• Sonuç bulunamadı

Beş Ehl-i Abâ'nın Fazileti

Belgede Yazar ve Eserleri Hakk nda 1 (sayfa 94-97)

Efendileri Resûlullah

(sallallahu aleyhi vesellem)

: Malum olduğu gibi O öyle bir insandır ki Mahlûkatın tümünden daha üstündür.

Ne bir peygamber, ne de Allah’a yakın olan meleklerden herhangi biri, mükemmel olma ve Allah'a yakın olma konusunda O'nun (sallallahu aleyhi vesellem) ulaştığı mertebeye ulaşamaz.

Fahrurrâzi, İbn Hacer ve benzeri önde gelen âlimler şunu ifade etmişlerdir: Eğer diğer bütün peygamberlerin faziletleri toplansa ve Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem) faziletleriyle karşılaştırılsa, O'nun faziletleri üstün gelirdi. O genelde ve özelde onlardan daha üstündür. Ayrıca kesinlikle bütün insanlardan üstündür. Onun getirdiği şeriat, en üstün şeraittir.

Ümmeti en hayırlı ümmettir. Yakınları en üstün yakınlardır.

Ashâbı en hayırlı ashâbdır. Her müslümanın, onun faziletlerini ve üstün özelliklerini anlatan kitapları okuması gerekir. Mesela (Kadı İyâz'ın) Şifâ, (Kastallânî'nin) Mevâhib isimli eserleri ve siyer kitaplarını okumalı ki, Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem) konumunu, Allah'ın ona sunduğu ulvî özellikleri bilelim.

Lisan ve kalem bunları anlatmaktan acizdir. Onu tanımak zamanı aşmaktır. Bu nedenle özetle söylenecek söz; Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı olduğudur. Allah'ın dışında ondan üstün kimse yoktur. Allah ruhumuzu onun ümmeti olarak alsın ve onun yüzü suyu hürmetine, onun zümresinde haşretsin.

Burada, Marifetullah sahibi efendim, Muhammed b. Ebi'l-Hasan el-Bekrî'nin, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) için

Ehl-i Beyt Üyelerinin Faziletleri

95

düzenlediği salâvatı zikretmek istiyorum. Çünkü bu salâvat, beliğ ve kapsamlı salâvatlardandır. Ayrıca Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem) üstün özelliklerini mükemmel bir şekilde ifade etmiştir:

Allahım! Parlayan nuruna, göz dolduran sırrına, yüce sevgiline, tertemiz seçkinine, sevgi ehlinin vasıtası, karâbet ehlinin kıblesi, melekutî manzaraların ruhu, kayyumî sırların levhası, ezel ve ebedin tercümanı, kimsenin ihata edemediği gaybın sözcüsü, vahdet hakikatının görüntüsü, Rahmanî nurlarla süslenen suretin hakikatı, Allah adına konuşmaya yetkili, Allah'tan telakki edilen görüntünün yansıması, hamdeden ve Rabbinin katında hamdedilen, zâhir (beşeri yönü) ve Allah'a yakınlık mertebesiyle bâtın (nebevi yönü) olan Muhammed'e, ezeliyete uzanan nebevî vazifesi ve vücudî varlığın hareket noktasının mürşid ve yardımcısı (Peygamberine) salât ve selam eyle.

Tılsımlı ulûhiyet sırrının emanetçisi, lahûtî gaybın ketum muhafızı. Kâmil akıllar bile, ancak onun maharetli delilleriyle açıkladığının bir kısmını anlayabilir. Yüce kişilikler onun hakikatlerinden, ancak parlayan şuaların tarif ettiği kadarına vâkıf olabilir. Tabiatüstü âlemi fark eden kudsîlerin son amacı.

Muvahhidlerin gözlerindeki hedef, onda toplanan, ancak sırrının aynasından izlenebilen, başka bir kalbe tecelli olmayan ilahi şuaların sırlarını müşahede etmeyi arzularlar. Bu arzu mutlak nurdur. Lisan, onun şiirlerini ancak onu zikir nameleriyle okuyabilir. O, hakikatin tek savunucusudur. Marifetullahın sırf onun Muhammedi şahsiyetinden ibaret olduğunu iddia eden herkes cehalete mahkûmdur. Ebedi gövdelere uzanırken, ezel ağacını oluşturan, canlanarak gelişen taze bir filizdir o. Varlık ve yokluk sayfalarının hulasası. Allah'ın kulu. Kemâlın mükemmeli olan en mükemmel kul. Allah'a tevekkül edip, Allah'a herhangi bir hulûl, vahdet, birleşme ve ayrılma olmadan ibadet eden.

