• Sonuç bulunamadı

II. ÇALIġMANIN METODU VE SINIRLARI

1.1.4. Belâgat Ġlminin Alt Disiplinleri

Belâgat ilmi, diğer dil ilimlerine nazaran bağımsızlığına en son kavuĢan ilimdir. Bununla beraber Belâgat ilmi, ilk baĢlarda kendi içinde bir bütün, konuları iç içe geçmiĢ ve herhangi bir sınırlama ya da ayırt edilmeye gidilmeden tüm konulara Ģümul bir tarzda ele alınmıĢtır. Daha sonraki dönemlerde Belâgat, “Me‟ani” Beyan” ve “Bedî” ilimleri olmak üzere günümüzde ki standart üçlü tasnif Ģeklini almıĢtır.

Belâgat ilminin kendi içinde üç ayrı bölüme ayrılmasının ilk olarak kiminle ve nasıl baĢladığı konusunda farklı görüĢler bulunmaktadır. Ancak, genel kanaate göre Belâgatı ilk defa “Me‟ani”, “Beyan” ve tekmile Ģeklinde de olsa “Bedî” diye tasnif eden kiĢi el-Miftah adlı eserin sahibi es-Sekâkî‟dir.

Belâgat ilminin üçlü ifadesinin açıkça ilk kez kullanıldığı çalıĢma, Bedruddin b. Ġbn Mâlik‟in el-Misbâh fî ʻUlûmi‟l-Belâga isimli eseridir. Bu çalıĢma, ilim çevreleri tarafından çok büyük bir teveccühe mazhar olmamıĢtır. Buna rağmen, müellifin yakın çağdaĢı ve meslektaĢı olan el-Kazvînî, retoriği konu edinen ve üç bölümden oluĢan Telhîs adlı eserini, Ġbn Malik‟in eserinde yer alan baĢlıkların aynısını benimseyerek kullanmıĢtır. Konunun standart biçimi, sonraki dönemlerde belâgat ilminin en popüler ders kitabı haline gelen söz konusu Telhîs aracılığıyla yerleĢmiĢtir.52

50 Hacımüftüoğlu, “Belâğat Ekolleri ve Anadolu Belâgat ÇalıĢmaları”, s.120-121; Kılıç, “Belâgat”,

s.383.

51

Ġbn Haldûn, Mukaddime, s. 433, 543, 552; Hacımüftüoğlu, Belâğat Ekolleri ve Anadolu Belâgat

ÇalıĢmaları, s. 117.

52 William SMYTH, “Belâgat Ġlmi‟nin Standart Hale Gelen DüzenleniĢi ve Es-Sekkâkî‟nin Miftâhu‟l-

1.1.4.1. Me‟ani Ġlmi

Me‟ânî kelimesi ma‟nâ kelimesinin çoğuludur. Me‟ani ilmi; Kelâmın yerinde kullanılmasını, muhatap veya konuĢanın durumuna uygun olarak (muktezâ-ı hâle mutabık) ifade edilmesini sağlayan ve cümlenin dil kuralları çerçevesinde uğradığı değiĢikliklerinden bahseden bir ilimdir.53

BaĢka bir deyiĢle Meânî ilmi, sözün ortama uygun olmasının usulleri, cümle Ģekilleri, kullanıĢları ve nasıl konuĢulması gerektiği ile ilgili kâideleri inceler. Kısaca bu ilim, duruma ve yerine göre söz söyleme sanatından bahseden bir ilimdir.54

Me‟ânî ilminin bölümleri, daha ziyade el-Ķazvînî‟nin Telhis adlı eseriyle birlikte mecrasını bulmuĢtur. el-Ķazvînî, Me‟ânî ilmini temelde sekiz bölüme ayırır. Bunlar; “isnadın halleri, müsnedün ileyhin halleri, müsnedin halleri (fiil veya fiilimsi Ģeklinde), müsnedle ilgili ögelerin (müteallikât) halleri, inĢâ, kasr, fasıl ve vasıl, icâz- itnâb-müsâvâttır”. Ayrıca o, aklî hakikat ve aklî mecazı isnadın bir özelliği kabul ettiğinden bunları da Meânî‟nin içinde ele almıĢtır. el-Ķazvînî haber ve talep kısımlarını haber ve inĢâya, inĢâyı da talebî ve gayr-ı talebî kısımlarına ayırarak incelemiĢtir.55

Ayrıca el-Kazvînî‟nin yaptığı bu taksim ve düzenleme, günümüze kadar yaygın bir Ģekilde benimsenmiĢtir.

