• Sonuç bulunamadı

II. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.3. Beyin ve kısımları

Beyin, kafatası içinde, kütlesi ortalama 1400 gram, yüzeyi ise ortalama olarak 2200 cm2, nöronların yaklaşık uzunluğu ise; 1000 km den fazla olan bir organımızdır. Beyin belki de insanoğluna kendi niteliklerini yükleyen, yani bizi biz yapan unsurların yer aldığı bir organımız. Akıl ise, beyin denen arabanın hayat boyunca tek ve orijinal sürücüsü mahiyetindedir. Peki, beyin nasıl bir organdır?

Beynimizde başka birçok hücre çeşidi olmasına rağmen bizler için en çok önem arz eden hücreler arasında nöron ve glial hücreleri sayabiliriz. Bir milimetreküp beyin dokusunda bir milyondan fazla nöron vardır. Nöronları besleyen ve temizleyen çok daha fazla sayıda (10-50 kat) “glial” hücresi bulunur. Her bir nöron 10 000 dentrit koluna uzanabilmektedir. Bu da şu demek oluyor; bir insan beyninde potansiyel sinaptik bağlantıların sayısı 1 katrilyon sinaptik bağlantıya ulaşabilir. Bu nöronlar arası bağlantı sayısı bize insan beyninin nitel ve nicel teorik kapasitesinin mükemmelliğini, gizemini, aynı zamanda da duruma göre düşünüş biçimi ve şekillenişi olan beyin plasitisesinin harikuladeliğini göstermektedir (Duman, 2007b, s. 71,72).

23

Her canlıda farklı sayıda nöron bulunmaktadır. Karşılaştırma yapılacak olursa bir meyve sineğinde 100.000 nöron, farede 5 milyon nöron, maymunda 10 milyar nöron vardır. İnsan beyninde ise 1010

ile 1011 arasında değişen sayıda nöron içerdiği bilinmektedir. Nöronların her biri, sinirsel sinapslarda diğerleriyle binlerce bağlantı kurarlar (Marshall ve Zohar, 2006, s. 345) Sağlıklı bir yetişkinin beynindeki nöron miktarı ile 2 yaşındaki bir çocuğun beynindeki nöron miktarı aynıdır. Beynin bir milimetre küpünde 1 milyondan fazla nöron vardır.

Düşünme ve öğrenmeden sorumlu nöronlara ait örnek yapı Şekil 1’de görülmektedir. Her bir nöronda çekirdek, hücre gövdesi, dentrit, akson ve sinapslar bulunmaktadır. Yeni doğan bir bebekte nöronlar sayıca büyük ölçüde gelişmiş olmasına karşın, nöronlar arasındaki bağlantıları sağlayan dentritler (dallar) henüz yeterli miktarda sinaps (hücreler arasındaki bağlantı) oluşturamamıştır. Doğumdan sonra beynin maruz kaldığı uyaranlar yani deneyimler sayesinde nöronlar büyümekte, akson, dentrit ve sinapsların sayısı artmaktadır. Beyindeki bu gelişim sayesinde vücut fonksiyonları yapılandırılır. Bu nöronların birbirine bağlanması ile beyinde ağ şeklinde bir yapı meydana gelmektedir. Yetişkin bir insanda her bir nöronun diğer nöronlarla yaklaşık 15000 sinaptik bağlantı kurabildiği bilinmektedir.

Şekil 5. Nöronlar arası bağlantıları gösteren bir tasvir.

24 Şekil 6. Sinir Hücresi

Kaynak: (http://www.psikolojimedya.com)

İnsan beyni kıvrımlı bir yapıya sahiptir. Minor karşılıklar her beyinde eşsiz olmasına rağmen farklı ana karşılıklar ve kıvrımlar tüm beyinlerde geneldir, ortaktır. Bu kıvrımlar her iki yarım küredeki dört temel lop takımını oluşturur, biçimlendirir. Her lop belirli fonksiyonlarla uzmanlaşmaya meyillidir (Sousa, 2000, s. 16). Dört temel lob; arka lob (occipital), ön lob (frontal), yan lob (pariental) ve şakak (temporal) lobudur. Arka lob beynin arka ortasında yer alır ve görmeden sorumludur. Ön lob kafanın ön bölgesinde olup yaratıcılık, problem çözme, karar verme ve planlama gibi maksatlı eylemleri kapsar. Yan lob üst arka bölgededir ve yüksek algılama ve dil işlevlerini kapsayan süreçleri yerine getirir. Şakak lobu (sağ ve sol kısım) kulakların çevresinde ve üst kısmında yer alır. Bu bölge temel olarak duyma, hafıza, anlama ve dilden sorumludur.

