• Sonuç bulunamadı

AVRUPA BĠRLĠĞĠ‟NĠN YÖNETĠġĠM ĠLKELERĠ DOĞRULTUSUNDA

2. BÖLÜM

3.3. AVRUPA BĠRLĠĞĠ‟NĠN YÖNETĠġĠM ĠLKELERĠ DOĞRULTUSUNDA

DOĞRULTUSUNDA TÜRKĠYE ĠLERLEME RAPORLARININ

DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

AB‟nin belirli olarak tanımlanmıĢ kamu yönetimi kuralları olmasa da, “AYA‟ya”, “Sigma Raporlarına” ve “Beyaz Kitaba” bakılarak bir takım formüle edilmiĢ olan düzenlemelerin yansımasını Ġlerleme Raporları'nda bulmak mümkündür.

Raporlarda, Türk kamu yönetiminden örgütsel, fiziksel ve iĢlevsel yönlerden talep edilen reformların büyük oranda, merkeziyetçi, bürokratik ve toplumsal aktörlerle yeterince iĢbirliği geliĢtiremeyen katı hiyerarĢik yapıyı çözme amacına yönelik olduğu görülmektedir (Bulut, 2011: 122 ).

Ġlerleme Raporları‟nda bahsedilen değer ve ilkeler, Türk kamu yönetiminde yaygın olarak dolaĢım ve kullanım yeteneği kazanmıĢ olan etkililik, etkinlik, hesap verebilirlik, hukuka güven, yasal idare, kamu çalıĢanların mesleki bağımsızlığı ve tarafsızlıklarının korunması maaĢ, statü ve prestij haklarının objektif normlara bağlanması, öngörülebilir idari karar ve uygulama biçimleri, kamu kaynaklarının yönetim ve denetiminde açıklık ve Ģeffaflık, idarenin yargısal denetiminde etkililiği sağlamak amacıyla yargı kurumlarının kapasitesinin güçlendirilmesi, keyfilikten kaçınma, yasal yetkinlik, hukuka uygun gerekçelendirilmiĢ idari takdir, ölçülülük, idari eylem ve iĢlemlerde hakkaniyet, profesyonellik ve etik kurallar bütününden oluĢmaktadır (Akdoğan, 2008: 20-31 akt. Bulut, 2011: 105). Bu doğrultuda AB Komisyon‟unun Türkiye‟nin adaylık sürecinde hazırlamıĢ olduğu Ġlerleme Raporları incelendiğinde Raporlarda Türk kamu yönetimi sistemini ve sistemin iĢleyiĢini AB üyesi devletlerle benzer hale getirmeye yönelik olduğu görülmektedir.

1998 yılı Düzenli Ġlerleme Raporu‟na bakılacak olunduğunda kamu yönetimi alanı Ģu Ģekilde değerlendirilmiĢtir (1998 Düzenli Raporu, 1998: 9): Gündem 2000‟de, Türk idaresinin tatmin edici standartlarda iĢlediği teyit edilmiĢti. Bununla beraber, yolsuzluk, kayırma ve nüfuz kullanma vakaları çoktur ifadesi yer almıĢtır.

Bu doğrultuda yolsuzluk ve kayırmanın engellenmesine yönelik mevcut kamu yönetimi yapısında değiĢiklik yapılması gerektiği belirtilmiĢtir.

1999 yılı Düzenli Ġlerleme Raporu‟na bakıldığında ise, yeni hükümet memur alımlarında usulsüzlüğü önlemek için, Öğrenci Seçme ve YerleĢtirme Merkezi‟nin gözetiminde, merkezi bir sınav yoluyla memur alınması için bir sistem kurarak olumlu bir adım attı (1999 Düzenli Raporu, 1999: 9) ifadesi yer almıĢtır. Bu noktadan hareketle 1998 yılı Düzenli Ġlerleme Rapor‟ unda olduğu gibi Ģeffaflığın arttırılmasını sağlayıcı uygulamaların desteklendiği görülmektedir.

