• Sonuç bulunamadı

BEŞERİ VE KÜLTÜREL ÖZELLİKLER 1. Tarihsel Süreçler

Kıbrıs’ın ilk sakinlerinin adaya; Anadolu, Suriye ve Filistin’den, MÖ 7000–

6500 yıllarında göç ettikleri sanılmaktadır. Doğu Akdeniz’ in önemli adalarından biri olan ada Kıbrıs adını, Tunç Çağından başlayarak işletilen bakır yataklarından almıştır. Konumu ve doğal zenginlikleri (zeytin, tahıl, üzüm gibi) Kıbrıs’ı önemli bir ticaret merkezi haline getirmiştir4. Bu özellikleri ile Kıbrıs pek çok eski uygarlığın ele geçirmek için uğraş verdiği ve adayı eline geçiren bu uygarlıkların her birinin geride önemli kültür mirasları bıraktığı bir cazibe merkezi olmuştur. Mısırlılar, Asurlular, Fenikeliler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Venedikliler ve Osmanlılar adada hüküm sürmüş eski uygarlıkların önemlileridir. 1570–1878 yılları arasında adada hüküm süren Osmanlı egemenliğinden sonra bu kez ada 1878’de İngiltere’ye devredilmiş ve 1960 yılına kadar adada İngiliz egemenliği devam etmiştir.1960 yılında adada yaşayan Türk ve Rum toplulukları uzlaşarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Ancak bu uzlaşma üç yıl sürmüş, 1963 ve 1974 yıllarında barış harekatları yapılmış ve daha sonra iki toplum ayrı cumhuriyetler kurmuştur. Bugün adanın güneyinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, kuzeyinde ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yer almaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda Türkiye ile “bavul ticareti” yapılmıştır. Bavul ticareti deyimi genel olarak 1960’lardan beri Batı Avrupa ve Kuzey Kıbrıs’tan gümrüksüz yolcu beraberi olarak yurda mal sokulmasına verilen addır. 1980’li yıllardan daha çok Kuzey Kıbrıs’tan Türkiye’ye yapılan bavul ticareti

4 Alagöz,C.A. (1971), “Kıbrıs Tarihine Coğrafi Giriş”, Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi Türk Heyeti Tebliğleri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları No:36, Ankara.

zamanla ters yöne çevrilmiştir. KKTC’nin özellikle konfeksiyon ithalatının çok büyük bir yüzdesi Türkiye Cumhuriyetinden yapılmaktadır ve 1990’lı yılların sonlarına doğru yüksek oranlı fon ve gümrük vergileri nedeniyle tüm sektör yıkılma noktasına gelmiştir. Yüksek oranlı fon ve Gümrüklerin yarattığı olumsuz fiyat farkı Kuzey Kıbrıs’ı bu alanda Türkiye Perakende piyasalarına göre pahalı ve rekabet edemez bir duruma getirmişti. Sırf bu nedenle Türkiye’ye alışveriş turları diye yeni bir seyahat türü ortaya çıkmış; birçok kişi gümrük vergisi, fon ve KDV’sini ödeyip ithal edilen ürünleri satamaz bir duruma gelmişti. Konfeksiyon fabrikalarının bir kısmı kapanıyor veya istemeden personelini azaltıyordu. Bir kısmı kayıt dışına kayan veya bavul ticareti şeklini alan sektör hem kendini yok ediyor hem de kamu maliyesini zarara uğratıyordu.

O dönemin hükümeti konfeksiyon imalatçılarının ısrarı ile çok yerinde bir karar alarak konfeksiyon ürünlerindeki fon ve gümrükleri kaldırarak “TC menşeli olma koşuluyla” “sektöre rahat bir nefes aldırmış oldu”. Kısa bir süre sonra ilk anda devletin kaybı gibi görünen vergiler piyasanın tekrar canlanması ve ithalatın artması sonucu geri döndü.

