• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

3.2. TÜRKĠYE‟DE YÖNETĠġĠM ADINA ATILAN ADIMLAR

3.2.1. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

Klasik kamu yönetimi modeli, yönetimin her yerde hazır olmasını ve yönetilenlerle olan iliĢkilerinin bizzat yönetim tarafından belirlenmesini öngörmektedir. Model uygulandığı Ģekliyle eleĢtirilere konu olmakta; yönetilenler, yönetimin kendi hizmetlerinde olmasını, taleplerini dikkate almasını istemekte, bürokrasinin yavaĢlığını ve iĢleyiĢindeki eksiklik ve yetersizlikleri eleĢtirmektedir. Klasik kamu yönetimi modelinin sorgulanması, yönetimin gizli kalmamasını gerektirmekte ve vatandaĢların taleplerini dikkate almaya zorlamaktadır (ġengül, 2005: 216).

Bu bağlamda klasik yönetimin fonksiyonlarının artması, yönetimdeki hizmet kalitesinin arttırılmasını zorunlu kılmakta, aynı zamanda yönetilenlerin devlete karĢı korunmasını da kaçınılmaz bir zorunluluk haline getirmektedir. Bu sebeple, kamu yönetiminin klasik denetiminin yanında, yönetilenler eliyle de denetlenmesi büyük önem taĢımaktadır. Yönetilenlerin yönetimin faaliyetlerinden haberdar olmaları, bilgi ve belgelere kolayca ulaĢabilmeleri yönetime karĢı duydukları güvenin artmasını sağlayacağı gibi, yönetilenlerin yönetime katılması ile denetim daha etkin bir hale gelecektir. Ġdarenin gerçekleĢtirdiği kamusal faaliyetlerin ilgililerinin, gerçekleĢtirilen uygulamalar hakkında bilgi sahibi olmaları en doğal haklarından olup, idarenin tek yanlı irade açıklamaları ile kiĢisel durumlar ve haklar üzerinde değiĢiklikler yapabilme gücü karĢısında bireylerin gereksinim duyacakları bilgi ve belgeye ulaĢma hakkına sahip olmaları da gerekli ve zorunlu olmaktadır. Yürütülen kamusal faaliyetlerle ilgili olarak idareden bilgi ve belge talep etme hakkına sahip

olan kiĢiler, idarenin gerçekleĢtirdiği faaliyetlerden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen kiĢiler olacaklardır (Koçak, 2010: 116).

Tüm bu etkenler, yönetimde gizlilik ve kapalılık geleneğinden vazgeçiĢ, açık ve Ģeffaf bir yönetime doğru geliĢmenin ve yeni düzenlemelerin olması gerekliliğini zorunlu kılmıĢ ve Türkiye‟nin AB‟ye uyum sürecinin en önemli adımlarından birini oluĢturmuĢtur.

2001 yılında Avrupa Komisyonu‟nun yayınladığı Beyaz Kitap‟ ta iyi yönetiĢimin ilkeleri belirlemiĢ ve ilkelerin Türkiye‟de uygulanabilmesinin en önemli adımlarından biri olan bilgi edinme hakkı vatandaĢın yasal haklarından biri olarak belirlenmiĢtir (IĢık, 2010: 39).

Bilgi Edinme Hakkı‟na iliĢkin, 29.11.2002 tarihli Resmî Gazete‟de yayımlanan Hükümet Programı‟nda, “Bilgi edinme hakkı, toplumun bütün

kesimlerinde yaygınlaştırılacak ve bunu sağlamak için Vatandaşın Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çıkarılacaktır” (Resmî Gazete, Sayı: 24951: 29.11.2002) hükmüne

yer verilmiĢtir.

Kamu yönetiminde Ģeffaflığın sağlanmasına yönelik uygulamalar olarak bakıldığında Türkiye‟de 9.10.2003 tarihinde kabul edilen 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu (Resmi Gazete, Sayı: 25269: 24.10.2003) Türk kamu yönetiminde açık, Ģeffaf bir yönetim sağlanması açısından oldukça önemlidir. Bu kanun Ģeffaf bir yönetime vurgu yapmaktadır: “Bu Kanunun amacı; demokratik ve şeffaf yönetimin

gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir” (Md. 1) diyerek

amacına vurgu yapmaktadır. 27.04.2004 tarihinde ise Bilgi Edinme Hakkı Kanunu‟nun uygulama yönetmeliği Resmi Gazete‟de yayımlanmıĢ, ilgili yasa ve yönetmeliklere uygun olarak Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu kurulmuĢtur.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Gerekçesine bakıldığında, “demokrasinin ve

bir yönetimi, halkın denetimine açıklığı, şeffaflığı sağlama işlevlerinin yanı sıra halkın Devlete karşı duyduğu kamu güvenini daha yüksek düzeylere çıkarmada önemli bir rol oynamaktadır. Kullanılan bu hak sayesinde hem halkın Devleti denetimi kolaylaşmakta, hem de Devletin demokratik karakteri güçlenmektedir”

(Genel Gerekçe, 2003)1

biçiminde ifade edilerek Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile

daha açık ve Ģeffaf bir kamu yönetimine geçilebilmesi için oldukça önemli olduğuna değinilmiĢtir.

Temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bağlamında vazgeçilmez haklardan biri olan Bilgi Edinme Hakkı Ģeffaflığın sağlanması ve gizliliğin giderilmesi hususunda oldukça önemlidir. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Gerekçesinde “şeffaflık

ve gizliliğin iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, kurum ve kuruluşların “bilgi verme ödevi”, ikincisi ise, vatandaşların “bilgi edinme hakkı” dır. Kurum ve kuruluşlar; bilgi edinme hakkının kullanılması konusunda yapılan başvuruları cevaplandırmak, bilgi ve belgeye erişimde gereken kolaylıkları sağlamak yoluyla şeffaf yönetimin sağlanmasına katkıda bulunabilirler”(Genel Gerekçe, 2003)

denilerek bilgi edinmede Ģeffaflık ve gizlilik hususuna değinilmiĢ ve kurumların Bilgi Edinme Hakkı‟nın kullanılmasında üzerlerine düĢen görev açıklanmıĢtır.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gerekçesinde bu hakkın kullanılırken belirli sınırların olacağını “kamu kaynaklarıyla üretilen ve hiçbir gizliliği olmayan bilgilere

erişimin gereksiz yere kısıtlanması, vatandaşların kendileriyle ilgili bilgilere kolayca erişiminin sağlanması ve kamusal hizmetle yükümlü kurum ve kuruluşların çalışmalarını görmesini izlemesini, bilgilenmesini sağlamak amacıyla bilgi edinme hakkının kullanılmasının sınırlarını da belirlemek gerekmektedir” (Genel Gerekçe,

2003) diyerek belirtmiĢtir. Bilgi Edinme Hakkı‟nın bu sınırlarını ise “bilgi edinme

hakkını belirlerken göz ardı edilmemesi gereken iki husus, kamusal gizlilik ve kişisel gizliliktir. Söz konusu kavramlar bilgi edinme hakkının tanıdığı serbestinin sınırlarını belirlemektedir” (Genel Gerekçe, 2003) diyerek açıklanmıĢtır.

1 Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu‟nun ikinci bölümünün 4. maddesinde, “herkes

bilgi edinme hakkına sahiptir” denilerek kimlerin bu haktan yararlanabileceğini ve

ayrıca maddenin devamında yabancı ve tüzel kiĢilerinde bu haktan yararlanmalarına yönelik Ģartlara yer verilmiĢtir. Kanunun 5. maddesinde bilgi verme yükümlülüğü ile ilgili olarak “kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü

bilgi ve belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularının etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler” diyerek bilgi edinme hakkını kullanacak kiĢilerin

bu hakkı en verimli Ģekilde kullanabilmesi için her türlü tedbiri almalarının sağlanmasını öngörmektedir.

Bilgi edinme hakkı, idarenin tek yanlı iradesi ile hukuk düzeninde yapacağı değiĢiklikler hakkına ilgili bireylerin, iĢlemlerin niteliği ve sonuçları hakkında bilgi alabilmesini sağlayan bir haktır. Bilgi edinme hakkı, yönetimde açıklığı sağlayan, bireyleri tebaa durumundan çıkartan ve sunulan kamu hizmetlerinden yararlanan vatandaĢ statüsüne yükselten, yönetimde demokrasinin en önemli unsurlarından birisini oluĢturmaktadır (Koçak, 2010: 121).

3.2.1.1. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve YönetiĢim

1-ġeffaflık Ġlkesi Açısından Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

Dokuzuncu BeĢ Yıllık Kalkınma Planında açık yönetim, vatandaĢların kamusal bilgi ve belgeleri talep ve elde edebildiği, hizmetlere ulaĢabildiği ve karar alma sürecine katılabildiği bir yönetimi temsil etmektedir. Açık yönetimin bu üç boyutu bir çok ülkede uygun politika ve yasalar, aynı zamanda kurumsal çerçevelerle hayata geçirilmektedir (DPT, 2007: 6).

Kamu kuruluĢlarının bürokratik formaliteleri azaltması ve idari iĢlemleri basitleĢtirmesi vatandaĢların bilgi ve belgelere ulaĢmasında kolaylaĢtırıcı bir rol oynamakla birlikte, kamu kuruluĢlarının performansları konusunda bir rapor yayımlayarak vatandaĢların bilgisine açmaları, kurumların da baĢvurular karĢısında

duyarlılığının bir ölçüsü olarak değerlendirilmelidir (IĢık, 2010: 46). Böylelikle daha Ģeffaf ve gerektiğinde her Ģekilde hesap verebilen bir yönetim yapısı oluĢmuĢ olacaktır.

