• Sonuç bulunamadı

2.2. Operasyonel Risk ve Ölçüm Teknikleri

2.2.9. Operasyonel Risklerin Ölçülmesi

2.2.9.2. Operasyonel Riskin Ölçülmesi

2.2.9.2.3. Basel Komitesinin Önerdiği Ölçüm YaklaĢımları

Basel II kriterlerinin yayınlanması ile birlikte bankalar kredi ve piyasa riskinin dıĢında bankalar maruz kaldıkları operasyonel riskler içinde sermaye ayırması gerekmektedir. Basel komitesi operasyonel risklerin ölçümü ile ilgili dört yöntem önermektedir. Bunlar; Temel Gösterge Yöntemi, Standart Yöntem, Alternatif Standart Yöntem ve GeliĢmiĢ Ölçüm Yöntemleri olarak sınıflandırılır.

2.2.9.2.3.1.Temel Gösterge YaklaĢımı

Basel II „ nin önerdiği operasyonel risklerin ölçüm yöntemleri arasında en basit ve en temel yöntem Temel Gösterge YaklaĢımıdır. Yöntem oldukça kolay bir yöntemdir.

Temel Gösterge Yönteminde sabit bir göstergenin oranı üzerinden operasyonel risk için ayrılması gereken sermayeyi hesaplamaktadır (Mermod ve Kurtulan, 2010).

Söz konusu sabit gösterge, Basel komitesi tarafından bankanın son üç yılına ait pozitif brüt gelirlerinin ortalaması (BG) olarak belirlenmiĢtir. Brüt gelir (BG) parametresi bankanın net faiz geliri ve net faiz dıĢı gelirlerinin son üç yıla ait gelirlerinin toplamının ortalaması olarak tanımlanır. Bankalar brüt gelir ortalamasını hesaplarken bir veya birden fazla yılın brüt gelir değerleri negatif olması durumunda bu negatif olan yıl veya yıllar hesaplamaya dahil edilmez (Teker, 2006a).

Bankalar ortalama brüt gelirlerini hesaplarken temerrüde düĢmüĢ faiz geliri için ayrılan karĢılıklar (provizyonlar), sigorta gelirleri, olağan üstü gelir/giderleri ve menkul kıymet satıĢlarından doğan kar/zararları hesaplamaya dahil etmemelidirler (Teker, 2006a).

Tablo 10.Brüt Gelir Hesaplaması Özet Tablosu

Net Faiz Geliri

Faiz Gelirleri - (Faiz Giderleri + provizyonlar)

+ = Brüt Gelir

Net Faiz DıĢı Gelir

Faiz DıĢı Gelirler - (faiz dıĢı gider + Olağan üstü gelir ve giderler + serbest menkul kıymet satıĢından doğan kar/zararlar)

Tarafımdan hazırlanmıĢtır.

Temel gösterge yaklaĢımında bankalar son üç yıllarına ait brüt gelir ortalamasını belirli bir kat sayı ile çarparak sermaye gereksinimine ulaĢmaktaydılar. Bu kat sayı „‟a‟‟ katsayısı olarak isimlendirilmiĢ ve Basel komitesi tarafından %15 olarak kabul edilmiĢtir(Candan, Özün,2006: 234).

Operasyonel risk için ayrılacak sermaye miktarı aĢağıdaki formül yardımıyla hesaplanmaktadır.

=(BG) (a)

:

BG : Son üç yıla ait ortalama brüt gelir

a : Temel Gösterge YaklaĢımı için belirlenen katsayı (%15)

Hesaplanan sermaye yükümlülüğü tutarı 12.5 ile çarpılarak bankanın sermaye yeterlilik oranı paydasına eklenmelidir. Bu yöntem uluslararası bankalara göre değildir. Daha çok ulusal bazda hizmet sunan küçük ve orta ölçekli bankalara hitap etmektedir.

Yukarıda verdiğimiz formül ve açıklamaları aĢağıdaki vereceğimiz örnek tablo ile daha anlaĢılır ve somut hale getireceğiz.

