ülkemizde bulunmaktadır. Türkiye'nin toplam linyit rezervi 12,4 milyar ton seviyesinde olup işletilebilir rezerv miktarı ise 3,9 milyar ton düzeyinde bulunmaktadır. Bununla birlikte linyitlerimizin büyük kısmının ısıl değeri düşük olduğundan termik santrallerde kullanımı ön plana çıkmıştır. Ülkemiz linyit rezervinin yaklaşık %46'sı Afşin-Elbistan havzasında bulunmaktadır. Ülkemizin en önemli taşkömürü rezervleri ise Zonguldak ve civarındadır. Zonguldak Havzası'ndaki toplam taşkömürü rezervi 1,322 milyar ton, buna karşılık görünür rezerv ise 519 milyon ton düzeyinde bulunmaktadır. (ETKB, 2010)

Türkiye'nin kömür tüketimini büyük ölçüde karşılama olanağı sunabilmesi nedeniyle, kömür rezerv ve üretiminin Türkiye'de enerji güvenliği ve bağımsızlığı açısından son derece önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Bununla birlikte,

668 636 647 653 658 648 629 651 657 615 624 580 590 600 610 620 630 640 650 660 670 680 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010

kömür üretiminde de dışa bağımlılık ciddi bir şekilde devam etmektedir. Türkiye Dünya kömür üretiminin %0.5'ini gerçekleştirmesine rağmen, %0.8'ini tüketmektedir.(Tüylüoğlu ve Ofluoğlu, 2004: 90)

“Ülkemiz 2010 yılı satılabilir kömür üretimi; 69,7 milyon ton linyit, 2,5 milyon ton taşkömürü ve 1,2 milyon ton asfaltit olmak üzere toplam 73,4 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında ise 70 milyon ton linyit, 2,6 milyon ton taşkömürü ve yaklaşık 1,2 milyon ton asfaltit olmak üzere yaklaşık 73,8 milyon ton kömür üretilmiştir.”

(http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2011. pdf, Erişim Tarihi:29.08.2012)

Tablo 2.2 Mayıs 2008 İtibariyle Linyit Rezervlerinin Bölgelere Göre Dağılımı

Türkiye Linyit Rezervi Bölgeleri Rezerv Miktarı

Afşin-Elbistan* 1.915 milyon ton Elbistan* 420 milyon ton Konya-Karapınar 1.280 milyon ton Trakya 498 milyon ton Manisa-Soma-Eynez 170 milyon ton Eskişehir-Alpu 275 milyon ton

*Afşin-Elbistan linyitleri 1000-1500 kcal/kg alt ısıl değeri içerisindedir. Ülkemiz toplam linyit rezervinin yaklaşık yarısı bu bölgemizde bulunmaktadır.

1980’den sonra linyit üretiminde bir artış devam etmiş fakat taşkömürü üretiminde bazı teknik ve ekonomik zorluklar nedeniyle düşüşler olmuştur.

Aşağıdaki tablodan ülkeler ve ödenen döviz miktarlarına bakıldığında ülkemizin kömür ithalatında; Rusya, Güney Afrika, Avustralya, ABD, Çin ve Kanada’nın önemli payları olduğu görülmektedir. Kömür ithalatına; 2001’de 345 milyon $, 2003’te ise 983.1 milyon $ ödenmiştir. Madencilik ihracatından 3.2 milyar $ gelir elde ederken sadece kömür ithalatına 2.049 milyon $ ödenmiştir.(ETKB, 2009)

Tablo 2.3: Türkiye Taşkömürü Üretim, Tüketim ve İthalat Dengesi

Yıllar Üretim İthalat Stok Değişimi Toplam Tüketim

2000 2.259 12.990 144 15.393 2001 2.357 8.028 654 11.039 2002 2.319 11.693 -182 13.830 2003 2.425 16.166 1.056 17.535 2004 2.070 16.427 -407 18.904 2005 1.900 17.360 -161 19.421 2006 2.319 20.286 -193 22.798 2007 2.492 22.946 214 25.224 2008 2.601 19.489 629 22.720 Kaynak: ETKB

Ülkemiz’de 2007 yılında üretilen birincil enerjinin %54’ünü ve 2008 yılında üretilen birincil enerjinin ise %57,11’lik kısmını yerli kömür oluşturmaktadır. Tüketimdeki payı 2000 yılında %15,5 değerinde olan kömür, 2007’ye gelindiğinde %13,6’ya gerilemiştir. Bunun en önemli sebebi doğal gaza verilen önem olarak ifade edilmektedir. 1990 yılında 2.745 milyon ton olan yerli taş kömürü üretimi, 2000 yılında 2.392 milyon tona düşmüş, 2007 yılında 2.462 milyon ton’a çıkmış ama hemen ardından 2008 yılında 2.220 milyon ton’a düşmüştür.(Türkyılmaz, 2010:24).

