• Sonuç bulunamadı

Modern Diasporalar

26 birinci bölüm

lesine, geçmişine ve ülkesine dönmekten vazgeçmeyen Ulysses, bu hedefine büyük uğraşlar sonucunda ulaşabilmiştir. Öte yandan, kutsal kitap İncil’de anlatıldığına göre, Tanrı, İbrahim Peygamber’in bulunduğu toprakları hal- kıyla birlikte terk ederek, geri dönmeksizin yeni topraklara göç etmesini ister. Bunun üzerine İbrahim, halkıyla birlikte ‘vaat edilmiş topraklar’a doğru yol- culuğa başlar ve bir daha asla doğduğu topraklara geri dönmez. Halkıyla bir- likte geldiği topraklar artık onun yeni vatanıdır. Bu karşılaştırma baz alına- rak, geleneksel diasporalar ile Ulysses arasında bir benzerlik ve diğer taraftan, modern diasporalar ile İbrahim Peygamber arasında bir başka benzerlik kur- mak mümkün. Diğer bir deyişle geleneksel diasporalar köklerine, arkada bı- raktıkları ülkeye ve geçmişe özlemle bakan zorunlu göç mağdurlarını ve on- ların soyundan gelenleri ifade ederken, modern diasporalar ise, geldikleri ye- ni toprakları kendilerine vatan edinen ve ‘geri dönüş miti’nden uzaklaşmış toplumsal gruplardır. Onlar, İbrahim Peygamber ve halkı gibi, yeni toprakla- rı kendilerine yurt edinmek zorunda olan insanlardır (Kaya, 2001). Gelenek- sel ve modern diaspora ayrımı her ne kadar Weberyan bir ideal tipleme olsa da, kapitalizm öncesi ve sonrası kitlesel göçleri ifade etmek açısından da önemli bir sınıflandırmadır. Bu açıdan bakıldığında, 19. yüzyılın son çeğre- ğinde Rus saldırılarına maruz kalan ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarına sığınmak zorunda kalan Çerkeslerin göçü bir tür zorunlu göçtür veya diğer bir deyişle ‘sürgündür’ ve bu nedenle Çerkes diasporası daha çok geleneksel diaspora özellikleri taşır. Ancak unutulmamalıdır ki, sözgelimi 1960’lı yıllar- da Batı Avrupa ülkelerine çalışmak için giden Çerkesler ise modern diaspora özellikleri taşırlar. Ancak yine de, ileride değinileceği üzere, gerçeklik bu iki ideal tip arasında bir yerde bulunur. Diasporik toplulukları geleneksel ve mo- dern ayrımı içinde hapsetmek mümkün değildir. Herhangi bir diasporik top- luluk, ister kapitalizm öncesi ister sonrası ortaya çıkmış olsun, pekâlâ hem geleneksel hem de modern diaspora özelliklerini birlikte taşıyabilir.

Araştırmacı Robin Cohen’in (1995, 1996 ve 1997) diasporalar hak- kında yaptığı sınıflandırma, geleneksel ve modern diasporalar arasındaki

di önerdiği felsefe anlayışının geleneksel felsefe anlayışından farklılığını göstermek amacıyla yap- mıştır. Ona göre, geleneksel felsefe, sürekli ‘Öteki’ hakkında bilgi edinme kaygısını taşımıştır ve yi- ne Ulysses’in öyküsünde olduğu gibi, sürekli “bütün yolculukların ardından kendi anavatanına dönmüştür” (Levinas, 1986; s. 348). Levinas Ulysses’in öyküsündense İbrahim Peygamber’in öy- küsünü tercih eder. Geleneksel felsefe ‘varolmak’, ‘gerçek’ ve ‘aynılık’ üzerine kurulmuştur ve hep ‘Öteki’ne ilişkin bilgiyi aramıştır. Levinas bu durumu değiştirmek ister ve felsefenin ‘Öteki’ hak- kında bilgi edinemeyeceği ve edinmemesi gerektiğini söyler. Ona göre, önceden sonu belli olmayan yolculuklar felsefi yolculuklardır.

diasporalar: geleneksel ve modern diasporalar 27

farklılıkları anlamak açısından oldukça anlamlıdır. Cohen’in diasporalar ko- nusundaki anlatımı, İncil’in ilk bölümünde (Eski Ahit - Old Testament) anla- tıldığı gibi, Yahudilerin yaşadıkları toprakları terk etmeleriyle başlar. Cohen’in yaptığı ayrım, küresel ekonominin değişimine endeksli bir ayrımdır. Buna göre, Cohen, diasporaları eski ve yeni diasporalar şeklinde iki temel gruba ayırır. Eski diasporaları da kendi içinde,

a. Yahudi ve Ermeni diaspora örneklerinde olduğu gibi, zorunlu göçün yaşandığı diasporalar; ve

b. Rum ve Britanya diaspora örneklerinde görüldüğü üzere, kolonileş- tiren diasporalar şeklinde iki gruba ayırır.