Tablo 11.Brüt Gelir Hesaplama Örneği

A bankasının 3 yıllık ortalama brüt geliri : 100 TL B bankasının 3 yıllık ortalama brüt geliri : 130 TL A bankasının operasyonel riske esas tutarı : 100*%15*12.5= 187,50 TL B bankasının operasyonel riske esas tutarı : 130*%15*12.5= 243,75 TL

Bu yönteme göre A bankası B bankasına göre daha fazla brüt gelir elde ettiği için daha riskli olarak değerlendirilmekte ve daha fazla sermaye ayırması beklenmektedir.

Temel gösterge yöntemi tüm bankalara hitap edebilecek kadar uygulanması kolay bir yöntem olmasına rağmen Temel Gösterge Yöntemine yönelik bir takım eleĢtiriler yapılmaktadır. Bu eleĢtirilerin baĢında brüt gelirin operasyonel riskin bir göstergesi olarak kabul edilip edilmeyeceğidir. Diğer bir eleĢtiri, operasyonel riskin niteliği bakımından brüt gelirin operasyonel riske hitap etmediği ve risklilik düzeyi hakkında teorik olarak bilgi vermesinin imkansız olduğu savunulmaktadır. Bunun dıĢında brüt gelirin negatif olması durumunda nasıl bir uygulama yapılacağının belirsiz olmasında bu yönteme gelen eleĢtiriler arasındadır (MazıbaĢ, 2005a).

2.2.9.2.3.2. Standart Ölçüm YaklaĢımı

„‟Standart ölçüm yaklaĢımında temel gösterge yaklaĢımından farklı olarak Basel komitesi tarafından bankalar 8 ana iĢ koluna ayırarak her bir iĢ kolu için sermaye yükümlülüğü hesaplanmaktadır‟‟ (Mermod ve Kurtulan, 2010: 140).

Basel Komitesi standart yaklaĢımda bankaların iĢ kollarını aĢağıdaki gibi sınıflandırmıĢtır (Candan ve Özün, 2006: 235):

- Kurumsal finansman hizmetleri - Alım-satım ve satıĢ hizmetleri - Perakende bankacılık

- Ticari bankacılık

- Ödemeler ve takas hizmetleri - Acentecilik hizmetleri

- Varlık yönetimi ve

- Perakende aracılık hizmetleri olmak üzere 8 faaliyet koluna bölünmüĢtür.

Basel komitesi sermaye gereksinimi hesaplamasını yaparken her bir iĢ koluna ait brüt gelirin alınmasını ve her iĢ kolu için belirlenmiĢ katsayı çarpılması yoluyla hesaplanmasını istemiĢtir. Her bir iĢ kolunun büyüklüğü son üç yıla ait brüt gelirlerinin ortalamasıdır. Her bir iĢ koluna ait son 3 yılın brüt gelirleri ile her bir iĢ kolunun kendisine ait katsayıları ile çarpılmasından sonra ortaya çıkan toplam, bankanın operasyonel risk için ayırması gereken toplam sermayeyi vermektedir (Teker, 2006a).

Standart yaklaĢıma göre toplam sermaye yükümlülüğünü hesaplanması aĢağıdaki formül aracılığı ile yapılmaktadır.

= {∑yıl 1-3max [ ( BG 1-8* B1-8) ,0 ] } / 3

Formüldeki yasal sermaye yükümlülüğünü, BG 1-8 , bankanın sekiz faaliyet

kolunun her biri için belirli bir yıldaki brüt geliri, B1-8,Basel komitesince belirlenmiĢ

sermaye 12.5 ile çarpılarak çıkan sonuç sermaye yeterlilik oranının paydasına eklenmelidir (Candan ve Özün, 2006)

Bu hesaplamalar tablo 12 „da özetlenmiĢtir.

