• Sonuç bulunamadı

Beslendiği Kaynaklar

3. SANATI

3.3. Beslendiği Kaynaklar

Selçuk Baran’ın biçim, dil kullanımı ve üslup bakımından başarılı bulunan öykülerinde çok okuyan yazar olmasının birikimi görülür. Füsun Akatlı da yaptığı şu açıklamalarla bu tespitimizi doğrulamaktadır:

“Selçuk Baran’ın yazarlığı üzerine söylemek istediğim bir şey de, öykülerinin bende çok okuyan bir yazarın kaleminden çıkmış oldukları kanısını pekiştirmiş olduğudur. Belli ki, çok ve iyi okuyan, okuduğunu kendine saklayıp özümlediğini yeniden üreten bir yazar Selçuk Baran…” (Akatlı, 1999: 5).

Yazarın günlüklerinde özellikle yabancı yazarlara yönelik zengin okumalarına dair notlar mevcuttur. Tercüme yapacak düzeyde bildiği yabancı diller Almanca ve İngilizcenin bu kitapları orijinal bir okuma sürecinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Yazarın günlükleri bu okuma seyri hakkında önemli bilgiler vermektedir. Baran’ın etkilendiği ve beslendiği yabancı yazarlar Kafka, Sartre, Camus, Mansfield ve Çehov gibi dünyaca meşhur yazarlardır. Yerli yazarlardan Sait Faik’in etkisindedir. Yazarın hangi açılardan bu isimlerden etkilendiğini aşağıda incelemeye çalışalım:

Şüphesiz Baran’ın düşünce dünyasını ve yazarlığını etkileyen isimlerin başında Franz Kafka gelir. Yazar, 1978 yılında kendisi ile yapılan bir röportajda kendisine yöneltilen “Şimdiye kadar etkilendiğiniz yazarlar oldu mu?” sorusunu şöyle yanıtlar:

“Sevdiğim her kitap beni etkiler. Ama galiba beni en çok etkileyen Kafka oldu. Kafka’yı okuduğum zaman benim için yazı yazmak büyük önem

taşıdı. Bu büyüklüğün sebebi şuydu: Kafka, gerçekleri çok özgün bir biçimde veriyordu. Kafka’yı okuyana kadar, bunca iyi yazar varken ben kim oluyorum da yazı yazıyorum derdim. Kafka’yı okuduktan sonra gerçeği çok belli şekilde ortaya koymak önemliydi”. (Baran, 1978: 12).

Kafka ile yazar arasında kurulabilecek bağlantı iki ayrı şekilde gözlemlenebilir: Birincisi, her iki yazarın da anlatılarına hâkim olan umutsuzluğun yarattığı etkidir: Kasvetli, boğucu ve endişe verici bir hava, her iki yazarın eserlerinde mevcuttur. Bir diğer bağlantı ise yazarların öz yaşam öyküleri ile eserleri arasındaki benzerliktir. Nasıl ki, eserlerin çoğunda K. isimli kahramanların Kafka’yı temsil ettiği düşünülebilirse, Baran’ın da gerek erkek gerek kadın kahramanları ile kendi arasında isimlendirmeye yansımayan paralelliklerden söz edilebilir. Kaldı ki yazarın Kafka’yı okuduğu yakınları ile yapılan söyleşiden ve eserlerindeki atıflardan anlaşılmaktadır.

Bu tespitlerin inandırıcı olduğunu Baran’ın “Kış Yolculuğu” isimli öyküsünden de anlayabiliriz. Öykünün merkezi kişisi Cemil, çiçekçi dükkânındaki çıraklarına Kafka’nın Şato’sundan alınma isimler takar. Böylelikle bireyin çevresi ile yabancılamasını işleyen bu öykü, Kafka ile kurulan benzerlik tespitimizi iyice belirginleştirmiş olur.

Yazarı etkileyen yabancı yazarlardan bir diğeri; Fransız varoluşçu, bunalımcı yazarlardan Sartre ve Camus’dür. Onların eserleri veya eserleri hakkındaki incelemeler, okuduğu kitaplar arasındadır. 3 Temmuz 1966 tarihli bir günlüğünde şöyle bir ifadeye rastlarız: “Sartre hakkında Murdoch’un incelemesini okurken kendimi ele aldım hep. Kendi durumumla karşılaştırdım. Felsefe ve edebiyat kendi hayatımın içine girdiği oranda ilgilendiriyor beni.”

