• Sonuç bulunamadı

Günümüzdeki İran coğrafyası, bulunduğu konum itibariyle tarih boyunca çeşitli hareketliliklere sahne olmuştur. Tarihi süreç içerisinde İran ve civarında pek çok devlet kurulmuş, bunun sonucunda bölgenin siyasi, içtimai, ekonomik yapısında daha sonraki devletler ve milletler üzerinde kalıcı etkiler bırakan değişimler yaşanmıştır. İslamiyetin doğduğu sırada İran coğrafyasında, Zerdüştîlik753 dininin resmi din olarak kabul edildiği Sasani İmparatorluğu hüküm sürmekte idi. İslamiyetin yayılması ve civar ülkelere yapılan cihat hareketleri neticesinde Hz. Muhammed İslamiyeti tebliğ etmek amacıyla Sasani imparatoru II. Hüsrev’e bir elçi göndermiş, İmparator ise elçiyi olumsuz cevap ile geri göndermiştir. Takip eden süreç içerisinde İran, İslamiyet’in daha geniş coğrafyalara yayılmaya başlaması ile birlikte sık sık bölgeye hâkim olmak isteyen Müslüman kumandanların akınlarına sahne olmuş, bölgede İslam hâkimiyeti kurulmaya çalışılmıştır Müslümanların İran’a karşı ilk askerî saldırısı Hz. Ebû Bekir

753 Zerdüşt’ün tebliğ ettiği, monoteist bir teoloji içeren inanç ve düşünce sistemine sahip ilk dönem

Mecûsîliği. Mecûsîlik, Zerdüşt’ün tebliğ ettiği, monoteist bir teoloji içeren inanç ve düşüncelerin eski İran inanç ve gelenekleriyle mezcedilmesinden oluşan bir dindir. Bu din, Sâsânîler döneminde yönetici sınıfla da yakından irtibatlı olan rahip sınıfı Mecî’den (Mecûş) hareketle İslâm kaynaklarında Mecûsîlik, Batı kaynaklarında ise Zerdüşt’ün isminden dolayı Zoroastrianism veya Ahura Mazda isminden hareketle Mazdeizm olarak adlandırılır. Ayrıca ateş kültüyle ilgili inanç ve ritüelleri sebebiyle Ateşperestlik adıyla da bilinir. Şinasi Gündüz, “Mecûsîlik”, DİA, İstanbul 2003, XXVIII, s.279.

döneminde başlamış, Hz. Ömer devrinde bu akınlar devam etmiştir. Son Sâsânî hükümdarı III. Yezdicerd zamanında meydana gelen Kadisiye mağlûbiyetlerinden sonra imparatorluğun merkezi olan Irâk Müslümanların eline geçmiş, Arap orduları Sasani İmparatorluğu'nun başkenti Medâin’i ele geçirmişlerdir. Daha sonra III. Yezdicerd’in büyük güçlüklerle topladığı son Sasani kuvveti de Nihavend’de754 mağlûp olmuş, bu zaferden sonra İran ordusu tamamen dağılmıştır. İran’da artık Müslümanlara karşı mahallî hükümdarların idaresindeki kuvvetlerden başka direnecek bir güç kalmamıştır. Otoritesi tamamen sarsılan III. Yezdicerd bir süre daha direnen Fârs’ın düşmesinden önce Kirmân’a kaçıp, oradan da Sistan’a geçmiştir. III. Yezdicerd’in direnişleri bir netice vermemiş ve onun öldürülmesiyle Sasani Devleti tarihe karışmıştır.755 Bölgenin büyük bir kısmı ise Hz. Osman devrinde fethedilmiştir.756 Emeviler757 yönetimi ele geçirince bu bölgede ciddi bir

direnişle karşılaşmıştır. Emevi hanedanının yıkılıp yerine Abbasi devletinin kurulmasında İranlılar rol oynamıştır. Abbasiler, kendilerini iş başına getiren İranlılara borçlarını onları önemli mevkilere getirerek ve mevâlî ile Araplar arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırarak ödemişler, kısa bir süre sonrada devlet merkezi Bizans kültürü etkisindeki Şam'dan İran kültürü etkisindeki Bağdat’a taşınmıştır. Yeni kurulan Abbasi devleti eski Sasani kurumlarından yoğun olarak

754 21/642, İsmail Pırlanta, "Horasan Bölgesinin Fethi Meselesi", C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi,

(2011), c.XV, S.1, s.349.