2000 yılı Düzenli Ġlerleme Raporu‟nda ise, Türk kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasını destekleyici ifadelerin yer aldığı görülmektedir.. Bölgesel ve yerel yönetim düzeyinde belirgin bir değiĢiklik olmamıĢ, merkezi yönetimin yerel yönetim üzerindeki kontrolü güçlü olmaya devam etmekte daha fazla desantralizasyonu amaçlayan ve halen Bakanlıklar arasında tartıĢılan, yerel yönetim yasa tasarısı henüz kabul edilmemiĢtir (2000 Düzenli Raporu, 2000: 11) Ģeklinde değerlendirilmiĢtir.

Türkiye‟nin AB Sürecine Katılımına ĠliĢkin 2001 yılı Ġlerleme Raporu‟na bakıldığında, AB mevzuatının uyumlaĢtırılmasını öngören Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS)‟nin kuruluĢuna ve kamu kuruluĢlarının mevzuatlarını ve uygulamalarını AB mevzuatına paralel yapılandırılması gerektiğine vurgu yapılmıĢtır (Kurt ve Uğurlu, 2007: 97). Yine aynı Rapor‟da, “19 Mart 2001 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile, ABGS, Ulusal Programın uygulanması, koordinasyonu ve izlenmesi ile görevlendirilmiĢtir. Bu karar uyarınca, kamu kurum ve kuruluĢlarının Ulusal Programdaki yükümlülüklerini yerine getirmek üzere, idari düzenlemeler yapmaları gerektiği belirtilmiĢtir (2001 Ġlerleme Raporu, 2001: 16). 2001 yılı Ġlerleme Raporu‟nun ilerleyen bölümlerinde Ģeffaflık ve iyi yönetiĢim kavramlarına olumlu anlamda yer verilmiĢtir ve Ģöyle ifade edilmiĢtir: Türk Hükümetinin Nisan 2001 tarihli ekonomik programında yolsuzlukla mücadeleye iliĢkin bir dizi tedbire yer verilmiĢtir. Bu tedbirlerin amacı olarak;

- kamu kesimi kaynak tahsisinde Ģeffaflık ve güvenilirlik sağlamak, - ekonominin idaresinde siyasi müdahaleleri önlemek,

- yolsuzlukla mücadeleyi ve iyi yönetiĢimi güçlendirmenin gerekliliği belirtilmiĢtir (2001 Ġlerleme Raporu, 2001: 18).

2002 Ġlerleme Raporu‟nda personel ve kamu yönetimi ile ilgili oldukça önemli değerlendirmeler yapılmıĢtır. Bu Ģöyle ifade edilmiĢtir, kamu yönetimi alanında, yönetimin ve personel istihdamının kalitesinin artırılmasına yönelik çabalar sarf edilmiĢ, Mayıs 2002‟de kamu hizmetlerine atanacaklara dair genel bir yönetmelik çıkartılmıĢ, söz konusu yönetmelik, kamu görevlilerinin seçimine iliĢkin genel ilke ve usulleri düzenlemektedir (DPT, 2002: 12) ifadesi ve Ocak 2002‟de, Hükümet, Kamuda Saydamlığın Artırılması ve Etkin Yönetim konusunda bir Eylem Planı kabul etmiĢ, bu husus merkezi ve yerel yönetimlerin görev ve sorumluluklarını etkileyecektir ifadeleri yer almıĢtır. Bunların kamu kurumlarına yönelik iyileĢtirici tedbirler olduğunu söylemek mümkündür. Aynı Rapor‟un Yolsuzlukla Mücadele Tedbirleri baĢlığı altındaki bölümünde yer alan ifadesinde, araĢtırmalar, yolsuzluğun Türkiye‟de önemli bir sorun olmaya devam ettiğini göstermekte, hükümet tarafından 2001 yılında kurulan üst düzey yönlendirme komitesi, yolsuzlukla mücadeleye iliĢkin tedbirlerin alınmasını hızlandırmıĢtır. Ocak 2002‟de Hükümet, Kamuda Saydamlığın Artırılması ve Etkin Yönetim konusunda bir Eylem Planı kabul etmiĢ, plan her ne kadar kamu hizmetlerinin sunumunu iyileĢtirmek gibi geniĢ bir amaca sahip olsa da, saydamlığın artırılması suretiyle yolsuzluğun önlemesine de katkı sağlamaktadır (DPT, 2002: 15) ifadesi ve genel olarak, yolsuzluğun ve yolsuzluk eylemlerinin önlenmesi için bir çok adım atılmıĢtır. ġeffaflığı ve etkili yönetimi artırmak üzere bir stratejinin kabul edilmiĢ olması memnuniyet verici bir geliĢme olup, bundan sonra söz konusu stratejinin uygulanmasına gereken özen gösterilmelidir (DPT, 2002: 16) ifadeleri yer almıĢ, yolsuzluk kavramına tekrar yer verilmiĢ, Ģeffaflığın sağlanmasının önemine değinilip çeĢitli öneriler sunulmuĢtur.