Tablo 12. Standart YaklaĢıma Göre Sermaye Gereksinimi

FAALĠYET KOLU GÖSTERGE (B ) SERMAYE

GEREKSĠNĠMĠ ( BGn * B ) Kurumsal Finansman Alım-Satım Faaliyetleri Bireysel Bankacılık Ticari Bankacılık Ödeme ve NetleĢtirmeler Aracılık Hizmetleri Varlık Yönetimi Bireysel Aracılık BG1 BG2 BG3 BG4 BG5 BG6 BG7 BG8 %18 %18 %12 %15 %18 %15 %12 %12 BG1*%18 BG2*%18 BG3*%12 BG4*%15 BG5*%18 BG6*%15 BG7*%12 BG8*%12

Toplam Sermaye Gereksinimi ∑ (BGi) (Bi)

(Teker, 2006a: 44)

Bankaların standart yaklaĢım kullanımlarında en büyük sıkıntısı, bankaların yıllık brüt gelirlerini faaliyet kollarına ayrıĢtırabilmeleridir. Türk bankacılık sektöründe Basel komitesinin öngördüğü faaliyet kollarının hepsi mevcut değildir (Teker, 2006).

Bankalar hesaplama yapar iken herhangi bir faaliyet kolunun herhangi bir yılı içerisinde brüt geliri negatif olur ise negatif sermaye tutarları diğer faaliyet kollarındaki sermaye tutarları ile herhangi bir kısıtlama olmaksızın netleĢtirilebilmektedirler (MazıbaĢ, 2005a).

Temel Gösterge YaklaĢımına yöneltilen eleĢtirilerin aynısı standart yönteme de yapılmaktadır. Standart yöntemde, Temel Gösterge YaklaĢımından farklı olarak,

bankanın sekiz faaliyet koluna ayrılmıĢ olması yani bankanın tamamı için değil, her bir faaliyet kolu için ayrı sermaye gereksinimi hesaplamıĢ olmasının riske duyarlılık açısından farklı bir yaklaĢım getirmediği yönünde eleĢtiriler yapılmaktadır (MazıbaĢ, 2005a).

2.2.9.2.3.3. Alternatif Standart YaklaĢım

Basel komitesi standart yaklaĢım modelinde birkaç değiĢiklik yaparak Alternatif Standart YaklaĢımı geliĢtirmiĢtir. Bu yaklaĢıma göre bankalar, ticari bankacılık ve perakende bankacılık ile ilgili faaliyet kollarında gösterge olarak brüt gelir yerine bu faaliyetlere iliĢkin toplam kredi tutarları temel alınmaktadır. Bu faaliyetlere iliĢkin toplam kredi 0,035 ile çarpılarak çıkan sonuç risk göstergesi olarak kabul edilir ve Basel komitesi tarafından bu faaliyet kolları için belirlenmiĢ olan kat sayılar ile çarpılarak hesaplama yapılmıĢ olur. Basel komitesi perakende bankacılık için %12, ticari bankacılık için %15 katsayı oranı belirlemiĢtir. Diğer faaliyet kolları için ise katsayılar Standart YaklaĢımdaki ile aynıdır (Candan, Özün, 2006; 239). Basel komitesi operasyonel risk ölçümünde alternatif standart yaklaĢıma göre katsayılar ile ilgili ikinci bir seçenek sunmaktadır. Ġkinci seçeneğe göre perakende bankacılık ve ticari bankacılık için katsayı %15, diğer faaliyet kolları için %18 olarak kabul edilmiĢtir (Teker, 2006a). Bu hesaplamalar aĢağıdaki tablo 13 de gösterilmiĢtir.

Tablo 13. Alternatif Standart YaklaĢıma Göre Sermaye Gereksinimi Hesaplaması

FAALĠYET KOLU GÖSTERGE Beta Katsayısı 1.Seçenek 2.Seçenek Kurumsal Finansman Alım-Satım Faaliyetleri Perakende Bankacılık Ticari Bankacılık Ödemeler ve NetleĢtirmeler Aracılık Hizmetleri Varlık Yönetimi Bireysel Aracılık BG1 BG2 (T.Kredi*0,035) (T.Kredi*0,035) BG5 BG6 BG7 BG8 %18 %18 %12 %15 %18 %15 %12 %12 %18 %18 %15 %15 %18 %18 %18 %18 (Teker, 2006a: 47)

