• Sonuç bulunamadı

Basın Meslek İlkeleri ve Basın Pratiklerine Dair Kodlar

Bildirici, gazeteciliğin iktidar ya da bütün güç odaklarından bağımsız olması gerektiğini belirterek, şöyle devam eder:

Şüphelileri peşinen mahkûm etmeyen ama iddiaları, ortaya saçılan belge ve bilgileri de görmezden gelmeyen, araştıran, sorgulayan, kendisini sadece kamuya ve gerçeklere karşı sorumlu kabul eden bir gazetecilik çizgisi gerekli. Muhalefet partisi gibi davranmadan muhalif duran, yanlışlara, yolsuzluklara, rüşvete, her tür hukuk dışılıklara karşı toplumun

çıkarlarını tavizsiz savunan bir gazetecilik. Tabii yine etik ilkeleri de unutmadan, kalite çıtasını yüksekte tutarak… (2018, s. 377).

Hak, yükümlülük, özgürlük ve sorumluluk gibi birçok kavramı içinde barındıran gazeteciliğe (Tokgöz, 2017, s. 156); “objektiflik ve onun alt normları olan tarafsızlık, dengelilik, olgusallık, siyasal yansızlık” gibi ilkeler atfedilmiştir. Bu ilkelerin ışığında gelişen basın pratikleri evrensel geçerlilik kazanırken bir yandan da gazetecilik okullarının müfredatında yer almaya başlamış; gazetecilik örgütleri meslek ilkeleri etrafında birleşmeye dair adımlar atmıştır (Taş, 2010, s. 15). Ticarileşen basının topluma karşı sorumluluklarını göz ardı ettiği yönündeki kaygı, Amerika’da 1947 yılında Hutchins Komisyonu’nun medyaya toplumsal sorumluluklar doğrultusunda yeni bir yaklaşım benimsemesi gerektiği mesajını veren beş maddelik raporunda kendini göstermiştir. Bu raporda medyanın günün olaylarını ve bunların anlamlarını kapsayıcı bir biçimde sunması, yalan söylememesi ve gerçek ile yorumu birbirinden ayırması gerektiği vurgulanmıştır (Çaplı, 2002, s. 26-27).

Ticarileşip magazinleşen, güvenilirliği ve itibarı yıpranan basının liberal düzenin dışına çıkmadan inandırıcılığını yeniden kazanmasına yönelik çözüm arayışları ortaya çıkmıştır.

Medya yoğunlaşması nedeniyle, Liberal yaklaşım çerçevesindeki idealleştirilmiş pazar demokrasisinde gazeteciliğe yüklenen işlevin tartışmalı hale gelmesi, yine Liberal yaklaşım içinde kalınarak üretilen düzeltme çabalarını gündeme getirmiştir. Bu çabalar, Avrupa’da kamu hizmeti, ABD’de ise “toplumsal sorumluluk kuramı” adı altında sunulmuştur (Uzun, 2007, s. 28).

Basının devlet denetimine girmeden; ticarileşme sonucu dahil olduğu sermaye denetiminden çıkabilmesine çare, “basının kendi kendini denetleyebileceği” formülünde bulunmuştur. Bunun yolu olarak belirlenen meslek ahlakı ve etik ilkeler “hükümetleri ve toplumu ikna etmek için tasarlanmış yanıtlar olarak ortaya çıkmıştır” (Taş, 2010, s. 16).

20. yüzyılda Amerikan Haber Editörleri Derneği, İngiltere’de Ulusal Gazeteciler Cemiyeti (NUJ), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) gibi sektörün içinden gelen

kuruluşlarca profesyonel gazetecilik etiği oluşturulmaya çalışılmıştır. NUJ, 1936’da İngiltere’nin ilk gazetecilik ilkelerini ilan etmiş, “gazetecinin görevinin yüksek profesyonel ve etik standartları korumak” olduğunu ilk maddede vurgulamıştır. Basın meslek ilkeleri, 1983’te Uluslararası Gazeteciler Örgütü (IOJ) tarafından yayınlanan

“Uluslararası Gazetecilik Profesyonel Etik İlkeleri” adlı bildirge ile de ilk kez uluslararası bir deklarasyonla ortaya konmuştur. Gazetecilik, “toplumsal sorumluluk, mesleki doğruluk/dürüstlük, kamu yararı” gözeten bir meslek olarak tanımlanmıştır (Taş, 2012, s.

123-124).

Bordeaux Bildirgesi olarak da bilinen Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) Gazetecilerin Mesleki Davranış İlkeleri Bildirgesi ilk olarak 1954’te IFJ Dünya Kongresi’nde kabul edilmiş, daha sonra 1986’da güncellenmiştir. IFJ’nin “ödünsüz ve etik gazeteciliğin temeli” olarak nitelediği bildirge ile, olayları betimlerken haber ve bilgi toplayan, ileten, yayan ve yorumlayan gazeteciler için profesyonel davranış standartları belirlenmiştir. Bildirgenin ilk maddesinde, “hakikate ve halkın hakikate ulaşma hakkına saygı”, gazetecinin öncelikli görevi olarak belirtilmiştir. Gazetecinin haberleri dürüst bir şekilde toplama ve yayımlama özgürlüğü ile tarafsız yorum ve eleştiri hakkı ilkelerini her zaman savunması gerektiğini vurgulayan bildirgede ayrıca, gazetecinin sadece kaynağını bildiği olgulara uygun haber yapması gerektiğinin ve belgeleri tahrif etmek için asıl bilgiyi örtbas edemeyeceğinin altı çizilir (“Uluslararası Gazeteciler Federasyonu”, t.y.).