Yine Güney Kıbrıs’a geçişlerin başladığı son üç yıldan beri pek çok alanda olduğu gibi ticarette de ülke kendini yeni bir rekabet ve fırsatlar ortamında bulmuştur. KKTC, Güney Kıbrıs’ta marka değeri yüksek ithal ürünlere karşı Türkiye’den ithal edilen kaliteli ve nispeten daha ucuz ürünlerle rekabet etmeye başlamıştır. Güney Kıbrıs’ın finansal yapıları KKTC’ye oranla çok güçlü ve daha kurumsallaşmış firmalarına karşı kira ve personel ücretlerinin avantajını kullanmaya çalışılmıştır.

Ada, geçmişten günümüze gerek konumu gerekse doğal zenginlikleri nedeniyle cazibe merkezi olmuş ve pek çok eski uygarlığın egemenliği altına girmiştir. Bunun sonucu olarak da ada zengin bir tarihi kültüre, sahip olmuştur.

Şimdi ise konfeksiyoncular yeni bir durumla karşı karşıya kalmış bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin perakende piyasaların canlanması ve dolayısıyla üretimin ve istihdamın artması için KDV ile ilgili almış olduğu indirim kararı ülkeyi çok yakından ilgilendirmektedir. Konfeksiyon ve ayakkabı ürünlerindeki KDV’nin %18’den %8’e düşürülmesi piyasalara hemen %10 bir ucuzluk getirmiş hatta bunu fırsat bilen bazı işletmeler fiyat rekabet avantajı elde etmek için etiketlerini değiştirirken %10’nun üstünde bir indirim yapmışlardır.

Konfeksiyon ve ayakkabı sektörünü ilgilendiren bu durumun iki yönden tehlikesi bulunmaktadır: birincisi, Türkiye ve KKTC arasındaki %7’lik KDV farkı üzerine navlun ve diğer masraflar eklenince aynı ürünlerin satıldığı bu iki piyasa arasında KKTC aleyhine bir fiyat farkı oluşacaktır. Oysa şu anda KKTC perakende piyasalarında genellikle Türkiye fiyatları ile satış yapılmaktadır. Eğer KKTC’de KDV oranı düşürülmezse bu yıllar öncesinde olduğu gibi çeşitli nedenlerle sık sık Türkiye’ye seyahat eden KKTC halkının konfeksiyon alışverişinin tümünü oradan yapma, yaptırma ve tekrar kayıt dışı bavul ticaretini teşvik etme sonucu doğurabilecektir5.

5 Kıbrıs Türk Ticaret Odası, (2006), Lefkoşa.

2.Tarım

Tarım sektörü KKTC ekonomisinin temel taşı durumundadır. Her ne kadar da Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYIH) içerisindeki payı yıldan yıla azalsa da GSYIH, istihdam, ihracat ve sanayi’ye hammadde sağlanması yönünden incelendiğinde hala daha büyük önemini koruduğunu görebiliriz.

Yarı kurak iklim koşullarına sahip olan Kuzey Kıbrıs'ta su kaynakları, tarımsal arazi varlığı ve arazilerin tarıma elverişliliği gibi önemli faktörlerin sınırlılığı tarım sektörünün gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Son yıllarda etkisi büyük ölçüde hissedilmeye başlanan su kıtlığı tarım sektörüne büyük darbe vurmaktadır.

Bunun yanında Kuzey Kıbrıs'ta sınırlı sayıda ve büyüklükte olan mevcut derelerin akışı sadece kış aylarında yine sınırlı derecede olmaktadır. Yaz aylarında ve kurak mevsimlerde tarımsal üretimin devamı takviye sulamalar ile mümkün olmaktadır.

