• Sonuç bulunamadı

Bölgesel Açıdan Türkiye-Irak Đlişkilerini Etkileyen Faktörler

B. Bölgesel Açıdan Türkiye-Irak Đlişkilerini Etkileyen Faktörler

Osmanlı Đmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından, Ortadoğu’da ortaya çıkan bölgesel aktörlerin tavırları, Türkiye’nin Irak politikasını da doğrudan etkilemiştir.

1917 yılında, Yahudilere Filistin topraklarında bir yurt verilmesini içeren Balfour Deklarasyonu, Ortadoğu’da yeni bir sorunun başlangıcının da habercisiydi. Đsrail Devleti’nin kurulması yolunda atılan bu adımlar, Đngiliz ve Fransız nüfuzu altındaki Arap halkının, milliyetçi duygularını körüklemişti.

Özellikle Türkiye’nin, Đsrail’i tanıması, Đki Kutuplu Sistem’in ilk yıllarında, Türk-Arap ilişkilerini çıkmaza sokan en önemli gelişmeydi.

40 A.g.e., s.174

41 A.g.e., s. 173.

28 Mart 1949 tarihinde, Türkiye, Đsrail’in varlığını resmen tanımıştı.42 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Đsmet Đnönü de 1 Kasım’daki meclis konuşmasında, Đsrail’in, bölgede barışı ve istikrarın sağlamasına katkıda bulunabileceği söylemişti.43 Ancak Đsrail’in kurulması, Đsmet Đnönü’nün temennilerinin aksine, bölgede yeni bir kaos ortamına zemin hazırlamıştı.

Đsrail’in, Türkiye tarafından tanınması, Irak’taki Arap halkın tepkisini çekmişse de Đngiltere yanlısı Irak hükümeti tarafından pek de yadırganmamıştı.

Zira Mısır’da gerçekleşen darbe sonrası, Türkiye-Irak ilişkileri tarihte hiç olmadığı kadar olumlu yönde ilerlemişti. Türkiye’nin, Batı Bloğu’na yakınlaşması ile birlikte gerek Đsrail gerekse Irak’la geliştirdiği bu ilişkiler, Truman Doktrini sonrası Ortadoğu politikasını etkileyen en önemli gelişmeydi. Zira bu gelişme, Arap uluslarının, Türkiye’nin, Batı ekseninde yer alıp almadığı yönündeki kuşkularını tamamen yok etmekteydi.

Sonuç olarak Türkiye, Arap ülkeleri arasından sadece Irak’tan destek görmüştü. Bölgede ise Türkiye-Irak yakınlaşmasına karşılık Mısır-Suriye kutuplaşması ortaya çıkmıştı. Sovyet nüfuzunun artmaya başladığı 1950’li yıllardan itibaren ise Türkiye ile Irak, Arap ülkelerinden tamamen kopma noktasına gelecekti.

42 Kürkçüoğlu, Türkiye’nin Arap…, s.32

43 A.g.e., s. 33.

IV. ALT BÖLGESEL FAKTÖRLER

1918-1960 arası dönemde, Türkiye-Irak ilişkilerini etkileyen bir diğer faktör ise Irak’ta bulunan alt bölgesel unsurların tavırları ile ilgiliydi. Irak, jeokültürel açıdan bir bütünlük oluşturamayan, son derece etnik ve dinsel bölünmüşlüğün yaşandığı heterojen bir yapıya sahipti. Kuruluşundan, Đhtilâle kadar olan dönem içerisinde Irak nüfusunun, % 63’ü Araplar, %18’i Kürtler, % 16’sı Türkmenler,

% 3’ü ise Hıristiyanlardan oluşmaktaydı.44

Türkiye’nin, Irak politikasını şekillendiren önemli unsurlardan bir tanesi de Iraklı Kürtlerdi. Irak nüfusunun yaklaşık olarak %18’ini oluşturan Kürtler, daha çok Irak’ın kuzey bölgesinde Musul, Dohuk, Zaho, Süleymaniye, Kerkük gibi yerleşim yerlerinde yaşamaktaydılar. Tarihsel süreçte, ilk olarak Rusya tarafından, Basra Körfezi’ne inmek amacıyla kullanılmaya çalışılan Kürtler, 19.

yüzyılın son çeyreğinde ise Đngiltere’nin, Irak politikasında önemli bir yer edinmişlerdi. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrası, Osmanlı toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçen Đngilizler için Irak’ın Kuzeyi ile Anadolu topraklarının Güneydoğu’sunu içerisine alan bölgede, bir Kürt Devleti’nin kurulması amaçlanmıştı. Çünkü Đngiltere, Kürt devletini kurarak gerek bu bölgede bulunan petrol alanlarına sahip olabilecek gerekse Türklerin hakimiyet alanlarını sınırlandırarak, Almanların ve Rusların güneye sarkmasını önleyebilecek ve Akdeniz-Hindistan güzergâhının kontrolünü sağlayabilecekti.