2.2.9.2.3.4. Ġleri Ölçüm YaklaĢımı

Temel Gösterge YaklaĢımı, Standart Yöntem, Alternatif Standart Yöntem ile operasyonel riskler için ayrılması gereken sermaye miktarı, brüt gelir ile Basel komitesinin önerdiği katsayıların çarpılması sonucu elde edilmektedir. Bu yöntemler sadece operasyonel riskler için ayrılan sermaye miktarı hakkında bilgi vermektedir. Operasyonel risklerin niteliği veya risk noktaları hakkında bilgi vermemektedir. Bankalar bu üç yöntemde banka mizanlarını kullanarak bankanın brüt gelirini hesaplamakta ve Basel komitesinin önerdiği katsayılar ile çarparak sadece sermaye miktarı hesaplamaktadır (Teker, 2006a: 47). Ġleri Ölçüm YaklaĢımında ise bankaların maruz kaldıkları operasyonel riskleri daha duyarlı ve daha hassas hesaplama imkanı verir ve hesaplama için banka içi verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Maruz kalınan operasyonel riskin niteliği ve sınıflandırılmıĢ Ģekilde miktarlarını ortaya koymaktadır.

Ġleri Ölçüm YaklaĢımı gerçek manada operasyonel risklerin sayısallaĢtırılarak ölçülmesin imkan veren bir yöntemdir. Bankalar bu yöntem ile Temel Gösterge Yöntemi ve Standart Yönteme göre daha az sermaye ayırma imkanına sahiptir. Bu yöntemin en büyük sorunu bankaların ölçüm için yeterli veriye sahip olup olmadığıdır. Bu yöntemi uygulayabilmek için bankalar yeterli veriye sahip olmalıdır. Banka içi veriler yetersiz gelir ise banka dıĢı veriler kullanılmaktadır (Mermod ve Kurtulan, 2010).

Basel komitesi, operasyonel risklerin çok yönlü ve diğer risklere göre farklı yönlerinin bulunduğunun bilincinde olduğundan dolayı, maruz kalınan operasyonel riski ölçebilecek güvenilir birçok farklı yöntem geliĢtirilmesini teĢvik etmek amacıyla ileri ölçüm yönteminde herhangi bir ölçüm metodu ismi zikretmemiĢtir (MazıbaĢ, 2005a).

Ġleri Ölçüm Yöntemleri ile amaçlanan, gelecek 1 yıl içerisinde beklenmeyen kayıpların %99 güven aralığında ölçülerek sermaye gereksinimin belirlenmesidir. Ġleri Ölçüm YaklaĢımında bankalar kendi belirledikleri içsel hesap yöntemlerine göre niceliksel ve niteliksel kriterler belirlemektedir. Bankaların belirledikleri bu kriterlerinin denetim otoritesi tarafından onaylanması gerekmektedir. Bankacılık sektöründen sorumlu otorite kurum, bir bankanın yasal olarak ileri ölçüm yöntemlerinden birini kullanmaya baĢlamadan önce bir deneme süreci geçirmesini talep edebilir. Bankalar

belirledikleri ileri ölçüm yöntemini denetim otoritesinin onayını alarak kullanmak zorundadır (Teker, 2006a).

Ġleri Ölçüm yaklaĢımı uygulamasında ayrılacak olan sermaye miktarı, bankanın beklenen ve beklenmeyen kayıplarının toplamı olarak hesaplanmaktadır.

Ġleri ölçüm yaklaĢımında operasyonel risklerin ölçülmesinde içsel verilerin çok önemli bir yeri vardır. Ġçsel verilerin kullanılmasına çok fazla ihtiyaç vardır. Basel komitesi ileri ölçüm yaklaĢımında bankaların en az 5 yıllık içsel veri tabanlarının bulunması gerektiğini öngörmüĢtür. Ancak geçiĢ süreci için, bu yöntemi kullanmaya baĢlayan bir bankanın 3 yıllık içsel veri tabanında bulunması da yeterlidir.