755 İslam ordularının iran’ı ele geçirmeleri ile geniş bir coğrafyada hakim olan Sasani devleti de

çökmüş oluyordu. 651 yılında en son Sasani padişahı 3. Yezdigerd’in ölümüyle İran artık 1502 tarihine Şah İsmail’in Safevi devletini kurmasına kadar bağımsızlığını kaybedecektir. M. Serkan Taflıoğlu, "İran Türk Safevi Devleti’nin Kuruluşu ve Türk Tarihine Stratejik Etkisi.", Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi Dergisi, c.4, S.13, Kış (2012), s.107.

756 Horasan’ın Hz. Osman dönemindeki fethi Abdullah b. Âmir ile başlamıştır. Zirâ o, Hz. Ömer’in

ölümünden sonra isyan eden Fâris ve Kirmân gibi bölgeleri 29/649 Yılında tekrar itaat altına aldıktan sonra Horasan’a doğru yönelmiştir. Onun bu yönelişinde, Hz. Osman’ın: "Kim önce Horasan’a sahip olursa oranın emiri olacaktır" sözü kuşkusuz etkili olmuştur. İsmail Pırlanta, "Horasan Bölgesinin Fethi Meselesi", a.g.m., s.396.

757 Hulefâ-yi Râşidîn’den sonra 661-750 yılları arasında hüküm süren ilk İslâm hânedanı. İsmail

etkilenmiş, vezirlik makamı Bermekîler758 ve Fazl b. Sehl759 gibi nüfuzlu İranlılara teslim edilmiştir. Ancak İran halkı Abbasilere karşı muhalif hareketlerde bulunmaktan ve her fırsatta isyan etmekten de geri kalmamışlardır. Abbasileri sarsan isyanların en tehlikelisi, Azerbaycan’da başlayan ve kısa sürede Cibal’e760

kadar yayılan Bâbek’in isyanıdır.761 Dinî ve siyasî bir nitelik taşıyan Hürremiyye762

758 Abbâsîler devrinde başta vezirlik olmak üzere çeşitli makamlarda bulunan bir aile. Hakkı

Dursun Yıldız, "Bermekîler", DİA, İstanbul 1992, V, s.517.

759 Fazl b. Sehl, Mecûsî bir ailenin çocuğu olarak 154/771 yı lında Serahs'ta dünyaya geldi.

Babasının bir vesile ile Bermekîler'le tanışması üzerine Yahyâ b. Hâlid b. Bermek'in Hârûn er-Reşîd'e tavsiyesi sayesinde Me'mûn'un maiyetine girdi ve onun davetiyle 190/ 805?806 senesinde Müslümanlığı kabul etti. Hârûn er-Reşîd'in ölümü sonrasında oğulları Emîn ve Me'mûn arasında çıkan iktidar mücadelesinde, askerî ve siyasî yönetimiyle Me'mûn'un halife olmasını sağladı. Kazandığı başarılardan dolayı Me'mûn tarafından sınırsız yetkilerle donatıldı ve kendisine Zü'r-Riyâseteyn lakabı verildi. Devlet yönetiminde İranlı unsurlara ağırlık verdi ve devletin şeklini Sâsânî imparatorluğunun yapısına benzetmeye çalıştı. Me'mûn'un Şia'nın oniki imamından Ali b. Mûsâ er-Rızâ'yı veliaht tayin etmesinde etkili oldu. Bu yüzden Şiî taraftarı olmakla itham edildi. Kendisine muhalefet eden Abbasî devlet adamlarından Herseme b. A'yen'in Me'mûn tarafından öldürülmesine sebep oldu. Bunlarla birlikte çıkan isyanların bastırılmasında gösterdiği başarısızlık yüzünden ve Bağdat'ta Abbâsoğulları'nın Me'mûn'u azletmesi üzerine olayların sorumlusu olarak kabul edildi. Me'mûn'un işleri eline almak üzere çıktığı Bağdat seferi esnasında, 2 Şaban 202/13 Şubat 818'de Serahs'ta suikast düzenlenerek öldürüldü. Fazl b. Sehl her yönüyle Bermekîler'e benzemekteydi. Akıllı, çok cömert, menfaat gözetmeyen, affetmeyi seven, belagat sahibi ve astroloji ilminde ilerlemiş bir insandı. Mesut Can, "Fazl bin Sehl'in hayatı ve şahsiyeti". Selçuk Üniversitesi Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2010, s.80.

