• Sonuç bulunamadı

İsmâîl ölmeden önce kendi oğlu Ahmed'i235 şüphesiz Horâsân'a velîaht yapmıştı.236 Müktefî Horâsân ahdini Tâhir b. Alî vasıtasıyla Ahmed'e gönderdi ve livâyı kendi eliyle bağladı (Müktefî). Tâhir b. Alî Buhârâ'ya ulaşınca Ahmed b. İsmâîl ona iyi davrandı, iyilikler yaptı ve pek çok mal bahşetti.

Müktefî 295 yılında Zîlkade (Ağustos 908) ayı içinde öldü.237

Muktedir Halîfeliğe oturdu.238 Horâsân vilayetini Ahmed b. İsmâîl'in elinde tutu.

Buhârâ işlerini düzene koyunca Rey'e gidip o vilayeti de zaptetmek, oranın işlerini de düzene koymak istedi. İbrâhim b. Zeydeveyh ona işaret etti ki "ilk önce Semerkand'a git, kendi amcan İshâg b. Ahmed'i yakala! Horâsân işlerinde karışıklık çıkmasın ki, başında gereksiz işler olmasın" dedi. Ahmed b. İsmâîl Semerkand'a

231 Deylemlilerden ibn Cestân. İbnü’l Esir, VI, s.352. 232 TTK’nın çevirme kılavuzunda gün Salı’dır. (Çeviren).

233 Iki yüz doksan beş senesi Safer ayının on beşinde (25 Kasım 907) vefat etti. Narşahi, a.g.e.,

s.134; 295 yılı Safer ayının ortalarında. İbnü’l Esir, VI, s.380.

234 Narşahi, a.g.e., s.135; İbnü’l Esir, VI, s.380. 235 Ebû Nasr Ahmed. İbnü’l Esir, VI, s.380. 236 Horasan emîri oldu. Narşahi, a.g.e., s.135. 237 krş. İbn Kesir, XI, s.188.

gitti ve İshâg'ı esir alıp Buhârâ'ya gönderdi.239 296 (908/909) senesinde Rey'e gitti ve Muktedir'in ahdi ona ulaştı. Sonra Ahmed Ebû Ca'fer Sa'lug'u Rey'e vâli yaptı. Kendi 297 (909/910) senesinde geri dönüp Herât'a gitti. O yerden Hüseyin b. Alî Merûzî'yi Sîstân tarafına gönderdi, Ahmed b. Sühel, Muhammed b. Muzaffer, İbrâhim b. Yahyâ b. Zeydûye ve Ahmed b. Abdullah'ı onunla gönderdi.

Onlar Muaddel b. Leys'i240 kuşattılar ve Muaddel, Ebû Alî b. Alî b. Leys'i gönderdi.241 Muaddel onu Büst'e ve Ruhûd'a242 gidip mal toplaması için gönderdi. Bu Alî topladığı ordularla Sîstân üzerine gidip oraya sahip olmak istedi. [161] Ahmed b. İsmâîl bunu haber aldı. Herât'tan gelerek (ona) saldırdı ve onun ordularını yendi. Ebû Alî'yi yakalayıp onun mallarının hepsini aldı. Ebû Alî'yi Bağdâd'a gönderdi.243 Hüseyin b. Alî Sîstân'da244 Muaddel ile savaşıyordu.

Muaddel kardeşi (E)bû Alî'nin yakalandığını haber alınca barış yaptı. Hüseyin b. Alî, Sîstân'ı Mansûr b. İshâg'a verdi, kendi Buhârâ'ya gitti.245

Ahmed b. İsmâîl'in haşeminden yiğit bir adam vardı, onun adı Muhammed b. Hürmüz idi. Mûlâ Sayd (Sandeli) diye tanınan Hâricî mezhebinden olan ihtiyar ve deneyimli bir adamdı. Bir gün kendi vazifesinden dolayı arzgaha geldi. Ebû’l-Hasan Alî b. Muhammed el-Ârız'a ısrar etti. Ârız ona “Senin için en doğrusu ribât’a246 (çekilip) oturmaktır çünkü sen çok yaşlandın! ve senden (elinden) bir iş gelmez” dedi. Muhammed b. Hürmüz öfkelendi, Emîrden izin isteyip Sîstân'a gitti, orada kaldı, ahalînin hepsiyle beraber Sîstân'ı kavga yoluyla

239 krş. İbnü’l Esir, VI, s.381.

240 Sicistan hâkimi el-Muaddel İbn b. el-Leys es-Saffâr idi. İbnü’l Esir, VI, s.420.

241 Ebû Ali Muhammed b. Ali b. el-Leys. Sicistan hâkimi el-Muaddel İbn b. el-Leys es-Saffâr idi.

İbnü’l Esir, VI, s.420.

242 Ruhhac. Sicistan hâkimi el-Muaddel İbn b. el-Leys es-Saffâr idi. İbnü’l Esir, VI, s.420.

243 O’nu mağlûp ederek esir almış ve Herat’a geri dönmüştü. Sicistan hâkimi el-Muaddel İbn b.

el-Leys es-Saffâr idi. İbnü’l Esir, VI, s.420.

