• Sonuç bulunamadı

1. SOSYAL HAYATA KARŞI PROTEST TAVIR

1.1. KADIN SORUNSALI

1.1.5. Bir Meta olarak Görülen Kadın

Kadını hem üretim aracı hem de ürettiğinin satılmasında reklam vasıtası olarak kullanan modern kapitalist ekonomilerin, kadınlara salık verdiği birey olmak anlayışını kadınlara kabul ettirmesini eleştiren Cihan Aktaş, bu anlayışı kabul eden kadınları ise sömürünün motoru olarak adlandırmıştır.69

Aile yapılarının çözülmesine, kadının mecburi olarak iş hayatına atılmasına, biz anlayışını vermeye çalışan bir medeniyetten ben anlayışına yönelten özgürlükçü hareketlerin çoğalmasına neden olan teknolojinin hızlı yükselişi ve modernizmin iliklere kadar işlenmesi, değişimin tüm yerküre üzerinde tetikleyicisi olmuştur. Kutsal olan herşeyi rasyonellikle alaşağı etmeye çalışan modernizm anlayışı, kadının hem insan olarak hem de kadın olarak yüce olmasını ötelemiş, kadını sadece bir beden içerisinde -ki beden dahi standartlara tabi tutulmuştur- hapsetmiştir.

Fatma Barbarosoğlu “Medyasenfoni” adlı romanının başkahramanı olan

Neşe, bir gazetede köşe yazıları yazan bir yazardır. Romanda bahsi geçen diğer medya mensuplarına göre daha ilkeli, sağlam ve doğrucu bir kalemdir. Fakat gündelik hayatın içerisinde başarının yanında fiziksel özelliklerin daha baskın gelmesi Neşe’nin elini güçsüzlendirir. Çünkü o görüntüsüne önem vermeyen ve kendisini zorla kalıplar içine sokmaya çalışan modaya karşı, yıllardır kendisini yenilememesiyle bir duruş sergilemiştir. Aşağıda verilen pasajda Tayfun’un dilinden

68

Barbarosoğlu, Son On Beş Dakika, s.176.

69

“Üç yazara Göre Kadın Sorunu”, Kitap Dergisi, Birleşik Dağıtım-Aylık Dergi, S. 27, Mayıs 1989, s.12

Neşe hakkında düşüncelerine yer verilmektedir. Tayfun kumpasçı medya mensuplarından biri olup, bir proje doğrultusunda Neşe’yi bu oyunun içine çekmeye çalışırken, onun hakkındaki gerçek düşüncelerini aşağıdaki gibi dile getirir.

“Kız kurusu n’olcak. Takmış düşünceye. Kadın bu kadar düşünceye takacağına biraz da fiziğine taksana. Ninem gününden renkler. Kleopatra döneminden saçlar. Salak bu kız ya. İnsan azıcık kendini günceller. İçim eziliyor bazen. Millet kendini iştah açıcı bir obje yapmak için her gün yeniden yeniden inşa ederken.”70

Özellikle medya dünyasının ele alındığı Fatma Barbarosoğlu “Medyasenfoni” adlı romanında, tekrar eden örneklerle medya dünyasının kadını

nasıl bir cinsel obje olarak kullanıldığının altı çizilmiştir. Televizyonun tüm evlere yerleşmesi ve kanalların artmasıyla birlikte kadın, reklamlarda çekiciliği arttırmak için kullanılmaya başlanmıştır. Kadın çıplaklığı, kadının aklını hiçe sayarak, bedeni üzerinden sömürülen bir objeye dönüşmesine neden olur. Kadını bu şekilde bir nesneye dönüştüren zihni eleştiren yazar, ironi yaparak kurguya dahil etmiştir.

