• Sonuç bulunamadı

2.2. YEREL YÖNETİMLERİN AVRUPA BİRLİĞİ İÇİNDEKİ STATÜSÜ

2.2.3. Bölgesel Politika ve Fon Yardımları

2.2.3.1. Bölgesel Politika

Etimolojik kökleri Latince “regio: çevre, alan” anlamına gelen “bölge”, çok anlamlı, çok yönlü ve sınırları güç çizilebilen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

171

Muhammet Kösecik, “Avrupa Birliği’nin Bütünleşmesi Sürecinde Yerel Yönetimler”,Bekir Parlak ve Hüseyin Özgür (Ed.),Avrupa Birliği İle Bütünleşme Sürecinde Türkiye’de Yerel Yönetimler içinde (1-35),Alfa,2002,s.7.

172

Hasan Keser, “Avrupa Bütünleşme Sürecinde Yerel Yönetimler”, Yerel Yönetimler Kongresi

Dünden Bugüne Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma Bildiriler Kitabı, Çanakkale: Çanakkale

Avrupa Birliği’nde bölge, coğrafi, ekolojik, ekonomik, kültürel, etnik, kentsel ve yönetsel açıdan benzer, yakın bütün olan alan parçalardır. Avrupa Birliği’nde bölgeler işlevlerine ve yapılarına göre planlama bölgeleri, yönetim bölgeleri, sınır ötesi bölgeler, bağımsız bölgeler, türdeş bölgeler ve kutuplaşmış bölgeler biçiminde kümelendirilebilir.173

Gerçekte, Avrupa haritası, türlü ölçütlere göre oluşturulmuş bölgelerden oluşan bir mozaik durumundadır. Yakından bakıldığında, bu bölgelerden bir bölümünün

a) Planlama bölgesi niteliğinde olduğu görülür. Yapay olarak oluşturulmuş olan bu bölgeler, planlama ve imar tüzesi kavramı olarak bir değer taşırlar. Kalkınma planlarının uygulanması ve yatırım planlaması amacıyla kurulmuş bölgeler bu kümede bulunur. b) Oysa bir devletin kamu hizmetlerini, özerk dışında, taşrada yetki genişliği ilkesine dayanılarak kurulmuş bir örgüt olarak yerine getiren bölge örgütleri ise, yönetsel birer birim ya da kurumdurlar. c) Son olarak, bölge özerk bir siyasal yerinden yönetim birimi niteliği de taşıyabilir. Bu bölgelerin varlığı genellikle anayasaların güvencesi altındadır.174

Avrupa Birliği’nin üç basamaklı yönetim yapısındaki iki aktör, Birlik ve bölgeler, üçüncü aktör olan devletleri aradan çıkarmak, doğrudan birbirleriyle bağlantı kurmak amacında görünmektedirler. Yerel ve bölgesel birimlerin, Brüksel’de bilgi ve bağlantı büroları kurarak, doğrudan Birlik politikalarını etkileme çabaları ile Birliğin yerel ve bölgesel birimlerin sınır ötesi işbirliğini özendirmesi, bu yargıyı doğrular niteliktedir. Söz konusu büroların açılması, yerel ve bölgesel birimlerin sınır ötesi işbirliğine başlaması, önceleri üye devletler tarafından kuşkuyla karşılanmış; ulusal

173

Mürteza Hasanoğlu ve Ziya Aliyev,”Avrupa Birliği İle Bütünleşme Sürecinde Türkiye’de Bölgesel Kalkınma Ajansları”,Sayıştay Dergisi,S.60, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/icerik/der60m5.pdf (09.12.2009),s.82-83.

174

egemenlik haklarından olan dış ilişkiler kurma hakkına saldırı olarak kabul edilmiş ve karşı çıkılmıştır. 175

Avrupa Birliği, dünyanın en zengin bölgelerinden biri olmasına rağmen Birliği oluşturan 254 bölge arasında az gelişmişliğe neden olacak gelir ve potansiyel farklılıkları gözlemlenmektedir. Bölgesel Politika hem bir dayanışma aracı, hem de ekonomik entegrasyonu destekleyen önemli bir faktördür. Dayanışma ve Uyum kavramları AB Bölgesel Politikası’nın temellerini oluşturmaktadır. Birlik, bölgeler arasındaki uyum ve dayanışmayı sağlamak, gelir eşitsizliklerini ve potansiyel farklılıklarını azaltmak ve ekonomik entegrasyonu sağlamak için Bölgesel Politika’ya ihtiyaç duymuştur.

Bu çerçevede, üye ülkeler arasındaki sosyal ve ekonomik farklılıkları gidermek amacıyla Avrupa Birliği Bölgesel Politikası oluşturulmuştur.176

1960’lardan itibaren devletler bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını, ortak pazar mekanizmalarının işleyişini tehdit ettiği gerekçesiyle kendi gayret ve kaynaklarıyla ortadan kaldırmaya çalışmışlar; ancak bu yeterli olmamış ve Topluluk ölçeğinde ortak bir bölgesel politika geliştirme gereksinimi ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte bölgesel gelişmişlik farklılıkları, AB'ye yeni üyelerin katılımıyla özellikle Birliğin güneye doğru genişlemesiyle daha da belirgin bir hal almıştır.Bu amaçla, AB, üye ülkelere yönelik bölgesel politikanın yanında, aday ülkelerin de yararlanması amacıyla programlar geliştirmiştir.