Aynı zamanda kamu kuruluĢları açısından, bilgi iletiĢim teknolojilerinde yaĢanan geliĢmelere paralel olarak e-devlet kapsamında, vatandaĢların kamusal bilgilere hızlı ve güvenilir bir biçimde ulaĢması Ģeffaflık açısından olumlu bir geliĢme olarak değerlendirilmelidir.

2-Katılımcılık Ġlkesi Açısından Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

Katılımcılık, karar alma mekanizmalarının iĢleyiĢi sürecinde vatandaĢların bu sürece ne kadar katıldığı ile ilgilidir. “Katılımcılığın gereklerinden biri olan bilgi

paylaşımı bilgi edinme kanunu ile vatandaşların bilgi talebini karşılaması açısından olumlu bir uygulama olarak değerlendirilmektedir” (IĢık, 2010: 46).

Aynı zamanda katılımcılığı arttırabilmek amacıyla düzenli etki analizleriyle (DEA) uygulaması geliĢtirilmiĢtir. DEA‟ lar bir karar verme aracı olmakla beraber, düzenlemelerden ve bu düzenlemelerin uygulanabilir alternatiflerinden kaynaklanan muhtemel ve seçilmiĢ, olumlu ve olumsuz etkilerin ve bu etkilerin dağılımının sistematik ve tutarlı olarak incelenmesi ve bilginin karar vericilere ulaĢtırılması için kullanılan bilgi temelli bir yaklaĢımdır (DPT, 2007: 8). Katılımcılık açısından bakıldığında DEA‟ larla vatandaĢların var olan düzenin iĢleyiĢi hakkında bilgi sahibi olmakla birlikte, aynı zamanda var olan düzenin içerisinde daha çok yer alabilmeleri sağlanmaktadır.

Kamu kurum ve kuruluĢlarının stratejik planlarının, gelecekte yapılması tasarlanan düzenleme taslaklarının bir listesinin projelerin yayımlanması da aktif bir katılımı sağlayabilmenin bir gereğidir. Bu durum düzenlemeden etkilenecek olanların düzenleme taslağı üzerinde görüĢlerini bildirmek için hazırlanmasına fırsat sağlamakta ve uygulamanın önerilmesinde ve Ģekillendirilmesinde aktif rol oynamakta ve kamusal karar alma sürecine olumlu etkide bulunmaktadır (IĢık, 2010:

46). Böylelikle bilgi edinme hakkı kanunu, katılımcılığı sağlamak açısından oldukça büyük önem teĢkil etmektedir.

3-Hesap Verebilirlik Açısından Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

“Türkiye uzun yıllar, şeffaf bir yönetimin özlemini çekmiştir. Şeffaf yönetimin en önemli araçlarından biri, bilgi edinme hakkıdır. Bilgi edinme hakkı, bilginin meşru olmayan amaçlarla kullanılmasını ve keyfiliği önlemek, ayrıca demokratik yollarla “hesap sorabilmeyi” sağlamak için demokratik yönetimlerin vazgeçilmez unsurudur” (Eken, 2005: 103-104 akt. Eryılmaz, 2010: 250).

Bu kanunla kiĢilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına iliĢkin esas ve usuller düzenlenmiĢ; kurum ve kuruluĢlara bu kanunda yer alan istisnalar dıĢındaki her türlü bilgi ve belgeyi sunmak yükümlülüğü getirilmiĢtir. Bu kanunla aynı zamanda Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu tarafından kurum ve kuruluĢlara yapılan baĢvurular ve sonuçlarına iliĢkin hazırlanan raporların TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi)‟ye sunulması ve kamuoyu ile paylaĢılması hükümleri getirilmiĢtir. Böylelikle, Ģeffaf yönetim ve hesap verebilirlik ilkeleri uygulamalarının etkinliğin arttırılmasında vatandaĢların katkıda bulunmaları sağlanmıĢtır (Kesim, 2005: 279).

4-Etkinlik Ġlkesi Açısından Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

Kamu kurumları açısından etkinlik, kamu yararı kavramı ile ifade edilmektedir. Kamu hizmetlerinde etkinliğin sağlanabilmesi için hizmetlerin bütünüyle kamu kurumları yerine, sivil toplum örgütleri ve özel sektör ortaklığı sonucunda hayata geçirilebilmesiyle gerçekleĢebilir. Kamu kurumları uygulamalarında kamu yararını ön plana almak durumunda olduğundan, Bilgi Edinme Hakkı sayesinde vatandaĢların kamu yararının gözetilip gözetilmediği yönündeki sorularına yönelik olarak, idarenin iĢlem ve eylemlerinde bu kanunu ön plana alarak iĢlem yapması etkinliği arttıracak bir uygulama olacaktır (IĢık, 2010: 47).