• Sonuç bulunamadı

(1946-1950) ARASI DÖ EMDE TÜRKĐYE-IRAK ĐLĐŞKĐLERĐ

C. Komisyon Raporunun Milletler Cemiyeti’nde Görüşülmesi

IV. (1946-1950) ARASI DÖ EMDE TÜRKĐYE-IRAK ĐLĐŞKĐLERĐ

Đkinci Dünya Savaşı, Müttefik Devletler lehine sona ermişti. Savaş sırasında, Monreo Doktrini’nden taviz vererek etkin bir rol oynayan ABD ile 1917 Bolşevik Đhtilâli sonrası yükselen bir güç haline gelen Sovyetler Birliği, savaş sonrası dönemin başat aktörleri olmuştu.

Türkiye ise savaş boyunca denge politikası sürdürmüş, ancak savaş sonrası düzen içerisinde aktif rol almak amacıyla 23 Şubat 1945 tarihinde, sembolik de olsa Mihver Devletlerine karşı savaş ilan etmişti.405

1939-1945 yılları arasında gerek uluslararası alandaki gelişmeler gerekse Irak’ın iç siyasal ortamındaki karışıklıklar, Türk-Irak ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemişti. Ancak savaşın sona ermesinin ardından iki ülke, birbirlerine yeniden yakınlaşmaya başlamıştı. Bu yönde, ilk olarak Irak Kral aibi Abdullah ile uri Sait Paşa, Londra’yı ziyaretlerinin ardından, Irak’a dönecekleri sırada, Đsmet Đnönü tarafından Türkiye’ye davet edilmişler406 ve taraflar, 15 Eylül 1945 tarihinde, Ankara’da bir araya gelmişlerdi. 17 Eylül günü ise Đsmet Đnönü, Irak Kralı aibi Abdullah’ın onuruna verilen yemekte şu ifadeleri kullanmıştı:

“…Türkiye Cumhuriyeti’nin güzel ve sevgili komşusu Irak’ın refahı ve talisi uğrunda sarfettiğimiz değerli çalışmaları büyük alaka ve muhabbetle takip eder ve Irak milletinin bu yolda kat ettiği mesafeleri ve istihsal ettiği neticeleri hakiki bir sevinçle görür. Bütün varlığını ve kudretini memleketinin ve milletinin saadetine ve yükselmesine hazır ve insanlık davasına elinden geldiği kadar hizmet etmekten başka hiçbir gayesi olmayan Türkiye Cumhuriyeti, aynı yüksek şiarı asil komşusu Irak’ta da müşahede etmekte ve bundan dolayıdır ki öteden beri hissen yakın bulduğu memleketinizle kendisini milletlerarası işbirliği alanında bir kat daha yakın görmektedir.

405 Ülman, Đkinci Cihan Savaşı’nın…, s. 44.

406 Canatan, a.g.e., s. 100.

Kuvvetli seciyesi, yüksek milli ve insani idealler sayesinde genç ve dinç Irak Devleti’nin Yakın Şark’ın mühim sulh ve müsalemet amillerinden ve insanlık davasının en samimi hadimlerinden biri olduğu şüphesizdir…”407

Yayınlanan ortak bildiride ise Türkiye-Irak ilişkilerinin dostluk seviyesinde yürütüldüğü belirtilmişti.408 Ayrıca uri Sait Paşa, Irak’a dönerken yaptığı açıklamada, bugüne kadar sürekli olarak Arap Birliği’nden bahsedildiğini, ancak bundan sonra, Birleşmiş Milletler Anayasası çerçevesinde Türkiye, Đran, Afganistan, Filistin, Mısır ve Suriye gibi Ortadoğu devletleriyle de bir işbirliği ortamının kurulması gerektiğini söylemişti.409

Türkiye’nin, 1945 sonrası süreçteki tehdit algılaması, Sovyetler Birliği üzerinde oluşmaktaydı. Bu yönde Türk Hükümeti, öncelikle Batılı devletlerle yakın ilişkiler içerisine girmeye çalışmakla birlikte, yakın kara havzalarında bulunan devletlerle de işbirliğine gitmenin yollarını aramıştı. Türkiye gibi Irak’ın da benzer sorunlarla karşı karşıya kalması, iki ülke ilişkilerinin, 1945 sonrası dönemde gelişmesini sağlamıştı.