2003 yılı Ġlerleme Rapor‟una bakılacak olunursa, Türk kamu yönetiminin sorunlarına tekrar değinildiği görülmektedir. Rapor‟da Ģöyle geçmiĢtir: Hükümet,

Ocak ayında, kamu yönetiminin iĢleyiĢinin etkinleĢtirilmesi, kamu hizmetlerinde insan kaynakları yönetiminin daha Ģeffaf hale getirilmesi ve yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesine yönelik bir Eylem Planı hazırlamıĢ, bu planda öngörülen tedbirlerden biri, bakanlıkların sayısını 36'dan 23'e indirmektir. BaĢbakan tarafından Mart ayında, Eylem Planının uygulanmasının koordinasyonundan sorumlu bakanlıklar arası bir komite kurulmuĢtur (DPT, 2003: 15). Aynı Rapor‟da yolsuzlukla mücadele tedbirleri baĢlığı altında yolsuzluk kavramına yine değinilmiĢtir. Yolsuzlukla mücadele tedbirlerinin kabul edilmesi konusunda bazı gelişmeler kaydedilmiş bununla birlikte, araştırmalar yolsuzluğun Türkiye'de çok ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürdüğüne işaret etmekte yolsuzluğa daha eğilimli sektörler, medya, kamu yönetimi,inşaat ve sağlık olarak ifade edilmektedir. İş adamlarının yüzde 80'i, yabancı yatırımların önündeki en büyük engelin yolsuzluk olduğuna inanmaktadır (DPT, 2003: 19) şeklinde yer almıştır. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu olumlu bir gelişme olarak İlerleme Rapor’unda yer almıştır ve şöyle ifade edilmiştir: Ocak ayında kabul edilen eylem planında Hükümet, yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi amacına yönelik bir çok tedbir ve giriĢime yer vermiĢ, Siyasi Ahlak Kanunu ve kamuda Ģeffaflığın artırılmasına yönelik Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, bu tedbirler arasında yer almaktadır (DPT, 2003: 19-20) olarak raporda yer almıĢtır.

2004 yılı İlerleme Raporu’nda, kamu yönetiminde kaydedilen gelişmelere yer vermiş ve hükümetin hazırlamış olduğu kamu yönetimi reformu kapsamında değerlendirmelerde bulunulmuş merkeziyetçi, hiyerarşik ve ketum idari sistemini adem-i merkeziyetçi, katılımcı, şeffaf ve sorumlu bir yapıya dönüştürmek amacıyla hareket ettiğini belirtmiştir ve AB Komisyonu tarafından hazırlanan Rapor’da sağlanan gelişmeler şu şekilde ifade edilmiştir: Meclis Haziran ve Temmuz 2004'de, kamu idaresi reformu paketini kabul etmiş, Kamu

