• Sonuç bulunamadı

Büyük Selçuklu Emîrlerinin İznik Kuşatması

BÖLÜM 1: DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU’NDAN TÜRKİYE SELÇUKLULARI’NA İZNİK SELÇUKLULARI’NA İZNİK

2.1. Türkiye Selçuklu Devleti Başşehri İznik (1081-1097)

2.1.2. Büyük Selçuklu Emîrlerinin İznik Kuşatması

Emîr Porsuk, Anadolu’daki beyleri itaat altına aldıktan sonra İznik’e geldi ve şehri yaklaşık üç ay kuşatma altına aldı. Ebu’l-Kâsım ilk başlarda kuşatmaya kendi imkânlarıyla karşılık vermeye çalışmışsa da daha sonra İzmit meselesinden dolayı dargın olduğu imparatordan yardım istemeye mecbur kaldı. Bu sırada batıda Peçeneklerle mücadele eden Aleksios’un durumu da çok iyi değildi. Ancak Konstantinopolis’in bu kadar yakınında, Büyük Sultan’ın ordusunu görmektense Ebu’l-Kâsım’ın zayıf ordusunu görmeyi tercih eden Aleksios, bir ordu hazırlayarak onun yardımına gönderdi. Yardıma gelen bu birlikler alay sancakları ve gelenek gereği imparatorun önünde taşınan gümüş çivi çakılmış asalar taşıyorlardı. Aleksios’un böyle bir ordu göndermekteki amacı, Emîr Porsuk’un gözünü korkutup kuşatmayı kaldırmasını sağlamak ve böylece zayıf düşmüş İznik’i ele geçirmekti. Nitekim gönderilen bu birlik Göl Kapısı tarafından surların üzerine çıkarak sancak ve asaları surların üzerine dizdikten sonra savaş naraları atmaya başladı. Emîr Porsuk, sesleri duyduktan sonra gerçekten de imparatorun Ebu’l-Kâsım’a yardım için geldiğini sanarak kuşatmayı kaldırdı ve geri çekildi. İmparatorun ilk planı başarıya ulaştı, ancak Ebu’l-Kâsım’ın ordusu henüz güçten düşmedi. Bu yüzden Bizans birlikleri İznik’i ele geçirme teşebbüsünde bulunamadan Konstantinopolis’e geri döndü.204

Emîr Porsuk’un başarısızlığını öğrenen Büyük Sultan Melikşah, Ebu’l-Kâsım’ı itaat altına alabilmek için doğrudan Aleksios ile anlaşma yapmak zorunda kaldı. Bu amaçla da güvendiği adamlarından Siyavuş (Çavuş) ile birlikte imparatora bir mektup gönderdi. Aleksios’a akrabalık kurmayı önerdiği mektupta, bu teklifin kabul etmesi halinde Türkleri kıyı bölgelerinden çekeceğini, tüm kaleleri tekrar geri vereceğini ve Ebu’l-Kâsım’dan gelebilecek saldırıları engellemek için elinden geleni yapacağını belirtti. Ancak, Melikşah’ın mektubunu getiren Siyavuş, imparatorun konuşmalarından etkilenerek onun tarafına geçti. Bunun üzerine imparator, Siyavuş’un elinde bulunan bu mektubu kullanıp, Selçuklu beylerinin elindeki yerlere giderek buraların boşaltılması ve

203Alexiad,199-200; Turan, Selçuklular Zamanında, 115; Salim Koca, Türkiye Selçukluları Tarihi (Malazgirtten Miryakefalon’a), II. Cilt, Çorum, 2003, 61; Kesik, At Üstünde Selçuklular, 224.

204Alexiad, 201-202; Kafesoğlu, Sultan Melikşah, 105; a.mlf, “Melikşah”, İslam Ansiklopedisi,7: 665-673; Demirkent, I. Kılıçarslan, 12-13; Sevim-Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, 92; Öngül, Selçuklular Tarihi,18; Merçil, “Türkiye Selçukluları”, 508-509.