Ġçsel ölçüm yaklaĢımı, zarar dağılımı yaklaĢımı, puan kartı yaklaĢımı, senaryoya dayalı yaklaĢım en bilinen ileri ölçüm yaklaĢımlarıdır.

2.2.9.2.3.4.1. Ġçsel Ölçüm YaklaĢımı

28 Eylül 2001 yılında Basel komitesi içsel ölçüm yaklaĢımından ilk kez bahsetmiĢtir. Ġçsel ölçüm yaklaĢımında banka faaliyetlerinin faaliyet kollarına ve operasyonel risk olaylarına ayrıĢtırıldığı bir çerçeveyi temel almaktadır. Bu çerçeve kapsamında her bir faaliyet kolu olay tipi kombinasyonu için ayrı bir beklenen kayıp hesaplanmaktadır. Beklenen operasyonel kayıplar ise kayıp olasılığı (PE), kayıp olayı (LGE) ve riske maruz kalma göstergesinin (El) tahmin edilmesi yoluyla hesaplanmaktadır (TBB, 2004).

Bankaların maruz kaldıkları operasyonel riskler bankaların faaliyet kolları ve operasyonel risk olay tiplerine sınıflandırılmakta ve bankanın faaliyet kollarının her biri için ve olay tiplerinin her biri için risk parametreleri belirlenmektedir. Belirlenen her bir faaliyet kolu ve olay tipleri için ayrılacak sermaye, ilgili parametrenin, ilgili riskin oluĢma olasılığı, riskin Ģiddeti ve bankanın faaliyet kolundaki iĢlemlerin hacmi ile çarpılması neticesinde bulunan değerdir (TBB, 2004).

Sermaye karĢılığı = Beklenen kayıp* Düzenleyici otorite tarafından belirlenen faktör (gamma)

Bu yaklaĢımda standart yaklaĢımdan farklı olarak „‟olay tipleri‟ dikkate alınmaktadır. Her faaliyet konusu/olay tipi için bankanın risk göstergesi (El), kayıp durumunun olasılığı (PE) ve gerçekleĢen kayıp olayına (LGE) iliĢkin verilerin temin edilmesi gerekmektedir. Beklenen kayıp (EL)= El*PE*LGE formülü ile hesaplanmaktadır. Ayrılması gereken sermaye ise EL*Gama faktörü ile hesaplanmaktadır (Akgün, 2007).

„‟Ġleri ölçüm yaklaĢımları içerisinde içsel ölçüm yöntemi en basit yöntemdir. Bu yöntemde de standart yöntemde olduğu gibi beklenen zararın tespitinde kullanılan parametre brüt gelirdir‟‟ (Çiftçi, 2007: 79).

Basel komitesi ileri ölçüm yaklaĢımında standart yaklaĢımda da olduğu gibi 8 faaliyet kolunu kullanmıĢ ve bu faaliyet kollarıyla ilgili 7 risk alanı belirlemiĢtir. Yani 56 hücrelik bir operasyonel risk matrisi oluĢturmuĢtur. Bu 7 risk grubu aĢağıdaki gibidir (Teker, 2006a);

- Banka içi suiistimal eylemleri - Banka dıĢı suiistimal eylemleri

- ÇalıĢanların uygulamaları ve iĢ ortamı emniyeti - MüĢteriler, ürünler ve iĢ uygulamaları

- Banka mallarına zarar

- Sistemin çökmesi ve iĢe ara verilmesi - UlaĢım, iletim ve uygulama yönetimi

AĢağıdaki tabloda yukarıda bahsettiğimiz 56 hücrelik operasyonel risk matrisi yer almaktadır.