Sektörü Reformu Çerçeve Kanunu kapsamında bir Özel İdare Kanunu ve Belediyeler ve Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nu da çıkarılmıştır. Birlikte ele alındığında, bu dört kanunun amacı, yetkilerin ve görevlerin dört idari düzeyde (merkez, taşra, metropol ve belediye) bölüşülerek performansın artırılmasıdır. İlke olarak, bu geniş kapsamlı ve güçlü reform, ülkenin merkeziyetçi, hiyerarşik ve ketum idari sisteminin adem-i merkeziyetçi, katılımcı, şeffaf ve sorumlu bir yapıya dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Bu reform, başarılı olursa, Türkiye'nin idari kültürünün modernizasyonuna katkıda bulunacaktır. Bu geniş kapsamlı reform hareketi, kamu idaresinin modern standart ve uygulamalara uygun hale getirilmesi ihtiyacına uygundur. Başarılı bir reform, Türkiye'nin gelecekte AB' ye katılım çabalarını destekleyecektir (DPT, 2004: 16-17) şeklinde ifade edilmiştir. Yolsuzlukla Mücadele Tedbirleri’nden yine bahsedilmiş ve bu durum Rapor’da şöyle yer almıştır: Geçen yıl, yolsuzlukla mücadele tedbirlerinin kabul edilmesinde daha fazla bir ilerleme sağlanmış, bununla birlikte, araştırmalar Türkiye'de yolsuzluğun ciddi bir sorun olmaya devam ettiğini göstermektedir (DPT, 2004: 22). Bu da var olan uygulamalardan istenilen sonucun alınamadığını göstermektedir.

2005 yılı İlerleme Raporu’na bakıldığında ise, ilk kez “Kamu İdaresi” adı altında bir başlığa yer verildiği görülmektedir. Bu başlık altında yer alan ifadelerde temel olarak, Kamu Sektörü Reformu Çerçeve Yasası’nın uygulamaya konulmaması eleştirilmiştir. Kamu idaresi alanında, bölgesel ve yerel düzeydeki reformlarda bir miktar ilerleme kaydedilmiĢ, ancak, özellikle merkezi idareye iliĢkin kapsamlı bir reform süreci uygulanmasında belirli zorluklarla karĢılaĢılmıĢ ve bu nedenle bölünmüĢ bir yaklaĢım ortaya çıkmıĢtır (2005 Ġlerleme Raporu, 2005: 12) olarak Rapor‟da yer almıĢtır. 2004‟te kabul edilen Kamu Sektörü Reformu Çerçeve Yasası, Devletin

üniter yapısına dair Anayasa hükümleriyle çeliĢtiği gerekçesiyle Temmuz 2004‟te CumhurbaĢkanınca veto edilmiĢ bu kanun, reform sürecinin ana unsuru olarak tasarlanmıĢtı. Kanun özellikle, görev ve yetkilerin merkezi ve yerel idareler arasında yeniden bölüĢtürülmesini; idari yapıların rasyonel hale getirilmesini; idarenin vatandaĢlara karĢı daha duyarlı ve Ģeffaf olmasını sağlamaktaydı (2005 Ġlerleme Raporu, 2005: 13). 2005 yılı Ġlerleme Raporu‟nda “ombudsman denetimine” de değinmiĢtir ve Ģöyle ifade edilmiĢtir: “Ombudsman” kurulması konusunda hiçbir geliĢme olmamıĢ, bu makam kamu idaresinin etkinliğinin artırılmasında ve suistimalin ortaya çıkarılmasında kilit bir kurum olacaktır (2005 Ġlerleme Raporu, 2005: 13). Ayrıca 2005 yılı Raporu‟nda, Bilgi Edinme Yasası‟na da yer verilmiĢtir. 2003‟te kabul edilen Bilgi Edinme Yasası, saydamlığın artırılması yönünde önemli bir adım oluĢturmuĢ, bununla birlikte söz konusu yasanın uygulama alanının geniĢletilmesi ve etkin uygulamanın sağlanması için gizli ve gizli olmayan kamu kayıtlarının açık bir Ģekilde tanımlanmaları gerekmektedir (2005 Ġlerleme Raporu, 2005: 20). Bu noktada, saydamlık ilkesi hususunda Bilgi Edinme Yasası‟nın öneminin vurgulandığı görülmektedir.