46

Bizans’a verilmesi konusunda onu ikna etti. Siyavuş önce Karatekin tarafından ele geçirilen Sinop’a geldi ve sultanın mektubunu ona göstererek şehrin boşaltılmasını sağladı ve aynı durum diğer yerlerde de uygulandı. Bu durumdan gayet hoşnut olan I. Aleksios, Siyavuş’abu başarısından dolayı Ankhialos Dukalığını verdi.205

Sultan Melikşah, bu olup bitenlerden haberdar olunca bu sefer de Urfa’da bulunan Emîr Bozan’ı İznik’i kuşatması için batıya gönderdi. Melikşah ayrıca Emîr Bozan’a İmparator Aleksios’a götürmesi için bir de mektup verdi. Mektubu eline ulaşan Aleksios, sultanın bu mektupta da yinelediği evlilik yoluyla hısımlığı uygun bulmamasına rağmen bir elçilik heyeti oluşturarak sultana gönderdi. Ancak bu heyet yoldayken Melikşah’ın ölüm haberini alınca Konstantinopolis’e geri döndü.206

Bu sırada Emîr Bozan’ın İznik kuşatması şiddetli bir şekilde devam etmekte ve buna karşılık Ebu’l-Kâsım ise bütün gücüyle Bozan’a direnmekteydi. Bu arada Peçeneklerin şiddetli saldırıları karşısında Kumanların yardımına başvuran I. Aleksios, aldığı bu yardımla tehlikeyi ortadan kaldırdı (1091). Ardından Ebu’l-Kâsım’a yardım etmeleri için bir kuvvet gönderdi. Emîr Bozan ise, Bizans ordusunun Ebu’l-Kâsım’ayardıma geldiği haberini alınca hemen kuşatmayı kaldırdı ve Ulubat mevkiine çekilerek civardaki köyleri yağmaladı. Bozan’ın İznik kuşatmasını kaldırmasından sonra rahat bir nefes alan Ebu’l-Kâsım, daha fazla tek başına İznik’teki hâkimiyetini devam ettiremeyeceğini anladı ve Selçuklu sultanından af dilemeye ve İznik’te ona bağlı bir vali olarak yaşamak için izin istemeye karar verdi. Bunun üzerine, kardeşi Ebu’l-Gazî’yi İznik’te vekil bırakarak İznik’ten hareket etti. O, Büyük Selçuklu Devleti’nin başşehri İsfahan’a ulaştığında Melikşah ile görüşmek için çok çaba harcadıysa da bir türlü başarılı olamadı ve ona Emîr Bozan ile görüşmesi bildirildi. Ebu’l-Kâsım, sorunun hallolması için Anadolu’ya döndüğünde Bozan’ın askerleri tarafından yakalandı ve Selçuklu geleneklerine uygun bir şekilde yayın kirişiyle boğularak öldürüldü (Eylül/Ekim 1092). 207

Ebu’l-Kasım’dan sonra, kardeşi Ebu’l-Gazî İznik’i elinde tutmaya devam etti. Bir yandan da İmparator Aleksios, Ebu’l-Gazî’yi hediyeler ve vaatlerle kandırıp onun

205Alexiad, 202: Kafesoğlu, Sultan Melikşah, 105-106; Freely, At Üstünde Fırtına, 40-41.

206İmparatora gönderilen bu mektup için bkz. Alexiad, 203-204; İbrahim Kafesoğlu böyle bir mektubun olmadığını belirtmektedir. Kafesoğlu, Sultan Melikşah, 105-106, 10; Demirkent, I. Kılıçarslan, 13.

207Bu durum, Ebu’l-Kâsım’ın da Selçuklu hükümdar ailesinden gelmekte olduğunu gösterir.Alexiad, 204; Turan, Selçuklular Zamanında, 117; Kafesoğlu, “Melikşah”,7: 665-673; Öngül, Selçuklular Tarihi, 18 v.dğr.; Merçil, “Türkiye Selçukluları”, 509; Alptekin, “Türkiye Selçukluları”, 219; Kırpık- Akyol,“Kutalmışoğlu Süleymanşah”, 288.

47

İznik’i teslim etmesini sağlamaya çalışıyordu. Ebu’l-Gazî ise muhtemelen ağabeyinin ölüm haberini almadığından imparatoru oyalamakla meşgul oluyordu. Ancak Melikşah’ın ölümü ile onun tutuklu olarak Isfahan’da tuttuğu Süleymanşah’ın oğulları serbest kaldı. Süleymanşah’ın iki oğlu, Kılıçarslan ve Kulan (Davud) Horasan’dan kaçarak veyahut başka bir rivayete göre Berkyaruk tarafından serbest bırakılarak kısa sürede önce Anadolu’ya ve sonra da İznik’e geldiler ve idareyi ele geçirdiler. 208

2.1.3. İznik’te I. Kılıçarslan Dönemi (1092/1093- 1097)

