• Sonuç bulunamadı

2.2. Kadın Çalışanlarda Cam Tavan Engelleri

2.2.1. Bireysel Faktörlerden Kaynaklanan Engeller

Kadın çalışanlarla ilgili daha önce yapılmış olan çalışmalar incelendiğinde kadın çalışanların sayılarının artmasına rağmen ev ve aile içerisindeki sorumluluklarında çok fazla değişiklik olmadığı görülmüştür. Kadınlar çalışsalar da annelik ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmek zorunda kalmaktadırlar. Dolaylı olarak kadınlar çalışsalar da eş ve anne vazifesini yerine getirirken aynı zamanda çalışan kadın rolünü de üstlenmiştir. Fakat çalışan kadın rolünü üstlenirken cinsiyetçi iş bölümünde pek değişiklik olmamıştır. Bu sebeple evli ve çocuk sahibi kadın çalışanlar ya işten ayrılmakta ya da daha az vakit alan meslekleri tercih etmektedirler. Kadının, çalışan kadın, eş ve anne olarak çoklu rol üstlenmesi, kadın için üç tür gerilim ve çatışmaya yol açmaktadır (Karaca, 2007: 53).

• Zaman baskısına dayalı gerilim (Time-basen conflict), • Çatışan rollerin yarattığı gerilim (Strain-based conflict),

• Her rolün birbirinden farklı davranış istemesinin yarattığı gerilim ( Behaviorbased

conflict )

İş-aile çatışmasının bireysel boyutunda karşılaşılan sorun işe bağlılıktır. Özellikle eğitim düzeyi yüksek olan kadın çalışanların işe bağlılık düzeyinin de yüksek olduğu görülmektedir. Bu tip kadınlar genellikle hırslı, yükselme amacı olan, işini seven, zor işleri tercih eden ve işiyle ilgili sorumlulukları tümüyle yerine getirip başarıya ulaşmayı hedefleyen çalışanlardır. Fakat ayrıca evli ve anne olan kadınların birincil rolleri olan eşlik ve annelik rolleri ile bunlara ek olarak üstlendikleri iş rollerini ve beklentilerini aynı anda karşılanmaya ve bu roller ile denge oluşturulmaya çalışılması yaşanan stres ve gerilimi daha da arttırmaktadır (Mayuk, 2013: 52).

47

Şekil 3: Kadınların Çoklu Rol Üstlenmesi

Kaynak: Öztürk, 2011: 37

Evlilik sonrasında kadınlar çalışma tempolarından dolayı çocuklarına ve ailesine daha az zaman ayırmak zorunda kalmaktadırlar. Bu da kadının iyi bir eş, anne ve çalışan rollerini gereklerini yerine getirirken gerilim yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle kadınlar meslek tercihi yaparken zaman konusunda esnek ve efor gerektirmeyen meslekleri seçmektedirler. Çoğu zamanda kadınlar kariyerleri ve evliliği arasında tercih yapmak zorunda kalmaktadır. Kariyerinde ilerleyebilmek için ya evliliğini ertelemekte ya da hiç evlenmemektedir. Kariyerlerinde ilerlerken aynı zamanda çocuk sahibi olmayı da ertelemektedir. Çocuk sahibi olan kadın çalışanlar ise ev ve iş çatışmasından ötürü hem fiziksel hem de psikolojik olarak baskı yaşamaktadır. Bu da kadınların bünyelerinde bir takım hastalıkların oluşmasına neden olmaktadır (Öztürk, 2011: 37).

Sonuç olarak kadınlar anne, eş ve çalışan kadın rollerini yerine getirirken bu rollerin baskısını yaşamakta ve iş ve aile arasında ikilem yaşamaktadır. Birçok kadın çalışan çalışma programını düzenlerken zaman konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Bu nedenle çoklu rol üstlenme çalışan kadınların yükselmesini engellemekte ve bireysel nedenlerden kaynaklı cam tavan engelleri oluşturmaktadır(Karaca, 2007: 55).

