• Sonuç bulunamadı

Benzerlik Kurma Ritüelleri (Analojik Ritüeller)

2.2. Hititlerde Büyü Uygulama Yöntemleri

2.2.2. Benzerlik Kurma Ritüelleri (Analojik Ritüeller)

Hitit Çivi Yazılı Metinler Kataloğunda CTH 324, CTH 325, CTH 332, CTH 404, CTH 409, CTH 410, CTH 412, CTH 413, CTH 414, CTH 416, CTH 426.I, CTH 427, CTH 428, CTH 429, CTH 431 CTH 434, CTH 443, CTH 446, CTH 447, CTH 448, CTH 449.6, CTH 458, CTH 459, CTH 470, CTH 471, CTH 472, CTH 478, CTH 480, CTH a83, CTH 491, CTH 500, CTH 718, CTH 729, CTH 760, CTH 763, CTH 780, CTH 781 ve CTH 820 nolu Hitit büyü metinlerinde analoji büyüsü icraaları kayda geçmiştir. Giulia Torri analoji büyülerini araştırdığı çalışmasında metinlerin transkripsiyon ve çevirilerini vermiştir290

.

Doğada meydana gelen olayların gözlenerek algılanmasına dayanan ve Hitit büyü ritüellerinde en sık karşımıza çıkan metotlardan birisidir. Aynı zamanda homoapathik, açıklayıcı analojik ve sempatatik olarak adlandırılan taklit büyü, Hitit büyüsünde en popüler olan büyü şeklidir291

. Bu tekniğin amacı benzerlik kurma yoluyla istenilen sonucu elde etmektir. Buda büyünün temel unsuru olan “benzer benzeri çeker” ilkesinden hareket edilerek yapılmaktadır. Bu tip büyüler sözle veya uygulama ile yapılabileceği gibi her ikisi kullanılarak da yerine getirilebilir. Sembolik olarak yapılan veya ifade edilen büyüsel sözlerle gerçek olaylar arasında ilişki kurulur292

.

kızgınlığı yüzünden kaybolunca, Kamruşepa onun kızgınlığını büyü ritüeli ile tedavi etmiştir. Başka bir ritüelde ise Kamruşepa çeşitli hastalıkları tedavi eden ateşle ilgili bir tılsım yapar. Ayrıntılı bilgi için bkz: Güngör Karauğuz, Hitit Mitolojisi, Konya 2001. Kamruşepa KUB 57.105 numaralı bir tıp ritüeli metninde de yardım istenen tanrılar arasında adı geçmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz: Ahmet Ünal, “Parts of Trees in Hittite According to a Medical Incantation Text (KUB 43.62)”, Hittite and Other Anatolian and Near Eastern Studies in Honour of Sedat Alp, Ankara 1992, s. 493-500.

289

Haas (2008), a.g.e. , s. 430-438.

290 Giulia Torri, La Similitudine Nella Magica Anatolica Ittita, Studia Asiana-2, Roma 2003, s. 185-194. 291 Ünal (1988), a.g.m. , s. 52-85.

292 Esma Reyhan, Hitit Büyü Ritüellerinin Uygulama Şekilleri Üzerine bir İnceleme, Archivum Anatolicum, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları, No: 381, Cilt: IV, Sayı:2, Ankara 2003, s. 118.

Askeri nitelikli yemin metninde şu satırlar analoji büyüsü açısından dikkat çekicidir: “[Daha sonra o elindeki kapları verir, ve] onlar bunları kırarlar[ …. ] fakat

o [b]u hususta şöyle der: “[Bu kap değildir], (o) sizin (kendi] kafatasınızdır. Ve [şayet siz (söylediğiniz) sözlere (yemine)] riayet etmezseniz, o zaman tanrılar [sizin kafatasınızı da öyle kı]rsınlar! (KUB 43, 38 Rs. 1—5). “Daha sonra o onlara (yemin eden kimselere) elindeki balmumu ve koyu yağını uzattıktan sonra onu alevde çevirir ve şöyle der: ‘Bu balmumu nasıl eridiyse, koyun yağı nasıl eriyip gittiyse, bu yemini çiğneyen ve Hatti [ülkesini]n [kral]ına karşı riyakar davranan her kim olursa olsun, balmumu nasıl erirse, o da koyun yağı gibi erisin.’ O vakit o da şöyle dedi: “bu (böyle) olsun!293

Hitit metinlerindeki analoji metoduyla yapılmış büyü uygulamalarında geçen ifadeleri Ahmet Ünal aşağıdaki gibi çevirmiştir294;