2006 Ġlerleme Raporu‟na bakıldığında ise, kamu yönetimi baĢlığı altında ombudsmanlık kavramına yer verilmiĢtir. TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmasına iliĢkin Kanunu kabul etmiĢ, Ombudsman gerçek ve tüzel kiĢilerin idari uygulamalara iliĢkin baĢvurularıyla ilgilenecektir. Bu Katılım Ortaklığı Belgesi‟nde yer alan bir önceliktir ve önemli bir ilerlemedir, zira Türk vatandaĢları tarafından kamu yönetiminin izlenmesi için kurumsal çerçeveyi oluĢturmaktadır (2006 Ġlerleme Raporu, 2006: 5) Ģeklinde ifade edilmiĢ ve kabul edilmesi önemli bir geliĢme niteliğinde değerlendirilmiĢtir. Ayrıca aynı Rapor, Kamu Yönetimi Reformu Çerçeve Yasası‟nın kabul edilmemesinin merkezi idareden yerel yönetimlere yetki devrini engellediğini Ģöyle ifade etmiĢtir: 2004‟de CumhurbaĢkanınca veto edilen Kamu Yönetimi Reformu Çerçeve Yasası‟nın kabulü konusunda ilerleme kaydedilmemiĢ, bunun sonucunda merkezi idareden yerel yönetimlere yetki devri gerçekleĢmemiĢtir (2006 Ġlerleme Raporu, 2006: 6). Yerinden yönetim kavramına ise Rapor‟da değinilmiĢtir. Kamu yönetimi reformunda bazı yasal ilerlemeler sağlanmıĢtır.

GeçmiĢ yıllarda kabul edilen reformların uygulanmasına devam edilmiĢtir. Yerinden yönetim konusunda daha fazla çaba gösterilmesine ihtiyaç vardır (2006 Ġlerleme Raporu, 2006: 6) olarak yer almıĢtır. Yolsuzlukla mücadele önlemleri baĢlığı altında yolsuzluk kavramına yine değinilmiĢtir ve Ģöyle ifade bulmuĢtur: Kamu idaresinin Ģeffaflığı bağlamında, 2006 yılında Bilgi Edinme Hakkı Kanunu‟nda değiĢikliğe gidilerek, vatandaĢların bilgi taleplerine alınan red yanıtlarına itiraz edebilmeleri mümkün hale getirilmiĢtir (2006 Ġlerleme Raporu, 2006: 9). Bu da Türk kamu yönetimi sistemi içerisinde yolsuzluğun devam ettiğini göstermektedir.

2007 Ġlerleme Raporu‟nda ise, Ocak 2007‟de, kamu yönetiminde kolaylaĢtırma kapsamında, 1085 adet güncelliğini yitirmiĢ genelge yürürlükten kaldırılmıĢ, e-devlet uygulamasındaki kullanım kolaylığı önemli ölçüde iyileĢtirilmiĢtir. Ancak Türkiye, Ombudsmanlık Yasasının uygulanmasının Anayasa Mahkemesi tarafından Kasım 2006‟da askıya alınmıĢ olmasından bu yana, bir Ombudsmanlık sistemini henüz kurabilmiĢ değildir ve merkezi idareyi yeniden yapılandırma ve mahalli idarelere yetki devretmeyi hedefleyen Kamu Yönetimi Çerçeve Kanun Tasarısı‟nın kabulü konusunda bir ilerleme olmadığı. Ayrıca, mahalli idarelere daha fazla mali kaynak aktarılması hususunda da ilerleme olmadığı(2007 Ġlerleme Raporu, 2007: 7) belirtilmiĢtir. VatandaĢa kolaylık sağlayan uygulamalara dikkat çekilmiĢ, ombudsmanlık yasasının uygulanması ve Kamu Yönetimi Çerçeve Kanunu‟nda beklenen geliĢmenin sağlanamadığı belirtilmiĢtir. Ayrıca bu Rapor‟da kamu yönetimi ile ilgili reformların yapılması gerekliliğine dikkat çekmektedir ve Ģöyle ifade edilmiĢtir: Kamu yönetimi ve kamu hizmetine iliĢkin mevzuat reformlarında bir miktar ilerleme olmuĢ, uygulama ve kapasitenin geliĢtirilmesi gibi anahtar konularda sınırlı ilerleme kaydedilmiĢtir. Bürokrasinin azaltılmasına, saydamlığın arttırılmasına, hesap verilebilirliğinin güçlendirilmesine, yerel idarelerin mali kaynaklarının ve yetkilerinin arttırılmasına daha çok önem gösterilmesi gerekmektedir (Ġlerleme Raporu, 2007: 7) ifadeleri yer almıĢtır.

