• Sonuç bulunamadı

C. HÜSEYİN AVNİ BEY AÇISINDAN DIŞ İLİŞKİLER

1. Batı Siyaseti

Hüseyin Avni Bey diğer devletlerle ilişkilerde öncelikle hukuk yolunu benimsemiş, Avrupalı devletlerle yapılan müzakerelerin Türklerin kendilerini tanıtma, yanlış izlenimlere son verme ve medeni bir teşekkülle, istiklâline ve yaşama hakkına sahip çıktığını anlatması için bir fırsat olacağına329 ve gelen barış tekliflerini

325 TBMM GCZ, C. 3, İ. 20, 4. 4. 1338 (1922), c. 2, s. 174, c. 3, s. 185. TBMM GCZ, C. 3, İ. 32, 22. 4.

1338 (1922), c. 2, s. 274-275, 277, c. 3, s. 285-286. TBMM GCZ, C. 3, İ. 34, 25. 4. 1338 (1922), c. 2, s. 296. TBMM GCZ, C. 3, İ. 55, 15. 6. 1338 (1922), c. 3, s. 444. TBMM GCZ, C. 3, İ. 107, 23. 9. 1338 (1922) c. 3 s. 816-817. TBMM GCZ, C. 3, İ. 55, 15. 6. 1338 (1922), c. 2, s. 427-428. TBMM ZC, 1. Dönem 2. Yasama yılı, C. 16, İ. 154, 4. 2. 1338 (1922), c. 1, s. 213. TBMM ZC, 1. Dönem 3. Yasama yılı, C. 24, İ. 130, 1. 11. 1338 (1922), c. 1, s. 311.

326 TBMM GCZ, C. 3, İ. 115, 9. 10. 1338 (1922) c. 2, s. 916-917. 327 TBMM GCZ, C. 3, İ. 32, 22. 4. 1338 (1922), c. 3, s. 283-284.

328 TBMM ZC, 1. Dönem 3. Yasama yılı, C. 26, İ. 161, 23. 12. 1338 (1922), c. 1, s. 7, 9. Bu konuda

dostane ilişkileri kurmak adına verdiği kanun teklifleri için bkz: TBMM ZC, 1. Dönem 2. Yasama yılı, C. 16, İ. 148, 21. 1. 1338 (1922), c. 1, s. 96.

329 TBMM GCZ, C. 2, İ. 153, 2. 2. 1338 (1922) c. 2, s. 673-674. TBMM GCZ, C. 3, İ. 107, 23. 9. 1338

iyi değerlendirerek daha fazla fayda elde etmenin yollarını aramak gerektiğine konuşmalarında yer vermiştir330. Bu bakımdan batılı devletlerle yapılan yazışmalarda

Büyük Millet Meclisi’nin gücünü gösterecek ibarelere yer verilmesini istemiş331,

Hariciye Vekâleti’ne, Türk Milletinin ve Büyük Millet Meclisi’nin onuruna ve şerefine sahip çıktığı sürece destek konuşmaları yaparak kendilerine olan güvenlerini de dile getirmeyi ihmal etmemiştir332.

Hüseyin Avni Bey Avrupa ile olan ilişkilerin belirlenmesinde ise bazı hassas noktaların belirlenmesi zaruretinden bahsetmiştir. Bu zaruret bilindiği üzere yapılan savaşın bir Türk- Yunan Savaşı olmaktan çok, başta İngiltere olmak üzere sömürgeci Avrupalı devletlere karşı yapılmış olmasından doğmaktadır. Dolayısıyla ilişkiler belirlenirken bu durum göz önüne alınmalı, her türlü tehlikenin farkında olmak333 ve Misâk-ı Millî’ye ters olan tekliflerdeki maddeler için protesto telgrafları çekmekten geri durmamak gerektiğinden bahsetmiştir334.

Avrupalı Devletlerle ilişkilerin başında İngiltere yer almakla birlikte Anadolu’yu işgal eden devletlerden birisi de Fransa idi. Fransa, Mondros Mütarekesi ile birlikte Harbi Umumi sırasında yapılan gizli anlaşmalara uygun olarak Güneydoğu Anadolu ve Suriye bölgesini işgal etti. Fransa’nın bölgede aldığı sert tedbirler bölge halkının direnişi başlatmasına sebep olmuş ve Kuva-yı Milliye Fransa’ya bölgede zor zamanlar yaşatmıştır. Nihayetinde Fransa bölgede tutunamayacağını anlayarak Ankara Hükümeti ile müzakerelere başlamıştı. Müzakereler Kütahya-Eskişehir Savaşı’nın beraberinde getirdiği olmuşuz hava dolayısıyla uzamış ancak nihayet Sakarya Savaşı’ndan sonra Fransa ile resmî barış müzakereleri devam etmişti. Millî Mücadele’nin Türkler lehine devam etmesi dolayısıyla Fransa, Sakarya Savaşı akabinde barış isteği ile meclisin kapısını çaldığında Hüseyin Avni Bey, diğer devletlerin Fransa’nın bu hareketini nasıl karşıladığını sormuş, Hariciye Vekâleti’nden dünya siyaseti hakkında izahat

330 TBMM GCZ, C. 3, İ. 17, 30. 3. 1338 (1922), c. 2, s. 169. 331 TBMM GCZ, C. 3, İ. 32, 22. 4. 1338 (1922), c. 2, s. 277.