25 Şekil 7. Beynin Kısımları

Kaynak: (http://www.kocaelineurofeedback.com/default2.asp?gb=sayfa&id=67)

Her bir lob, beynin her iki yarımküresinde de bulunur. Serebellum dışında bu lobların hepsi telensefalonun parçasıdır.

Beyni oluşturan yapılar; beyin kabuğu (cerebral cortex), beyincik (cerebellum), beyin sapı (brain stem), hipotalamus (hypothalamus), talamus (thalamus) şeklinde sıralanabilir.

Beyin kabuğu (cortex); beynin düşünen konuşan yazan yeni buluşlar yapan merak eden plan yapan öğrenmenin zekânın ve belleğin oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir kapasiteye sahip görünmektedir (Duman, 2007b, s. 137). Korteksin her bir parçasına “lob” adı verilmektedir. Beyne üstten bakıldığında sol taraftaki parça “sol lob”, sağ taraftaki ise “sağ lob” dur. Ayrıca beynin her iki lobunu birbirine bağlayan ortada korpus kallosum yer alır (Duman, 2007b, s. 138).

Sağ ve sol beyin yarı küreleri arasında yoğun bir sinir ağıdan oluşan korpus kallosum sayesinde beynin her hangi bir yarıküresinde gerçekleşen faaliyet diğer yarıküre tarafından da fark edilir. Korpus kallosum, beynin her iki yarı küresinde meydana gelen herhangi bir bilginin iki taraf arasında iletişimine ve ortak bir karara bağlanmasına yardımcı olur. Dolayısıyla beyin yarım kürelerinin ayrılma noktasında bulunan korpus kallosum, beyin yarım küreleri arasındaki iletişimi ve koordinasyonda önemli rol oynar. Yaklaşık olarak 250-300 milyonun üzerinde yoğun sinir lifleriyle iki

26

yarım küreyi birbirine bağlar. Beynin sağ ve sol lobu arasında sürekli bilgi alışverişinin yapılmasını sağlayan bir köprü vazifesi görmektedir (Akt. Duman 2007b, s. 138).

1990-2000 yılları arasında ise, teknolojideki çok hızlı gelişime ek olarak MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme) ve PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) taraması gibi ileri teknoloji görüntüleme sistemleri, bilim insanlarını pek çok alandan beynin haritasını çıkartmaya teşvik etmiştir. Aşağıda günümüzde beyin fonksiyonlarını görüntülemede kullanılan tekniklere yer verilmiştir.

1.Electroencephalography (EEG) 2. Magnetoencephalography (MEG)

3. Transcranial Magnetic Stimulation (TMS) 4. Positron Emission Tomography (PET)

5. Structural Magnetic Resonance Imaging (MRI) 6. Functional Magnetic Resonance Imaging (fMRI)

Bu ve benzeri tarama yöntemleri ile beynin hangi işlevi yaparken daha aktif olduğu görüntülenebilmektedir. Tıp alanındaki bu bulgulardan psikolojide de yararlanılmaktadır. Biz ise eğitimsel açıdan bu gelişmelerin yorumunu yapıp anlamlı ve kalıcı öğrenmenin sağlanmasında öncelikle hedef kitledeki öğrencilerin tanınması ile eğitim-öğretim sürecine başlanılması gerektiği ve öğrencilerin ilgi duyup merak ettikleri hususların ilgili ders konusuna yansıtılarak hem konuya farklı pencerelerden bakmalarını hem de beyinlerinin daha fazla nöronlar arası bağlantılarla, korpus kallosumdaki sinyal aktifliğiyle öğrenmelerinin mükemmel bir forma sokulmasını hedeflemekteyiz.