Allah'a sırât-ı mustakimle davet eden. Nebilerin nebisi ve resullerin desteğidir. Bizzat kendisine ve kendisinden onlara en güzel salât ve en üstün selamlar olsun. Yâ Allah, yâ Rahmân, yâ Rahîm.

Allahım! Özel tecellilerin güzeline, seçkin yakınlıkların yücesine, senin en büyük izzetinin derinliklerinde batın olan, gurur veren yüceliği aydınlatan nurunla zahir olan, samedî varlığının sevgilisi, vahdaniyet memleketinin sultanı, senin kulun olduğu gibi sıfatlarının da kulu olan, bütün yarattıklarının içinde senin azametinin, ilminin, rahmetinin ve hikmetinin tecelligâhı, kudsîliğinin nuruyla gözünü mükemmelleştirdiğin ve senin yüce zatını açıkça gösterdiğin, halkının her biriyle ilgili onun kalbinde sırlar gizlediğin, onun Muhammedî özelliklerinin sözüyle toplu denizleri yardığın, marifetin, cemalin ve hitabınla, kalp, göz ve kulak verdiğin, onun makamından herkesi geride tuttuğun, ahadiyyetinin hükmüyle tek kıldığın, senin titreten izzetinin sancağı, hikmetinin konuşan dili, Efendimiz Muhammed'e, Âline, ashâbına, kavmine, mirasçılarına ve taraftarlarına salât ve selam eyle.

Yâ Allah, Yâ Rahmân, Yâ Rahîm. Allahım! Büyük şümûl dairesi, parlayan felek muhitinin merkezi, kullarından hiç kimseye verilmeyen ilmine mazhar olan kulun, senin izzetinin göstergesi olan yönetiminin her tarafının sultanı, dalgaları samedî rüzgarların yönlendirmesiyle dalgalanan nurlarının denizi, bölükleri senin emrinle sana koşan nübüvvet ordusunun komutanı, bütün yarattıklarına halife tayin ettiğin (Peygambere) salâtü selam eyle.

O, şeref bakımından müstesna sıfatlarını ifade etmenin imkânsızlığı kabul edilen ve senin topraklarında senin şerefli temsilcindir. Kendisine bahşedilenlere şükürde mübalağa ile kimsenin dahi ulaşamadığı son nokta. Efendimiz ve efendilerin efendisi. İsteyerek kendisine, yüce âline, ashabına ve üstün varislerine hamdetmemiz gereken Muhammed'imiz. “De ki:

Ehl-i Beyt Üyelerinin Faziletleri

97

Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına.”

(Neml Sur. 59) Bu âyet namazdan sonra yedi defa tekrar edildikten sonra;

“Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!”(Saffât Sur. 180-182) âyetleri okunur.

Rabbimiz! Bizden bu duaları kabul et, sen duyan ve işitensin.

Tövbelerimiz kabul et, sen tövbeleri kabul edensin. Efendimiz Muhammed'e, peygamber kardeşlerine salât ve selam eyle. Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

Bu salavât-ı şerife, dostumuz büyük kutub, efendim Muhammed el-Bekrî, Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) bahşetmesiyle telakki etmiştir. Nitekim efendim ârif-i billah Mustafa el-Bekrî, bu salâvata yaptığı şerhinde bu husus belirtmiş; diğer taraftan şeyh Muhammed el-Bedîrî el-Kudsî Sebet’inde bunlara yer vermiş ve bu salavâtın fazilet ve üstün meziyetlerini anlatmıştır. Ben de, Efdalu's-Salavât alâ Seyyidi's-Sadât isimli eserimde bunları zikrettim. Dileyen oraya müracaat edebilir. Harika bir eserdir. Bir bölümünde her müslümanın müstağni olamayacağı Peygamberimiz'e (sallallahu aleyhi vesellem) salavât ibareleri mevcuttur.

Belgede Yazar ve Eserleri Hakk nda 1 (sayfa 94-97)