1.1.4.2. Beyan Ġlmi

Beyan kelimesi sözlükte “ortaya çıkmak, açık seçik olmak, açıklamak, anlaĢılır hale getirmek” gibi manalara gelir.56

Belâgatın ikinci bölümü olarak ise Beyân, bir maksadı değiĢik yollarla ifade etmenin metot ve kurallarından bahseden ilimdir.57 Bir dilde anlatılmak istenen manayı çeĢitli yollarla ifade etmek

53 el-Ḳazvînî, el-Îdâh fî „Ulûmi‟l-Belâga, s.23; Teftâzânî, el-Muṭavvel ġerhu‟t-Telhîsi‟l-ʻUlûm,

s.166-169; el-HâĢimî, Cevâhiru‟l-Belâğâ, s.46; Ġsmail DurmuĢ, “Me‟ânî”, DĠA, Ġstanbul 2003, c.28, s.204; Süleyman Cesur, Arap Dili Ve Belâgatinde Tıbak Sanatı (Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens.), Sivas 2015, s.29-30.

54

El-Ḳazvînî, el-Îdâh fî „Ulûmi‟l-Belâga, s.23; Abbâs, el-Belâga Funânuhâ ve Efnânuhâ, s.85; Muhammed Ebû Mûsâ, Hasâisu‟t-Terâkîb, Mektebetu Vehbe, 7.b, Kahire 1996, s.75; Cüneyt Eren-Vecih-Uzunoğlu, Arap Edebiyatında Edebî Sanatlar, Sütun Yayınları, Ġzmir 2006, s.24; Osman Ertuğrul, “Belâgatta Me‟ani Ġlmi”, Iğdır Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi dergisi, c.5, s.158.

55

DurmuĢ, 2003, s.205.

56 Teftâzânî, el-Muṭavvel ġerhu‟t-Telhîsi‟l-ʻUlûm, s.506-507; el-El-HâĢimî, Cevâhiru‟l-Belâğâ,

s.216; Nasrullah Hacımüftüoğlu, “Beyân”, DĠA, Ġstanbul 1992, c.6, s. 22.

mümkündür. Sözcüklerin gerçek anlamları ile maksadın ifade edilmesi mümkün olmakla beraber benzetmelerle veya gerçek anlamlarında kullanılmayan sözcükler ile de maksat dile getirilebilir. Bunlar manaya delaletlerinin vuzuhu, yani gösterdikleri anlamın açıklığı bakımından birbirinden farklıdırlar. Beyân ilmi bunlar arasında sözü söyleyenin ve bu söze muhatap olanın durumu ile dile getirilen konu ve sözün bağlamının gereği gözetilerek seçim yapılmasını sağlar. Diğer bir ifadeyle beyân ilmi lafız ile mana arasındaki ilginin niteliklerini konu edinir. Delâlet dediğimiz bu ilgi Beyân ilminin özüdür.58

Beyan ilminin gayesi, duygu ve düĢünceleri yerine ve zamanına uygun bir Ģekilde ifade edebilmek ve edebi eserleri daha iyi anlamaktır.59

Beyan ilmi genel olarak “TeĢbih”, “Mecâz-ı Mürsel”, “Ġsti‟âre” ve “Kinaye” adlı baĢlıklara ayrılarak iĢlenir.

1.1.4.3. Bedî Ġlmi

Bedî‟ kelimesinin sözlük anlamı “örneksiz ve modelsiz olarak bir Ģey icat eden, Örneği ve modeli olmadan yaratılmıĢ olan” demektir.60 Nitekim Kur‟ân-ı Kerîm‟de, “O göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır”61 mealindeki ayette yer alan bedî‟kelimesi, bu manayı ifade etmektedir. Bir edebiyat terimi olarak bedî‟, edebi sanatlarla örülü ifadenin lafız bakımından kusursuz, mana bakımından makul ve aynı zamanda bir ahenge sahip olmasının usul ve kaidelerini inceleyen ilim demektir.62

Bu ilmin gayesi, sözün durumun gereğine uygunluğu ve kullanımdaki açıklığıyla beraber lafzı güzelleĢtirmektir. Bediʻ ilminin konuları hususunda farklı yaklaĢımlar mevcuttur.

Fakat genel itibariyle Bu ilmin kaynaklarda ki incelenmesine bakıldığında, temelde muhassinât-ı lafziyye ve muhassinât-ı ma„neviyye diye iki bölüme

58 Saraç, Klasik Edebiyat Bilgisi Belâgat, s.97. 59 Hacımüftüoğlu, “Beyân”, s.22.

60 Ġbn Manzûr, Lisânu‟l-„Arab tsz, c.8, s.6-7; Ebu Nasr Ġsmâ„îl b. Ĥammâd el-Cevherî, eṣ-Ṣıḥaḥ,

Dâru‟l-Fikr, 1. bs, Beyrut 1998, c.2, s.919; Nasrullah Hacımüftüoğlu, “Bedi„”, DĠA, Ġstanbul 1992, c.5, s.320.

61 Kur‟ân-ı Kerîm, Bakara, 2/117. 62 Hacımüftüoğlu, “Bedi„”, c.5, s.320.

ayrılmaktadır. Ayrıca bu iki bölüm de kendi içinde alt baĢlıklara ayrılarak ele alınmaktadır.

Benzer Belgeler