• Sonuç bulunamadı

Bana Sen Söyle Romanında Olay Örgüsü

2.2. Olay Örgüsü

2.2.3. Bana Sen Söyle Romanında Olay Örgüsü

Bana Sen Söyle romanı her biri ayrı ayrı numaralandırılan üç ana bölüme ve bu üç bölüm de toplamda yetmiş beş alt kısma bölünür. Birinci bölüm ayrı ayrı numaralandırılan otuz iki kısımdan, ikinci bölüm yirmi üç kısımdan, üçüncü bölüm ise yirmi kısımdan oluşur.

Yazarın ilk iki romanında olduğu gibi Bana Sen Söyle romanında da olay örgüsü tek bir vaka zinciri şeklinde gerçekleşmez. Çok sayıda vaka halkası bir araya gelerek olay örgüsünü oluşturur. Bana Sen Söyle romanı, 2000 yılında yayımlanan Yalnızlıktan Devren Kiralık romanının devamı niteliğindedir. Bu romanda da Yalnızlıktan Devren Kiralık romanındaki yalnız insanların yaşadığı sancılar anlatılmaya devam edilir. Yalnızlıktan Devren Kiralık romanında yaşananlar, Bana Sen Söyle romanının olay örgüsü için temel oluşturur. Şahıs kadrosu neredeyse her iki romanda da aynıdır. Bana Sen Söyle romanında romana daha çok figüratif kadro içerisinde yer alan yeni kişiler eklenir.

Romanda olay örgüsünü oluşturan temel vaka halkası Ekrem’in intihar etmesidir. Ekrem’in intiharı Yalnızlıktan Devren Kiralık romanının sonunda gerçekleşen bir olaydır ama bu intihar Bana Sen Söyle romanında yaşanacak birçok olayın sebebi niteliğindedir. Ekrem’in intiharından sonra Beyhan, Pınar ve Fırat’ın yaşadıkları olay örgüsünün oluşturulmasında önemli bir yer tutar.

Bana Sen Söyle romanında da olay örgüsü ikili veya üçlü ilişkiler ağı üzerine kurulur. Serdar Bey ile Pervin arasında yaşananlar, Okan ile Pınar’ın ilişkilerinde yaşanan gelişmeler, Pervin’in Kadir’den boşanmak için dilekçe vermesi, Fırat ile Tuğçe’nin beraber olmaları, Beyhan’ın ameliyat olması, Salim Bey’in ölmesi, Ziya’nın babasının evini yeğenlerinden almak için yaptıkları olay örgüsünü oluşturan diğer önemli vaka halkalarıdır.

Bana Sen Söyle romanında da aksiyonu sağlayan temel karakter Beyhan’dır. Çok sayıda kişinin yer aldığı romanda neredeyse herkesin Beyhan ile küçük de olsa bir bağı vardır. Ekrem’den ayrıldıktan sonra kanser olduğunu öğrenen Beyhan, çocuklarını da başka yerlere göndererek kendini iyice yalnızlaştırır. Kendi içinde büyük bir çatışma yaşayan Beyhan zaman geçtikçe Ekrem’den boşandığına pişman olmaya başlar. Romanda Beyhan’ın Ekrem’den boşandığına pişman olmasının sebebi ameliyat olması ve çok yalnız kalması gösterilir. Hastanede yatarken Ekrem ile birlikte geçirdikleri güzel günleri hatırlar. Yine eskisi gibi hep birlikte mutlu olacakları günleri hayal eder. Ekrem’in hastaneye onu ziyarete gelmesini ister. Beyhan kendi içinde bu çatışmaları yaşarken Ekrem’in intiharından habersizdir. Ekrem’in intihar ettiği haberini alınca daha da yıkılır. Beyhan’ın Ekrem’in ölüm haberini aldığı anki düşünceleri romanda şöyle aktarılır: “Ekrem, sonunda yapacağını yapmıştı. Beyhan’a yapabileceğinin en kötüsünü

seçmişti, onu yapmaktan da çekinmemişti. Bilmiyordu elbet, ama zamanlaması da eşsizdi. Beyhan’ın en güçsüz, çaresiz, umutsuz olduğu bir zamanda gitmiş dağın birini bulmuştu ve atmıştı kendini denize.. yüzünü balıklara yedirmeye!..Sanki, onu oradan Beyhan itmiş gibi olmuştu. Yok, Beyhan itmemişti onu! Belki..biraz üflemişti yalnızca…”(s. 355) Hastalığıyla boğuşan Beyhan, Ekrem’in intihar ettiğini öğrenince daha da yıkılır. Ekrem’e onu en güçsüz anındayken bırakıp gittiği için çok kızar.

