• Sonuç bulunamadı

Bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; öğrencilerin en az bir kez sigara kullanıp kullanmamış olmaları ve anne baba tutumlarına bakıldığında baba tutumu değişkeninin en az bir kez sigara kullanıp kullanmamış olma ile ilişkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; öğrencilerin sigara denemeyi düşünüyor veya düşünmüyor olmaları ve anne baba tutumlarına bakıldığında anne tutumu değişkeninin sigara denemeyi düşünüyor veya düşünmüyor olma ile ilişkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; öğrencilerin sigara denemeyi düşünüyor veya düşünmüyor olmaları ve anne baba tutumlarına bakıldığında baba tutumu değişkeninin sigara denemeyi düşünüyor veya düşünmüyor olma ile ilişkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

128

Ailesi tarafından kabul gören ve sağlıklı bir aile iletişiminin olduğu çevresel faktörlere maruz kalan ergen bireylerin içinde bulunduğu duygu durum neticesinde risk almaya daha az eğilimli olduğu söylenebilir (Susman ve Dorn, 2013). Bu araştırmadan elde edilen sonuçların, Susman ve Dorn (2013)’un ergenlik kavramına ilişkin ifadelerini destekler nitelikte olduğu görülmektedir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre; en az bir kez alkol kullanmamış olan 130 öğrenciden, 106’sının baba tutumunun demokratik olduğu, 24 öğrencinin ise baba tutumunun otoriter olduğu görülmüştür. Babası ile sağlıklı bir iletişimi olan öğrencilerin risk almaya daha az eğilimli olduğu görülmüştür.

Ergenlik dönemindeki bireylerin geleneklere aykırı davranışlar içerisinde olmaları, bireyselleşme ve ayrışma açısından attıkları adımlar olarak nitelendirilebilir. Bu bağlamda, ergenlerin problem teşkil edebilecek davranışlarının arkasında koruyucu veya risk faktörü oluşturan unsurlar yer almaktadır. Ergenlik dönemi problemli davranış kuramı çerçevesinde, ergenlerin risk içeren davranışlara eğilimini arttıran çevresel faktörlerin söz konusu olduğu öne sürülmektedir. Bu davranışlar çoğunlukla, kural ihlali ve madde kullanımı şeklinde kendisini gösterir. Bu davranışların sergilenmesindeki amaç ise, ergen bireyin aileden bağımsız olma arzusudur. Aynı zamanda, hızlı gelişim ve değişim içerisinde olan ergen bireyin inişli çıkışlı ruh halini ve yaşadığı stresi azaltma adına risk içeren davranışlara eğiliminin daha fazla olduğu öne sürülmektedir.

Risk içeren davranışların görülmesi hususunda ergen bireyin karakteristik özellikleri ve algıladıkları çevrenin önemli rol oynadığı Karaman’ın (2013) yapmış olduğu çalışmada belirtilmiştir. Türkiye’deki farklı sosyoekonomik ve kültürel arka plana sahip şehirlerden seçilen 15-18 yaş arasındaki 2834 ergen birey ile yapılan çalışmada, kişisel özellikler bağlamında depresyon, özgüven, stres ve yabancılaşma unsurlarının riske eğilimi arttırdığı saptanmıştır. Ayrıca, yaşam koşullarından kaynaklı kabul edilebilecek algılanan risk faktörleri arasında, aile ilişkileri ve yaşam kalitesi unsurları risk eğilimini arttıran çevresel faktörler olarak saptanmıştır. Araştırma doğrultusunda, risk eğiliminin artması ile birlikte problemli davranışın görülme olasılığının artacağı ifade edilmiştir. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar, Karaman (2013)’ın araştırmasının sonuçları ile karşılaştırıldığında, sonuçların benzer olduğu görülmektedir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre; alkol kullanmayı düşünmediğini ifade eden 114 öğrenciden, 97’sinin anne tutumunun demokratik olduğu, 17 öğrencinin ise

129

anne tutumunun otoriter olduğu görülmüştür. Annesi ile sağlıklı bir iletişimi olan öğrencilerin risk almaya daha az eğilimli olduğu görülmüştür.

Algılanan çevre ergen bireyin problemli davranışı açıklayan ve/veya problemli davranışa yönelik koruyucu faktör niteliği taşıyan bir diğer boyuttur. Algılanan çevrede, hem yakın hem de uzak boyutlar yer almaktadır. Uzak yapıda, ergen birey için problemli davranışa yöneltebilecek rol modelleri, doğru davranışa yöneltebilecek rol modelleri, sosyal destek, kontrol düzeyi yer almaktadır. Algılanan çevrenin yakın boyutunda ergen bireyin aile ilişkisindeki uyum yer almaktadır. Ayrıca, bu yakın ve uzak boyutlar kendi aralarında ilişkisi olan faktörler olup, uzak boyutun problemli davranışın görülme riskini arttıran bir unsur olduğu düşünülmektedir. Uzak boyutta yer alan rol modelleri, başarı algısı ve sosyal destek unsurları yakın boyutu oluşturan aile ve akranların oluşturabileceği rol modelleri olmasından ötürü yakın boyut dolaylı ve kritik etkiye sahiptir (Jessor, 1991). Özetle, problemli davranış teorisi ergen bireylerdeki riskli davranışa eğiliminde sosyal, psikolojik ve çevresel unsurların rol oynadığı belirtilmiştir. İlgili araştırmada ele alınan değişkenler problemli davranış kuramını destekleyen ölçüde bulgular içermektedir.

Kişisel inanç kalıpları kapsamında, benlik algısı, sosyal çevreden eleştiriye maruz kalma, stres ve yabancılaşma faktörleri yer almaktadır. Bu bağlamda, sosyal desteğin yetersiz olduğu ve eleştiriye maruz kalan ergen bireylerin problemli davranışlara eğilimlerinin fazla olduğu öne sürülmüştür (Jessor,1991). Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar, Jessor (1991)’un araştırmasının sonuçları ile karşılaştırıldığında, sonuçların benzer olduğu görülmektedir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre; sigara kullanmayı düşünmediğini ifade eden 99 öğrenciden, 85’inin baba tutumunun demokratik olduğu, 14 öğrencinin ise baba tutumunun otoriter olduğu görülmüştür. İlgili araştırmanın sonuçlarına göre; örneklem grubunda yer alan öğrencilerden, sosyal destek kaynaklarının yetersiz olduğu ve otoriter baba tutumuna sahip olan ve eleştiriye maruz kalan ergen bireylerin, babası ile sağlıklı iletişim kurmuş olan ergen bireylere göre problemli davranışlardan biri olan sigara kullanmayı daha fazla düşündüğü görülmüştür.

130

5.14.En Az Bir Kez Madde Kullanmış Olma İle Yakın Arkadaş Çevresinde