• Sonuç bulunamadı

YÖNETİCİ ÖZELLİKLERİ

ÖZELLİKLER AÇIKLAMA Sayısal Beceri Problem çözme, yorumlama ve uygulama

B. AİLE İŞLETMELERİNDE GÖRÜLEN ÇATIŞMA TÜRLERİ

1. Bireyden Kaynaklanan Nedenler

Çatışma kavramının tanımını ele alırken, çatışmanın tersi ‘uyum’dan bahsetmiştik. Bu konuda Başaran, bireyin uyum halinde olması yani çatışma halinde bulunmaması için, dört öğeden bahseder. Bunlardan; gerçekçilik öğesi, bireyin olayları bilimsel bilgilerle akılcı değerlendirmesini, yüklenme öğesi, bireyin sorunları çözerken

271 EREN, s.528–529; BAŞARAN, s.170–183; ERDOĞAN, s.148–180; GÖKBAYRAK, s.25–38;

KARİP, 13–14; BARKAN, s.27–28; BARUTÇUGİL, s 123–126; KOÇEL, s.539–540; ÖZKALP, KIREL, s.317–324

gereken eylemleri yapma sorumluluğunu üstlenmesini, öz benimseme öğesi, bireyin toplumsal ve bireysel davranışlarına ilişkin gerçekleri kabul etmesini, denetim odağı ise bireyin davranışlarını ve kendine yapılanları algılama, denetleme ve karar verme gücünü ifade eder. Özetle bireysel uyum ya da çatışmama hali için birey, gerçeği bilmeli, gerçeğin gerektirdiği sorumlulukları üstlenmeli, üstlendiği davranışları özgüven ve denetimle de yerine getirmelidir.273 Bu dengenin sağlanamaması halinde birey kendini uyumsuzluk yani çatışma içinde bulacaktır. Bireyin bu uyum dengesini bozup çatışma haline sokan nedenler kısaca aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır.

• Zorlanma; bireyin, yeterlilik düzeyinin üstünde iş yükü alması ya da başkasının baskısı nedeniyle oluşan bir durumdur.274 Gerçekten de işletmelerde, bireylerin kendilerince ya da üstlerince kapasitelerinin üzerinde bir iş yükü veya baskısı altında kalması durumunda bireyin kendi içinde ya da baskı yapan üstü ile çatışma halinde olması durumu söz konusu olabilmektedir.

• Engellenme; bireyin güdülerinin ve gereksinimlerinin karşılanmasının kendinden ya da çevresinden kaynaklanan nedenlerle durdurulması, yavaşlatılması ya da beklediği düzeyden aşağıda kalmasıdır. Birey görevi ile ilgili bir eylemi ya da işlemi yapmak için güdülendiğinde istekleri reddedilerek engellenebilir, durdurulabilir. Bu durumda birey neyi yapıp yapamayacağını kararlaştırmada çatışmaya düşer.

• Gerilim, bireyin güdüsünün doyurulmasının, ihtiyacının karşılanmasının gerçekleşmesinin zorluk derecesine göre oluşan bir durumdur. Bu gerilim hali kimi zaman olumlu bir motivasyon aracı olurken kimi zaman da hayal kırıklığına neden olur.

• Bunalım ve kaygı, bireyin yaşamsal gereksinimlerinin geçmişte engellenmiş olması onu bunalıma sokarken gelecekte engellenecek olması onu kaygıya sokar.275 Engellenme, gerilim, bunalım ve kaygı içinde bulunan bireyin karar

273 BAŞARAN, s.166–169 274 BAŞARAN, s.171 275 BAŞARAN, s.171–175

alma mekanizmaları da bozulacağından birey karar almada sıkıntılar yaşayacaktır. Bu da çatışmalara neden olacaktır.