244 Sicistân. İbnü’l Esir, s.420.

245 El Muaddeli alıp Buhara’ya geri dönmüştü. İbnü’l Esir, VI, s.420. 246 Bağ, han, sınır karakolu, Tekke. bkz. Mehmet Kanar. a.g.e., s.764.

kazandı, Mansûr b. Muhammed'i dışarı attı ve Amr b. Ya'kûb b. Muhammed b. Amr b. Leys'e biat etti. Onların komutanlarının başı Muhammed b. el-Abbâs idi Haffâroğlu diye tanınırdı. Mansûr b. İshâg'ı yakalayıp zindana kapattılar, hutbeyi Amr b. Ya'kûb'un adına okuttular. Ahmed b. İsmâîl (bunu) haber alınca Hüseyin b. Alî'yi tektar Sîstân'a gönderdi ve savaş başladı. Dokuz ay savaş yaptılar. Sonra bu yaşlı (adam) ki ona Mûlâ Sandelî denirdi, hisârın köşesine geldi ve Ebû’l-Hasan Ârız'a “Senin buyruğunu yaptım ve bir ribat aldım, başka ne buyurursun?” dedi. Sonra Amr b. Ya'kûb ve Haffâroğlu Hüseyin'den aman dilediler. Hüseyin onlara aman verdi ve Mansûr b. İshâg'ı salıverdiler. Hüseyin Haffâroğlu'nu yanına aldı ve ona iyi davrandı. Sonra bir gün onun karşısına çıktılar. Amr b. Ya'kûb ve Haffâroğlunu yakalayıp onları tutukladı. Hüseyin şöyle zannetti ki Ahmed Sîstân'ı ona verecek, Ahmed (orayı) Sîmcûri Devâtdâr'a247 verdi, Hüseyin'e o aman alanlarla beraber dönmesini buyurdu. Sonra Amr b. Ya'kûb'u ve Haffâroğlunu 300 (912/913) senesinde Buhârâ'ya götürdü.

Şöyle söylenir ki Ahmed b. İsmâîl avlanmaya çok meraklı idi. Bir gün Garer248 tarafına avlanmaya gitmiş idi, Buhârâ tarafına gidince buyurdu; ordugâhı yakın! Yola ulaşınca Taberistân Vâlisi Ebû’l-Abbâs Sa'lûki'den249 mektup ulaştı250 ki (mektupta) Hasan b. Alî b. Hasan b. Amr b. Alî b. El Hüseyin b. Alî b. Ebi Tâlîp -Radiallahu Anhüm- ki ona “Hasan Utrûş” 251 denirdi onun isyan ettiği

247 Sîmcûr ed-Davâtî. İbnü’l Esir, VI, s.420; Sîmcûr ed-Devâtî, Erdoğan Merçil, “Sîmcûrîler

I-Simcûr ed-Devatî”, İÜ Tarih Dergisi, S: 32, 1979, s.71; Divit taşıma ve muhafaza görevi olup, isminin manası kesin olarak anlaşılamıyor. Ancak ismin sonundaki cür (çur) 'un Türkçede rütbe ve unvan olarak has isimlerin sonunda kullanılması, Sîmcûr'un türkçe bir ad olduğun açıkçaca gösteriyor. Erdoğan, Merçil, “Sâmânîler Devletinde Türklerin Rolü”, İÜ Tarih Dergisi, (Hakkı Dursun Yıldız’a Hatıra) S.35, 1994, s.256.

248 Firabr (veya fararb). İbnü’l Esir, VI, s.434.

249 Taberistân Valisi Eb'ul Abbâs. İbnü’l Esir, VI, s.434. 250 krş. Narşahi, a.g.e., s.136.

251 Ebû Muhammed el-Hasen b.Alî b. el-Hasen el-Utrûş el-Hüseynî (ö. 304/917).Deylem ve

Taberistan’da hüküm süren Zeydîler’in üçüncü hükümdarı (914-917). İsa Doğan, “Hasan el-Utrûş”, DİA, İstanbul 1997, XVI, s.356. el-Hasan b. Ali el-Alevî-Atrûş. İbnü’lEsir, VI, s.434; Hasan b. Ali el-Utruş. V.V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, a.g.e., s.231.

söyleniyordu.252 Mektubu okuyunca şaşkınlık geçirdi ve çok umutsuz oldu. Sonra

başını göğe çevirdi, Yarab! yerin ve göğün takdiri senindir, (eğer) ki bu Padişâhlık253 benden gidecekse sen benim canımı al! Dedi. Ve ateşe verdirdiği

ordugâhına geri geldi. Ancak, bu iyi bir fal değildi.

Ahmed b. İsmâîl'in her gece kapısında duran bir aslanı vardı, hiç kimse onun yanına yaklaşamazdı. O gece o aslanı getirmediler, ayrıca o ashaptan diğer kimseler de kapıda uyumadılar. Sonra geceleyin kölelerden bir kaç kişi içeri geldi ve onun boğazını kestiler.254 Bu olay 301 yılının Cemazeyilahir ayının yirmibirinde (22 Ocak 914) Perşembe255 günü meydana geldi.256[162] Onu oradan Buhârâ'ya götürdüler ve defnettiler257 ve topluluktan birilerini bu kötülüğü

yapanların ardından gönderdiler. Katibi Ebû’l-Hasan Nasr b. İshâg'ı kölelerle birlikte olup Emîr Şehîdi öldürmekle suçladılar.258 Onu yakaladılar ve astılar, olaya

karışanlardan bazılarını da yakaladılar ve öldürdüler.259 Ve şüphesiz Ahmed b.

İsmâîl'e "Emîr Şehîd" lakabını verdiler.260