332 TBMM ZC, 1. Dönem 2. Yasama yılı, C. 16, İ. 154, 4. 2. 1338 (1922), c. 1, s. 211-212.

333 TBMM GCZ, C. 3, İ. 98 7. 9. 1338 (1922), c. 3, s. 751-752. TBMM ZC, 1. Dönem 3. Yasama yılı, C.

20, İ. 50, 8. 6. 1338 (1922), c. 1, s. 251-252.

334 TBMM ZC, 1. Dönem 2. Yasama yılı, C. 9, İ. 11, 24. 3. 1337 (1921), c. 2, s. 206. TBMM GCZ, C. 3, İ.

20, 4. 4. 1338 (1922), c. 3, s. 183. TBMM ZC, 1. Dönem 2. Yasama yılı, C. 16, İ. 154, 4. 2. 1338 (1922), c. 2, s. 217-218.

isteyerek yabancı devletlerin Türkiye üzerindeki politikasını buna göre değerlendirmeye çalışmıştır335. Ancak Misâk-ı Millî dâhilindeki İskenderun ve

Antakya bölgesinin Türkiye sınırları dışında kalması ihtimali mecliste tartışmalara sebep olmuştu336. Bununla birlikte bir cepheyi daha kapatıp tek bir düşmana

yönelmek adına meclis bir fedakârlık göstererek ekseriyetle Türk nüfusa sahip olan İskenderun ve Antakya bölgesini hududu dışında bırakmıştı.

Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması’ndan sonra anlaşmada yer alan maddeler gereği Suriye ile gümrük ilişkileri düzenlenmesi için çalışmalar başlatılmıştı. Bu bağlamda iki devlet arasında komisyon kurulması ve taviz verilmemesi gereken konular hakkında mecliste müzakereler yapılarak üzerinde durulması gereken önemli noktalar önceden belirlenmeye çalışılmıştı. Hüseyin Avni Bey de Suriye ile yapılacak Gümrük İtilafnamesi müzakerelerinde Hariciye Vekâleti’nin tam donanımlı gitmesi gerektiğini dile getirmiş, Londra Konferansı’nda Bekir Sami Bey’in hazırlıksız gitmesi onun başarılı bir siyaset yürütmesine engel olarak Türk milletinin çıkarlarını zedelemişti. Aynı durumun Fransa ile de tekerrür etmemesi için Türk milletinin hakları ihlal edildiğinde millet namına giden heyetin katılan devletleri protesto etmesi gerektiğini anlatmıştır. Suriye ile hudutların belirleneceği müzakerelerde de aynı tavrın sergilenerek milletin ve meclisin şerefine hürmet edilmesi zaruri olduğu, bu anlayışla müzakerelere gitmek gerektiği Hüseyin Avni Bey tarafından sıkça vurgulanmıştır337.

Ankara Antlaşması, İtilaf Devletleri ve Avrupa Devletleri arasında bir müttefik edinmek, bir cephenin kapanmasını sağlamak ve dünya siyasetinde adını duyurabilmek için zorunluluktan dolayı yapılan bir anlaşma idi. Bu antlaşma gereği İskenderun ve Antakya bölgesi Türk sınırları dışında kalmıştı. Meclis, siyaset gereği bu fedakârlığa mecbur kalmışsa da kadim bir Türk yurdu olan Hatay’ın sınır dışında kalması kabul edilebilir bir durum değildi. Bu bağlamda kadim bir Türk yurdu olan Hatay’ın anavatana katılması için çalışmalar Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamı boyunca yürütülmüş, II. Dünya Savaşı’nın getirdiği uygun ortam ve koşullarla Hatay

335 TBMM GCZ, C. 2, İ. 91, 12. 10. 1337 (1921), c. 2, s. 295. 336 TBMM GCZ, C. 2, İ. 94, 16. 1. 1337 (1921) c. 2, s. 355-356. 337 TBMM GCZ, C. 3, İ. 55, 15. 6. 1338 (1922) , c. 2, s. 425-427.

anavatana 1939 yılının Temmuz ayında katılmıştır. Hüseyin Avni Bey de bu kadim Türk yurdunun anavatana katılmasını görmüş ve 20 yıl önce dikkat çektiği hususun hayata geçirilmesi hiç şüphe yok ki onu da mutlu etmişti.

