• Sonuç bulunamadı

Bölgede Ticaret Yapanların Karşı Ülkelere Güven Dereceler

TİCARİ İLİŞKİLER ÜZERİNE BİR UYGULAMA

3. TÜRKİYE’YE SINIR KOMŞUSU ÜLKELERLE TİCARET ÜZERİNE UYGULAMA

3.5. Verilerin Analiz

3.5.3. Bölgede Ticaret Yapanların Karşı Ülkelere Güven Dereceler

Türkiye ve bölge açısından en güvenilir ve uzun dönemde ilişkilerin ve ticaretin yoğunlaşacağını düşündüğünüz pazar/pazarlar hangileridir? şeklindeki önem derecesine göre sıralama yapılması istenen soruya verilen cevaplara göre oluşturulan tablo aşağıdaki gibidir.

Tablo 3. Ülkelerin Güven Sıralaması

KARŞI ÜLKELER Ortalama Medyan

İran 1,55 1,00

Nahcivan (Azerbaycan) 1,77 2,00

Gürcistan 3,14 3,00

Ermenistan 3,54 4,00

Bu sonuç, İran ile Türkiye’nin çok uzun zamanlardan beri ticari ilişkisinin olması ve bu ülkenin köklü bir devlet geleneği dolayısıyla daha az problemlerin yaşanmasının neticesi olabilir. Nahcivan gibi Türkiye ile aynı tarih, kültür ve etnik kökene sahip bir ülkenin ikinci derecede güvenilir ülke olarak değerlendirilmesi de, bağımsız devlet geleneğinin bu ülkede çok yeni yerleşmesinin bir sonucu olabilir. 3.5.4. Ermenistan İle Ticarete Yönelik Olarak Bölgede Ticaret Yapanların Düşünceleri

Bölgede ticaret yapan firma sahip veya yöneticilerine öncelikle kapalı olan Ermenistan sınır kapısının açılmasını isteyip istemedikleri sorulmuş ve daha sonra da ayrı sorularla, sınır kapısının açılmasını isteme ya da istememe gerekçelerini önem derecesine göre belirlemeleri istenmiştir. Buna göre, Ermenistan sınır kapısının açılıp açılmaması yönündeki genel eğilim aşağıdaki gibi olmuştur.

Tablo 4.. Ermenistan Sınır kapısının Açılıp Açılmaması Yönündeki Düşünceler

Frekans Yüzde

Evet 76 65,5 Ortalama 3,15

Hayır 40 34,5 Medyan 3,00

Cevapsız 0 - Mod 2

Toplam 116 100 Standart Sapma 0,916

Burada üzerinde durulması gereken husus, Ermenistan sınır kapısının açılmasını isteme konusunda zaman içerisinde yaşanan gerilemedir.

2000 yılında İktisadi Araştırmalar Vakfının “Iğdır İlinin Ekonomik Gelişmesi” konulu yaptığı toplantıda sunulan bildiri için yapılan ankette de bu soru sorulmuş ve %100’e yakın oranda bu kapının açılması yönünde bölgede ticaret yapanlar fikir beyan etmişlerdir (Karabulut; 2000: 126). Oysa bu oran şimdi %65,5’e düşmüş bulunmaktadır. Yine daha çok Kafkas kökenli vatandaşların yaşadığı Iğdır ili özelinde ise bu oran %50’ye kadar düşmektedir. Yine, Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum ilinde 4200 kişiye uygulanan ankete dayalı bir çalışmada (Eğilmez; 2005), Ermenistan sınır kapısı açılmalı mı? sorusuna;

• % 79 hayır, • % 13 evet,

• % 8 farketmez şeklinde cevaplar verilmiştir.

Ermenistan sınır kapısının açılması yönündeki istekliliğin 2000 yılından 2005 yılına gelindiğinde düşmesinin temel sebebi, üstte belirtilen Ermenistan’ın Türkiye’ye ve Azerbaycan’a yönelik uyguladığı düşmanca politikalardır. Türkiye’nin Ermenistan sınır kapısının açılmasına yönelik olumsuz bakışının temel sebebi de bu sorunlardır. Bu sorunların çözülmesi durumunda, tarihte uzun yıllar Türklerle birlikte yaşamış ve Türkiye’nin sınır komşusu olan bu ülkenin öncelikle kendisinin büyük menfaatleri olacaktır.

Hiçbir denize bağlantısı olmayan Ermenistan’ın hem ekonomik hem de politik istikrarı için Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olması önem arz etmektedir. Ermenistan’ın Türkiye ile iyi ilişkiler kuramamasının temel üç sebebi vardır (Kantarcı ve diğerleri:2002;120).