Şubat 1946’da ise uri Sait Paşa, Türkiye’yi ziyareti sırasında, iki ülke arasında “Dostluk ve Đyi Komşuluk Antlaşması” imzalanmıştı. 29 Mart 1946 tarihinde imzalanan bu antlaşma, genel olarak 7 madde ve 6 ek protokolden oluşmaktaydı. Antlaşmanın 1. ve 2. maddelerinde taraflar, birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı duymayı ve iç işlerine karışmayacağını taahhüt ederken, 3.

407 Đlhan Turan(haz), Đsmet Đnönü: Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj ve Söyleyişleri(1944-1950), Ankara: TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, 2003, s. 53.

408 Bilal . Şimşir, “Musul Sorunu ve Türkiye-Đngiltere-Irak Đlişkileri,” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 21., Sayı: 63(Kasım 2005), s. 10.

409 A.g.e., s. 11.

maddede de genel mahiyetteki milletlerarası sorunlarda, karşılıklı işbirliği içerisinde olmayı kabul etmişlerdi.410

Antlaşmanın 4. ve 5. maddelerinde ise Türk ve Irak Hükümetleri, herhangi bir sorun ile karşılaştıklarında, ilk olarak Birleşmiş Milletlere başvurmayı taahhüt etmişlerdi.411

Taraflar, 6. maddede de 6 ek protokol konusunda uzlaşıya varmışlardı. Bu protokoller şu şekildeydi:

1) Dicle, Fırat ve Kolları Sularının Düzene Konması Protokolü, 2) Đşlerinde Karşılıklı Yardımlaşma Protokolü,

3) Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Krallığı Arasında Eğitim, Öğretim ve Kültür Đşbirliği Protokolü,

4) Posta, Telgraf ve Telefon Protokolü, 5) Ekonomi Đşleri Protokolü,

6) Hudut Protokolü.

Antlaşmanın “Dicle, Fırat ve Kolları Sularının Düzene Konması Protokolü”nün içerdiği maddeleri doğrultusunda, Türk ve Irak Hükümetleri, iki devlet sınırları içerisinde bulunan Fırat ve Dicle ehirleri’nden yararlanma konusundaki teknik şartları görüşmüşler ve masrafların taraflar arasında eşit bir şekilde karşılanacağı daimi gözetleme istasyonlarının kurulmasını kararlaştırmışlardı.412

“Güvenlik Đşlerinde Karşılıklı Yardımlaşma Protokolü” başlığı altında taraflar, vatandaşların sınır geçişlerinin düzenlenmesini ve suçlular konusunda birbirlerini bilgilendirmeyi karşılıklı olarak taahhüt etmişlerdi.413

410 Reşat Yazıcı, Türkiye, Đslam Ülkeleri: Anlaşmalar ve Mevzuat, Ankara: 1982, s. 140.

411 A.g.e., ss. 140-141.

412 A.g.e., s. 142.

413 A.g.e., ss. 143-144.

“Türk Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Krallığı Arasında Eğitim, Öğretim ve Kültür Đşbirliği Protokolü” çerçevesinde taraflar, BM anayasasına bağlı kalarak eğitim, kültür, sanat, spor…vb. alanlarda münasebet kurmayı kabul etmişlerdi.414

“Posta, Telgraf ve Telefon Protokolü”nde, Türkiye ve Irak devletleri, haberleşme konusundaki güzergâhları belirlemişler ve ücretlerde karşılıklı olarak

% 50 gibi bir indirime gitmeyi kabul etmişlerdi. 415

“Ekonomi Đşbirliği Protokolü”nde ise taraflar, Karma Ekonomi Komisyonu, Gümrük Đşleri, Banka ve Maliye Đşleri, Turizm Đşleri ve Liman Đşleri başlıkları altında düzenleme yoluna gitmişlerdi.416

“Hudut Protokolü” başlığı altında ise taraflar, birbirlerine olan sınırlar üzerindeki 75’er km karelik alanlarda yaşanan sorunlarda, karşılıklı olarak çözüme ulaşmayı taahhüt etmişlerdi.417

Son olarak 7. maddede ise “Bu antlaşma, sınırsız bir süre için yapılmış olup antlaşmanın taraflardan birinin isteğiyle her beş yıl sonunda gözden geçirebilecektir”

ifadelerine yer verilmişti.