Çevresini yeteri kadar algılayan her bireyin düşünce âleminde her zaman bir dizi uyuşmayan ihtiyaç ve rol vardır. Buna karşılık ihtiyaç ve rollerini dışa vurabileceği birçok değişik yol vardır. Benzer şekilde ihtiyaçlarını gidermesini önleyen bir dizi engel ve istenen, giderilmesi arzulanan ihtiyaçların da olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Tüm bu olgular topluluğu bireyin bulunduğu çevreye uyumunu karmaşıklaştırır ve çatışmaya yol açar. Bu durumda kişi için çatışmayı hayal kırıklığı, ulaşmak istediği amaçları ve üstlendiği roller doğurur.276 Yaşayan her birey birtakım ihtiyaçların da sahibi olmakta ve bu ihtiyaçlarını gidermeye çalışmaktadır. Bununla birlikte sahip olduğu duyular aracılığı ile dış çevresini bir şekilde algılamakta ve kendine bir takım çıkarımlar üretmektedir. Bu nedenle ihtiyaçları algıları ve değerleri arasında uyumsuzluk yaşayan her birey kendini çatışma ortamında bulmakta ve bu duruma karşı davranışlar geliştirmektedir.

İnsanlar, bazı yönlerden benzerlikler bazı yönlerden de farklılıklar gösterirler. Bir insanın bilinçli veya bilinçsiz ihtiyaçlarını, sosyal ve psikolojik güdülerini düzenleme biçimi o insanın kişiliğini oluşturur. Kişilik ise insan davranışlarını etkileyen en önemli faktördür. Kimi birey hemen her an çatışmaya düşecek bir neden bulurken kimisi de daha az sıklıkla çatışma nedeni bulur. Kimi bireyde bulunan çatışma nedenine verilen tepkiler daha olumsuz sonuçlar doğururken kiminde olumlu olur. Tüm bu davranışlara bireyin; aşağılık veya üstünlük duygusu, utanç duygusu, kaygısı, sinirliliği, saplantıları, takıntıları, korku ve yılgıları, aşırı duygusallığı, duygusal hamlığı, kıskançlığı, bağımsızlığı gibi birçok psikolojik durumu neden olur. Bu psikolojik durumların yanı sıra bireyin içinde yaşadığı çevresi, ailesi, sosyo-ekonomik koşulları, içinde yaşadığı toplumun değerleri, kültürü, geçirmiş olduğu deneyimler, aldığı eğitimler, görgüsü, bilgisi, arzuları, ihtiyaçları gibi birçok etmende önemli rol oynar.277

276 ERDOĞAN, s.150

Bireyin başkaları ile çatışmasının nedeni çoğu kez kendi egosundaki doyumsuzluktur. Bireyler için, bir iş yaparken, ilişkilerde ve her türlü etkileşimde, sonuçlardan çok başkalarının ne düşündüğü önem taşır. Çoğunlukla makam odalarının biçimleri, donanımları ve büyüklükleri o makamda bulunan kişinin işini yapması için gerekli olan ihtiyaçları ile ilgili değil, o makama verilen statü ve o makamda bulunan kişinin egosunun doyumu ile ilgilidir. İnsanın sınırlı olan enerjisi kendi egosunun doyumuna yönelince işe yönelmekten uzaklaşır. İşletme ortamında çatışmaların bir nedeni de bu şekilde egonun bireyi denetim altına almasıdır. Bazen bireylerin farklı nedenlerle başkalarının yanlışlarını kanıtlamak ve/veya yaptıklarını eleştirmek maksadı ile görüşünü sunması durumunda karşı taraf savunma pozisyonu alır. Bu durumda taraflar karşıt görüşlerini sunar ve hatta birbirlerini diskalifiye dahi etmeye çalışırlar.278

Ön yargılara sahip bir birey karşı tarafı olumsuz algılama eğiliminde olacaktır. Mesela, astların tembel olduklarını düşünen bir yönetici, astlarının işlerin yapılamamasına/yapılmamasına dair karşılaştıkları sorunları aktarmalarını, tembelliklerine bir bahane olarak yorumlar ve algılar. Bireylerden kaynaklanan çatışmaların önemli bir nedeni farklılıklardır. Bu farklılıklar; bilgiyi değerlendirme ve yorumlama süreçlerinde, çıkarlarda, yaşam biçiminde, ideoloji ve dini görüşlerde, ahlaki değerlerde, mesleki değer yargıları ve inanışlarında ortaya çıkabilir.279