48

2.2.1.2.Kadınların Kişisel Tercih ve Algıları

Kadın çalışanların terfi etmelerindeki engellere bakıldığında bu engellerin bazılarını kadın çalışanların kendilerinin oluşturmuş oldukları görülmüştür. Bu engeller üç grupta incelenebilir. Risk, kurtarma ve dürüstlük. Kadınlar gerekli kriterlere sahip olmalarına rağmen risk alma konusunda daha çekingen davranmalarından dolayı yüksek riskli görevlerde çok fazla görev alamamaktadırlar. Kadınların karşı karşıya olduğu bir diğer engel de sahip oldukları sorumluluk duygularıyla hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır. Kadınlar üstlenmiş oldukları anne rolüyle hareket etmelerinden kaynaklı pek fazla sorumluluk üstlenememektedir (Öğüt, 2006: 61).

Nitekim Tavris tarafından 2000 kadın ve erkek yönetici üzerinde yapılan “yönetsel davranışlar araştırmasında, kadınların hayatta daha başarılı olamamalarının nedenlerini, kadınların kendilerinde aramaları gerektiğini düşünenlerin oranı % 48 olarak tespit edilmiştir. % 45’lik bir oran ise kadınların kabiliyetlerini ispatlamak suretiyle cinsiyet ayrımının üstesinden gelebileceğine inanmaktadır. Türkiye’de cam tavan üzerine yapılan bir araştırmada da kadınların kariyerlerini engelleyen sebeplerden birinin kadınların bizzat kendileri olduğu öne sürülmüştür. Araştırmaya göre kadınların kendi kendilerine koyduğu engeller aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:

 Cinsiyet rollerine ilişkin tutumlar,

 Toplumsal değerleri sorgulamadan içselleştirmek,  Özgüven eksikliği, kararsızlık, ne istediğini bilememek,

 Kendini geliştirme, koşullarını değiştirme isteği veya inancı olmamak,  Sistemi destekleme zorunluluğu hissetmek,

 Kariyerde yükselmeyi tercih etmemek/kariyer yönelimli olmamak.

 Kariyerde yükselmenin gerekliliklerini ve zorunluluklarını göze almamak

Kadınların kariyerlerinde kendilerinin oluşturdukları engeller arasında kraliçe arı sendromundan da bahsedilebilir. Kraliçe arı sendromu, kadın çalışanların zamanla çalışma yaşamında davranışlarının değişerek giderek erkek çalışanlar gibi hareket etmesi sonucunda diğer kadın çalışanlara da erkek çalışanlar gibi davranması şeklinde açıklanabilir (Öğüt, 2006: 66)

49

Başka bir ifade ile kraliçe arı sendromu kadınların meslektaşları arasındaki ön yargıları şeklinde tanımlanmaktadır. Kadın yöneticiler bulundukları pozisyonda yerlerini koruyabilmek için bu veya daha üst pozisyonlarda bulunan kadın yöneticileri uzaklaştırmaktadırlar. Çalışma yaşamında özellikle tepe noktalarda yer alan kadın çalışanların diğer kadın çalışanları ezip yok sayması şeklinde anlatılabilir.

Kadınların işlerinde tepe noktasına gelememesinin, hak ettiği halde terfi alamamasının nedenlerinden biri olan kadınların kendi kendilerine koyduğu engelleri, Öğrenilmiş Çaresizlik Teorisi de ele almıştır. Öğrenilmiş çaresizlik, ilk olarak (1960) hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle ortaya çıkmış, daha sonra insanlar üzerinde yapılan deneylerle tüm organizmalara genellenmiştir. Öğrenilmiş çaresizlik, “Bir bireyin herhangi bir durum ya da olay karşısında çok sayıda başarısızlığa uğrayarak, bir şey yapsa bile hiçbir şeyin değişmeyeceğini, olayların kendi kontrolü altında bulunmadığını ve bu konuda asla başarıya ulaşamayacağını düşünüp cesaretini yitirmesidir.

Öğrenilmiş çaresizliğin kaynaklarını, dış etkenler ve bireyin kendinden kaynaklanan etkenler olarak sınıflandırmak mümkündür. Bunlardan bireyin kendisinden kaynaklanan etkenlerden birisi olan cinsiyete dayalı etkenlere değinildiğinde, yapılan araştırmaların sonuçlarına göre kadınlar, erkeklere göre öğrenilmiş çaresizliğe karşı daha fazla duyarlı olduğu görülmüştür. Kadınlar çeşitli nedenlerle kendilerine inanmamakta ve bu yüzden bir takım görevleri üstlenmekten kaçınmaktadırlar. Bu durum ise başarılarını olumsuz biçimde etkilemektedir” (Gül ve Oktay,2009: ).

2.2.2. Örgütsel Faktörlerden Kaynaklanan Engeller