• Hiçbir hakkı olmamasına rağmen, Türkiye’den toprak talebinde bulunması, • Asılsız soykırım iddialarının sürekli gündeme getirilmesi ve

• Karabağ sorununun çözümünde uzlaşmaz bir çizgi izlenmesi.

İşte Ermenilerin bu üç yanlış politikası Türkiye ile normal diplomatik ilişkiler kurmasına engel olmaktadır. Aslında, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yaşanan sorunların kaynağının bugün Ermenistan’da oturan Ermenilerin olmadığı, asıl kaynağın tarihi süreç içerisinde ABD’ye ve diğer gelişmiş ülkelere yerleşen ve bu ülkelerde etkin hale gelen Ermeni diasporasıdır denilebilir. Konuyla ilgili birçok araştırma yapan Şenol Kantarcı’nın bu konudaki tespiti aynen şöyledir: “Bugün Fransa’nın (sözde) soykırımı kabul etmesi, yarın diğer Avrupa ülkelerinin haçlı zihniyetiyle gündemlerine getirecekleri karar tasarısını ABD’nin henüz kabul etmemesinin altında, şimdilik bölgedeki çıkarlarının yattığının, unutulmaması gereken bir gerçek olduğu kabul edilmelidir. Planlı bir şekilde Kongresi’nde sürüncemede bırakması da, “bölgede güçlenmesi istenmeyen Türkiye’ye karşı yapılması düşünülen yaptırımlarda kullanılacak bir koz olarak” tutulması olarak değerlendirilmelidir” (Kantarcı; 2004: 361). Bu nedenle, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesini ya da sınır kapılarının açılması incelenir ve değerlendirilirken, işin ekonomik boyutunun dışında mutlaka uluslar arası siyasi boyut ve çıkarlarında hesaba katılması gerekmektedir. Aksi takdirde, yanlış sonuçlara gitmek çok muhtemeldir. Bütün bunlar, dışarıya da bağlı olarak Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı üstte de belirtilen yanlış politikalar uyguladığını göstermektedir. Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için de Ermenistan’ın bu politikaları terk etmesi ve normal komşuluk ilişkilerine dönmesi gerekir. Aksi takdirde, çözüm zorlaşır.

Kısaca, Ermenistan sınır kapısının açılmasını isteyenlerin oranı fazla çıkmasına rağmen, bu konuyla ilgili 2000 yılındaki yapılan anket sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, gittikçe Ermenistan’ın aleyhine bir değişim olduğu görülmektedir. Ermenistan sınır kapısının açılmasını ve açılmamasını isteyenlerin temel gerekçelerinin neler olduğuna yönelik sorulan soruya belirtilen gerekçeler ise aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir.

3.5.4.1. Ermenistan Sınır Kapısının Açılmasını İsteme Gerekçeleri

Ermenistan sınır kapısının açılmasını isteyenlerin temel gerekçeleri olarak işaretledikleri cevapların ortalamaları dikkate alındığında sırasıyla;

• Ticaretle diğer ilişkilerin ayrı tutulmasının gerekliliği ( ortalama; 1,71),

• Bizim satmadığımız malları İran ve Gürcistan gibi ülkelerin bizden alıp satarak kâr etmeleri (ortalama; 2,39),

• Bu kapı açılırsa bizim, dolayısıyla Türkiye’nin büyük kazanç elde edeceği (ortalama, 2,59) gerekçeleri önemli bulunmaktadır.

Ermenistan kapısının açılmasını isteyenlerin temel gerekçelerinin ekonomik olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, uzun dönemli bir perspektifle bakıldığında ve tarihi olaylar da dikkate alındığında, konunun ekonomik gerekçelerinin dışında da sebepleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, Ermenistan sınır kapısının açılmasını istemeyenlerin temel gerekçeleri yol gösterici niteliktedir.

3.5.4.2. Ermenistan Sınır Kapısının Açılmasını İstememe Gerekçeleri

Ermenistan sınır kapısının açılmasına hayır diyenlerin, bu cevaplarını hangi gerekçeyle söyledikleri sorulduğunda, verilen cevaplar aşağıdaki gibi olmuştur.