2008 yılı Ġlerleme Raporu‟na bakıldığında ise, kamu yönetimi reformu konusunda istenilen baĢarının sağlanabilmesinin bazı koĢulların hayata

geçirilmesiyle mümkün olacağı belirtilmiĢ ve Ģöyle ifade edilmiĢtir: Kamu yönetimi reformu konusunda bazı sorunların çözülmesi gerekmekte, idarenin yükünün hafifletilmesi, basitleĢtirmenin sağlanması, olağan etki değerlendirmelerinin hayata geçirilmesi, idari prosedürlerinin geliĢtirilmesi, Ģeffaflığın güçlendirilmesi ve siyasa oluĢturma ile eĢgüdüm sistemlerinin geliĢtirilmesi bu sorunlar arasında sayılabilir (2008 Ġlerleme Raporu, 2008: 7). Ayrıca Rapor‟da kamu yönetimi reformu alanında kısmi olarak sağlanan baĢarıya da yer verilmiĢtir. Kamu yönetimi reformu alanında sınırlı bir ilerleme kaydedilmiĢtir. Kamu hizmeti sisteminin modernize edilmesi gerekmektedir (2008 Ġlerleme Raporu, 2008: 7) olarak Rapor‟da yer almıĢtır.

2009 yılı Ġlerleme Raporu‟na bakılacak olunduğunda ise; yine olumlu ve olumsuz geliĢmelerin bir arada bulunduğu görülmektedir. Bunlar Rapor‟da Ģöyle ifade edilmiĢtir: Kamu yönetimi reformu konusunda, Bakanlar Kurulu Temmuz 2009‟da, idarenin vatandaĢlara daha iyi kamu hizmeti sunmasına yönelik esas ve usulleri belirleyen bir Yönetmelik yayımlamıĢ, bu esas ve usuller, e-hizmet ve bilgi sunumunun geliĢtirilmesi, hizmet standartları oluĢturulması ve engellilere yönelik tedbirler alınması konularına odaklanmaktadır. 170 yönetmelik basitleĢtirilmiĢ ve 421 idari düzenleme yürürlükten kaldırılmıĢtır. Bununla birlikte, bürokratik iĢlemlerin azaltılması, düzenleyici etki analizleri yapılması, idari usuller oluĢturulması, Ģeffaflığın artırılması ve politika oluĢturma ve koordinasyon sistemlerinin geliĢtirilmesi gibi bir dizi önemli sorun devam etmektedir (2009 Ġlerleme Raporu, 2009: 9). Ayrıca Rapor önem verilmesi gereken bir konu olan kamu yönetimi reformu konusuna tekrar dikkat çekmiĢ ve bu konu Rapor‟da Ģöyle yer almıĢtır: Kamu hizmeti sistemi konusunda çok sınırlı ilerleme kaydedilmiĢ, insan kaynakları yönetimini modernize etmek ve ayrıca Ģeffaflığa, hesap verebilirliğe ve liyakate dayalı kariyer perspektiflerine dayanan tutarlı bir personel politikası çerçevesi oluĢturmak için bir kamu yönetimi reformu yapılması gereklidir (2009 Ġlerleme Raporu, 2009: 9). Rapor ombudsmanlık sistemine iliĢkin kanunun iptalinden söz etmiĢ ve buna da bağlı olarak önceki yıllarda olduğu gibi yine sınırlı bir geliĢmenin var olduğu Rapor‟da Ģöyle ifade edilmiĢtir: Aralık 2008‟de, Anayasa Mahkemesi, devletin idari birimleriyle vatandaĢlar arasında bir köprü görevi görecek

