• Sonuç bulunamadı

Bireysel Gelişim Tezi

Belgede İfade özgürlüğü (sayfa 32-35)

İfade, özgür insanlar olarak kendimizi nasıl tanımladığımızdır. Her ifade bir kendini gerçekleştirme eylemidir. Çünkü insan olarak, hayatın bize sunduğu imkanlar hakkında düşünmek ve geçmişi ve geleceği tahayyül etmek yanında, bu imkanları açık bir şekilde kelimeler, sanat, edebiyat ile ifade edebilmek isteriz.80

İnsanlar inançlarını ve genel tartışmalardaki politik yaklaşımlarını ve diğer insanların eleştirilerine cevaplarını formüle etmek için serbest olmadıkça zihinsel ve manevi olarak gelişemezler. Bu tez, serbest ifadeyi, her şahsın kendi kendini geliştirme ve tanımlama hakkının bütünleyici yönü olarak görür.81

Bu tez konusunda Thomas Emerson şöyle demiştir. “İfade hürriyeti bireyin kendini gerçekleştirme vasıtası olarak elzemdir. Bireyin bir insan olarak karakterini ve potansiyellerini gerçekleştirmesi insanoğlunun hususi gayesidir. İnsanın hakikat arayışını ve onun ifadesini durdurmak toplumu ve devleti despotik bir konuma yüceltmek ve bireyi başkalarının keyfi kontrolüne bırakmak demektir.”82

Ancak bu tezin de eleştirilmesi gereken yanı sınırsız bir özgürlük anlayışı eğiliminde olmasıdır. İfade özgürlüğünün önemi üzerinde fazlaca durmuş olan Mill dahi, “ifade edildikleri şartlar, ifade edildikleri zaman bazı şeytani eylemlere sebebiyet verecekse, fikirler bile dokunulmazlıklarını kaybederler” demiştir.83

Eğer ifade özgürlüğünü himaye gerekçesi, konuşmacının kendini ifade etmesini mümkün kılmak ise, o zaman ‘kötü’ ifade örnekleri, iletişimsel veya başka türlü herhangi bir davranış konusunda kabul ettiğimiz sınırların aynısına tabi tutulmalıdır. Bu yüzden kendini ifade ve kendini gerçekleştirme değerlerine başvurmak, ifade özgürlüğünü sınırlayan yasalara bir dayanak olmamaktadır.84

80 TRAGER ve DICKERSON, a.g.e., s.126. 81 BEYDOĞAN, a.g.e., s.42.

82 TRAGER ve DICKERSON, a.g.e., s.126. 83 TRAGER ve DICKERSON, a.g.e., s.127. 84 SADURSKI, a.g.e., s.19.

IV. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN OLUŞUM AŞAMALARI A. Bilgilenme Hakkı

İfade özgürlüğüne giden yolda düşünceyi temel alırsak düşünce özgürlüğünü bir kaynak gibi düşünmemiz gerekir. Bu kaynak iki aşamadan oluşur. Birincisi bilgilenme hakkıdır. Kişinin düşüncelere sahip olabilmesi bilgilenme hakkının kullanılabilir olmasına bağlıdır. Kişinin çeşitli düşüncelere sahip olması kanaati olduğunu gösterir ki kişilik, kanaatler olduğu sürece vardır. Kanaat özgürlüğü bu anlamda ikinci aşama olarak değerlendirilmelidir. Bu kanaatlerin açıklanması ve yayılması ile ifade özgürlüğü süreci tamamlanmış olur.

İfade özgürlüğünden bahsedilmek için haber, fikir ve bilgilerin araştırılması, elde edilmesi ve serbestçe öğrenilmesi gerekir. Bilgi kişisel düşünme yetisini geliştirir. Düşünce yalın akıl faaliyeti ile yapılabilen bir eylem değildir. Başkaca bilgi ve düşüncelerin ussal bir faaliyet ile sonuçlandırılmasıdır. Düşünceye ulaşabilmek için iletişim ve bilgiye ulaşma kanallarının açık olması gerekir. Bazı bilgilere ulaşma yollarının yasaklanması veya sınırlandırılması ile tek tip düşünce oluşmaya başlar. Bu durum toplumun gelişimi önünde oldukça ciddi bir engeldir.85 Bu hak insanın bilmek ve öğrenmek ihtiyacını karşılayan bir haktır. Bilgilenme kişisel gelişimi sağlamakla birlikte toplumsal bilinç oluşumu açısından da önemlidir. Demokratik toplumun temel dayanaklarından biri de ifade özgürlüğünün kullanılabilmesidir.

Demokratik toplumun vazgeçemeyeceği çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik gereği, ifade özgürlüğü olmazsa olmazdır. Çoğulculuğun reddedildiği bir ortamda, bireylerin serbest düşünme yetenekleri körelmektedir. Bu anlamda bireylerin bilinçsiz olduğu ortamda demokratik denetleme mümkün değildir. Çünkü ülke gelişimine yön verecek olan iktidarı belirleyen kamuoyunun oluşumu, hangi nedenle neyi seçtiğini bilen insanlarla mümkün olacaktır. Ancak bilgi sahibi insan yönlendirilmeden kendi kanaatlerini oluşturur ve yine kendi kanaatlerine göre karar verebilir. Belli bir zamanda bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla ilgilenen kişiler grubuna veya gruplarına hakim olan kanaate kamuoyu denilmektedir.86 Bu

85 Hamit ERSOY, “Ulusalüstü ve Ulusal Mevzuat Işığında İfade Özgürlüğü”, www.tbmm.gov.tr., erişim tarihi: 24.1.2006, s.2.

tanımlamadan da anlaşılacağı üzere kamuoyu oluşumu grupların kanaatlerinin varlığına bağlıdır.