Ayrıca depolama, nakliye, pazarlama, kredi, hastalıklarla mücadele sorunlarının yanı sıra teknolojik eksiklikler, tarımsal araştırma ve adaptasyon çalışmalarının eksikliği ile yetersiz ve pahalı girdi kullanımının yarattığı sorunlar tarım sektörünün gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu gibi olumsuzlukları ve sorunları azaltmak amacıyla 24 Ocak 1997 tarihinde KKTC ile TC hükümetleri arasında tarım alanında

"Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması" imzalanmıştır. Beş yıl süreyle yürürlükte olması kararlaştırılan anlaşma uyarınca iki ülkeye uzman, materyal ve araştırma sonuçlarını karşılıklı kullanma imkânı tanınmış, tarımsal pazarlama ve ortak yatırımların teşviki alanında da birlikte hareket etmelerine olanak sağlanmıştır.

Tarım arazileri Kuzey Kıbrıs'taki toplam alanın %57'sini oluşturmaktadır.

Ekonomik olarak değerlendirilen tarım arazisinin ise yaklaşık %8’inde sulu tarım yapılmaktadır6. Tablo 1, KKTC'de toplam arazi dağılımını vermektedir.

Tablo 1: KKTC Arazi Dağılımı (2002)

Arazi Türü Dönüm Dekar Pay (%)

a)Tarımsal Arazi 1.398.123 1.870.689 57

b)Orman Arazisi 480.740 643.230 19

c)Hali ve Mera Arazisi 122.157 163.446 5

d)Kasaba,Köy,Dere ve Gölet Arazisi 263.471 352.524 11

e)Kullanılmayan Arazi 201.061 269.019 8

Toplam 2.465.552 3.298.908 100

Kaynak:Devlet Planlama Örgütü

1977 yılı sabit fiyatları ile tarım sektörünün GSYIH'ya olan katkısı 1977 yılında 619,3 milyon TL iken 2002 yılında 985 milyon TL'ye yükselmiştir. 2002 yılı itibarıyla tarım mallarının ihracatı toplam yerli mal ihracatının %41,6’sını oluştururken, çalışan kesimin %15.71'i ise tarım sektöründe istihdam edilmiştir.

KKTC'de son yıllarda meydana gelen olumsuz iklim koşulları, tarım sektörünü çok olumsuz bir şekilde etkilemiştir ve tarım sektöründe bu olumsuz iklim koşullarından dolayı meydana gelen zararları telafi edebilmek amacıyla yıllardan beri tarım sektörüne teşvik ve yardım politikaları uygulanmıştır. Tarım ürünlerinden, özellikle narenciye ürünlerinden, elde edilen gelirlerin çok düşük olması ve maliyetleri karşılamaması üreticilerin üretimlerini durdurma noktasına getirmiştir.

Ayrıca üreticilerin çeşitli alıcı şirketlerle aralarında olan problemler ve almış

6 Tarım ve Orman Bakanlığı

oldukları ücretlerin yetersizliğinden dolayı, tarım bahçelerinin bakımları, ağaçların budanması, gübrelenmesi vb. gibi işler yapılamamakta ve tarım sektörü kendi kaderine terk edilmektedir.

Öte yandan hızlı ve sağlıksız kentleşme sonucunda çoğu tarlalar birer birer yok olmaya başlamış ve en nihayet KKTC'de mevcut tarımsal bahçe ve tarlaların

%85'i kurumuştur.

KKTC' de tarım sektörü, bitkisel üretim, hayvancılık, ormancılık ve su ürünleri alt sektörlerinden oluşmaktadır. Sulu ziraat yapılan arazinin önemli bir kısmını turunçgiller ile yaprağını döken meyveler, üzüm ve çeşitli sebzeler oluşturmaktadır. Geriye kalan arazi ise, geleneksel kuru tahıl ziraatında kullanılmaktadır. Zirai ürün dış satımının önemli bir bölümünü sulu ziraat ürünleri oluşturmaktadır.