olan Ombudsmanlık sisteminin kurulmasına iliĢkin Kanunu iptal etmiĢtir ve sonuç olarak, kamu yönetimi reformu konusunda çok sınırlı bir ilerleme kaydedilmiĢtir. Özellikle, kamu hizmetinin modernleĢtirilmesi konusunda önemli çalıĢmaların yapılması gerekmektedir. Öncelikler arasında, bürokratik iĢlemlerin azaltılması ve yönetimin sadeleĢtirilmesinin teĢvik edilmesinin yanı sıra profesyonel,bağımsız, hesap verebilir, Ģeffaf ve liyakate dayalı bir kamu hizmetinin daha fazla geliĢtirilmesi bulunmaktadır (2009 Ġlerleme Raporu, 2009: 9)olarak yer almıĢtır.

2010 yılı Ġlerleme Raporu‟nda ise, kamu yönetimi baĢlığı altında kamu hizmetlerinde kalitenin sağlanmasına yönelik olarak yapılan uygulamalara dikkat çekilmiĢ, kamu denetçiliği kurumu kurulmasına yönelik olarak kaydedilen olumlu geliĢmeler ve kiĢisel verilerin korunması ve bilgiye eriĢimin anayasal hak olarak düzenlenmesi olumlu geliĢmeler olarak bahsedilmiĢtir. Olumlu geliĢmeler olduğu gibi olumsuz olan geliĢmeler de Rapor‟da yer almıĢtır. Bu noktada bürokrasinin azaltılıp, Ģeffaflığın sağlanmasına yönelik olarak istenilen geliĢmenin kaydedilemediği belirtilmiĢtir. Ayrıca kamu ve paydaĢlar arasındaki iletiĢim eksikliğine değinilmiĢtir. Bunlar Rapor‟ da Ģöyle ifade edilmiĢtir (2010 Ġlerleme Raporu, 2010: 10): Kamu hizmetleri konusunda Hükümet tarafından bir envanter çalıĢması gerçekleĢtirilmiĢ, prosedürler, kalite, uygunluk kriterleri ve Ģikâyetler hakkında belirli kamu hizmet standartları geliĢtirilmiĢtir. Temel kamu hizmetlerinin kalitesini, Ģeffaflığını ve hesap verebilirliğini arttırmak amacıyla, söz konusu hizmetlerin internet üzerinden sağlanması (e-devlet) konusunda çalıĢmalar, devam etmektedir. Anayasa reformu, Kamu Denetçiliği Kurumu kurulması için zemin teĢkil etmekte ve Anayasa değiĢiklikleri ile, kiĢisel verilerin korunması ve bilgiye eriĢim anayasal hak olarak düzenlenmiĢtir. Ancak, kamu hizmetleri sisteminin reformu kapsamında, baĢta bürokrasinin azaltılması, DEA‟ların hayata geçirilmesi, Ģeffaflığın sağlanması konusunda ve özellikle üst düzey görevlerde liyakate dayalı ilerleme ve atamalar bakımından ilerleme sağlanmamıĢtır. Aynı zamanda, politika ve mevzuat hazırlanmasında kamu ile ilgili paydaĢlar arasında istiĢare eksikliği mevcuttur. Tüm kamu görevlileri arasında ortak standartlar ve yeknesak kuralların uygulanmasının sağlanması gerekmektedir.