Bu sınıflandırma içinde Çerkes diasporası, Yahudi ve Ermeni diaspo- rası gibi zorunlu göçün yaşandığı bir diaspora olarak karşımıza çıkmaktadır. Cohen diğer yandan, modern diasporaları ise

a. ticari diasporalar (Yahudi ve Lübnan diasporaları); b. kapitalist diasporalar (Britanya diasporası); ve

c. işçi diasporaları (İrlandalı, Çinli, Hintli, Sih ve Türk diasporaları) şeklinde üçe ayırır (Cohen, 1995, 1996, 1997).

Cohen’e göre modern diasporaların varoluş nedeni küresel kapitaliz- min doğurduğu çevreden merkeze doğru (işçi diasporaları) ya da merkezden çevreye doğru (kapitalist diasporalar) yaşanan göçtür.

Bir diğer araştırmacı olan William Safran (1991), önemli çalışmaların- dan biri olan “Modern Toplumlarda Diasporalar: Anavatan ve Geridönüş Söylenceleri” adlı çalışmasında ideal diasporaları resmetmeye çalışır. Diaspo- raları ‘yersiz ve yurtsuz kalmış göçmen toplulukları’ olarak tanımlayan Safran’a göre, bir topluluğa diaspora adının verilebilmesi için altı farklı önko- şulun gerçekleşmesi gerekir:

(1) anavatandan uzakta en az iki farklı çevresel mekâna yayılmış olma- ları;

(2) anavatanları hakkında anılarını, vizyonlarını ve söylencelerini sür- dürüyor olmaları;

(3) yerleştikleri yeni ülkenin evsahipleri tarafından tam bir kabul gör- mediklerine olan inancın varlığı;

(4) bir gün anavatana geri dönme isteğinin sürekli canlı tutulması; (5) anavatanın refahı ve zenginliği için çaba harcanması; ve

(6) bir azınlık olma bilincinin anavatan ile varolan özel ilişki tarafın- dan tanımlanması (Safran, 1991; s. 83-84).

28 birinci bölüm

rası gibi eski diasporaları açıklama konusunda yeterli olsa da yeni diaspora- ları açıklamakta yetersiz kılmaktadır; Safran’ın tanımlamaya çalıştığı şey da- ha çok eski diasporalardır. Bu tanımlama günümüzde, Amerika’daki Afrika- lı, Britanya’daki Güney Asyalı ve Karayipli, Almanya’daki Türk ya da Fransa’daki Cezayirli diasporik topluluklara ilişkin yapılacak tanımlamalar ile örtüşmez. Bu yeni diasporaları açıklamak için, belki James Clifford’un (1994) Safran’ın tanımlamasından hareketle yaptığı ‘yarı diaspora’ kavramı- nı kullanmak daha doğru olabilir. Hepimizin bildiği gibi, günümüzün işçi di- asporaları ‘anavatana geri dönüş konusunda o denli istekli ve kararlı değildir- ler. Bu nedenle bugünkü diasporalar, geleneksel diaspora kavramıyla açıkla- namazlar’ (Clifford: 1994; s. 306). Clifford daha ileri giderek küresel kapita- lizmin ve ulus-ötesi iletişimin bu denli yoğunluk kazandığı günümüzde artık ‘geri dönüş miti’nden söz etmenin mümkün olmadığını söyler:

Günümüzde diasporaların varlığı, Safran’ın sözünü ettiği gibi sadece ana- vatana geri dönüş isteği veya bir vatana aidiyet ile açıklanamaz. Geri dönüş isteğinin ve aidiyet hissinin yanısıra yurtsuzlaşma deneyiminin verdiği acı, adaptasyon sürecinde karşılaşılan sorunlar ve muhalif olmanın getirdiği or- tak bilinç de diasporanın oluşumunda önemli etkiye sahiptir (Clifford, 1994; s. 306).

Buna göre Clifford, Safran’ın tanımlamasında sıraladığı altı kriterden sadece iki, üç ya da dört tanesine sahip olan bazı göçmen gruplarının da dias- pora olarak adlandırılabileceğini savunur.