• Sonuç bulunamadı

2.4. Bilimin Doğası Öğretiminde Etkileşimli Kısa Tarihsel Hikâyeler

2.4.3. Bilimin Doğası Öğretiminde Etkileşimli Kısa Tarihsel Hikâyelerin Kullanıldığı

Yapılan araştırmalarda öğrencilerin ve öğretmenlerin bilimin doğası anlayışını kazanamadıkla- rı tespit edilmiştir. Bu durum konuyla ilgili daha fazla çalışmanın gereğini göstermiştir, nite- kim fen okuryazarı olma yolunda önemli bir basamak olan “bilimin doğası” anlayışının kaza- nılması son derece önemlidir. Bu bağlamda fen eğitimcileri teorik ve yöntemsel olarak fen eğitiminde hikâyelerin oluşturulması ve kullanılmasını yaygınlaştırmaya başlamıştır (Klassen, 2009). EKTH’ler bu amaç doğrultusunda önerilen etkin bir yaklaşım olarak sunulmuştur. Gü- nümüzde fen bilimleri ders kitaplarında bilimin doğasına dair unsurlar bulunmaktadır fakat EKTH’lerden önce bilimin doğasını ve bilimsel okuryazarlığı bu denli ele alacak etkin bir teknik kullanılmamıştır (Yamak, 2009).Türkiye’de henüz EKTH uygulamalarına yönelik çok çalışma olmamasına rağmen Dünya’da bu konuyla ilgili çalışmaları görebilmek mümkündür.

Geçmişten günümüze EKTH’lerle ilgili yapılan bazı çalışmalar aşağıdaki gibidir:

EKTH’lere yakın olan bir çalışmada Solomon, Duveen, Scott ve McCarthy (1992), 11-14 yaş grubundaki çocuklara bilimin doğası öğretiminde, bilimin tarihini esas alarak on sekiz ay bo- yunca eylem araştırması yürütmüş, çalışma uygulamayı gerçekleştiren öğretmenlerin hazırla- dığı tarihsel materyaller ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin bilimin do- ğası anlayışındaki olumlu değişiklik göze çarpmıştır. Solomon, Duveen ve Scott (1994)’ın çalışmasında da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Öğrencilerin bilimin doğası anlayışının nasıl değişebileceği üzerine durulmuş ve öğrenme materyalleri tarihsel formda oluşturulmuştur. Sonuçlar şunu göstermiştir ki bilim insanı portresi, imajı, öğrencilerin bilimin doğası anlayışı için son derece önemlidir.

EKTH’lerin öncüleri olan Wandersee ve Roach (1993)’un çalışmasına göre bir öğretim mater- yali olan EKTH’ler bilimsel bilginin değişmez bir bütün değil, devamlı değişim halinde oldu- ğunu ve problemin çözümünün genellikle uzun bir zaman dilimini alan, dinamik bir insan araştırması süreci olduğunu öğrencilere anlatmaya yardımcı olur.

Yine Roach’un (1993) doktora tezinde bilimin doğası anlayışını geliştirmek üzere bilim tari- hinden ilham alan EKTH’ler kullanılmış, üniversitede fen bilimleri dersi alan ve almayan li-

41

sans ile ortaöğretim öğrencileri için etkililiği denenmiştir. EKTH’ler kullanılarak işlenen ders- lerdeki öğrenci grubu ile EKTH kullanılmadan işlenen derslerdeki öğrenci grubu arasında bi- limin doğası anlayışı bakımından fark bulunmuştur. Öğrencilerin EKTH’ler sayesinde bilimin doğası anlayışında gelişme kaydettikleri dikkat çekmiştir.

EKTH’ler üzerine çalışmalarına devam eden Wandersee ve Roach (1995) bilimin doğasını mevcut fen bilimleri derslerine dâhil etmek için etkili bir teknik olan EKTH’leri önermektedir. EKTH’ler dersin yalnız on dakikasını almak üzere tasarlanmış olup, doğru bilgiler içermekte ve tartışma yaratmakta, bilimsel girişimi inceleme fırsatı oluşturmaktadır.