Beyhan ile kızı Pınar arasında yaşanan çatışma da Bana Sen Söyle romanının olay örgüsünü oluşturan önemli bir vaka halkasıdır. Pınar, babasının ölüm haberini aldıktan sonra annesi Beyhan’a düşman olur. Babasının intiharına sebep olduğu düşüncesiyle annesini suçlar. Annesinin hastalığını ve ameliyat olduğunu bilmesine rağmen hastaneye onu ziyarete bile gitmek istemez. Annesinin eve döneceğini öğrenince teyzesiyle birlikte Çınarcık’a gider. Beyhan ile Pınar arasındaki bu çatışma romanın sonuna kadar devam eder. Pınar annesini bir türlü affedemez.

Romanın diğer bir önemli karakteri olan Pervin’in yaşadığı iç çatışmalar da romanın olay örgüsünde dikkat çeken noktalardandır. Kadir’den ayrıldıktan sonra kendini sakat doğan oğlu Okan’a adayan Pervin, Serdar Bey ile tanıştıktan sonra kendi içinde bir çatışma yaşamaya başlar. Serdar Bey’den hoşlanan Pervin her hafta Pazar günü onunla buluşur, hatta bir gün onun evine bile gider. Hem Kadir ile resmi olarak evli olduğundan hem de oğlu Okan’a olan ilgisinin azalacağını düşündüğünden Serdar Bey ile olan ilişkisini nasıl devam ettireceğini bilemez. Pervin bu çatışmadan Kadir’e boşanma davası açarak kurtulur. Pervin’in açtığı bu dava romanda önemli bir gerilim unsuru oluşturur. Kadir, yıllardır ayrı yaşıyor olsalar bile Pervin’in boşanma davası açmasını kaldıramaz. Annesini boşanmaktan vazgeçirmesi için Okan’dan yardım ister ama Okan bu konuda babasına yardımcı olmak yerine annesinin yanında yer alır. Pervin’e olan hırsından dolayı her gece içen Kadir bu sinirini, imam nikâhlı eşi Nimet’ten çıkarır. Pervin’in Kadir’e açtığı boşanma davası 9 Eylül tarihinde görülecektir. Romanın anlatma zamanı 17 Ağustos 1999 depremi ile sona erdiği için boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmediği bilinmemektedir. Pervin-Kadir-Serdar Bey arasında yaşanan ilişkinin nasıl sonuçlanacağı romanda belirsiz bırakılmıştır.

Kadir ile Nimet arasında yaşananlar ve Nimet’in kendi içinde yaşadığı çatışmalar da romanın olay örgüsünde önemli bir vaka halkasıdır. Kadir, Pervin’den ayrıldıktan sonra Nimet ile imam nikâhı ile evlenip ayrı bir evde yaşamaya başlamıştır.

Kadir çok istemesine rağmen Nimet’ten hiç çocuğu olmaz. Nimet de Kadir ile resmi nikâh kıyabilmek için çocuk doğurmayı çok ister. Çocukları olmayınca Nimet son yıllarda hep Kadir’in kendisini bırakıp gideceğini düşünüp büyük korku yaşar. Pervin’in Kadir’e boşanma davası açtığını öğrenince ilk başta Kadir’in kendisine resmi nikâh kıyacağını düşünüp çok sevinir. Ama sonradan Kadir’in bu boşanma davasından dolayı darmadağın olduğunu, sürekli eve sarhoş gelip kendine kötü davrandığını görünce ne kadar yanlış düşündüğünün farkına varır. Kendi içinde büyük çatışmalar yaşayan Nimet, Pervin ile konuşup boşanmaktan vazgeçirmeyi bile düşünür. Kadir yine bir gün eve içkili gelip Nimet’i dövmeye başlayınca daha fazla dayanamayan Nimet, şamdanla Kadir’in başına vurur. Kanlar içinde evden çıkan Kadir asfalta yığılır kalır.