Hayvancılık ülkenin bütün bölgelerine yayılmış durumdadır. Hayvansal ürünlerin tarım ürünleri içerisindeki payı 1998 yılı itibariyle %48.8' dir. Başlıca hayvancılık alanları sığırcılık, koyun ve keçicilik ile tavukçuluktur. Hayvansal ürünler genelde iç tüketimi karşılamakta ve üretim fazlası olan canlı kuzu, oğlak ve süt mamulleri şeklinde çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir.

Tarım sektöründe bir diğer alt sektör durumunda olan balıkçılığın GSYİH’ya katkısı çok düşüktür. Fakat balık ürünlerine olan talep bu sektörün önemini arttırmaktadır. Bilinçsiz avlanma sonucu balıkçılık sektörü, üretimindeki artışa rağmen, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Son olarak ormancılık sektörünün GSYİH içerisindeki payı 2002 yılı itibariyle

%0.2 olmuştur. Ülkede baş gösteren kuraklık ve düzensiz yağışlardan ormancılık sektörü de nasibini almıştır. Dolayısıyla orman kaynaklarının ülke turizmi ile toprak

erozyonunun önlenmesine ve su kaynaklarına olan katkıları ifade edilemeyecek kadar düşük bir düzeydedir.

Özellikle son yıllarda meydana gelen aşırı sıcaklar ve kuraklığa rağmen çiftçilik tarım sektörü içerisindeki önemini ve yerini korumuştur. Narenciye ve patates üretimi tarım sektörü içerisinde başı çekmektedir. 1977 yılında narenciye ihracatı toplam ihracatın %65.7'sini, 2002 yılında ise %37.7'sini oluşturmuştur.

Patates ihracatının ise toplam ihracat içerisindeki payı 1977 yılında %7.5, 2002 yılında ise %0.4’ü olmuştur. 1980 yılından itibaren de canlı hayvan yetiştirilip ihraç edilmeye başlanmıştır.

Kıbrıs'ın yıllardır adeta simgesi haline gelen yeşil ormanlar da aşırı sıcaklık ve kuraklıktan nasibini almıştır. Özellikle son 15 yıl içerisinde gerek ihmal ve gerekse aşırı sıcaklardan arka arkaya meydana gelen orman yangınları Kuzey Kıbrıs'ın yeşilliğine çok ağır darbe indirmiştir. Fakat öte yandan, ormanların kuruması, odunculuk sektörünü olumlu yönde etkilemiştir.

KKTC' de sağlıklı bir tarım politikası uygulanamadığından dolayı bu sektöre olan yatırım da hep sınırlı kalmıştır. Modern üretim tekniklerine geçilememiş, iç ve dış talebe uygun ürün çeşitlenmesi sağlanamamıştır. Kuraklığın tarım sektörüne vurmuş olduğu darbeye ek olarak bu sektörde verimlilik ve etkinlik sağlanamamıştır.

1982 yılından itibaren başlatılan kuraklık tazminatı uygulaması, ürün ve girdi fiyatlarının sübvanse edildiği Genel Tarım Sigortası Fonu gibi teşvikler devam etse bile tarımsal üretimin gelişmesi sağlanamamakta, ayrıca bu tür teşvikler ile üreticilerin cari yıllık gelir seviyesi garanti edilebilmektedir. Teşviklerin tarımsal üretime ve ekonomiye olan katkısını arttırmak amacıyla verimliliği arttıracak yönde kullanılması gerekmektedir.

3. Sanayi

Sanayileşme ülke ekonomisinin kalkınmasında ve dünyadaki yeni teknolojik gelişmeleri takip etmek açısından çok önemli rol oynamaktadır. Bugün gelişmiş olan ülkeler sanayileşmiş veya sanayileşmeyi başarmış olan ülkelerdir. Gelişmekte olan ülkeler de sanayileşme yolunda adım atmış olanlardır. Hele KKTC gibi küçük ve gelişmekte olan ülkelerde istihdam yaratarak gelir sağlamak ve ihracat olanakları yaratarak ülke ekonomisinin gelişmesine katkıda bulunmak açısından sanayileşmenin gereği kaçınılmazdır.