2.1.3. Doğalgaz

‘’Türkiye doğal gaz sektörüne ilişkin hukuki süreç, 350 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1988 yılında yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. 02.01.1990 tarih ve 397 sayılı Doğal Gazın Kullanımı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 350 sayılı KHK yürürlükten kaldırılmış ve doğal gazın (sıvılaştırılmış hali dahil) ithali, satış fiyatının tespiti ve ülke içinde dağıtımı yetkisi BOTAŞ’a verilmiştir. Ayrıca, söz konusu KHK gereğince; şehirlerde BOTAŞ’ın veya doğal gaz dağıtımı ile ilgili hizmet vermek üzere kurulmuş sermaye şirketlerinin, doğal gaz dağıtım tesisleri kurmasına, işletmesine ve doğal gazın satışını yapmasına Bakanlar Kurulunca izin verilebilecek, doğal gaz dağıtım şebekesi yapımına ve doğal gaz satışına başlamış kuruluşların bu çalışmaları devam edecektir.’’ (DEKTMK, 2010)

Talebin yoğun olduğu kış aylarında kaynak ülkelerdeki aksamalar, dönem dönem arz-talep dengesizliklerine yol açabilmektedir. Bu dengesizliği giderebilmek için, 2007 yılında 1,6 milyar m³ kapasiteli Silivri doğal gaz depolama tesisi açılmıştır. Hazar bölgesindeki gaz kaynaklarının ülkemize ve Avrupa pazarlarına

taşınmasını hedefleyen Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı faaliyete geçmiştir. Kasım 2006’da gaz sevk edebilir hale getirilmiş ve ilk üretimini 15 Aralık 2006 tarihinde gerçekleştirmeye başlamıştır.(ETKB, 2010)

“2001 yılında 16,4 milyar metreküp olarak gerçekleştikten sonra, 2002 yılında da 17,7 milyar metreküpe çıkan doğal gaz ithalatının imzalanan uluslararası doğal gaz alım anlaşmaları nedeniyle artarak devam etmesi ve 2020 yılında 82,7 milyar metreküp değerine çıkması beklenmektedir.’’ ( TÜBİTAK, 2003)

“Türkiye’nin rezervlerine bakıldığında, 2007 yılında rezerv gazımız 22 milyar 612 milyon metreküp civarındadır. Kalan üretilebilir gaz rezervimiz 7 milyar 373 milyon metreküp olup dünya doğal gaz rezervleri içinde çok küçük bir orandadır. Türkiye’nin dünya doğalgaz rezervlerindeki payı %0,004 civarındadır.’’ (Şoltan, 2009:17)

Yerli doğal gaz kaynaklarının istikrarlı bir artış eğiliminde olan tüketim miktarını karşılamaktaki yetersizliğinin doğrudan sonucu olarak Türkiye’nin doğal gazda ithalat bağımlılığı ve ithalatta da Rusya lehine bir kaynak bağımlılığı söz konusudur. 2005-2010 yılları ithalat miktarları Tablo 2.4’te görülmektedir.

Tablo 2.4: 2005-2010 Yılları Doğalgaz İthalat Miktarları(milyon m3 9155kcal/m3’e baz) Yıl Rusya İran Azerbaycan Cezayir Nijerya Spot Toplam

2005 17,524 4,248 0 3,786 1,013 0 26,571 2006 19,316 5,594 0 4,132 1,100 79 30,221 2007 22,762 6,054 1,258 4,205 1,396 167 35,842 2008 23,159 4,113 4,580 4,148 1,017 333 37,350 2009 19,473 5,252 4,690 4,487 903 781 35,856 2010 17,526 7,765 4,521 3,906 1,189 3,079 38,037 Kaynak: EPDK

Türkiye’de doğalgaz tüketimi son 5 yılda yaklaşık bir buçuk kat artmıştır. Artan talebin büyük bir kısmı elektrik enerjisi üretimi için kullanılmaktadır. Doğal gaz tüketiminin sektörel dağılımında elektrik enerjisi üretimi için doğalgaz kullanımı %57 düzeyindeyken, ardından %21 ile konut, %18 ile sanayi ve %2 ile gübre gelmektedir.

Grafik 2.5: Türkiye Doğalgaz Tüketimi (Milyon TEP)

Kaynak: BP

Ülkemizde doğalgaz dağıtım ağının gelişmesine paralel olarak yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi doğalgaz tüketiminde sürekli bir artış trendi gerçekleşmektedir. Daha çevreci bir yakıt olması nedeniyle doğalgaz tüketiminin ülkemizde de kullanımının bundan sonra da artmaya devam edeceği düşünülmektedir.

1994 yılında 5,9 milyon TEP olan doğalgaz tüketim miktarı 2004 yılında 22,1 milyon TEP’e ulaşmıştır. Ülkemiz enerji üretimindeki doğalgazın payı, Dünya ortalamasının üstündedir. Dünya’da elektrik enerjisi üretiminde doğalgazın payı %17 dolaylarında iken Türkiye’de bu oran %42’dir. 2003 yılında toplam doğalgaz tüketiminin %64.52’lık kısmı ile elektrik enerjisi üretilmiştir. (DEKTMK,2008)

Benzer Belgeler