• Sonuç bulunamadı

Hitit Büyü Ritüellerinde Toprak

2.6. Hitit Büyü Ritüellerinde Büyü Uygulayıcıları: Büyücü Kadınlar

3.1.4. Hitit Büyü Ritüellerinde Toprak

Toprak-yeryüzü canlılara hem mekân hem de beslenmelerini sağlayan bereketli bir ana kucağı olmuştur. İnsanın toprakla ilişkisi Neolitik Çağ ile birlikte dramatik bir biçimde değişmiştir. İnsanın tarımsal üretime geçişiyle birlikte “bereket” kavramı ve

476 Murat (2012), a.g.m. , s. 136. 477 Straub (2006), a.g.e. , s. 253-271.

toprağa bağlı üretim biçimlerinin temel unsuru olan ve insan emeğinin sürekliliğini sağlayan çoğalma- üremede annenin rolünün keşfide neolitik insanının bir bereket sembolü olarak “ana tanrıça” yani “Tellus Mater478” soyutlamasına ulaşması sağlanmıştır.

Toprağın bu kültürel özelliği insanın yaratılış mitoslarını da etkilemiştir. Hesiedos’un İşler ve Günlerinde insanın yaratılmasında çamur kullanılması şöyle anlatılır: Zeus, oldukça başarılı bir usta olan oğlu Hephaistos'tan kadını yaratmasını ister. Hephaistos babasının isteği üzerine çamuru su ile yoğurur ve görenleri şaşırtacak güzellikte bir kadın vücudu yaratır. Heykel bitince onun kalbine ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları bacakları kıpırdamaya ve dudakları konuşmaya başladı. Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes kendisinden ona bir şey armağan etti ve ona Grekçe "bütün armağan" anlamına gelen Pandora adını taktılar479

.

Kuran-ı Kerim de ise insanın yaratılışında toprak çeşitlerinin kullanıldığı anlatılmaktadır. Allah İnsanı sudan, topraktan (turab) ve toprağın geçirdiği çeşitli istihalelerden, kuru çamurdan (salsal), kara balçıktan (hamein mesnun), çamurdan (tin) , balçık mayasından (sulaletin min tin), ateşte pişmiş kuru bir çamurdan (salsalin ke'l- Fahhar) yapışkan cıvık çamurdan (tinin lazib), nutfeden yarattığını haber veriyor. Görüldüğü gibi, insanın yaratılmasında su ve toprak en mühim unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuru topraktan tutunuz da, onun su ile yoğrulup en cıvık halinden, ateşte pişirilmiş hale gelinceye kadar ki durumu, insanın kendiliğinden mevcud bir kadim, bir anda yaratılıvermiş basit bir mahlûk da olmadığına işaret etmektedir480

.

Hititler de ise “toprak ve bereket” kavramlarıyla ilgili Tanrı Telipinu’nun Kayboluşu Mitosu vardır. Mitos’un konusu özetle şöyledir: Tanrı Telepinu metindeki kayıptan dolayı tam olarak bilinmeyen bir nedenden kaynaklı olarak kızar ve ortadan kaybolur. Onun kaybolması ile birlikte doğada da büyük bir yıkım meydana gelir, hayvanların ve doğanın bereketliliği uçup gider. Bu sırada Fırtına Tanrısı oğlu Telipinu’nun yokluğunu tanrılar toplantısında fark eder ve onun bulunması için büyük

478 Eliade (2003), a.g.e. , s. 248.

479 Yüksel Göğebakan, “Anadolu’da Ana tanrıça Kültü Olarak: Kadın”, İnönü Üniversitesi Sanat ve

Tasarım Dergisi, Özel Sayı, Cilt: 1, Malatya 2011, s. 504.

480 İsmail Cerrahoğlu, “Kur’an’da İnsanın Yaratılış Sahnesinin Düşündürdükleri”, Ankara Üniversitesi

ve küçük pek çok tanrı işe koyulur, Güneş Tanrısı bu araştırma için kartalı481 görevlendirir, fakat kartal bu araştırmadan eli boş döner, bütün çabalardan sonra Fırtına Tanrısı, tanrıça Hannahanna’ya başvurur. Hannahanna Telipinu’yu bulması için bir arıyı görevlendirir, Fırtına Tanrısı arıyı küçümsese de sonuçta arı Telipinu’yu bulur ve onu sokup geri gelmesini sağlar; ancak arının sokması tanrıyı daha da kızdırmıştır; sonuç olarak Telipinu’nun öfkesi yatıştırılır ve onun geri dönüşü doğayı yeniden canlandırır482

.

