• Sonuç bulunamadı

Bu araştırmanın sonuçlarına göre; okul başarısı değişkeninin madde kullanımı riski için anlamlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

113

Riskli davranışlar kapsamında yer alan madde kullanımı, ergen bireylerin başarı algısı ile ilişkilendirilebilen bir unsurdur. Riskli davranışlara eğilimi olan ergen bireylerin, içinde bulundukları ve hızlı bir gelişim ve değişim içerisinde oldukları bu dönemde geleneklere karşı gelme ve benmerkezcilik görülmektedir. Bununla birlikte, akran ilişkilerinin ön planda olup, akranları tarafından kabul görme ve onaylanma ihtiyacı içerisindedirler. Akran iletişimi ve sosyal ağın genişlemesi sonucunda, artan popülerliğin riskli davranışlara eğilimi arttıran unsurlar olarak ele alınmıştır (Kreager, Haynie, & Hopfer, 2013). Eğer, ergen bireyin başarı ölçütü okul ve müfredat dâhilindeki ve dışındaki etkinliklerde başarı elde etmek değilse, öğrencilerin riskli davranışlara eğilimi ve bunu takiben problemli davranışlar sergilediği görülmüştür. Okula devamlılık ve okul başarısı konusunda yapılan araştırmalar, okuldan ayrılan ve başarı düzeyi düşük olan öğrencilerde madde kullanımı riskinin daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır(Wang & Fredricks, 2014). İlgili araştırmanın sonuçları bahsedilen araştırmanın sonuçları ile karşılaştırıldığında elde edilen sonuçların benzer olduğu görülmektedir. İlgili araştırmanın sonuçlarına göre; başarı ortalaması 2,5 - 3,49 arasında (x=5,69) olan öğrencilerin madde kullanım riski puan ortalamaları, başarı ortalaması 3,5 - 4,49; 4,5 - 5,00 olan öğrencilere göre anlamlı derecede yüksektir.

Okul katılımı farklı boyutlarda incelenen bir süreçtir: davranışsal, duygusal ve bilişsel unsurlar(Wang, & Fredricks, 2014). Davranışsal boyutta, öğrencinin katılımı ve akademik gelişimine destek olabilecek görevleri yerine getirmesi yer alır. Duygusal boyutta, öğrencinin okula aidiyeti, okulda öğrenmeden keyif alması ve okulla ilişkili elde edeceği başarılara önem vermesi yer almaktadır. Bilişsel boyut ise öğrencinin stratejik ve özyönetim becerilerinin öğrenmeye yöneltmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu üç boyut her bireyde farklılık göstermekle birlikte, öğrencilerin duygu durum, davranış ve düşünce biçimleri hakkında bilgi sağlaması açısından önem teşkil etmektedir. Bununla birlikte, Bronfenbrenner (1973)’ın Ekolojik Model’de belirttiği gibi, bireylerin gelişimini etkileyen karmaşık ve dinamik süreçler söz konusudur. Bu süreçler kişinin başka insanlar, objeler ve semboller ile etkileşimini kapsamaktadır. Bu etkileşimler kişinin eğilimlerini ve aksiyonlarını belirleyen kritik süreçler olma özelliği taşımaktadır. Ekolojik Model, okula katılımın, öğrencilerin gelişiminde sosyal çerçeveyi ve öğrenme sürecini etkileyen bir süreç olarak ele almaktadır. Kişilerin eğitim başarısı, uzun vadeli başarı ve kapsamlı öğrenme süreçlerini kapsayan okul katılımı gelişim sürecinin

114

temelini oluşturduğu öne sürülmüştür. Bununla birlikte, bireylerin çevresel faktörlere ve etkileşimlerine bağlı olarak okula katılımının aynı zamanda bireyin motivasyonuna ve akademik başarı ve öğrenme sürecine ilişkin düşünce yapısından etkilenmektedir(Wang, & Fredricks, 2014).

Okula devamlılığı sağlayamayan veya akademik başarısı düşük olan öğrencilerin farklı alanlarda kendilerini ifade etme ve onaylanma ihtiyacını doğurmaktadır(Lynskey, 2006). Okula bağlı öğrencilerin başarı kriterlerinin akademik alanlara yönelik olması ve başarısını inşa etmek adına akademik alanlara yoğunlaşması, kimliğini inşa edecek farklı bir alana ihtiyaç duymamasına ve motivasyonunun bu alana yoğunlaşmasına etki etmektedir. Okula sosyal ve duygusal olarak bağlı olan ergen bireylerin riskli davranışlara daha az eğilimli olduğu görülmektedir. Okul başarısını temel alıp, akademik başarıya odaklı bir ilerleyiş sergileyen ergen bireylerde daha az riskli davranış görülmektedir. Bunun sebepleri arasında yaşadığı toplumun beklentilerini karşılama ve kendileri gibi okula katılımı olan öğrencilerden ve öğretmenlerinden destek alma yer almaktadır(John, Pishkin, Timothy, & Dale 1993). Bu araştırmanın sonuçları bahsedilen araştırmanın sonuçları ile karşılaştırıldığında elde edilen sonuçların benzer olduğu görülmektedir. Okul başarı ortalaması 3,5 - 4,49 ; 4,5 - 5,00 olan öğrencilerin (x=4,57) madde kullanım riski puan ortalamaları, başarı ortalaması 2,5 - 3,49 arasında olan öğrencilere göre anlamlı derecede düşüktür (x=5,69). Yani okul başarısı yüksek olan öğrencilerin, okul başarısı düşük olan öğrencilere göre daha az riskli davranışta bulunduğu görülmüştür.

Bu araştırmada okul başarı ortalaması 3,5 - 4,49; 4,5 - 5,00 olan öğrencilerin (x=4,57) madde kullanım riski puan ortalamaları, başarı ortalaması 2,5 - 3,49 arasında olan öğrencilere göre anlamlı derecede düşüktür (x=5,69).

Öğrenme ve okul katılımına ilişkin üç boyutu ve problemli davranışların yaygınlığı ele alındığında, okula katılımı olan ve başarı algısı okul başarısı ile ilişkilendiren öğrencilerde, ergenlik döneminde görülebilen risk alma eğilimi, problemli davranışlar sergileme ve farklı deneyimlere açık olmanın başarı algıları sebebiyle öğrencilerin kaçındığı durumlar olduğu görülmektedir (Wang, & Fredricks, 2014). Bu araştırmada da lise öğrencilerinin verileri incelendiğinde, okul başarısı ile madde kullanımı riski arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu çalışma,

115

öğrencilerin okul katılımı ve akademik başarısını madde kullanımı ve problemli davranışları inceleme kapsamında yapılan diğer araştırmaların sonuçlarını destekler niteliktedir. Bu araştırmadan; Wang, & Fredricks (2014)’in çalışmasını destekleyen nitelikte bir sonuç elde edilmiştir, araştırmanın sonuçlarına göre, okul başarısı yüksek olan öğrencilerin, okul başarısı düşük olan öğrencilere göre farklı deneyimlere daha az açık oldukları görülmektedir.

5.4. Anne Baba İlişki Durumu, Anne Ve Baba Eğitim Düzeyi İle Madde