2011 yılı Ġlerleme Raporu‟na bakıldığında ise, 2010 yılında yasal hale gelen bilgiye eriĢimin anayasal hak haline gelmesinin olumlu sonucuna değinilmiĢ, Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmasına yönelik olarak yapılan icraatlardan söz edilmiĢ, Avrupa ombudsmanı ile kurulan iyi iliĢkilerden söz edilmiĢtir. Hesap verebilirliğin ve saydamlığın sağlanabilmesi hususunda elde edilen geliĢmelerin daha da geliĢtirilmesi gerektiği vurgulanmıĢtır. Bunlar Rapor‟da Ģu Ģekilde ifade edilmiĢtir: (2011 Ġlerleme Raporu, 2011: 11) 2010 Anayasa değiĢiklikleriyle, bilgiye eriĢim anayasal bir hak haline gelmiĢ, Kamu Denetçiliği Kurumu‟nun kurulmasına imkan veren yeni Anayasa hükümlerine uygun olarak, Ocak 2011‟de TBMM‟ye bir kanun tasarısı sunulmuĢ, Hükümet, Avrupa Ombudsmanı ile istiĢarelerde bulunmuĢ ve iyi iliĢkiler geliĢtirmiĢtir. Gözden geçirilen SayıĢtay Kanunu ile, kamu harcamalarının çoğu için SayıĢtay‟a dıĢ denetim yetkisi verilerek Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu‟nun uygulanmasında ilerleme sağlanmıĢtır. Hesap verebilirlik konusunda farkındalığın geliĢtirilmesi ve Ģeffaflığın artırılması için ilgili raporlar halka açık ve kolay ulaĢılabilir olmalı, “ulusal güvenlik” gerekçesiyle getirilen istisnalar asgari düzeyde tutulmalıdır. Rapor‟da ayrıca geliĢme kaydedilemeyen noktalara da değinilmiĢtir ve bunlar Ģöyle ifade edilmiĢtir (2011 Ġlerleme Raporu, 2011: 11): Ġnsan kaynakları yönetimini modernize etmek için gereken kapsamlı kamu reformu henüz gerçekleĢtirilmemiĢ, söz konusu reform Ģeffaflığı ve özellikle üst düzey görevlerde liyakate dayalı terfi ve atamalar yapılmasını sağlayacağı belirtilmiĢ. AĢırı bürokrasinin azaltılmadığı eklenmiĢtir. Rapor‟da ayrıca Kamu Denetçiliği Kurumu‟nun nasıl oluĢturulacağı ve Kamu Denetçisi‟nin nasıl seçileceği açıkça belirtilmiĢ ve Ģöyle ifade edilmiĢtir: Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulmasına iliĢkin kanun henüz kabul edilmemiĢ, Kanun tasarısı TBMM‟ye sunulmuĢ, Tasarı, Kamu BaĢ Denetçisi‟nin TBMM tarafından seçilmesini öngörmektedir. Oylama en fazla dört turlu olabilmekte ve dördüncü turda Kamu BaĢ Denetçisi basit çoğunlukla seçilmektedir. Kararlarının bağlayıcı olmaması nedeniyle, Kamu BaĢ Denetçisi‟nin toplum tarafından saygı duyulan, tarafsız, adil, objektif ve makul bilinen biri olması gerekmektedir. Bu çerçevede, AB üyesi devletlerdeki uygulamalar, mutabakatı ve dolayısıyla kamu denetçisi seçiminde parlamentolarda büyük çoğunluğun sağlanmasını gerektirmektedir. Tasarıda, kamu denetçisinin yetki alanına, ordunun askeri nitelik taĢıyan iĢlemlerinin girmemesi öngörülmektedir. AB üyesi devletlerin

çoğundaki uygulama, kamu denetçisinin orduyu bir Ģekilde denetlemesi yönündedir. Tasarıda yer alan diğer hükümlerle kamu denetçisine, bireysel Ģikâyetleri yanıtlaması