• Sonuç bulunamadı

4. İZARİTMİK HARİTA

4.11 İzaritmik Haritada Sembolizasyon

4.11.1 Bazı Temel Simgeleştirme Yaklaşımları

Şekil 4.29'da bir dizi temel simgeleştirme yaklaşımı gösterilmiştir. İzaritmik haritalar manuel olarak üretildiğinde, çok az üretim çabası gerektirdiğinden, pürüzsüz, sürekli olguyu tasvir etmek için sıklıkla kullanılmıştır. Bununla birlikte yüzeyin görselleştirilmesinde, izaritma çizgilerinin konumunun ve değerlerinin dikkatlice araştırılması gerektirmektedir (Slocum vd. 2013).

Şekil 4.29Düzgün, sürekli olguyu simgelemek için çeşitli yöntemlerin karşılaştırılması (Slocum vd. 2013).

Şekil4.29’da (A) Sadece izaritma çizgilerinin kullanılmasını, (B) izaritma çizgilerini ve hipsometrik renk tonlarını birleştirmeyi, (C) bir balık ağı simgelemesini, (D) sürekli tonları, (E) izaritma çizgileriyle birleştirilmiş sürekli tonları göstemektedir.

Gölgelendirme ve renklerdirme aşamasında haritaya herhangi bir nicel bilgi eklenmemektedir. Bu aşamadaki amaç haritayı daha okunabilir hale getirmek ve daha iyi bir görüntü sunmaktır (Yerci 1991).

İzolin çizgileri arasına hipsometrik renk tonlarının veya gölgeli alanların eklenmesi, 3 boyutlu bir yüzeyi görselleştirme yeteneğini geliştirir çünkü açık ve koyu renk tonları sırasıyla düşük ve yüksek değerlerle ilişkilendirilmektedir (Slocum vd. 2013). İzolinli bir haritanın gölgelenmesi ya da renklendirilmesindeki temel amaç; açık gölge veya

renkler için düşük değerler verilirken koyu gölge veya renkler için yüksek değerler verilmesidir. Açıktan koyuya doğru rengin ya da gölgenin derecelerine göre seviyeleri, düşükten yüksek değere doğru düzenlenmiş bir seri belirtilmelidir. Beyaz ve siyahı da içeren gölgelemenin dereceli serileri en fazla 8 ila 10 değişik yüzdeye sahip olmalıdır aksi halde daha fazlası karışıklığa sebep olmaktadır (Yerci 1991).

Görselleştirmede, gri tonlar yerine renk şemalarından biri kullanılarak daha da geliştirilebilir. İzaritmik haritalarda geniş bir renk şeması yelpazesi vardır. Benzer değere sahip işaretler birbirine bitişik olmalıdır yani, haritadaki işaretlerin sırası açıklamadaki sırayla eşleştiğinden, göstergeye daha az başvurulmaktadır (Slocum vd.

2013).

Siyah ve beyaz tramlar için tanımlanan kurallar renklerin dereceli serileri içinde geçerlidir. Örneğin açık sarıdan n adımda koyu sarıya, açık kırmızıdan n adımda koyu kırmızıya, açı maviden n adımda koyu maviye doğru olan dereceli şekiller bir renkteki serileri oluşturmaktadır. Tek bir renk derecesinden daha çok renklerin kombinasyonu da kullanılmaktadır. Farklı renk geçişleri olan seriler daha uzun bir seridir. Örneğin açık sarıda başlayıp turuncu üzerinden koyu kahverengiye, açık maviden başlayıp mavi/yeşil üzerinden koyu yeşile bir geçiş sağlanabilir (Yerci 1991).

İzaritmik haritaların çoğunda, tram yüzdeleri herhangi bir kesikliğe uğramadan % 0 dan

% 100 e kadar her adımda artan dereceli gölgeleme ya da renk olacak biçimde tasarlanmaktadır. Bunun anlamı ard arda gelen iki adım arasındaki siyahlık farkının çok olmadığı basit bir görüntü vermektir. Fakat bazı durumlarda dereceli seride açık bir kesikliğe izin verilir. Bir haritada pozitif ve negatif değerler gösterilmek istendiğinde iki tür değer arasındaki farkın haritada birbirinden ayrılabilmesi için kesiklik ya da beyazlık bırakılmış iki farklı seri kullanılması gerekmektedir. Burada beyaz sıfır değerini göstermektedir. Daha yüksek değer için daha koyu renk prensibinin mutlak değeri daha yüksek değer için daha koyu renk şeklinde ifade edilmesi daha doğrudur (Yerci 1991).