760 Cibâl (Irak-ıAcem ),Hakkı Dursun Yıldız, "Abbâsîler", DİA, İstanbul 1988, I, s.39.

761 Hürremi tarafından Azerbaycan'da mevcut Abbâsî yönetimine kar şı 816-838 yılları arasında 22

yıl boyunca sürdürülen ayaklanmadır. Abbasî ordusunda görev yapan Afşın ve Türk askerlerinden müteşekkil ordusu isyancının üzerine yürüdü. 22 yıl süren Babek İsyanı'nda Halife'nin ünlü komutanının önderliğindeki 6 büyük Hilafet Ordusu mağlup edildi. Hürremilerin karargâhı Bezz Kalesi 837 yılında düştü. Babek yakalandı ve 838 yılında Samarra şehrine getirterek işkence ile idamedildi. İsyan tam olarak sonuca ulaşmasa da, Abbasi Halifeliği'nin parçalanmasını hızlandırdı. Ebülfez Elçibey, (ç.Muhammet Kemaloğlu), "Babek ve Azerbaycan Direniş Hareketinin İlk Dönemleri", Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi, S. 8, Haziran (2013), s.23.

762 Hürremiye, halife Me’mun ve Mutasım devrinde (813-842) Azerbaycan’ın Erdebil şehrinin

Hurrem bucağında ortaya çıkıp yayılarak sonradan büyük bir isyana dönüşen batıl bir mezhebin adıdır. Hurremiye adı Samani’ye göre Farsça bir kelime olan ve Türkçe “hoş” anlamına gelen “hurram” kelimesinden türemiştir. Zira bu mezhebin mensupları her hoş olan şeyi mubah saymışlardır. Fakat bu ismin daha ziyade ilk doğduğu yer olan “hurram” nahiyesinden türemiş olduğu ihtimali daha fazladır. Ebülfez Elçibey, "Babek ve Azerbaycan Direniş Hareketinin İlk Dönemleri", a.g.m., s.26.

hareketinin lideri olan Bâbek, 3 Safer 223’te (4 Ocak 838) Halife Mu‘tasım’ın huzurunda idam edilmiştir. Gerdizi esrinde Babek isyanından kısaca bahsetmiştir. Yine bu konuyla bağlantılı olarak Bâbek'le işbirliği yapan Mazyar b. Karin isyanından bahsetmiştir. Eserde Mazyar b. Karin'in İsyan etmesi, üzerine asker gönderilmesi ve yakalanıp cezalandırılma süreci anlatılmıştır. Bu konuda yazılan çeşitli makalelerden bu isyanın yirmi yıl civarında sürdüğü ve Abbasi devletinin zayıflamasında etkili olduğu görülmektedir. Öte yandan Halife Emîn’in Horasan vâlisi olan kardeşi Me’mûn’u veliahtlıktan azletmesi, gayri memnun kitleye İran asıllı anneden doğan Me’mûn’un yanında yer alarak Araplara karşı başkaldırma fırsatı vermiştir. İranlı Tahir b. Hüseyin’in yönettiği ve büyük çoğunluğunu Horasanlıların teşkil ettiği isyancılar, uzun mücadelelerden sonra Emin’i katlederek Me’mun’u hilâfet makamına geçirmeyi başarmışlardır.763 Yeni halife de selefleri

gibi önemli görevlere İran asıllı kumandan ve bürokratları tayin etmiştir. Hatta hilâfete geçişinin ilk yıllarında devleti Merv şehrinden yönetmiştir. Mu’tasım’ın devlet içerisindeki İranlı nüfuzuna karşı bir denge kurabilmek için askeri görevleri Türk asıllı gulâmlarına vermesi,764 bu tarihten sonra İranlıların Abbasi devlet yapısı

içerisindeki rollerinin giderek azalmasına sebep olmuştur.

763 Suriye'de Emin'e karşı isyan başladı. Me'mun'un gönderdiği ordu Emin'in ordularını mağlup etti

ve 813 yılında Emin öldürüldü. 198 (813) yılında Me'mun'a Bağdat'ta biat ettiler. Ebülfez Elçibey, "Babek ve Azerbaycan Direniş Hareketinin İlk Dönemleri", a.g.m., s.25.

764 Nuh b. Esed, Mu'tasım'a isteği üzerine düzenli olarak heryıl hassa ordusunda ve diğer işlerde

görevlendirilmek amacıyla bir grup Türk göndermekteydi. Bu şekilde Mu'tasım'ın emrinde üçbin kadar Türk toplanmıştı. Bu Türklerin Halife üzerinde büyük bir nüfuz kurduğunda şüphe yoktur. Hasan Kurt, "Devlet KurmaSürecinde Samanoğulları", AÜİFD c. XLIV, (2003), S.2, s.117.