Wandersee ve Roach’tan sonra EKTH’ler üzerine yapılan çalışmalarda artış gözlenmiştir. Carvalholar (2002) tarafından yapılan araştırmada ortaokul fen bilimleri dersi için tasarlanmış dört kitap setinin bir bölümü incelenmiş ve bilim tarihi öğretimi analiz edilmiştir. Kitap seti Wandersee ve Roach’ın EKTH’lerinden ilham almakta ve dünya çapında bilime önemli katkı- da bulunan bilim insanlarını konu alan sekiz tiyatro oyunu faaliyetinden oluşmaktadır. Bilim insanları hakkındaki biyografik bilgiler dışında roller, kıyafetler ve sahne düzenlemesi görev- leri asıl olarak öğretmenin değil öğrencilerin sorumluluğundadır. Kitapta öğrencilere ve öğ- retmenlere tiyatro oyunu için bazı yol gösterici görüş ve temel biyografiler sunulmaktadır. EKTH’lerde olduğu gibi tiyatro oyununda özellikle bilim insanlarının gerçek hayatta bizler gibi yaşayan, çalışan ve araştırma yapan bir insan olarak gösterilmesine önem verilmiş, öğren- ci ve öğretmenlerin bilimin doğası anlayışını geliştirdiği görülmüştür.

Tao (2003) çalışmasında elde ettiği verilerden bilim hikâyelerinin öğrenciler üzerinde bazı etkileri olduğunu açıklamaktadır. Bunlar öğrencilerin:

 Yeterli olan bilimin doğası görüşlerini sağlamlaştırmak ve doğrulamak  Yetersiz olan bilimin doğası görüşlerini sağlamlaştırmak ve doğrulamak  Bilimin doğası görüşlerini değiştirmek

Bellocchi, (2004) çalışmasında kendisinin EKTH hazırlama ve sınıftaki uygulama sürecini anlatmıştır. Öğrencilerin süreçteki tepkilerine, kendi duygu ve düşüncelerini de katarak yer vermiştir. Çalışmasını bilimin doğası anlayışını geliştirmek için EKTH’lerden başka hangi

42

yolun bu kadar etkili olabileceğini sorarak tamamlamış ve sürecin ne denli olumlu geçtiğini vurgulamak istemiştir.

Türkiye’de EKTH’ler üzerine ilk çalışmayı gerçekleştiren Taşar (2006) fen bilimleri öğretmen adaylarının kısa anlatılar yoluyla bilimin doğası hakkındaki görüşlerinin açık uçlu bir şekilde alınması ve değerlendirilmesi üzerine çalışmıştır. Çalışmanın amacı, sunulan kısa anlatıda öğretmen adaylarının bilimsel bilgiyi nasıl teşhis ettiklerini ve anladıklarını belirlemektir. Araştırma sonunda; dikkatle seçilen kısa anlatıların bilimin doğasına yönelik anlayışları tespit etmek için güçlü bir araç olduğu belirtilmiştir.

Clary ve Wandersee (2006) de bir bilim insanını ve çalışmalarını bir EKTH ile anlatmıştır. Yazarlar EKTH’lerin derse öğrencilerin aktif bir şekilde bağlanması ve gelişen bilimsel bilgi- lerin kültürel, sosyal ve tarihsel yanlarını aydınlatmak için fırsat verdiklerine inanmaktadır. Easly (2006) EKTH’lerle ilgili yazdığı kitabında öğrencilere bir eğitim öğretim yılı süresince haftada bir kez olmak koşuluyla sunulabilecek EKTH’lere yer vermektedir. EKTH’lerde öğ- rencilere bilimin sadece aksakallı, çilli, beyaz adamlara ait olmadığından, bilimin herkese açık insani bir faaliyet olduğu ve bilimle uğraşmanın herkes için zevkli bir faaliyet olduğunu gös- termek amacıyla farklı farklı bilim insanlarından bahsedilmiştir. Biyoloji, kimya, fizik, dünya bilimleri, bilimsel metot ve bilimin gelişimiyle ilgili hikâyeler yer almaktadır. Hepsi genel anlamıyla bilimle ve özellikle bilimin doğasıyla ilgilidir.

