• Sonuç bulunamadı

İnsanın fikir ve ruh unsurlarıyla birlikte bütünlüğünü meydana getiren vücudunun belli maksatlar için eğitilmesi düşüncesi, insanlığın evren üzerindeki varlığı kadar eskidir. Canlılığın tek belirtisi olan hareket, aynı zamanda vücut eğitiminin de başlıca vasıtasıdır. Bundan başka hareketin; yaşama zorunluluğu, sağlıklı kalma arzusu, eğlenme ve boş zaman geçirme gibi belli amaçlarla uygulanması da insanlık kadar eski devirlere mal edilebilir. Dolayısıyla hareketin tarihi demek olan beden eğitimi tarihinin, insan hayatıyla bu sıkı ilişkisinden ötürü, daha ilk insanlardan başladığı söylenebilir (Alpman, 1972).

Çocuk ve gençlerin eğitiminde önemli bir araç olan bedensel hareket ve becerilerin düşünsel açıdan en bilinçli ve belirgin olanı Eski Yunan Uygarlığında görülmektedir. “Paideia” güzel ve iyi insan yaratmak düşüncesi ve idealine dayanan eski Yunan eğitiminde bir araç olarak görülen cimnastik, bugüne kadar anlam ve içerik değiştirerek gelmiştir. 18. yy ve sonrasında tüm Avrupa’yı saran Aydınlanma Dönemi beraberinde pek çok alanda yenilikler getirmiştir. Bunlardan biri olan eğitim için getirdiği en önemli kavramlardan biriside beden eğitimi kavramı olmuştur (Orhun, 1999). Tarihsel ve toplumsal kökenleri, idealleri, dayandıkları ilkeler ve organizasyon biçimleri açısından bakıldığında, 19.yy’dan itibaren Sanayi Devrimiyle beraber beden kültürü ve anlayışında da gelişmeler olmuş ve beden eğitimi ve sporda üç ayrı akımdan söz edilmiştir (Doğu vd., 2003; Erdemli, 1996).

Alman Turnen uygulamasına damgasını vuran kişi Fiedrich Ludwig Jahn’dır. 1811-1819 yılları arasında Berlin’de ilk cimnastik okulunun yapılmasına önayak

25

olmuştur. Alman cimnastiği, insanın kuvvet ve dayanıklılığını geliştirerek çevikliği ve beceriyi öngören bir içeriğe sahiptir. Almanya’da başlayan bu akımdan Danimarka’da oldukça fazla etkilenmiştir. 1799’da ilk özel cimnasyumu Kopenhag’ da kuran Franz Nachtegall programında zindelik, güç ve askeri beceri öncelikli amaçlardandır.

İsveç cimnastiği Per Henrik Ling önderliğinde 1814 yılında Kraliyet Cimnastik Merkezi Enstitüsü’nün kurulmasıyla gelişmeye başlamıştır. Ling’e göre, insan vücudunun her öğesi, kas ve eklemleri ayrı ayrı kendi ödev ve işlevlerine göre geliştirilip güçlendirilirse, bunların toplamı olan insan organizması yetkinleşip gelişecektir.

İngiltere’de Dr. Thomas Arnold tarafından İngiliz okullarına ders olarak konulan spor akımının; insanın fiziksel açıdan kuvvetli, güçlü ve dayanıklı olmasını öngören mutlak bir amacı yoktur. Oyun, performans ve rekabeti öngören bu sistemin temelinde takım ve grup içerisinde dürüstçe ve erdemlice oynama ilkesi yatıyordu. Bu görüşe göre, çocuk ve gencin bireysel ve toplumsal kişiliği böyle bir ortamda geliştirilebilirdi. Bu akım daha sonra, tıp otoriteleri ve askeri çevrelerin katkı ve etkileri ile ve İsveç cimnastiği ile bütünleştirilerek geliştirilmiştir (Doğu vd., 2003).

1910’lu yıllarda Selim Sırrı Tarcan’ın Türkiye’de uygulamaya koyduğu sistemin özünü İsveç cimnastiği oluşturmaktadır. O günkü şartlarda bu sistem Alman Turnen Sanatından daha anlamlı ve eğitimseldi (Orhun, 1999). 19. yy boyunca birbirine karşı olan bu akımlar 1900’lü yıllarda birbirlerinden etkilenmişler, bu yüzyılın ilk çeyreğinde “Büyük Eğitim Reformu” paralelinde gelişmelerini sürdürerek 1940’lı yıllarda “Beden Eğitimi” kavramı altında bütünleşmişlerdir (Doğu vd., 2003).