Antlaşmanın imzalanmasından sonra uri Sait Paşa, hükümlerin, Irak Meclisi’nde onaylanması konusunda bazı sorunlarla karşılaşmıştı. Meclis’te, uri Sait Paşa’ya, antlaşmanın Irak’ın hür iradesi ile gerçekleşmediğine, Sovyetler Birliği’ne ve Arap Birliği’ne ters düşüleceği konusunda ağır eleştiriler gelmişti.418 Ancak uri Sait Paşa, antlaşmanın kendilerine yarar sağlayacaklarına değinerek

414 A.g.e., ss. 145-149.

415 A.g.e., s. 149.

416 A.g.e., ss, 150-152.

417 A.g.e., ss. 152-159.

418 Canatan, a.g.e., s. 102.

Sadabad Paktı’na aykırı hiçbir madde olmadığının da altını çizmişti.419 Bunun üzerine Irak’taki Süveydi Hükümeti, antlaşmayı uygun bularak yürürlüğe koymuştu.

Türkiye ile Irak arasında imzalanan, Dostluk ve Đyi Komşuluk Antlaşması’nın yanı sıra, aynı tarihte çeşitli alanlarda da uzlaşılar sağlanmıştı. Đlk olarak taraflar, “Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Krallığı Arasındaki Suçluların Geri Verilmesi Sözleşmesi”ni imzalayarak suçluların, adalet makamları yardımıyla iade edilmesini kararlaştırmışlardı. Antlaşmanın, 4. madde doğrultusundaki istisnai durumları ise şöyle sıralanmıştı: Siyasi suçlar ve onlara bağlı eylemler; Askeri Suçlar ve onlara bağlı eylemler; şikayete bağlı suçlarda, şikayet edenin, şikayetinden vazgeçmesiyle kovuşturulmasına son verilmesiyle gereken suçlar;

zamanaşımına uğramış suçlar; beraatına hüküm verilmiş suçlar; taraf devletlerin kanunu gereğince hüküm verilecek olan suçlar.420

Đkinci olarak, Türkiye ve Irak devletleri, “Hukuk, Ceza ve Ticaret Đşlerine Đlişikli Adli Yardım Sözleşmesi”ni imzalayarak, hukuki konularda da karşılıklı yardımlaşma ve işbirliği içerisinde bulunmayı kabul etmişlerdi.421

1946 yılında, Türkiye-Irak arasında gerçekleşen bu antlaşmalar, 18 Ocak 1947 tarihinde, iki hükümet tarafından tasdik edilmişti.422

Sonuç olarak, Đkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte Türkiye, bu dönemde, Arap Ortadoğu’suna karşı daha aktif bir politika izlemeye çalışmıştı.423 Türkiye’nin, Ortadoğu’ya yönelimi, Irak ile olan ilişkilerine de olumlu bir şekilde

419 A.g.e., ss. 104-105.

420 Yazıcı, a.g.e., ss. 160-161.

421 A.g.e., ss. 168 173.

422 Cumhuriyet, 19 Ocak 1947.

423 Kürkçüoğlu, Türkiye’nin Arap…, s. 15.

yansımıştı. Zira iki ülke, savaş sırasındaki durgunluğu üzerlerinden atarak, 1946 yılından itibaren, çeşitli konularda çok sayıda antlaşma imzalamışlardı. Türkiye ile Irak arasındaki bu yakınlaşma düzeyi, Batı Bloğu’nun, Ortadoğu’ya yönelmesinin ardından artarak devam etmiştir.

V. ĐSRAĐL DEVLETĐ’ Đ KURULMASI VE TÜRKĐYE-IRAK