Metz (2007) dikkat çeken çalışmasının başlığını “Öğrencilerin öğrenmesini tarihsel hikâyeler- le iyileştirmek” olarak belirlemiştir. Bu projede Metz, bilim insanlarının kelimelerini, fikirle- rini kullanarak öğrencilerin bilimin doğası üzerine dikkat çekmeyi hedeflemiştir.

Clough (2009) ise hikâyeler geliştirmiş; öğrenen üzerine odaklı, öğretme merkezli, disiplinlerarası bir yaklaşımla, öğrencilerin öğrenmelerini iyileştirmek için bir çalışma tasar- lamıştır. Öğrencilerin ilgisini bilime çekmek ve ömür boyu öğrenmeyi sağlamak amaçlanmış- tır.

Costa da Silva, Miranda, Correia ve Elena (2009)’nın çalışmalarında bilim tarihine dikkat çekmiş, fen eğitimine yeni perspektif getirilmesi gerektiğini savunmuşlardır. 10-12 yaş aralı-

43

ğındaki öğrencilere bilim tarihi hikâyesel tarzda ve görseller dâhil ederek sunulmuştur. Öğren- cilerin kendi görsellerini çizmeleri sağlanmıştır. Sonuç olarak fen okuryazarlığın iyileştirilme- si için fen sınıflarında bilim tarihini geliştirmeye yönelik hikâyelerden yararlanılabileceği be- lirtilmektedir. Darwin’in ve buluşlarının anlatıldığı hikâyelerde görsellerden yararlanılmıştır. Bu, öğrencilerin düşünmelerini, derse karşı olumlu tutum geliştirmelerini sağlayarak disiplin- ler arası bir yaklaşımla öğrencilerin bilime yaklaşmalarını sağlamıştır. Böylelikle fen sınıfları- nın daha ilgi çekici, anlamlı ve etkileşimli hale gelebileceği vurgulanmıştır.

Ülkemizde EKTH’lerle ilgili yazılmış ilk tez çalışmasını gerçekleştiren Yücel’in (2009) yük- sek lisans çalışmasında fen bilimleri dersinde EKTH kullanımının öğrencilerin bilimin doğası anlayışını geliştirmesinde etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Türkiye’de ortaokul düzeyinde EKTH’lerin kullanıldığı bu ilk çalışmada veriler, sınıf düzeyleri ve cinsiyete göre analiz edil- miştir. Buna göre EKTH’lerin sınıf düzeyleri ve cinsiyetler bakımından bilimin doğası anlayışı geliştirmede herhangi bir farklılık göstermediği ortaya çıkmıştır.

Yine bir başka tezde Smith (2010) öğrencilere bilimin doğası anlayışı kazandırmak için biyo- loji sınıflarında uygulanmak üzere EKTH’ler kullanmıştır. Deney ve kontrol grupları oluştur- muş, Darwin ile Mendel’in hayat hikâyelerini içeren, bilimsel fikirler barındıran iki EKTH hazırlamış ve sunmuştur. Çalışmanın sonunda EKTH’lerin uygulandığı grupta bilimin doğası anlayışında anlamlı bir farklılık elde edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin kitap metinlerine göre EKTH’leri tercih ettikleri belirlenmiştir.

Polat (2011)’ın doktora tezinde ise araştırmacı tarafından geliştirilen sekiz kısa hikâye ile öğ- retmen adaylarının bilimin doğası hakkındaki görüşleri belirlenmiş kısa hikâyelerin bir ölçme değerlendirme yöntemi olarak nasıl kullanılabildiği ortaya konulmuştur. Kısa hikâyelerin bi- limin doğası hakkındaki görüşleri saptamada bir yöntem olarak kullanılabildiği yapılan analiz- lerle ortaya konulmuştur.

44