Tüm bu gelişmeler meydana gelirken Avrupa’da, Topluluk çapında bir bölgesel politikanın yürütülmesine gerek olup olmadığı konusunda da çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre bölgesel politika müdahaleci bir politikadır. Bu fikre göre bölgesel farklılıklar, pazar sisteminin engellenemez ve doğal sonuçlarıdır. Zaman içinde piyasa; iş göçü, sermaye yatırımı ve ticaretin yayılması gibi faktörlerle az

175

Ayşegül Mengi, “Yerinden Yönetim:Avrupa Birliği’nde Bölgeler Ulus Devlete Karşı mı?”,

http://www.mulkiyedergi.org/index.php?option=com_rokdownloads&view=file&Itemid=63&id=1022:ye rinden-yoenetim-avrupa-birliinde-boelgeler-ulus-devlete-kari-mi-ayeguel-mengi (12.11.2009),s.6-7.

gelişmiş bölgeleri otomatik olarak canlandıracak ve bölgeler arası farklılıklar piyasa güçleri ile kendiliğinden ortadan kalkacaktır (görünmez el teorisi). Topluluk çapında bir bölgesel politika yürütülmesi gerektiği görüşünü destekleyenler ise piyasanın uzun vadeli bölgesel problemleri tek başına çözebileceğine inanmamaktadırlar.177

AB 2010 yılına kadar olan hedefini Lizbon Stratejisiyle ortaya koymuş ve bu stratejiyi “dünyadaki rekabet gücü en yüksek ve en dinamik bilgiye dayalı ekonomi olmak” şeklinde ifade etmiştir. AB’nin yaşadığı deneyimler, bu hedefe ulaşmanın ancak bölgeler arasında dengeli bir kalkınmanın sağlanmasıyla olabileceğini göstermiştir. 2001 yılında Avrupa Konseyi Göteburg Zirve toplantısında ortaya konulan hedefler doğrultusunda, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınma konularının da eklenmesiyle Lizbon Stratejisi genişletilmiştir.178

1980’lerin ortalarında, İç Pazarın tamamlanması hedefi anlamında, mevcut kaynakların bölgesel farklılıkların giderilmesinde yetersiz kaldığı görülmüştür. 1 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren Tek Avrupa Senediyle (TAS) AET Antlaşmasına Ekonomik ve Sosyal Yakınlaşma Başlığı içinde, bölgesel politika konusu getirilmiştir. TAS ile AET Antlaşmasına getirilen 130D maddesi, Avrupa Birliği’nin bölgesel politikaları çerçevesinde kullanabileceği üç fon belirlemiştir:

 Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu

 Avrupa Sosyal Fonu

 Avrupa Tarımsal Yön verme ve Garanti Fonu179

177Selenge Banu Akşahin, “Avrupa Birliği’nin Bölgesel Politikası, Yapısal Araçların Koordinasyonu ve

Türkiye’nin Uyumu”,(AB Uzmanlık Tezi,Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Daire Başkanlığı,2008),s.4.

178DPT,Türkiye-Avrupa Birliği Mali İşbirliği Kapsamındaki Bölgesel Kalkınma

Programları,2005,http://ekutup.dpt.gov.tr/bolgesel/ab/maliis.pdf (09.12.2009),s.5

179

AB Bölgesel Politika ve Yapısal Fonlar:Türkiye Açısından

AB’yi oluşturan Maastricht Antlaşması bölgesel politika araçlarının güçlendirilmesinde yeni bir aşama oluşturmuştur. Aslında AB’nin daha az gelişmiş üye ülkeleri tek pazarı ve tek para birimini içeren Maastricht Antlaşması’nı, yapısal fonlardaki artış, özellikle de daha az gelişmiş ülkelere (İspanya, Portekiz, Yunanistan, İrlanda) ayrılmış, çevre ve alt yapı projelerine yönelik (Cohesion Fund) Kohezyon Fonu’nun oluşturulması karşılığında onaylamışlardır. Daha önce sözünü ettiğimiz yerindenlik ilkesinin bölgesel gelişmeyi hızlandırıcı etkisi yanı sıra, üç yapısal fona dördüncüsü olarak Balıkçılığın Yönlendirilmesi için Finansal Araç (FIFG) eklenmiştir.180

Özellikle bazı üye ülkeler, Maastricht Antlaşması’yla Ekonomik ve Parasal Birliğin üçüncü aşamasına geçiş için getirilen “yakınlaşma kriterlerinin” (convergence criteria) ereklerinin yerine getirilebilmesi için özel bir destek mekanizmasına ihtiyaç duymuştur. Bu amaçla, 130D maddesi Maastricht Antlaşması’na ekli bir Protokolle bir “Uyum Fonu” oluşturulmuştur.181