“Kadın dediğin insanı rahatlatmalı. Ya güzel olmalı ya şefkatli… Ekranda ille de kadın yüzü lazım diyorlar. Düşmanımın dütdürüsünde birbirinden âlâ piliçler çıkıyor. Onların söyleyecek şeyi mi varmış. Öyle oturuyorlarmış.”71

Cihan Aktaş’ın “Bana Uzun Mektuplar Yaz” adlı romanının başkahramanı

olan Aslı, okumak için yatılı öğretmen okuluna gönderilir. İlköğretimden yeni çıkan Aslı ailesinden uzakta yeni ortamına alışmaya çalışır. Farklı siyasi görüşlerin, farklı karakterlere sahip kızların bulunduğu öğretmen okulu, onu günden güne olgunlaştıracaktır. Cihan Aktaş’ın hayatına dair birçok izi bulabildiğimiz romanda, Aslı ve Cihan Aktaş bir bakıma aynı kimsedir diyebiliriz. Okuduğu okul, annesinin mesafeli oluşu, babasının TİP sendikasından dolayı sıkıntı çekmesi, babasının içip içip eve gece yarılarında gelmesi ve annesine bundan dolayı eziyet etmesi, okuduğu kitaplar ve hatta hayata bakışı bile Aslı ile eşleşmiştir.72 Aslı karakteri üzerinden kadına dayatılmaya çalışılan güzel olma imajı nedeniyle kadını bir meta’ya dönüştüren zihniyeti şaka yoluyla bile kabullenmeyen bir Cihan Aktaş görmekteyiz.

70

Fatma Barbarosoğlu, Medyasenfoni, Profil Yayıncılık, 1. bs, Mayıs 2014, s. 82

71

Barbarosoğlu, Medyasenfoni, s.94,

72

Suzan Nur Başarslan, “Cihan Aktaş İle Söyleşi”, Derin Düşünce, 21 Mart 2012,

Aşağıdaki örnekte Aslı’nın itiraz ettiği kadının bir nesneye dönüştürülmesidir. Aslı, kadını sadece bedenden ibaret gösteren, kadın çıplaklığını modern olmak ile anlamlandıran zihniyetin karşısındadır. Gazetedeki resimleri ve yazıyı görünce hayali bile olsa o gazetede çalışmayı reddetmesi ile protest tavrını ortaya koymuştur. Kendisi gibi Cemile arkadaşı da Aslı’yı destekleyerek güzellik yarışmalarına karşı olduğunu dile getirmiştir.

“Karşınızda Türk Lokumu Meliş!.... Meliha………tüllere simlere, pullarla süslü rengârenk şifon kumaşlara bürünmüş ama yine de yarı çıplak, dolapların ortasındaki boş bir alana atladı. Mastika mastika sigarası marlbora. Vücudu filmlerdeki dansözler gibi kuş tüyünü andıran tüylerle, türlü renkte tüllerle kaplı Meliha elindeki zil gibi bir şeyleri şakırdatarak atlaya zıplaya ranza aralarında dolaşıyordu.”73

“Elindeki gazeteyi gösterdi. Sen işte bu gazetenin muhabiri olacak ve bu muhabirin yazdığı gibi bir yazı yazacaksın. Hangi yazı o, bu mu? Önce “seks sembolü” diye bir manşet sonra da ne biçim resimler. Ne demek yani, şimdi ben böyle bir gazetenin mi muhabiri olacağım? Kusursa bakma ama imkânsız! Aman Aslı, Binnaz’laşma şimdi! Şurada bir parça eğlenelim dedik!

Sınıfımızda böyle bir yarışma yapılması hiç hoş değil doğrusu. Sınıfın çoğu eğleniyor ama…

Bence iyi bir eğlence değil bu, dedi Pembe…………

Sanki kuş yarıştırıyorlar, çok iğrençler. Bacak güzeli seçiyorlar, dudak güzeli seçiyorlar, akılları başka bir şeye çalışmıyor. Yani kız olarak utanıyorum ben. Elleri nasırlı, kınalı Anadolu kadınlarına bir fayda gelir mi böylelerinden?”74

“Kızlar dış güzellikleri için yarıştırılmamalı, hayvanmış ya da eşyaymış gibi, diyordu Cemile.”75

Kadının tüketim nesnesine dönüştürülmesinde en büyük rolü oynayan güzel kadın olma imajının baskısı, yine kadına sunulan ikonlarla desteklenerek, güzellikleri yarıştırılarak ve taçlandırılarak kadına rol model olarak sunulmuştur. Kadının bir yarış içerisinde doyumsuzluğa varan güzel olabilme çabası, hem bedenini bir objeye dönüştürmüş hem de onu kapitalist ekonomilerin yükünü çekecek bir lokomotif olmasını sağlamıştır.

73

Cihan Aktaş, Bana Uzun Mektuplar Yaz, İz Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 189-190

74

a.g.e., s. 81

75