Hipsometrik renk tonları, hava durumu haritalarında yaygın olduğu gibi, izolin çizgileri olmadan da gösterilebilir (Slocum vd. 2013).

Hipsometrik renk tonlarıyla ilgili bir sorun; sınırlı sayıda tonun, gerçekte meydana gelen pürüzsüz tondan ziyade kademeli bir yüzey göstermesidir. Bu sorun, yüzeydeki her noktanın o noktadaki yüzeyin değeriyle orantılı bir gri tonla veya renkle gölgelendirildiği sürekli tonlu bir harita oluşturarak düzeltilebilir (Şekil 4.29 D diyagramı). Bu yaklaşım, numaralandırma birimlerinin o birimdeki veri değeriyle orantılı gri bir tonla gölgelendirilir. Sürekli ton haritasının yorumlanmasındaki bir sorun, göstergelerdeki sayıları belirli konumlarla ilişkilendirmenin zor olmasıdır. Ancak bu sorun, geleneksel izolin çizgileriyle sürekli tonları üst üste bindirerek çözülebilir (Şekil 4.29 E diyagramı) (Slocum vd. 2013).

Mark Kumler ve Richard Groop (1990) tarafından Şekil 4.29'de gösterilen çeşitli simgeleştirme yöntemlerine benzer siyah-beyaz haritaları ve birkaç sürekli tonlu renk haritalarını değerlendiren bir çalışmaları vardır. Harita kullanıcılarından haritalara bakarken yüzeyi aslen konumlandırmak, yüzeydeki noktalar arasındaki eğim yönlerini yorumlamak, tahmini göreli yüzey değerleri ve kestirilen yüzey üzerindeki noktaların mutlak değerlerini tamamlamaları istenmiştir. Kumler ve Groop, harita kullanıcılarının yapmış olduğu tamamlamaların doğruluğuna dayanarak, sürekli tonlu haritaların daha etkili olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca, harita kullanıcılarından en sevdikleri yaklaşımı seçmeleri istendiğinde, çoğunun sürekli tonlu haritalardan birini (tam spektral şema) seçtiği gözlemlenmiştir. Kumler ve Groop’un çalışması, sürekli tonlu haritaların özellikle etkili olduğunu öne sürse de, çalışma sürekli olmayan renk tonlu haritalarını içermediği için sınırlı olarak kalmıştır (Slocum vd. 2013).

Balık ağı sembolizasyonunun 3 boyutlu görünümü, her ikisi de stereo görüntülere izin veren stereo çiftler ve anaglifler kullanılarak da elde edilebilmektedir. Stereo çiftlerle, yüzeyin haritası bir stereoskopla görüntülenmektedir. Anagliflerle biri yeşil veya mavi, diğeri kırmızı olmak üzere iki görüntü oluşturulmaktadır. Bu görüntüler, üç boyutlu bir görünüm elde etmek için renkli mercekler kullanan anaglifik gözlüklerle görüntülenmektedir. Brian ve Jeffrey Ambroziak (1999) Infinite Perspectives: Two Thousand Years of Three-Dimensional Mapmaking adlı kitaplarında, özel bir anaglif yaklaşıma, Ambroziak Sonsuz Perspektif Projeksiyonu (AIPP) tanımlamışlardır.

Görüntünün yalnızca tek bir görüş noktasından görüntülendiği geleneksel anagliflerin aksine, AIPP birden çok konumdan görüntülemeye izin vermektedir. Ek olarak, AIPP kendi kendini ölçeklendirmektedir yani, görüntüden uzaklaştıkça dikey abartı

artmaktadır. AIPP görüntü düzleminin hem üstüne çıkan hem de altına inen özelliklere izin verir ve ana öğenin parçası olmayan ek verilerin dâhil edilmesi imkânı sunar. AIPP kullanılarak görüntülenen görüntüler çarpıcı bir üç boyutlu görünüm oluşturmaktadır (Slocum vd. 2013).