Kuzey Kıbrıs'ta sanayileşme alanında ilk adımlar 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra atılmaya başlanmıştır. 1977 yılında tarım sektörünün GSYİH içerisindeki payı sanayi sektörü payından neredeyse iki kat daha fazla idi. 1977 yılında tarım sektörünün GSYİH içerisindeki payı %16.4 iken sanayi sektörünün payı %9.7 idi.

Fakat yıllar geçtikçe durum değişmeye başladı ve olumsuz iklim koşullarının da etkisiyle tarımdaki yavaşlamaya karşın sanayi sektöründe büyük gelişmeler olmuş ve 1990'lı yıllarda sanayi sektörü tarım sektörünü yakalamış hatta geride bırakmıştır.

2003 yılı itibariyle, tarım sektörünün GSYİH içerisindeki payı %10.6 olurken sanayi sektörünün payı %11.6 olmuştur.

2004 yılında sanayi sektörü katma değeri 1977 yılı sabit fiyatlarıyla 2003 yılına göre %10.6 oranında artarak 1,282.4 YTL’ sı olarak gerçekleşmiştir ve 2003 yılında sanayi sektörünün yaratılan toplam katma değer içerisindeki payı %11.6, 2004 yılında ise %11,2 olmuştur. 2005 yılında ise sektörün yarattığı katma değer 1,364.7 YTL olarak gerçekleşmiştir.

2001 Eylül ayı itibariyle yürürlüğe giren 47/2000 sayılı Yatırımları Teşvik Yasası ile sektöre sağlanan finanssal ve diğer teşviklerin ise özel sektör yatırımlarında

beklenen gelişmeyi özellikle 2004 yıl sonu rakamlarına yansıdığı görülmektedir.

Türkiye - KKTC arasında sürdürülen KKTC'nin kalkınmasına yönelik çabalar çerçevesinde sanayi sektörüne aktarılması öngörülen finanssal teşviklerin KKTC Kalkınma Bankası aracılığı ile kullandırılması yatırım iklimini canlı tutmuş ve sektör üzerinde olumlu etki yaratmıştır.

Alınan önlemlere ilave olarak sanayi sektöründe faaliyet gösteren özel sektör girişimcilerine uzun vadeli ve düşük faizli finanssal destek olanaklarının geliştirilmesi, yatırımların artmasını dolayısı ile sektörün yaratacağı katma değerin daha üst seviyelere çıkartılabilmesi çabalarında süreklilik arz edecek şekle getirilmesinin sağlanmasına çalışılmaktadır.

Tablo 2: Sanayi Sektörünün GSYİH İçerisindeki Yeri

Kaynak:Devlet Planlama örgütü

Sektörde yatırımların yanında üretimde verimliliğin artması toplam katma değer içerisinde sektör payını artıracaktır. Bu sebeple verimli ve kaliteli üretim bilincinin ve öneminin yatırımcılar ve ilgili birimler aracılığı ile sektörde çalışan her kesime eğitim yolu ile aktarılması ve bu bilincin yerleştirilmesi önem arz etmektedir.

Bu konudaki çalışmaların her geçen gün artarak geliştiği ve sektörde belli bir bilincin yerleşmeye başladığı görülmektedir. Sektörde standart ve marka yaratmanın önemi artarak vurgulanmakta ve dikkatler bu yönde yoğunlaşmaktadır. KKTC'nde 2000 yılı başlarında kurulan TC Standartlar Enstitüsü Temsilciliği’nin bu yönde başlatmış olduğu adımlar etkinleştirilerek devam etmelidir.

Sanayi sektörü katma değerini cari fiyatlarla incelediğimizde ise 2004 yılında 2003 yılına göre %20.9 oranında bir artış sağlanarak 191,426,017.9 YTL’ sından 231,046,611 YTL'sına ulaşıldığı görülmektedir. 2005 yılında ise sektör katma değerinin cari fiyatlarla %21.6 oranında artarak ve 281,023,873.1 YTL’ sı olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir.