• Türkiye’nin Ermenistan sınır kapısını açarsa, Azerbaycan’ı kaybedeceği (ortalama; 1,65), • Ermenilerin Türkiye’ye ve Azerbaycan’a karşı yürüttükleri yanlış politikalardan dolayı

sınır kapısının açılmasını istememe (ortalama; 2,33) ve,

• Türkiye için Ermenistan pazarının çok önemli bir pazar olmadığıdır (ortalama; 3,10). Görüldüğü gibi, ortaya çıkan sonuçlara göre, Ermenistan sınır kapısının açılmasını istemeyenlerin gerekçeleri, Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı yanlış uyguladığı üstte belirtilen politikalar ve Türkiye’nin de bunlardan vazgeçmesi gerektiğini sürekli bu ülkeye ilettiği, Azerbaycan toprağını işgal etme, Türkiye’den toprak talep etme gibi konularla ilgilidir. Yine, sınırın açılmasını istemeyenlerin önemli vurgularından birisi, Ermenistan’ın ekonomik önemsizliğidir. Diğer bir anlatımla, bu gruptaki cevaplayıcılar açısından, ekonomik gerekçeler dışındaki sebepler ön plana çıkmaktadır denilebilir.

Bütün bu gerekçeler dikkate alındığında, Ermenistan ile ilgili kararlarda kısaca, Mustafa Kemal Atatürk’ün 18 Kasım 1921’de Azerbaycan Büyükelçiliği’nin açılışı esnasında söylediği; “Azerbaycan Asya’daki kardeş hükümet ve milletler için bir temas ve ilerleme noktasıdır…” (Satıcı, 2004; Kars) sözü hem özel teşebbüs hem de devlet tarafından her daim güncel tutularak hareket edilmelidir.

4. SONUÇ VE ÖNERİLER

Sonuç olarak, çalışmanın temel hipotezlerinin kabul edildiği görülmektedir. Sadece, Azerbaycan bölge ülkeleri içerisinde en güvenilir ülkedir şeklindeki hipotezin bölge geneli için red edildiği söylenebilir. Çünkü, bölge genelinde en güvenilir ülke olarak İran’ın çıktığı görülmektedir. Bunun temel sebebi, bu ülkenin oturmuş bir devlet sisteminin olması ve uzun tarihlerden beri Türkiye ile ticari faaliyeti olan bir ülke olmasıdır. Bölge ticareti için şu genel tespiti yapmak mümkündür: dış ticaretle uğraşan birimlerimizin artık eskiden olduğu gibi bir devlet desteği istemedikleri sonucu ortaya çıkmaktadır. İstenen; devletin etkin bir düzenleyici ve tıkanıklıkları ivedilikle çözücü bir mekanizma olarak görev yapmasıdır. Bu durum, bölgede müteşebbislik anlayışının geliştiğine işaret etmektedir.

İster sınır ticaretiyle olsun, ister Sınır Ticaret Merkezleri’nde gerçekleştirilen ticaretle olsun ve isterse normal dış ticarette olsun bölgedeki ticarette uzun dönemli hedef ve menfaatler için şu hususlara dikkat edilmesi faydalı olabilir.

• Bölgede ticaret yapacak firmaların ticari sicilleri mutlaka araştırılıp ona göre dış ticaret izni verilmelidir. Aksi takdirde, yaşanacak olumsuzluklar, hem il müteşebbislerini zorda bırakabilecek hem de karşı ülkeler nezdinde ülkemizin itibarına zarar verebilecektir. Ankete katılan firma sahiplerinin %50’ye yakın bir bölümü açık uçlu olarak sorulan soruya, bu doğrultuda cevaplar vermişlerdir. Kısaca, “kısa dönemli yüksek kâr politikası” yerine, uzun dönemli “istikrarlı ve sürekli kâr politikası” uygulanmalıdır.

• Sınır Ticaret Merkezleri’nde ticaret izni verilirken dengeli bir dağılım yapılmasına her müteşebbisin bu ticaretten yararlandırılmasına özen gösterilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, monopolleşmenin olması ve refahın bölgeye yayılması zorlaşabilecektir.

• Bölgede ortaya çıkan ticaret avantajına rağmen, gerçekleşen ticaret hacmi arzulanan seviyede değildir. Bunu, Türkiye’nin Azerbaycan’ın ihracatındaki payının %5,1 ve ithalatındaki payının %8,2 olması ve İran ile ihracat ve ithalatının yaklaşık %1-2 civarında bir pay tutması doğrulamaktadır.

• Bölgedeki ticarette yaşanan en önemli sorun, bürokrasidir. Bölgede ticaret yapan insanların eğitim düzeyinin çok yüksek olmadığı düşünüldüğünde, bu engelin aşılmasında büyük sıkıntılar yaşanacağı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, kamu temsilcilerinin bu sorunun asgariye indirilmesi için çaba sarfetmeleri gerekmektedir.