Telipinu söylencenin klasik yunan mitolojisindeki versiyonu ise “Demeter- Persephone” mitosudur. Ekili toprağın tanrıçası olarak bilinen Demeter özellikle buğday tanrıçasıdır. Kızı Persephone’nin amcası Hades tarafından yer altına kaçırılması ve Demeter’in kızı gelene kadar sürgünde kalmasıyla yeryüzünde bereketin kaybolması neticesinde Zeus araya girerek bir orta yol bulur ve yılın belli döneminde Persephone’nun annesinin yanında kalması sağlanarak, Demeter’in tekrar vazifelerini yerine getirmesi sağlanır483

.

Toprağın insan hayatındaki temel işlevi onun söylencelerde de ana unsur olarak yer almasını sağlamıştır. Hitit büyü ritüellerinde ise toprağın niteliği, benzerlik büyüsü yapılırken kullanılmış, ayrıca yeraltından gelen çamuru yiyen insanların sağlık ve dinçlik vereceği söylenerek toprağa tinsel bir güç de yüklenmiştir. Wattiti’ye484 atfedilen bir büyü ritüelinde bir ağırşağa (pişmiş topraktan yapılmış bir ağırlık) su ile

481

Yakut Türklerinde ise ilk şaman’ın ortaya çıkışı yine tanrılar tarafından kendisine görev verilmiş bir kartal aracılığı ile gerçekleşmiştir. Tanrılar hastalık ve ölümle savaşması için insanlara bir şaman göndermeye karar vermişler ve kartalı göndermişler. Fakat insanlar kartalın dilini anlamamışlar ve alt atarfı bir kuş diye güvenmemişlerde. Kartal geri dönüp Tanrılardan kendisine konuşma yetisi yada Buryat şaman göndermelerini istemiş. Tanrılarda kartalı yeryüzünde rastlayacağı ilk kişiye şamanlık yetisi vermesini buyurarak, tekrar dünyaya göndermişler. Kartal yere inince ağacın dibinde uyuyan bir kadın görüp onunla çiftleşmiş. Bir süre sonra kadın bir oğlan doğurmuş ve bu bebek ilk şaman olmuş. Ayrıntılı bilgi için bkz: Mircea Eliade, Şamanizm, Çev: İsmet Birkan, İmge Kitapevi, İstanbul 2006, s. 95.

482

Fatma Sevinç, “Hititlerde Yeraltı Dünyası”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 9, Sayı:1, Eskişehir 2008, s. 237-238.

483 Grimal (2012), a.g.e. , s. 143-144.

484 Ayrıntlı bilgi için bkz: Heinrich Otten-Christel (1976), Textanchlüsse und Dublikate von Boğazköy- Tafeln ( 41-50), Zeitchrift Für Assyrıologie und Vorderasiatische Archaologie, Band: 66, Berlin, s. 57-58- 59. , Emanuel Laroche (1977), Mytologie Anatolienne, Revue Hittite et Asianique, Tome; XXIII, Fasicule: 77, Paris, s. 109-113.

benzer bir misyonun yüklendiği dikkati çekmektedir; buna göre geceleri kozmik güçleri harekete geçirdiğine inanılan bir ağırsağın bir hastalığın tedavisinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ağırşak (Büyülü bir materyal) bir ekmeğin (kurban materyali olarak) üzerine koyulur ve büyülü sözler eşliğinde damın üzerine yerleştirilirdi: “Yukarıdan, gökyüzünden bin yıldız onu büyülediler ve Ay Tanrısı da onu büyülesin. Aşağı(dan), kara topraktan Yeryüzünün Güneş Tanrıçası onu büyülesin!” Söz konusu kontekstte ritüellerin “Yıldızların altında dinlendiği” doğrultusunda bir vurgu yapılmış olması ilginçtir. Ertesi gün Güneş Tanrısı ritüelleri büyülemeye davet edilir. “Geceleyin bin yıldız ve ay tanrısı onu büyülediler; Yeryüzünün Güneş Tanrıçası da onu büyüledi. Şimdi Güneş tanrısı, sen onu büyüle485!”