Birinci Dünya Savaşı sırasında yapılan taksim antlaşmaları ile Irak üzerinde mandaterlik hakkını elde eden Đngiltere, aynı zamanda bölgeye ajanlarını göndererek Kürtleri ve asturileri, Türklere karşı kışkırtmak istemekteydi.

44 Đlhan Yılmaz, “Geçmişten Günümüze Irak’ta Türkmen Politikası,” Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 12, 2006, s. 129.

Özellikle Binbaşı oel’in, Güneydoğu’daki faaliyetleri sonrasında oel, Đngiliz Hükümeti’ne, Kürt Devleti’nin kurulması konusundaki zorlukları içeren bir rapor sunmuştu.45 Bu raporla birlikte Đngiltere, bölgede henüz herkesin üzerinde uzlaşacağı bir lider bulamamıştı.

Đngiltere, Lozan Antlaşması sırasında, Musul Sorunu’nu kendi lehine çevirebilmek için özellikle Kürtleri, Türkiye’ye karşı kullanırken, Irak’ın kuzeyinde yer alan asturilere de baskı uygulamaktaydı. Zira asturiler de bölgede Hakkâri merkezli bir devlet kurmak istemekteydiler. Đngilizler, kendileri için sorun yaratan asturileri, Musul’a göçe zorlamış, ancak bu olay sonrasındaki gelişmeler, Irak Türkmenlerine yönelik şiddet eylemlerini de beraberinde getirmişti.

1918-1950 arası dönemde, Türkiye ve Irak devletlerinin, iç ortamlarında ortaya çıkan isyan hareketleri, iki ülke ilişkilerini belirleyen temel faktörlerden biridir. Türkiye’nin Şeyh Sait Đsyanı, asturi ayaklanmaları yanında Irak da Kürtlerin baskısıyla karşılaşmıştı. Özellikle 1932 yılındaki Molla Mustafa Barzani Hareketi ile 1946 yılında Mahabad Kürt Özerk Cumhuriyeti’nin kurulması, Irak’ın, dış politika davranışlarını da olumsuz yönde etkilemişti.46

Irak’ta bulunan bir diğer etnik azınlık ise Türkmenlerdi. Lozan Antlaşması sırasında, Türk heyeti tarafından Irak’ta, 146.960 olarak belirtilen Türkmen nüfusu, 1957 yılında ise Irak hükümeti tarafından 136.800 olarak tespit edilmişti.

Daha çok Kerkük, Erbil ve Süleymaniye’de yoğun olarak yaşayan Türkmenler, Musul, Dohuk ve Diyala gibi şehirlerde de bulunmaktaydılar.47

45 Mim Kemal Öke, Belgelerle Türk Đngiliz Đlişkilerinde Musul ve Kürdistan Sorunu(1918-1926), Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1992, s. 62.

46 Turan Silleli, a.g.t., ss. 48-52.

47 Đlhan Yılmaz, a.g.m., s. 129.

Türkmenlere yönelik baskılar, Đngiliz mandaterliği altındaki Irak’ta, Lozan Antlaşması’nın ardından artmaya başlamıştı. 1924 yılındaki “Levi”, 1946 yılındaki

“Gavurbağı” ve 1959 yılındaki “Kerkük” katliamları, Irak’ın kuzeyinde, Türkmenler aleyhine bir dengenin oluşturulmak istenişinin bir göstergesiydi.48 Özellikle 1959 yılında yaşanan “Kerkük Katliamı” sonrası, Türk Kamuoyunda da Irak’taki, Türk soydaşların haklarının korunması gerektiği yönünde, hükümete yönelik baskı uygulanmaya başlanmıştı.

Sonuç olarak Türkiye’nin 1923-1960 arası dönem içerisinde, Irak ile ilişkilerini etkileyen bir çok faktör bulunmaktadır. Ancak, bu faktörlerin oluşması süreci ise temelde, Irak’ın tarihi geçmişinden ve stratejik öneminden kaynaklanmaktaydı. Çünkü Irak’ı, uluslararası alanda önemli kılan unsurların ne olduğunu ortaya koymadan, Türkiye’nin, Irak politikasını açıklamak oldukça güçtür. Dolayısıyla “Irak’ı, uluslararası alanda ve Türkiye için önemli kılan hususlar nelerdir?” sorusunun, Irak’ın jeostratejik önemi ile petrol kaynaklarına sahip olması ile açıklanabileceği kanısındayız.

48 Zafer, 21 Temmuz 1959.

ĐKĐ CĐ BÖLÜM

1918-1922 ARASI DÖ EMDE ULUSLARARASI ALA DA GERÇEKLEŞTĐRĐLE ATEŞKES VE BARIŞ A TLAŞMALARI A

GÖRE IRAK TOPRAKLARI I STATÜSÜ

I. MO DROS ATEŞKES A TLAŞMASI A GÖRE IRAK TOPRAKLARI I STATÜSÜ

1918-1960 arası dönemde, Türkiye-Irak ilişkilerinin anlaşılabilmesi için ilk olarak, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle gerçekleştirilen barış antlaşmalarına göre Irak topraklarının statüsünün incelenmesi gerekmektedir.