Salim Bey’in ölümü romana aksiyon kazandıran diğer bir önemli vaka halkasıdır. Salim Bey aslında Yalnızlıktan Devren Kiralık romanında hayatını kaybetmiştir ama gerçek devam romanı olan Bana Sen Söyle’de arkadaşı Zeynel Bey’in Salim Bey’e ulaşamaması sonucu ortaya çıkar.

Salim Bey’in ölümü üzerine Almanya’daki oğlu Ziya, Türkiye’ye gelir. Babasının cenazesine gelen Ziya’nın asıl amacı ise babasının evini kendi üzerine yaptırmaktır. Ekrem’in de öldüğünün ortaya çıkması üzerine Ziya, yeğenleri Fırat ve Pınar’a çok küçük bir miktar para ödeyerek evi üzerine almayı teklif eder. Fırat, amcasına çok kızsa da daha fazla uğraşmamak için teklifi kabul eder.

Romanın olay örgüsünde dikkat çeken bir diğer nokta ise Beyhan ile Ziya’nın eşi Hatice arasında yaşanan çatışmadır. Beyhan ve Hatice, Salim Bey’in iki gelinidir. Hatice, Türkiye’de olduğu yıllarda da Almanya’ya gittikten sonra da hep Beyhan’ı kıskanır. Salim Bey’in Beyhan’ı daha çok sevdiğini düşünür. Salim Bey’in ölüm haberini vermek üzerine Almanya’dan Beyhan’ı arayan Hatice’nin söylediği şu cümleler aralarındaki çatışmayı anlamak için önemlidir: “Sen o eve bir daha adım ataman ya, ama ben yazın geldiğimde Salim Beyinizin oturacam evine, uzatıcam ayaklarımı, oh! Oohh!”(s. 104) Hatice’nin Beyhan’a olan kıskançlığına karşı Beyhan, Hatice hakkında hiçbir kötü düşüncesi yoktur.

Romanda diğer bir önemli vaka halkasını Okan ile Pınar arasında yaşananlar oluşturur. Okan ile Pınar’ın çocukluktan beri devam eden ilişkileri romanın sonuna kadar devam eder. Okan’ın Pınar’a olan ilgisi aşka dönüşmeye başlar ama Okan kendi sakatlığından dolayı Pınar’a hislerini açmak istemez. Romanın son bölümlerinde Pınar

da Okan’a karşı farklı duygular hissetmeye başlar. Pınar, Okan ile baş başa pikniğe gittikleri bir gün Okan’ın kendisine sarılmasını ve onu öpmesini ister. Okan, Pınar’ın istediklerini yapmayınca Pınar, “Seninle arkadaşlığıma son veriyorum!” (s. 456) diyerek Okan ile ilişkilerini sonlandırır.

Fırat ile Tuğçe arasında yaşanlar da Bana Sen Söyle romanının olay örgüsünde önemli bir vaka halkasıdır. Yalnızlıktan Devren Kiralık romanında Oya ile birlikte olan Fırat devam romanı olan Bana Sen Söyle’de Tuğçe ile birlikte olmaya başlar. Oya, Fırat’ın kumar alışkınlığından vazgeçmemesi ve Tuğçe’ye olan ilgisinden dolayı Fırat’ı terk eder. Fırat da kendisini olduğu gibi kabul eden Tuğçe ile yakınlaşır. Sürekli arayış içinde olan Tuğçe ise Fırat’ın yıllardır aradığı kişi olduğunu düşünür. Tuğçe ile ilişkisini ilerletmeyi düşünen Fırat, Tuğçe’yi annesi ile tanıştırmaya götürür. Fırat ve Tuğçe’nin ilişkisinin nasıl sonlanacağı da romanda önemli bir düğüm noktasıdır. Ama romanda ilişkinin nasıl sonlanacağı belirsiz kalan noktalar arasındadır.

Romanda Pervin, Tuğçe, Beyhan, Serdar Bey’in düşünceleri sık sık yansıtılır. Anlatıcı olay örgüsünü oluştururken okuyucunun kahramanların da neler düşündüğünü bilmesini ister. Kahramanların düşüncelerinin yansıtılması okuyucuya farklı bakış açılarından olaylara bakma ve karakterlerin ne düşündüğünü bilme imkânı sağlar.