• Bölgedeki kültürel ve sosyo-ekonomik yapı girişimcilik ruhunun zayıf kalmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, bölgede kamunun özellikle altyapı yatırımlarına ağırlık vermesi ve bunun yaratacağı pozitif dışsallıkları desteklemesi gerekmektedir. Bunun için bölgede ticaret ile uğraşanlara kolaylık sağlayacak ve yardımcı olacak iyi işleyen her ilde danışmanlık birimleri oluşturulabilir.

• Ermenistan sınır kapısının açılması konusunda, ekonomik, sosyal, siyasi, iç ve dış politika unsurları birlikte değerlendirilerek, uygun bir devlet politikası çerçevesinde birlik içinde hareket edilmesi uygun yoldur ve konuyla ilgili daha fazla bilimsel çalışmalar yapılabilmesi için kamu ve özel sektör tarafından destek yolları aranmalıdır. Ulaşılan bilimsel sonuçlara uygun bir kamu politikası belirlenmelidir.

• Saha araştırması sonuçlarına göre, bölgenin kalkınmasında kamu sektörünün özel sektörün önünü açıcı ve ticaretteki engelleri kaldırıcı bir rol üstlenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

• İran dışındaki ülkelerle dış ticaret olanağı SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkmıştır. Bu ülkelerin uzun dönemde Türkiye ile bağlantılı bir ticaret ve ekonomi politikası uygulayabilmeleri için onlarında yararına olacak sınır ticareti de dahil bölgeye özgü “pozitif ayrımcılıklar” uygulanabilmelidir.

• Ulaşım maliyetleri ticaretten elde edilen kazançların değerlendirilmesinde önemli bir belirleyicidir (Krugman; 1995; 857-879 ve Justman, 1994: 742)). Bu nedenle, bölge ülkeleriyle sınır olan, diğer bir anlatımla, en az ulaşım maliyetiyle bu ülkelere ürün aktarabilecek olan bölgede, ihraç ürünlerinin üretilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı ve teşvikler uygulanmalıdır. Bu uygulama, özellikle bölgede hammaddesi bulunan ürünlerde yoğunlaştırılmalıdır.

• Komşu ülkelerle ticaret dışında ilişkilerin gelişmesini ve yakınlaşmayı sağlayacak uygulamalar da yapılmalıdır. Örneğin, Türki Cumhuriyetlerinden burslu olarak getirilip Türkiye’de eğitim olanağı tanınan öğrencilerin sınırı Ermenistan ve İran’ı da kapsayacak şekilde genişletilebilir. Ayrıca, komşu ülkelerle ortak, bölgeye yönelik çalışan bir enstitü ya da belli bir konuda uzmanlaşan, ancak etkin olan bir üniversite oluşturulabilir. Manas ve Ahmet Yesev-i Üniversitelerinin küçük ve iyi işleyen bir benzeri oluşturulabilir. Iğdır ili böyle bir oluşum için uygun koşullara sahip gözükmektedir. Bunun gibi çabalar, diğer sektörlerdeki ilişkileri de geliştirebilir.

• Ticari canlılığın oluşması ve bunun gelecekte devam etmesi için Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Projesi’nin kısa sürede hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu proje Türkiye’nin bölgedeki ticari ve siyasi etkinliğini pekiştirecek, Kars ve Ardahan’da yok denecek kadar az gerçekleştirilen ticaretin artmasını sağlayacaktır. Bu yolun hayata geçirilmesiyle Türk ürünlerinin Orta Asya ve Rusya’ya akışı da hızlanacaktır. Diğer taraftan, bu projenin işlerlik kazanmasıyla birlikte, Ermenistan, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’ndan sonra bir kez daha siyasi ve ekonomik açıdan çevrelenmiş olacaktır.

KAYNAKLAR

BRENT, Robert J., Country Estimates of Social Discount Rates Based on Changes in Life Expectancies, KYKLOS, Vol. 46, 1993.

ÇINAR, Bulut, Gonca OĞUZ, “İran, Azerbaycan ve Demokratik Model Olarak Türkiye”, Uludağ Üniversitesi I. Ulusal Genç Bilim Adamları Sempozyumu, Değişen Dünyada Türkiye’nin Önemi, 6-7 Mayıs 2004.

DIJK, Jouke Van, Hendrik FOLMER, The Concequences of Interregional Labor Mıgration For Regioanal Labor Market: Theory, Methodology And Dutch Experience, The Review of Economics And Statistics, LXVIII(1), February 1986.

EHMEDOV, Nazim, Naxçıvan İqtisadiyatı İnkişaf Yollarında, “Elm” Neşriyatı, Bakü, 2005.

FADAHUNSİ, Akin, Peter ROSA, Entrepreneurship and Illegality: Insights From Nigerian Cross- Border Trade, Journal of Business Venturing, 17 (2002).