Tablo 3:Sanayi Sektörünün GSYİH İçerisindeki Yeri

Kaynak:Devlet Planlama örgütü

Toplam sanayi sektörü sabit sermaye yatırımları 2004 yılında 1977 yılı sabit fiyatlarıyla 329.2 YTL iken 2005 yılında bu rakamın 358.7 YTL olarak gerçekleşmiştir. Toplam sektör yatırımlarını oluşturan kamu ve özel sektör yatırımlarını incelediğimizde, özel sektör yatırımlarında 2005 yılında 2004 yılına göre

%9.7 oranında artış yaşandığı ve 237.9 YTL’ dan 270.6 YTL’ sına ulaşıldığı

görülmektedir. Kamu yatırımlarını yine aynı dönemler için incelersek 2005 yılında 2004 yılına göre %3.5 oranında gerileme yaşandığı ve 91.3 YTL’ lık yatırımın 88.1 YTL olarak gerçekleştiği görülmektedir.

2005 yılında özel sektör yatırımlarındaki artış devam etmiştir. Özel sektör yatırımlarının teşvik edilmesi amacıyla oluşturulan politikaların istikrarlı bir yapıya kavuşturulması ve yatırımcılara, ihtiyaçları doğrultusunda ve süreklilik arz edecek şeklide, gerekli teşviklerin verilebilmesinin sağlanması yatırımları olumlu etkilemiştir. Böylece özel sektörün istikrar içerisinde ve süreklilik arz edecek şekilde ülke ekonomisine katkı yapması mümkün olacaktır.

2004 yılında sanayi sektörü toplam sabit sermaye yatırımları cari fiyatlarla 70,693,090.7 YTL’ sı olarak gerçekleşmiş olup 2005 yılında bu rakamın 84,610,181.8 YTL’ sı olarak gerçekleştiği görülmektedir.

2004 yılı gerçekleşme rakamlarına göre sanayi sektörü dışsatımının 39.4 milyon $ olarak gerçekleştiği ve bir önceki yıla göre %34.9 oranında büyüme yaşandığı görülmektedir. Toplam dışsatım içerisinde 2004 yılında %63.6 gibi bir oranla önemli payı olan sanayi sektöründe en fazla pay %40.2 oranla işlenmiş tarım ve gıda ve %18.9 oranla konfeksiyon sanayi almıştır. Konfeksiyon sanayinde 2005 yılında bir önceki yıla göre gerileme yaşanmıştır.

2005 yılında sanayi sektörü dışsatımının 41.1 milyon $ olarak gerçekleştiği ve 2004 yılına göre %4.3 oranında bir artış yaşandığı görülmektedir. 2005 yılında toplam dışsatım içerisinde sanayi sektörü dışsatımının payının ise % 60.4 oranında gerçekleşmiştir. (tablo 4).

Dış satımda yaşanan ulaşım sorunlarının süratle aşılması amacıyla ve ulaşımın

iyileştirilerek ucuzlatılması, ihracat, yatırım ve işletme kredilerinin daha cazip hale getirilmesi, girdi maliyetlerinin asgari seviyede tutulması gibi sektörün olumlu yönde büyümesine katkı yapacak konularda da mevcut sorunların aşılması ve KKTC ürünlerinin diğer ülkelerin ürünleri ile rekabet edebilme özelliğinin artırılması, istikrarlı Pazar olanaklarının yaratılması konularında başlatılan çalışmaların yine istikrarlı ve etkin bir şekilde takip ve devam ettirilmesi gerekmektedir.