Kanaat oluşumu ancak bilgilenme hakkının kullanılabilmesi ile mümkündür. Ayrıca sadece iktidarı belirleme konusunda değil demokratik rejimlerin özelliği gereği toplumsal bütün sorunlarda ifade özgürlüğünün örgütlü kullanımı ile kamuoyu oluşturulabilmektedir.

Demokrasinin işlerlik kazanması ve denetlenmesi halkın katılımı ile olmaktaysa bu katılım ancak ifade özgürlüğü ile olabilir. Bu anlamda halkın ifade özgürlüğünü kullanabilmesi haber, bilgi ya da belgelere ulaşabilmesi ile mümkündür. Haber, bilgi ve belgelere ulaşabilme enformasyon hakkı olarak da nitelendirilmektedir. Enformasyon hakkının gerçekleşebilmesi sadece haber ve bilgi iletme serbestliğiyle değil, aynı zamanda iletme ödevinin gerçekleşmesine de bağlıdır. Buna “enformasyon verme ödevi” denilmektedir. Devlet ilk muhataptır. Devlet bu dolaşımın gerçekleşmesi için enformasyon ağı kurmakla yükümlüdür.87

İnsanların bilgilere ulaşması kadar kendilerine iletilmesi de gereklidir. İlgili bilgi ve haberleri iletme (enforme etme) özgürlüğü, karşılıklı olarak enformasyon alışverişinde bulunma hak ve özgürlüğü, enforme edilme, bilgi edinme veya bilgilenme hakkı olarak üç aşamaya ayrılabilmektedir.88 Bu ağ içerisinde devletin açıklığı, tek yanlı karar alma sürecinde kapalılığın kaldırılması ve idari işlemlerin yapılması olayının saydamlığa kavuşturulmasıdır.89 İdarede açıklık ilkesi bilgi ve belgelere ulaşma hakkının varlığını zorunluluk saymaktadır. Demokratik olmayan sistemlerde bireylerin bilgilenme hakkının sınırlandırılması devlete mahsus yarar kapsamında gerçekleşmektedir. Dolayısıyla gizlilik ve devlet sırrı kapsamında değerlendirilen bilgi ve belgelerle, bireyin ve kamunun bilgilenmesine açık bilgi ve belgelerin belirlenmesi sorununun çözümü, demokratik şeffaf yönetimin temini açısından önemlidir.

24.10.2003 tarihinde 25269 sayılı resmi gazetede yayınlanan ve 24.04.2004 tarihinde yürürlüğe giren 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, ülkemizde şeffaf yönetime geçmek amacıyla getirilmiş bir yasal düzenlemedir. Kanunun birinci

87 İbrahim Ö. KABOĞLU, “Düşünce Özgürlüğü”, Editör: İbrahim Ö. KABOĞLU, İnsan Hakları, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları (Cogito), 2000, s.108.

88 KABOĞLU, “Düşünce Özgürlüğü”, s.108.

89 Reyhan SUNAY, “İfade Hürriyetinin Muhtevası ve Sınırları (Avrupa Sözleşmesinde ve Türk Anayasasında)”, (Yayımlanmış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999), s.43.

maddesinde; “Bu kanunun amacı; demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir” şeklinde ifade edilmiştir.

Bilgi edinme hakkı, kamu yönetiminde, yönetimin elinde bulunan bilgi ve belgelere ulaşabilme hakkıdır. Bu hakkı kısaca, yönetimin kararları, eylem ve işlemleri ile ilgili bilgi ve belgelerin yönetilenler tarafından elde edilebilmesi olgusu olarak da tanımlanabilir.90

Getirdiği birçok sınırlamaya rağmen Bilgi Edinme Hakkı Kanununun ülkemiz de, yasal bir boşluğu doldurması açısından büyük önemi vardır. Bireyler artık devletin tasarrufları, kamu kurumlarının işleyişi konusunda bilgi sahibi olabileceklerdir. Devlette kutsallık ve dolayısıyla dokunulamazlık boyutundan bilgi isteme noktasına gelmek her açıdan iyi bir gelişmedir. Her ne kadar bilgi edin(me) hakkı kanunu olarak nitelendirilmiş olsa da. Bilgi edinme hakkı, yönetenler ile yönetilenler arasında daha iyi, basit ve güvenli bir bağ kurmaya, diyalog yoluyla çatışmaları önlemeye, anlaşmazlığı azaltmaya ve böylece yönetimde etkinlik ve verimliliği arttırmaya yönelik bir haktır.91

Avrupa Birliği Anayasası’nın II. Bölümünde madde 102’de bulunan belgelere erişim hakkı başlıklı hükümle; “herhangi bir Birlik vatandaşı ve Üye Devletlerden birinde ikamet eden ya da kayıtlı işyeri Üye Devletlerden birinde bulunan bütün gerçek ya da tüzel kişiler, Birlik kurumları, teşkilatları ve dairelerinin belgelerine, bu belgelerin oluşturuldukları biçimde ulaşma hakkına sahiptir” diyerek bilgilenme hakkını AB mevzuatında pozitif temele kavuşturmuştur.

Bilgi edinme ya da bilgilenme hakkı konusunda çağdaş anayasalarda en

Belgede İfade özgürlüğü (sayfa 32-35)