Beden eğitimi ve spor etkinlikleri tarihsel gelişim süreci içinde farklı zaman ve koşullarda farklı amaçlar için kullanılmıştır. Mısırlılar, beden eğitimi etkinliklerini fiziksel olarak güçlü ordular oluşturmak, mesleki ve dinsel amaçları gerçekleştirmek ve eğlence amacıyla kullanmışlardır. Antik Yunan’da ise beden eğitimi, eğitimin en önemli bölümünü oluşturmuş ve ruh için müzik, beden için cimnastik yapılması

26

üzerinde durulmuştur. Isparta’da beden eğitimi güçlü ordular kurmak için kullanılmıştır. Atina’da ise beden eğitimi vücudu geliştirmek, estetik değerler ve aktif yaşam sürdürmek amacıyla kullanılmıştır. Diğer yandan Roma’da ise beden eğitimi, askeri ve sağlık kazandırma amaçlı uygulanmıştır (Demirci, A., 2006). Bugün ise beden eğitimi ve spor fantezi olmaktan çıkmış ve güçlü bir toplum yaratmanın parolası olmuştur. Her türlü vücut çalışmalarının ve özellikle sporun, potansiyeli çok yüksek olan gençliğin enerjisini disiplinli bir şekilde aktaracağı yararlı bir araç olduğu görülmektedir (Sucuoğlu, 1993). Beden eğitimi ve spor, bireylerin bedensel, sosyal ve ruhsal eğitimine doğrudan olumlu etkilerde bulunurken, kişinin bu eylem içinde kendini tanımasına ve tanıtmasına, toplum yaşamında yerini almasına da yardımcı olur (Yolcu, 1991).

Beden eğitimi ve spor, insanın bedensel olarak daha güçlü, dayanıklı, iş verimi yüksek, becerili, yaratıcı ve üretken olmasına katkıda bulunurken; zihinsel açıdan daha uyanık, disiplinli; toplumsal olarak da yasalara ve kurallara uyan, bireye saygı duyan, güzeli doğruyu alkışlayan, başarısızlığı araştıran bilinçli bir toplum oluşturur. Bütün bu açıklamalarla birlikte bugün beden eğitimi için pek çok tanımın yapıldığı da bir gerçektir. Bu tanımlara örnek verilecek olursa:

Beden eğitimi, hareket etmeyi öğrenmek ve hareket yoluyla öğrenmek biçiminde tanımlanabilir. Diğer taraftan, beden eğitimini, fiziksel hareketlerin planlı bir gelişme doğrultusunda yaşantıya dönüştürülmesi olarak tanımlayabiliriz (Tamer, 1987).

Oyun, cimnastik ve spor gibi eğitici bütün bedensel etkinlikleri içeren genel bir kavram olan beden eğitimi, bedensel etkinlikler içinde ve bedensel etkinlikler aracılığı ile eğitimdir (Açak vd., 1997; Özmen, 1997; Öztürk, 1984; Güneş, 2004; Harmandar, 2004).

İnsan bütününü oluşturan fiziki, ruhi ve zihni niteliklerin bulunduğu yaşın ve genetik kapasitenin gerektirdiği verim gücüne ulaşabilmesi için rekabet olmaksızın araçlı ya da araçsız yapılan faaliyetlerin tümüdür (İnal, 2003; DPT, 1983; Osma, 1983; İşler, 2001; Seyrek, 1994).

27

Bireyin bedenen, ruhen ve fikren gelişimini sağlamak, günlük ve iş yaşamı koşullarına hazırlamak, ulusal bilinç ve yurttaşlık duygularını kuvvetlendirmek amacı ile yapılan düzenli ve kurallı çalışmaların tümüdür (Fişek, 1985; Yalçın, 1995; Yaprakdal, 1997).

Beden eğitimi, organizmanın bütünlüğü ilkesine dayalı tüm kişiliğin gelişmesidir. Sağlıklı, güçlü, mutlu olma, kişilik, karakter, ahlaki değerler kazanma, kültürleşme, toplumsallaşma ve vatandaşlık eğitimidir (Selçuk 1980; Orhun, 1999; Yamaner, 2001; Kale ve Erşen, 2003).

İnsanın sosyal gerekliliklerine uygun olarak, biyolojik potansiyelinin geliştirilmesi amacı ile yapılan çeşitli fizik egzersizlerin tümünü değerlendiren ve sistematik olarak sürdürülen etkinliktir (Günsel, 2004).

Tüm bu tanımların ışığında beden eğitimi, Milli Eğitim Temel İlkelerine uygun olarak kişinin beden, ruh ve fikir gelişimini sağlayarak, bireyin beden sağlığını, ruh sağlığını, beden becerilerini geliştirmeye yönelik, gerektiğinde çevresel koşullara ve katılımcıların özelliklerine göre değiştirilebilen esnek kurallara dayalı, oyuna, cimnastiğe, spora dönük alıştırma ve çalışmaların tümünü kapsayan geniş tabanlı bir etkinliktir. Beden eğitimi bireyin büyüme, gelişme ve davranışlarını sağlayan güçlü bir eğitim alanıdır (Arslan, 1979; Aracı, 1998). Kısaca insanın beden yoluyla yapılan genel eğitimidir (Demirci, A., 2006).