Türkiye’de Gazeteciler Cemiyeti ve İstanbul Gazeteciler Sendikası’nın girişimiyle oluşturulan komisyonun toplantı ve çalışmaları doğrultusunda “Basın Ahlak Yasası” hazırlanmış, 1960’ta bu ilkelere uymayı kabul eden basın ve meslek kuruluşları taahhütname imzalamıştır (Taş, 2012, s. 161). Daha sonra, 1988’de kurulan Basın Konseyi, kuruluşundan önce “Basın Meslek İlkeleri” (“Basın Konseyi”, t.y.) adlı bir metin hazırlayarak imzaya sunmuştur. Basın Meslek İlkeleri, 1997’de güncellenmiştir.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Meslek İlkelerini İzleme Komitesi tarafından

hazırlanan “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi” de, 8 Aralık 1998’te kamuoyuna sunulmuştur (Taş, 2012, s. 222). Güncellenen Bildirge’ye son hali, 17 Nisan 2019’da yapılan TGC Olağan Genel Kurulu’nda verilmiştir.

Gazeteci haklarını halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün, meslek ilkelerini ise dürüst ve doğru iletişimin temeli olarak niteleyen “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi”nde “İnsan ve Yurttaş Hakkı” başlığı altında herkesin bilgi edinme ve haber alma, özgür düşünce ve çeşitli iletişim yollarıyla bunu ifade ile serbest eleştiri hakkına sahip olduğu vurgulanır. Gazetecinin, basın özgürlüğünü, halkın doğru ve dürüst haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanması gerektiğini vurgulayan bildirgede, halka karşı kamusal sorumluluğun tüm sorumluluklardan önce geldiğinin altı çizilir. Gazetecinin haklarına, temel görev ve ilkelerine yer veren bildirgeye göre, “Halkın gerçekleri ve doğruları bilme hakkı adına, gazeteci kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorundadır.” Bildirgede, gazetecinin bilgi ve haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüklerini ne pahasına olursa olsun savunması gerektiği vurgulanarak, “gazeteci, başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur.” ilkesinin altı çizilir (“Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”, 2019).

Gazetecinin haber kaynaklarıyla ilişkilerini, haber toplama, üretim ve yayınlama sürecindeki faaliyetlerini kapsayan, gazetecinin sorumluluğuna, haklarına, temel görevlerine ilişkin Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi’ne ek olarak

“Gazetecinin Doğru Davranış Kuralları” da açıklanmıştır. “İnsan hakları odaklı habercilik ve gazetecinin davranış kuralları” ifadesiyle yer alan bu bölümde; “Haber ile yorum, Fotoğraf ve görüntü, Haber-İlan (Reklam), Dijital Medya, Hedef Gösterme, Dayanışma ve rekabet, Yargı, Bilgi- Belge, Çocuk, Kadın, Cinsel saldırılar, Cinsel yönelim, Cinsiyet kimliği, Sağlık, Kurumsal Çıkar ve davetler, Hediye, Özeleştiri, Taraf

Olma, Özel Hayat, Haber İçin Para, Sarsıcı Durumlar, Suçlu Yakınları, İntihar olayları, Ekonomik mali bilgi, Ambargo: Off the record, Kaynak gösterme, Gazeteci olmayanlar, Özdeşleşme, Yurttaş gazeteciliği/ Sosyal medyada yayın hakları/ Bireylerin özel alanlarının sınırları, Barış gazeteciliği, Nefret Söylemi, Nefret Suçu, İfade Özgürlüğü, Hayvan hakları, Çevre ve iklim değişikliği, Trafik kazaları” başlıklarıyla, basın pratiklerine ilişkin ilkeler ayrıntılarıyla ele alınmıştır (“Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”, 2019).

Basın örgütlerinin yanı sıra, Türkiye’de ve dünyada bazı medya kuruluşları da kendi yayın ilkelerini ilan etmiştir. Basın tarihi boyunca dile getirilen gazetecilik etik kodlarına baktığımızda, ulusal ve uluslararası boyutta herkesçe benimsenmiş ilkelerin başında “doğru haber verme, hakikate ve halkın hakikatlere ulaşma hakkına saygı”nın geldiği görülür. Bu ortak ilkeler arasında ikinci sırayı ise “mesleki doğruluk ve dürüstlük”

alır; gazeteciden haberleri dürüst bir şekilde toplayıp aktarması beklenir. Şimdiye kadar benimsenmiş basın meslek ilkelerine bakıldığında, “ifade, yorum ve eleştiri özgürlüğünün” de ortak etik kodların ilk sıralarında yer alması dikkat çekicidir. Her birinin gazetecilik faaliyetlerinde uygulanabilirliği ayrı bir tartışma konusu olsa da dünyada kabul görmüş basın meslek ilkelerine damgasını vuran ortak öğeler “doğruluk, objektiflik ve toplumsal sorumluluk” olmuştur.