Tablo 14. Ġçsel Ölçüm YaklaĢımında Kullanılacak Operasyonel Risk Matrisi Risk Grupları Faaliyet Kolları Banka Ġ çi S uii sti mal B anka dıĢı suii sti mal Ç alı Ģa nlar ın uygulama lar ı ve

iĢ ortamı emni

ye ti MüĢt eri, ür ün ve i Ģ uygulama lar ı B anka mallar ına z ara r S ist emi n çökmesi Ula Ģım /Ġletim Kurumsal Finansman Alım-Satım Faaliyetleri Bireysel Bankacılık Ticari Bankacılık Ödeme ve NetleĢtirmeler Aracılık Hizmetleri Varlık Yönetimi Bireysel Aracılık (Teker, 2006a: 54)

Ġçsel Ölçüm Yönteminde 7 farklı risk olayı her bankaya uygun olmayabilir. Bunun dıĢında daha farklı risk grupları da olabilir. Basel komitesi bu gibi durumlarda bankaların risk matrisine bu risk olayları ve gruplarını matrise dahil edilmesini uygun görmüĢtür. Bağlı bulunan ülkenin denetim otoritesinin ve bankanın yönetim kurulunun onayı ile 56 hücrelik matriste değiĢiklik yapılabilir (Çiftçi, 2007).

2.2.9.2.3.4.2. Zarar Dağılımı YaklaĢımı

Zarar dağılımları yaklaĢımı aktüer yal matematik temeline dayalı olarak geliĢtirilmiĢ ve sigortacılıkta da uygulama alanı bulan bir ölçüm yaklaĢımıdır. Operasyonel risklerin ölçülmesi hususunda zarar dağılımları yaklaĢımı yeni bir konudur. Risk ölçümü için geliĢtirilen, geliĢmiĢ ölçüm yaklaĢımlarının içinde zarar dağılımı yöntemi, doğrudan risk verilerinin kullanılarak operasyonel risklerin ölçülmesine imkan veren ve geliĢtirilmeye devam eden bir ölçüm yaklaĢımıdır (MazıbaĢ, 2009).

Zarar dağılımları yaklaĢımı beklenen ve beklenmeyen kayıplara iliĢkin objektif tahminlerinin yapılabilmesi için, bankanın maruz kaldığı operasyonel kayıplarının sıklık ve Ģiddet tahminleri aracılığı ile standart aktüer yal tahminler kullanılarak modellenmesidir. Her bankanın kendi risk profili farklı olduğundan dolayı bu yaklaĢımda temel veri olarak kayıp tutarı esas alınmaktadır (TBB, 2004).

Zarar dağılımı yaklaĢımı, içsel ölçüm yaklaĢımında da olduğu gibi beklenen ve beklenmeyen zararlardan oluĢmaktadır. Zarar dağılımı yaklaĢımında, içsel ölçüm yönteminden farklı olarak beklenen zararı, beklenmeyen zararın bir fonksiyonu olarak değil doğrudan hesaplama yoluna gitmektedir. ġu ana kadar açıkladığımız operasyonel riskin ölçüm yaklaĢımlarında brüt kar üzerinden hesaplama yapılır iken zarar dağılımı yaklaĢımında doğrudan kayıp tutarları üzerinden hesaplama yapılmaktadır. Doğrudan kayıp verilerden hesaplamanın yapılması daha gerçekçi sonuçlar alınmasını sağlamaktadır (Çiftçi, 2007).

Zarar dağılımları yaklaĢımı tarihsel verilere dayanmaktadır. Bankanın her bir faaliyet kolu ve risk türleri açısından zararların gerçekleĢmesi miktarları ile ilgili olasılık tahminleri yapmaktadır. Bu yöntem operasyonel risklerin ölçülmesi ile ilgili en geliĢmiĢ yöntemdir (Gürsoy, 2006).

Ġçsel ölçüm yaklaĢımında açıkladığımız 8 faaliyet kolu ve 7 risk olayından oluĢan 56 hücrelik matris, zarar dağılımı yaklaĢımında da oluĢturulmaktadır. Zarar dağılımı yaklaĢımı ile her bir hücre ve hücre grubunun gelecekteki olası operasyonel risk kayıplarını hesaplamaktadır.

Bu yöntemde, bankalar operasyonel risk matrisindeki faaliyet kollarının her biri için ve zarar türlerinin her biri için gelecekte belirli bir dönemde gerçekleĢebilecek operasyonel risk kayıplarının %99 güven aralığında muhtemel dağılımını tahmin etmektir. Gerekli sermeye tutarı, bu dağılımlardan elde edilecek operasyonel riske maruz değer toplamlarının alınması ile hesaplanmaktadır (Teker, 2006a).