“İncirin tatlı olması gibi”, “Soda bitkisinin kirli çamaşırları temizlediği ve beyaz

yaptığı gibi”, “Ardıç’ın daima yeşil kaldığı ve yapraklarını dökmediği gibi”, “Mayanın hamurun kabarmasına neden olduğu gibi”, “Gökyüzündeki demirin Fırtına geldiği ve gökyüzüne kaldırdığı gibi”, “Dağların yüksek ve ağaçlı olduğu gibi”, “Hamile bir kadının, sığır ve koyunun doğum yapması gibi”, “Yeryüzünde ya da kurşun kapaklı bronz kâselere girmiş şeylerin tekrar dışarı çıkmaması gibi”, “Evin dört köşesinin sürekli olarak evin üzerinde durması ve sallanmaması gibi”, “Suyun olukları içine dökülmesi gibi”, “Balın tatlı olması gibi”, “Bekçi köpeğinin saray içinde yabancıları izlemesi gibi”, Altının sağlam, dayanıklı ve alaşımsız olması gibi”, “Güneş tanrısının ve Fırtına tanrısının ebedi oluşu gibi”, “Bir baba ve annenin çocuklarını sevdiği gibi”, “Sürgünün kilidi itmesi ve kapıyı açması gibi”, “Gökyüzü ve yeryüzünün sonsuz olması gibi”, “Hizmetkârın ve tebaanın kralı ve tanrıları (belirli) bir mesafeden görebilmesi gibi”, “Bira baharının değirmen taşına dayandığı gibi”

Luwi kökenli bir büyü ayininde şu satırları analojik benzetmelerdeki ifade güçü açısından önemlidir; (KUB 44.4+KBo 13.241): “Pittei [şöyle der?]: Eğer (bir kadın)

bir çocuğa gebe ise (ve) gök yüzü siyahlara bürünmüş(se ve) kara bulutlar (duwip) giymiş(se); ay ise kan kırmızısı kadar kızıllaşmışsa, ölüm postu giymiş, öldürücü ok ve yaylarını (eline) almış ise, o (büyücü) bir elinde yanmakta olan ateş, öbğr elindeyse çok

293 Haas (1987-1990), a.g.m. , s. 234-255. 294 Ünal (1988), a.g.m. , s. 71-74.

sayıda hançer olduğu halde zallauwara-binasının içine girer ve kapıları muttiya…(yapar). Onun gözleri önünde bir erkek çocuğu (?), kırların boğası doğdu. Çok korktu, dehşete kapıldı ve korkudan ağzı felç oldu. Gözlerine ve vücudunun dokuz uzvuna da aynı şey (felç) oldu. Onu (çocuk ?) tedavi etmeye başladı. (Önce) başıyla uğraştı ve sürekli olarak başını yukarıdan bastırdı. Erkek çocuğun annesi çığlık atınca, Fırtına tanrısı “bu da nedir ?” diye aşağıya baktı. Hiç bir şey (göremeyince), her şeyini (alıp?) aynı şekilde geri çekildi(?). “Oradan birisinden (yardım?) almamız lazım ! Bırak ana tanrıçalar gitsinler! Doğum uzmanları önden gitsinler ve (çocuğun) başı için merhem alsınlar! Yoldan kuwari’yi alsınlar. …ve [toz]ları alsınlar. “Meclis taşını” alsınlar “kayanın meyvesi’ni alsınlar. Gözlerin görme gücünü(?) alsınlar. Hayat taşını alsınlar ve onu öğütsünler, yağla [karıştırsınlar]ve onu erkek çocuğun… ne sürsünler. Annesi yı [kansın]ve “büyülü şey, haydi çekil git artık!”, desin! … Ama bunlar……. “Büyücü kadın iki kez (şu şekilde) büyü yapar: “Diller, diller! Nereye gidersiniz böyle ?” “Kayaları devirmeye gideriz. Flint taşı (?) kırmaya gideriz. Arslan boğmaya gideriz. Kurt kösteklemeye gideriz. (O korkmuş) çocuğu kurtarmaya (?) gideriz”. Şimdi onları (dilleri) çevirir….(Aynı şekilde) benim Flint taşım (kötülüğün) dilini kessin, hançerler gözünü kör etsinler, (mayhoş) elma ile dişlerini uyuştursunlar! Ey kötü dil, kötü kadın, geri dön! Onun efendisini ye bitir! Kim bu çocuğa kötülük yapmaya kalkışırsa, gökyüzünü yayvan (yani hasta yatağında sırt üstü yatarak?), yeryüzünü ise diz çökmüş olarak (hastalanmış, takatsiz) görsün! Büyük tanrıyı, palpadami-tanrısını da aynı şekilde (görsün)! papartama Ištar’ını da (aynı şekilde) görsün. Öldürücü(?) vebayı, koşan arslanı, ayakları bağlı kurdu, yılanın ayağını (da) aynı şekilde (görsün!). Kim bu çocuğa kötü gözle bakar, kim ona kötülük yapmaya kalkışırsa (yok olup gitsin!)” Sonra da dilleri geri koyar295”.

Yukarıda sıralanan ifadeler bazı antropologların iddia ettikleri gibi bilimsel düşüncenin ana metodlarından biri olan gözlem’in ilk önce bir yöntem olarak büyüde ortaya çıktığının neredeyse bir sağlaması gibidir. Burada gözlemin aynı zamanda derin soyutlamaları içeriyor olması ayrıca dikkat çekicidir. Benzerlik büyülerinden çıkartılan bu ifadelerden Hititlilerin doğa gözlemi konusunda oldukça yetkin olduklarını ve bunları çarpıcı bir açıklık ve güzel bir ifadeyle kayda geçirdiklerini anlamaktayız.

295 Ahmet Ünal, “Hititler ve Çağdaş Anadolu Kavimlerinde Büyücülük”, Aktüel Arkeoloji Dergisi, Sayı: 22, Temmuz-Ağustos 2011, s. 50-51.