Süleymanşah’ın oğulları Kılıçarslan ve Kulan, Yabgulu Türkmenlerinden oluşan bir ordu ile İznik’e geldiler. İznik’te bulunan Türkler, Selçuklu şehzadelerini sevinç gösterileriyle karşıladılar (485/486-1092/1093).209 Ebu’l-Gazî ise hiçbir direniş göstermeden yönetimi yeni sahiplerine devretti. I. Kılıçarslan, sultan unvanını alarak Türkiye Selçuklu Devleti’nin başına geçti ve devleti yeniden teşkilatlandırmaya koyuldu. I. Kılıçarslan, idareyi ele aldığında hâkimiyet alanı sadece İznik ve civarını kapsıyordu. O sırada Anadolu’nun farklı yerlerinde Türkmen beyleri hüküm sürmekteydi. Bunlardan bazıları; İzmir ve civarındaki adalarda Çaka Bey, Orta Anadolu’ya hâkim olan Danişmendliler, Erzurum ve çevresinde hâkim olan Saltuklular ve Erzincan ve civarında hâkim olan Mengücekler idi.210

I. Kılıçarslan’ın İznik’te yaptığı ilk iş, Ebu’l-Gazî’yi eski görev yeri olan Kapadokya’ya göndermek ve onun yerine Emîr Muhammed’ibaşkumandan tayin etmek, diğer beyleri de onun emrine vermek oldu. Bu sırada kendisiyle beraber İznik’e gelen askerlerin ailelerini de buraya getirterek İznik civarında yerleştirdi. Ayrıca babasının ölümünden beri dağılmış olan devletin birliğini tekrar kurmak ve kaybedilen toprakları geri alabilmek için müttefik arayışına girdi. İzmir ve civarının hâkimi Çaka Bey’in211kızıyla

208 Koca, MalazgirttenMiryakefalon’a,63; Batır, Selçuklu Başkenti İznik, 76.

209Çağdaş Bizans kaynağı olan Anna Komnena, Süleymanşah’ın oğullarının İran topraklarından kaçarak Anadolu’ya girdiklerini söylemekledir. Bkz.Alexiad, 206; Abu’l-Farac ise, Süleymanşah’ın Suriye üzerine sefere çıktığı sırada Kılıçarslan’ı İznik’te bıraktığını belirtmiştir. Abu’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, I:331; İbnü’l-Azrak, Kılıçarslan ve kardeşinin Melikşah tarafından İznik’e gönderildiğini kaydetmiştir. İbnü’l-Azrak, Tarihu Meyyâfârikîn,166a, naklen Turan, Selçuklular Zamanında, 126.

210Turan, Selçuklular Zamanında, 125-126; a.mlf, “Kılıçarslan I”, 6: 681-688; Demirkent, “Kılıçarslan I”, 24: 396-399;Alptekin, “Türkiye Selçukluları”, 223.

211Çaka Bey ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. A. Nimet Kurat, Çaka Bey İzmir ve Civarındaki Adaların İlk Türk Beyi M. S.1081-1096, (Ankara: TKAE, 1966), İbrahim Kafesoğlu, “Selçuklu Çağındaki İzmir Türk Beyi’nin Adı: Çaka Mı, Çağa Mı, Çakan Mı”, Sa.34, İÜEFTD, (İstanbul, 1984), 55-60; Mücteba İlgürel, “Çaka Bey”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,(İstanbul, 2013) 8: 186-188; Coşkun Alptekin, “İzmir Türk Beyliği (Çaka Bey)”, (Ankara: Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, 1987), II: 477-481.

48

evlenerek onunla dostluk kurdu. Bu sayede artık Bizans’a karşı tek başına kalmayacaktı.212