Maştigga ritüelinde: “Yaşlı kadın kilden yoğrulmuş bir tava yapar. İçine biraz

hamur koyar biraz siyah kimyon atar. Onu iki kurbancının üzerinde dolaştırır ve şöyle der: “Bu kilin kil çukura dönmeyeceği gibi ve bu kimyonun beyaza dönmeyeceği gibi ve ikinci kez tohum olarak kullanılamayacağı gibi; “bu hamurun tanrılar için kurbanlık ekmeğe dönüşemeyeceği (gibi), işte öyle şeytani diller de iki kurbancının vücudundan çıksın486!” Burada toprağın bir hali olan kil’in kolay şekil alma özelliği sıklıkla büyü

icrasında kullanılmasını sağlamaktadır.

Bir koruyucu büyü ayininde ise kil ve çamur şu şekilde geçmektedir: Okalaydan

bir kilaldı ve kurbancıyı bağladı. Sonra biz çözdük. Rahibe onu yere kazılmış bir çukura gömdü ve şöyle söyledi. “Nasıl ki, bahar çamuru yerin altındaki dünyadan getirmiştir,[ve] insanlar [bunu kurbancıya] sunuyorlar, öyleyse izin ver, bu çamur insana da iyileşme ve dinçlik getirsin Rahibe … (onların) hepsinden dallar alır— ama…almaz—bir şamandıra aldılar ve nehre yerleştirdiler. Rahibe kil çukuruna döndü ve çukurdaki kötülüklere karşı bir parça somun koydu ve şöyle devam etti. “Hadi yiyin, kil çukurunun kötülükleri! Eğer kötü ruhlu büyücü bu adamdaki nesneyi kil çukuruna veya akan nehre bırakmadıysa, onu adama geri ver487!” Burada dikkatimizi çeken

unsur ise yiyene şifa veren çamur’un bahar mevsimi tarafından yeraltından getirilmesidir. Büyü ilminde benzerin benzere şifa vermesi ilkesi sıkça kullanılmaktadır.

485 Straub (2006), a.g.e. , s. 253-271.

486 Reyhan (2002), a.g.e. , s. 26-65. , Ayrıca ayrıntılı bilgi için bakınız: Jarret Miller, Studies in the Origins Development and İnterpretation of the Kizzuwatna Rituals, Studien Zu den Boğazköy-Texten, Band:46, Wiesbaden 2004, s. 61-124.

Hitit metinlerinde insanın çamurdan yaratıldığına dair bir kayıt olmamasına rağmen, çamurun yenildiğinde şifa vermesi bu inanışın olabileceğini göstermektedir. Ayrıca bahar mevsimiyle toprağın uyanışı ve canlılığın hareketlenmesiyle doğrudan toprak arasında da bir ilgi de kurulmuştur. Yukarıda bahsettiğimiz Demeter mitosundaki yeraltı-bereket ve bahar ilişkisi Telipinu mitosunun köken olabileceğine dair ip uçları taşımaktadır.

Bir askeri yemin ritüeli metninde ise toprağın bereket sembolü oluşuna dikkat çekilmektedir: Bu maltın (artık) büyüme gücüne sahip olmadığı, bir daha tarlaya

alınamayacağı ve tohum olarak kullanılamayacağı gibi –onun ekmek olarak kullanılamayacağı veya depo evine depolanamayacağı gibi –her kim bu yeminleri bozar ve kral, kraliçe (ve) prenslere kötülük yapar ise yemin tanrıları da bu adamın geleceğini öyle yok etsinler! Onun karısının erkek veya kız evlat taşımasına izin verme! Onun toprağı (ve) tarlalarında ürün yetişmesin, onun meralarında ot olmasın! Onun sığırı ve koyunu, dana ve kuzu taşımasın488. Bu metinde ise toprağın bereketi ve bereketin

ortadan kalkmasının insan hayatında ne kadar temel bir unsur olduğu, edilen yeminin bu kavramlar üzerine kurulmasından da anlaşılmaktadır.

3.2. Hitit Büyü Ritüellerinde Sık Kullanılan Malzeme Grupları