- Zarar dağılımı yaklaĢımında kullanılacak Ģekilde içsel ve dıĢsal verilerin toplanması

- Bankanın faaliyet kollarındaki anahtar risk alanları itibari ile her biri için ayrı ayrı sıklık ve Ģiddet düzeylerinin tanımlanması

- ÇeĢitli istatistiki yöntemler ile kayıp dağılım eğrisi oluĢturulması - Elde edilen sonuçlara dayanarak sermayenin hesaplanması

Operasyonel risklerin ölçülmesinde zarar dağılımı yaklaĢımının kullanılmasının baĢlıca avantajları aĢağıdaki gibidir(MazıbaĢ,2009):

- Matematiksel olarak sağlam yöntemler ile uygulanmaktadır.

-Doğrudan operasyonel kayıp verilerini baz aldığı için objektif ölçümler gerçekleĢtirmektedir.

- Kendi risk verilerini kullanarak ölçüm gerçekleĢtirdiği için bankanın operasyonel risk profilini yansıtmaktadır.

- Bankanın operasyonel risk profilindeki değiĢikliklerin gözlemlenmesine ve riskler üzerindeki etkili değiĢkenlerin belirlenebilmesine imkan vermektedir.

- Bankanın operasyonel riskleri için almıĢ olduğu tedbirlerinin bankanın riskleri üzerindeki etkisinin belirlenebilmesine imkan vermektedir.

Zarar dağılımı yaklaĢımının avantajları olduğu gibi bir takım dezavantajları da bulunmaktadır. Bunlar (TBB, 2004):

-Kullanılması bankalar açısından yüksek teknik maliyetlere sebep olmaktadır. Dolayısıyla sadece büyük bankalar tarafından uygulanabilmektedir.

-Uygulanabilmesi için veri tarihsel veri setine ihtiyaç vardır. Banka içerisinden toplanan kayıp verileri genellikle yeterli gelmemektedir. Banka içerisindeki iç kayıp verisi ileriye dönük bilgi verememektedir. Risk değiĢimleri ile ilgili anında bilgi veremez. Özellikle beklenmeyen kayıplar ile ilgili bankanın iç veri setinde yeterli bilgi bulunmayabilir. Bu gibi olumsuzlukları dıĢ veri desteği ile yani diğer bankalardan temin edilecek güvenilir kayıp verileri ile senaryo analizlerinden elde edilecek veriler yardımı ile veri setinin oluĢturulması kabul görmektedir.

2.2.9.2.3.4.3. Puan Kartı YaklaĢımı

Puan kartı yaklaĢımı skor kartı yaklaĢımı olarak da bilinmektedir. Puan kartı yaklaĢımı Ġçsel ölçüm yaklaĢımı ve zarar dağılımı yaklaĢımlarında da olduğu gibi geçmiĢ yıl verilerinden yararlanarak hesaplama yapmaktadır. Ancak bu yaklaĢımda daha çok tarihsel veriler ulaĢılan sonuçların doğrulanmasında kullanılır (Çiftçi, 2007).

Skor kartı yaklaĢımında ilk önce bankanın tamamına yönelik yada faaliyet kolları temel alınarak ayrılacak olan operasyonel risk sermayesinin baĢlangıç seviyesi belirlenir ve söz konusu tutarların skor kartları yardımı ile zaman içerisinde değiĢtirilmesi temeline dayanmaktadır. Bu yaklaĢımda çeĢitli faaliyet kollarında risk profili ve risk kontrol çerçevesi belirlenmeye çalıĢılır. Puan kartları bu yaklaĢımda, bankanın faaliyet kolu/birimi yöneticileri tarafından kullanılarak, ilgili faaliyet kollarındaki risklerin değerlendirilmesi, sayısallaĢtırılması ve ekonomik sermaye ayrılmasında dikkate alınmaktadır (TBB, 2004).