FAN, C. Simon, “Quality, Trade, and Growth”, Journal of Economic Behavior & Organization, Volume 55, Issue 2, October 2004.

FEDER, Gershon, On Exports And Economic Growth, Journal of Development Economics, 12 (1982). FEIGL, Erich, AMyth of Error, Amalthea, 1999.

HALAÇOĞLU, Yusuf, Ermeni Tehciri, Babıali Kültür Yayıncılığı, İstanbul 2004.

HÜSEYNOV, Fuad, “Azerbaycan’ın Jeopolitik Konumu, Enerji Kaynakları ve Dış Ekonomik İlişkiler Sistemi”, Dış Ticaret Dergisi, Yıl 6, Sayı 20, Ocak 2001.

JACQUEMIN, Alexis, Andre SAPIR, “International Trade and Integration of The European Community”, European Economic Review 32 (1988), 1439-1449, North-Holland.

KANTARCI, Şenol, “ABD-AB Kıskacında Türkiye- Ermenistan İlişkileri”, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü 2003, www.stradigma.com, Aylık Strateji ve Analiz e-Dergisi (Giriş: 14.09.2004).

KARACA, Ayhan, “Azerbaycan’da Ekonomik Dönüşüm Süreci ve Reformların 10 Yılı”, Dış Ticaret Dergisi, Özel Sayı, Ocak 2002.

KARABULUT, Kerem, Doğu’da Yakalanan Kalkınma Fırsatı: Ticaret- Bir alt Bölge Uygulaması-, Atlas yayınları, İstanbul, 2005.

KARABULUT, Kerem, “Iğdır Ekonomisinin Gelişmesinde Ticaretin ve Özellikle Sınır Ticaretinin Yeri ve Önemi”, İktisadi Araştırmalar Vakfı, Iğdır İlinin Ekonomik Kalkınması Semineri, Iğdır, 2000.

KILIÇKAYA, Hüsamettin, Komşu ve Çevre Ülkeler İle Ticareti Geliştirme Stratejisi, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Anlaşmalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2004.

KOSGEB, “İran İslam Cumhuriyeti”, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme Merkezi, 2002.

KRUGMAN, Paul R., Maurice OBSTFELD, International Economics Theory and Policy, Harper Collins Publishers Inc., New York, 1991.

KRUGMAN, Paul R., Anthony J. VENABLES, Globalization And The Inequality of Nations, The Quarterly Journal of Economics, Vol. CX, Issue 4, November 1995.

LAÇİNER, Sedat, Türk Ermeni İlişkileri, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2004.

LEHTONEN, Markku, “The Environmental-Social Interface of Sustainable Development: Capabilities, Social Capital, Institutions”, Ecolojical Economics, Volume 49, Issue 2, 1 June 2004. MALECKİ, Edward J., Entrepreneurship in Regional And Local Development, International Regional

Science Review, Vol. 16, 1994.

MOSCHOS Demetrios, Export Expension, Growth And The Level of Economic Development, Journal of Development Economics, 30 (1989).

OLOFSDOTTER, Karin, Johan TORSTENSON, Economic Integration, Market Size and The Welfare Effects of Trade Liberalisation, Weltwirtschaftliches Archiv, Vol. 134 (2), 1998.

OSKAM, A. J., M. H. C. KOMEN, P. WOBST, A. YALEW, Trade Policies and Development of Less- Favoured Areas: Evidence From The Literature, Food Policy, Volume 29, Issue 4, August 2004.

PACK, Howard, Endogenous Growth Theory: ıntellectual Appeal and Empirical Shortcomings, Journal of Economic Perspectives, Vol: 8, Num: 1, Winter 1994.

PARR, J. B., Regional Economic Development: An Export Stages Framework, Land Economics, 75(1), 1999.

RACO, Mike, Assessing Community Participation in Local Economic Development- Lessons for The New Urban Policy, Political Geography, Volume 19, Issue 5, June 2000.

REINHARD, Uwe E., Economists in health Care: Sawiors, or Elaphants in a porcelain Shop?, The American Economic review, Vol. 79, No. 2, 1989.

SECKELMANN, Astrid, “Domestic Tourism-a Change for Regional Development in Turkey?”, Tourism Management 23 (2002), 85-92.

SENGENBERGER, Werner, Local Development And İnternational Economic Competition, International Labour Review, Vol. 132, No. 3, 1993.

SONG, B. N., A Teory of Regional Economic Growth: Growth Poles and Development Axes, University of Southern California, Ph. D., 1970.

Outline

Benzer Belgeler