KKTC'de ihracatın artırılabilmesi için yatırımcıların ülke koşulları dikkate alınarak ihracata uygun mamulleri üretmeleri amacıyla teşvik edilmeleri gereği vardır. Sektörde üretilen ürün çeşitlerinin artırılması sanayi ürünlerinin toplam ihracat içerisindeki payını da artıracaktır. Bu amaçla yatırımcıların Avrupa pazarı yanında TC'ne ve diğer Türk Cumhuriyet'lerine ihracat yapma olanaklarını ve bu olanakları artırma yollarını araştırmak, geliştirmek ve ihracatçılarımızın bu pazarlara yönelmesini teşvik etmek gereği vardır.

2003 yılı nisan ayı itibarıyla kapıların Güney Kıbrıs’a geçişlerin serbest bırakılması sürecini takip eden 2004-2005 yılları arasında Güney Kıbrıs’a az miktarda da olsa bazı sanayi ürünlerinin ihraç edilmesine başlanmış ve bu ihracat artarak devam etmektedir.

Tablo 4: Sanayi ürünlerinin dış satımı ve toplam dış satımdaki yeri.

Sanayi sektörünün Kuzey Kıbrıs ekonomisi için artan önemine karşın ülkede faaliyet gösteren işletmeler çabalarına ve eğilimlerine rağmen dünyadaki hızlı gelişmelere ayak uyduramamaktadır. Söz konusu çabaların da dünyadaki gelişimi yakalayacak boyuna olmadığım söylemek mümkündür. Son yıllarda ülkede baş gösteren ekonomik durgunluk nedeni ile sektörün ihtiyacı olan yeterli finanssal destek sağlanamamaktadır. Dolayısıyla sektörde devamlı olarak dalgalanmalar yaşanmakta, durgunluk yaşanan yıllarda alınan tedbirlerle tekrar canlanma olabilmekte ancak istikrarlı bir yapı oluşturulamadığı için tekrar durgunluk hatta gerileme yaşanması olasılığı ortaya çıkmaktadır.

KKTC’nin coğrafik küçüklüğünün bir sonucu olarak, sanayi çok küçük çapta gelişmiş ve orta ölçekli şirketler ekonomide başı çekmişlerdir. İmalat sanayi Kuzey Kıbrıs sanayisinde önemli bir yer tutmaktadır. Kuzey Kıbrıs'ta imalat sanayi genellikle gıda, tekstil ve konfeksiyon alanlarında kendini göstermektedir.

Küçük bir ada ülkesi olan KKTC' nde doğal zenginlikler çok sınırlı olup çeşitlilik arz etmemektedirler. Taşocakçılığı sektöründe sadece iç piyasanın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde kum-çakıl üretimi yapılmaktadır. Bunlar yanında kireç, taş kırma-eleme, alçı, mozaik taşı, kil ve yapıtaşı üretimi de yapılmaktadır.

KKTC' deki doğal kaynakların mevcut durumunu ve genel yapısını ortaya çıkarmak ve kaynakların elverdiği oranda geliştirilebilmesi amacıyla ülkedeki merciler ve TC arasında başlatılan ve halen sürdürülen çalışmalar bulunmaktadır. Söz konusu çalışmalar yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarının tespiti ve geliştirilmesine yönelik olmakla birlikte, özellikle inşaat sektöründe yerel girdi olarak kullanılan taşocakçılığı ürünlerinin daha kaliteli bir şekilde üretiminin gerçekleştirilmesine katkı sağlaması açısından önemlidir.

4. Turizm

Turizm, Küreselleşmeyi toplumsal ve ekonomik açılardan kolaylaştıran ve önemli bir uluslar arası mali yanı da olan faaliyettir7.

Ülke ekonomisine birtakım doğrudan ve uyarılmış etkiler yaratan turizm sektörü özellikle gelişmekte olan ülkeler için çıkış yolu olmaktadır.

Ülkenin refah seviyesini yükseltmek amacı ile planlı ve istikrarlı bir kalkınmanın hedeflendiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, turizm sektörü öncelikli ve sürükleyici sektör olarak görülmektedir.

İklimi, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ile turizm potansiyeli yüksek

İklimi, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ile turizm potansiyeli yüksek

Benzer Belgeler