Yazarın yakın arkadaşı Şadan Karadeniz ise, aynı yazıda o yılların hayranlık duyulan yazarları arasında İngiliz yazar Katherine Mansfield’i de anar. Durum öyküsünün Çehov’dan sonra en başarılı temsilcilerinden biri olan Mansfield da, acıyı eserlerinde işlerken dili başarıyla kullanan bir yazardır. Baran’ın öykülerindeki başta eşi olmak üzere, ailesi ve iletişim kuramayan, kırılgan kadın karakterlerinin Mansfield ve onun karakterleri ile benzerlik gösterdiği dikkatlerden kaçmamaktadır. Yazarın o yıllarda Mansfield’dan aldığı bir başka şey de ilerleyen dönemlerde büyük

bir başarı ile uygulayacağı bilinç akımı tekniği olacaktır. Baran bu tekniği öylesine başarılı bir şekilde kullanır ki, okuru farkında olmadan etkisine alır.

Bu isimlerden başka, yazarın etkilendikleri arasında sayılabilecek diğer bir yabancı yazar da Anton Çehov’dur. Konu seçiminden; dil kullanımına, karakter yaratmasına kadar yazarın, Çehov’dan etkilendiği aşikârdır. Örneğin Baran’ın öykü kişileri de, yaşadıkları hayatın trajedisini kendileri dile getirmezler. Anlatıcı okuyucuda acı uyandıracak bir üslupla acıyı belirginleştirmeye çalışmaz. Yaşanılan durumun bizzat kendisi, acıyı en keskin bir şekilde ifade edebilmenin yoludur. Acıyı dile getirişteki bu benzerlik Baran öykücülüğünün kaynaklarını ortaya koyması bakımından dikkate değerdir. Özellikle Çehov’un “Memurun Ölümü” adlı öyküsü ile Baran’ın “Haziran” öyküsü arasındaki benzerlik burada belirtilmelidir. Vedat Günyol da “belli bir gerçeğin, içinde yaşadığı toplum gerçeğinin, birbirini tamamlayan sürgit yansımalarını, yankılarını dile getiriyor, bir Çehov havası, tadı, çeşnisi ve sıcaklığıyla” (Günyol, 1989: 36) diyerek aynı gerçeğe işaret eder.

Baran, sadece yabancı yazarlardan etkilenmez. Günlüklerinde yerli yazarları da okuduğunu dile getirir. Okudukları arasında Memduh Şevket Esendal, Sait Faik, Kemal Tahir ve Aziz Nesin gibi isimler vardır51.

Baran’a göre Sait Faik, onun öykücülüğünü en derinden etkilemiş isimlerdendir. 1978 yılında Sait Faik Öykü Ödülü’nü alması üzerine, yaptığı bir değerlendirmede Baran, Sait Faik’in çeşitli yönlerden etkilendiği bir yazar olduğunu belirtir:

“Divan şiiri dışında Türk edebiyatını küçümsemeyi marifet saydığım ilk gençlik yıllarımda, Sait Faik inanılmaz bir olay, bir mucize gibi karşıma çıkmıştı. O yıllardaki ilk öykü denemelerimde Sait Faik’in etkisi açıktı. Ne var ki “ben” henüz denemeye hakkım olmadığını düşünerek yazı yazmayı sürdürmekten de hemen vazgeçmiştim. Yıllar sonra öykü yazmaya başladığımda ve hala Sait Faik’in öykülerimdeki etkisinin ne olduğunu bilmeyeceğim. Bu daha çok eleştirmenleri ilgilendiren bir konu… Ama Türk Öykücülüğünde -bilinçsizce de olsa- kaynaklandığım yazar ancak Sait Faik olabilir, demekten kendimi alamıyorum52.”

51 30 Aralık 1968 tarihli günlükten alınmıştır.

52 Baran’ın kişisel evrakı arasında bir dergi sayfası halinde mevcut olan bu kaynağın künyesini tam olarak tespit etmek mümkün değildir.

Özellikle sıradan insanın hayatını öyküleştirmek açısından iki yazar arasında paralellikler görülür. Fakat bu benzerlikler iki öykücü arasında başka alanlarda geçerli olmaz. Sait Faik’in küçük insanın hayatının anlatımındaki coşkun yaşama sevgisi, Baran’da yerini acılı bir anlatıma bırakır. Kullanılan dil, imge dünyası ve karakter çeşitliliği de bütünüyle farklıdır.

Görülmektedir ki Baran, iddialı olmadığı edebiyat sahasında, kendisini geliştirebilmek amacıyla yerli ve yabancı pek çok isimleri okumuş ve okudukları arasından seçtiği bazı yazarların etkisinde kalarak şahsına özgü bir sanat anlayışı benimsemiştir.

Benzer Belgeler