Romanda Ziya Bey ve ailesi tanıtılırken, Hatice ile Ziya’nın nasıl evlendiği anlatılırken, Beyhan’ın ameliyat olmadan önce Çınarçık’a Pınar’ı görmeye gittiği gün anlatılırken geriye dönüş tekniği kullanılır. Yazar bu romanında da geriye dönüşlere sıkça yer vererek olay örgüsünde kronolojik zaman akışını kırar. Geriye dönüş yöntemiyle anlatılan bazı bölümler merak edilen konuları aydınlatması yönüyle önemli bir işlev taşır.

Bana Sen Söyle romanının olay örgüsü 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen şiddetli Gölcük depremi ile sona erer. Romanda yer alan vaka halkalarının büyük bir kısmı yazar tarafından bir sonuca bağlanmaz. Örneğin; Okan ve Pınar’ın ilişkilerinin nasıl devam edeceği, Pervin ile Kadir’in boşanıp boşanamayacağı, Pınar’ın annesi Beyhan’ı affedip affedemeyeceği, depremde Çınarçık’ta bulunan Pınar’ın kurtulup kurtulamayacağı romanın sonunda belirsiz kalan bazı noktalardır. Yazarın romanı şiddetli bir depremle sonlandırması, bazı vaka halkalarının bir sonuca bağlanmaması okuyucuda romanın devamı niteliğinde yeni bir roman yayımlanacağı hissi uyandırır. Ama yazar Bana Sen Söyle romanının devamı niteliğinde bir roman kaleme almamıştır.

Necati Tosuner’in incelediğimiz üç romanında olay örgüsünü genel çerçevede değerlendirecek olursak bu üç romanda da olay örgüsünün tek bir vaka zinciri şeklinde gerçekleşmediğini görürüz. Sancı.. Sancı.., Yalnızlıktan Devren Kiralık ve Bana Sen Söyle romanlarında olay örgüsü birden fazla vaka halkasının neden-sonuç ilişkisi içerisinde birbirine bağlanması sonucu oluşur. Romanlarının içine çok sayıda vaka halkası yerleştiren yazar, romanın başlangıcında ayrı ayrı ilerleyen bu vaka halkalarını bazı bölümlerde kesiştirir. Bazı bölümlere kesişen bu vaka halkaları birbirinin içine girer. Yazar farklı vaka haklarını romanlarında başarılı bir şekilde birbirine bağlar.

Yazar romanlarında daha çok yalnız, mutsuz ve hayatından memnun olmayan insanlara yer verir. Yalnızlık ve umutsuzluk, Necati Tosuner’in romanlarına hâkim ana temalardır. Sancılı hayatları anlatan yazar romanlarını mutlu bir sonla bitirmez. Yalnızlıktan Devren Kiralık romanı Ekrem’in intiharıyla son bulurken, Bana Sen Söyle romanının sonunda ise Çınarcık’ta büyük bir deprem olur.

Gerçek hayatta olaylar belirli bir kronolojik sıraya göre gerçekleşir. Ama kurgusal bir yapıya sahip romanlarda böyle bir zorunluluk yoktur. Yazar, ister olayları baştan sona kronolojik bir sıra takip ederek anlatır, isterse de olayların ortasından başlar ve geriye dönüşlerle daha önce yaşanan olayları okuyucuya aktarır. Necati Tosuner, romanlarında olay örgüsünü genellikle kronolojik düzlemde kurgular. Ama hem okuyucuda merak uyandırmak için hem de heyecanı yüksek tutmak için bazı bölümlerde geriye dönüşler gerçekleştirir. Yazar, romanlarını kurgularken geriye dönüş ve özetleme tekniklerinden sıkça yararlanır. Yazarın olay örgüsünü oluştururken geriye dönüş tekniğini daha çok geçmişte yaşanılan ve olay örgüsünü etkileyen olayları açıklığa kavuşturmak, şahıs kadrosunda yer alan karakterlerin bilinmeyen yönlerini aydınlatmak işleviyle kullanır.

Yazar, romanlarında olay örgüsünü oluştururken karakterlerin düşüncelerini de sık sık yansıtır. Bu da okuyucuya romanda yer alan vaka halkalarına kahramanların gözünden bakma imkânı sağlar. Yazar, olay örgüsünü oluştururken bunu yaparak okuyucuyu da roman kurgusunun içine dâhil etmeyi amaçlar.