Öte yandan I. Aleksios, 1091 yılında batıda Peçenekleri yenilgiye uğrattıktan sonra Anadolu’ya yönelip Çaka Bey’in donanmasına ağır bir darbe vurdu. İmparator artık Güney-Marmara bölgesinde ve İznik çevresinde Türklerin elinde bulunan topraklara daha yoğun bir şekilde saldırı yapabilecekti. İmparatorluğun durumunu yakından takip eden Kılıçarslan, onlardan önce davranarak başkomutan Muhammed’i Selçuklu birliğinin başında Marmara’nın güney kıyısında Bizans’ın elinde bulunan şehir ve kaleleri zaptetmek üzere yolladı. Bu durumu haber alan ve Türklerin ele geçirdikleri yerleri geri almak isteyen I. Aleksios, ilk önce denizden daha sonra da karadan Türklerin üzerine ordu gönderdi ve neticede kaybettiği toprakları geri alabildi. Böylece I. Kılıçarslan döneminde Bizans’a karşı yapılan ilk girişim sonuçsuz kalmış oldu.213 I. Kılıçarslan’ın kuvvetlerinin Marmara kıyı bölgelerini ele geçirmeye çalışması sırasında onun hem müttefiki hem de kayınpederi olan Çaka Bey ise hazırlamış olduğu ordusu ile İzmir’den kara yoluyla kuzeye doğru hızla ilerlemekteydi. Çaka Bey, bu girişiminin damadı I. Kılıçarslan tarafından da destekleneceğini düşünerek önce Edremit’i ardından Abydos214 ve civarını kuşattı. Çaka Bey’in gücünü toplayıp Çanakkale boğazına kadar ilerlemesi, İmparatoru oldukça tedirgin etti ve bu ilerlemeye son vermek için Konstantinos Dalassenos kumandasındaki donanmayı Çanakkale’ye yolladı. Bir yandan da her zaman yaptığı ve çok usta olduğu düşmanını düşmanına kırdırma politikası üzerinden Çaka Bey’e karşı I. Kılıçarslan’ı kullanmak için ona dostluk mektubu yolladı.215I. Kılıçarslan bu mektubun etkisinde kalarak, gerçekten de Çaka Bey’in güçlenmesini zararlı olarak görmeye başladı. Ülkesinde tek başına hâkimiyet sağlamak isteyen sultan, imparatorun teklifini kabul ederek vakit kaybetmeden ordusunu hazırladı ve İznik’ten hareketle o sırada Abydos’u kuşatmakta olan Çaka Bey’in üzerine yürüdü. Aynı zamanda yola çıkan Bizans ordusu da

212Kurat, Çaka Bey, 43; Demirkent, I. Kılıçarslan, 15-16; Ersan-Alican, Sorularla Selçuklular, 47; Güray Kırpık-Hasan Akyol, “I. Kılıçarslan (1092-1107)”, ed. Refik Turan, Selçuklu Tarihi El Kitabı, (Ankara: Grafiker Yayınları, 2012), 289-290.

213Alexiad, 207-209; Turan, Selçuklular Zamanında, 127; Demirkent, I. Kılıçarslan, 16-17; Sevim-Yücel, Türkiye Tarihi, 111.

214Çanakkale Boğazı’nın Anadolu yakasında bulunan önemli bir ilk ve ortaçağ kentidir. Bkz. Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, 13.

215Mektup için bkz.Alexiad, 270-271;Turan, Selçuklular Zamanında, 127; Demirkent, “Kılıçarslan I”, 24: 396-399; Sevim-Yücel, Türkiye Tarihi, 111; Kurat, Çaka Bey, 51-52; Ersan- Alican, Sorularla Selçuklular, 48; Alptekin, “İzmir Türk Beyliği”, 477-481.

49

Konstantinopolis’ten hareketle Çaka Bey’in bulunduğu yere doğru harekete geçti. İmparatorun ve damadının ittifak kurup üzerine doğru geldiği haberini alan Çaka Bey’in ne denizde Bizans’a karşı koyacak yeterli donanma gücü, ne de karada I. Kılıçarslan’a karşı direnebilecek yeterli bir ordusu vardı. İki ateş arasında kaldığı için çare olarak sultanın huzuruna gitti ve anlaşma teklifinde bulundu. Sultan, başlarda Çaka Bey’in bu teklifini olumlu karşılamış gibi göründü ve düzenlenen bir yemekte Çaka Bey’i zehirleterek öldürttü (486/1093). Bu arada Bizans ile yapılan ittifakda bir süre sonra sona erdi. İmparatorunBalkanlarda Kuman Türkleri ile meşgul olmasından faydalanan Selçuklular kısa süre sonra Bithynia bölgesine girerek yeniden akınlar düzenlemeye başlamışlardı. İmparator Aleksios ise, Türklerin bu bölgedeki faaliyetlerini durdurmak amacıyla ordu hazırlamak yerine ilginç bir girişimde bulunarak Sapanca gölünün güneyinden sahile doğru derin ve geniş bir hendek kazdırdı, içini de su doldurmak suretiyle onları engellemeye çalıştı. Ancak imparatorun bu hamlesi, 1096 Mayıs ayı sonunda Avrupa’dan yola çıkmış bulunan ilk Haçlı ordusununBalkan topraklarına girdiği haberini almasıyla yarım kaldı.216