Türk-Yunanistan ilişkileri ise çok eskilere dayanmakla birlikte 338

Yunanistan’ın düşmanca hareketleri 1830 ile 1923 yılları arasındaki dönemde uygulanan ve Bizans’ın canlanması olarak kabul edilen “Megali İdea” ülküsü ile Osmanlı İmparatorluğu içinde kalan toprakların kurtarılıp Yunanistan Krallığı’na kazandırılmasını amacıyla başlamıştır339. Bu bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nu doğal düşman sayan Yunanistan’ı, Osmanlı İmparatorluğu’nun düşmanı olan büyük devletlerle dost olmaya yöneltti. Yunanistan Avrupa’da Antik Yunan Medeniyeti’ni temsil etmek ve Hristiyan olmak hasebiyle kendisine büyük destek buldu340. Birinci Cihan Harbi ile çöken bir imparatorluğu paylaşmak gayesi ile düzenlenen Paris Sulh Konferansı’nda İngilizlerin, Yunanlılara İzmir’i işgal etmesi için izin vermesi Yunanistan yönetiminin tarihi emellerini gerçekleştirmek için büyük bir fırsat olmuştur. Ancak 15 Mayıs 1919 yılında Yunanistan’ın İzmir’i işgali, Türk Milleti üzerinde büyük bir tesire sebep olmuş, Anadolu’nun, saray yönetiminin söylediği aksine “işgallerin geçici olmadığının” farkına varmasını sağlamıştır. Büyük Millet Meclisi’nde Yunanistan’ın yaptığı saldırılar, katliamlar mecliste Hüseyin Avni Bey’in değindiği konulardan biri olmuştur341.

Mustafa Kemal Paşa’nın, Samsun’a çıkışıyla başlayan Türk Millî Mücadelesi, 30 Ağustos 1922 tarihinde Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin akabinde 9 Eylül’de Türklerin İzmir’e giriş ile son buldu. Bu büyük zaferden sonra Hüseyin Avni Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın azminin sabrının büyüklüğünü takdir etmiş, herkesin çaresizlik umutsuzluk içinde olduğu bu zor dönemde Mustafa Kemal Paşa’nın önderliği ve Türk köylüsünün desteği ile kazanılan zaferi kutlamış342, artık

338 Oğuz Kalelioğlu, “Türk-Yunan İlişkileri ve Megali İdea”, Ankara Üniversitesi Türk inkılâp Tarihi

Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S. 41, Mayıs 2008, s. 106.

339 Aydın Özgören, “Atatürk Dönemi Türk-Yunan İlişkilerine Bir Bakış”, Çukurova Üniversitesi

Türkoloji Araştırma Merkezi, 25. 05. 2005, s. 104.

340 Ergün Aybars, “Türk- Yunan İlişkileri”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Dokuz Eylül

Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 1993, C. 1, S. 3, s. 4.

341 TBMM ZC, 1. Dönem 2. Yasama yılı, C. 16, İ. 154, 4. 2. 1338 (1922), c. 2, s. 217-218. TBMM ZC, 1.

Dönem 3. Yasama yılı, C. 20, İ. 50, 8. 6. 1338 (1922), c. 1, s. 251-252.

Türk Milleti’nin yaşama hakkını tüm cihana duyurduğunu ve medeni devletler seviyesinde muamele görmeyi hak ettiğini dile getirdiği konuşması sık sık alkışlarla kesilmiştir343. Ancak İtilaf Devletleri ile barış müzakereleri döneminde ise uygun

görmediği konuları görmezden gelememiş, eleştirilerine devam etmiştir. Lozan’da gerçekleşecek olan müzakereler de Türkleri temsil edecek heyetin kimlerden oluşacağı ve hangi konular üzerinde durulacağı meclis içinde yapılan müzakerelerle belirlenmesi gerektiğini düşünen Hüseyin Avni Bey konuşmalarında ilmî, malî, sosyal konularda bağlı olduğumuz Avrupa’ya karşı çözüm politikaları üretmenin mecburiyetinden bahsetmiştir. Misâk-ı Millî sınırları, boğazlar, mali açıdan Osmanlı’yı iflasa sürükleyen Duyun-u Umumiye İdaresi hakkında kararların önceden verilerek hazırlıklı gitmek gerektiğini vurgulamıştır344. Avrupa’ya gönderilmek üzere

hazırlanacak projeyi işinin ehli kimselere vermek gerektiği konusunda uyarılarda bulunmuş hükümetin hazırladığı projeyi bu bakımdan yeterli görmemiştir345.