Skor kartı yaklaĢımı, bankaların risklilik düzeylerinin daha önce belirlenen risk göstergeleri çerçevesinde değerlendirilmesini ve bankaların uygulamakta oldukları kontrol uygulamalarının kapsamını ve kalitesini temel operasyon süreçleri bağlamında değerlendirilmesini sağlamaktadır (TBB,2004: 39).

Puan kartı yaklaĢımın temel hedefleri aĢağıdaki gibidir (TBB, 2004);

- Operasyonel risklerin daha iyi tanımlanması, daha iyi anlaĢılması ve banka içerisinde risk kültürünün anlaĢılıp desteklenmesini sağlamak.

-Bankaların maruz kaldıkları diğer riskler ile birlikte operasyonel riskin yönetilmesinde bütünleĢik olarak risk yönetimin tüm bankada organizasyonun entegrasyonu sürecinde bir yol haritası sağlamak.

-Faaliyet kollarındaki risklerin değerlendirilerek direkt risk bazlı sermayeye çevirmek ve söz konusu risk bazlı sermayenin yönetim sorumluluğunu ilgili iĢ birimi yöneticisine vermek.

Puan kartı yaklaĢımına göre operasyonel riskini hesaplamak isteyen bankaların izlemesi gereken adımlar aĢağıdaki gibidir (Çiftçi, 2007):

- Ġçsel riskler ve iç analiz bölümleri için soruların tasarlanması - Puan kartı Ģablonlarının hazırlanması

- Bankanın her bir faaliyet kolu için skorların yayınlanması

- Bankanın faaliyet kollarındaki yöneticilerinin puan kartlarının cevaplanması için görevlendirilmesi

- Puan kartlarının, bankanın faaliyet kollarındaki yöneticileri tarafından doldurulması

- Doldurulan puan kartlarının risk yöneticileri tarafından incelenerek kabul edilmesi veya reddedilmesi

- Bankanın ilgili birimlerinden gelen puan kartlarının kayıt altına alınarak gereken risk ölçümünün yapılması, sermaye ayrılması ve raporlamasının yapılması

Puan kartı yaklaĢımının güçlü ve zayıf yönleri aĢağıdaki gibidir (Çiftçi, 2007);

- Banka çalıĢanlarınca ve iĢ birimleri bazında operasyonel riskin sahiplenme seviyesini arttırır.

- Risk göstergelerini ve risk göstergelerine ayrılacak olan sermaye etkilerini gösterir.

- Puan kartı yaklaĢımı geleceğe yönelik analiz yapar. Ġçsel verilere fazla ihtiyaç duymaz. Çünkü içsel veriler daha çok doğrulama amacıyla kullanılır.

- Puan kartı yaklaĢımının zarar dağılımı yaklaĢımı ve senaryo analizleri ile desteklenmesi, bu yaklaĢımın kalitatif ve kantitatif yanlarını güçlendirir.

- Puan kartı yaklaĢımında puan kartlarının yöneticiler tarafından dolduruluyor olması puan kartlarının öznel olmasına neden olmaktadır. Bu durum personele sorulan, ölçüm ve puanlama yöntemlerinin devamlı gözden geçirilmesini gerektirir. Bu durumda bu yöntemin kullanımını zorlaĢtırır.

- Puan kartı yaklaĢımının uygulanması durumunda en fazla kaynağa ihtiyaç bu yaklaĢımdadır ve faaliyet kollarına en bağımlı yaklaĢım puan kartı yaklaĢımıdır.

2.2.9.2.3.4.4. Senaryoya Dayalı GeliĢmiĢ Ölçüm YaklaĢımı

Ġleri ölçüm yaklaĢımları bünyesinde yer alan senaryo analizi, sübjektif uzman görüĢleri doğrultusunda, çeĢitli operasyonel risk faktörlerini dikkate alarak beklenmeyen ve çeĢitli sıra dıĢı operasyonel risk olaylarının Ģiddeti ve frekanslarını tespitinde kullanılmaktadır. Senaryo analizi modelinde yaklaĢık olarak 20 adet

Benzer Belgeler