• Sonuç bulunamadı

3.4 Bölge Kalkınma Ajansları’nın Kurulma Gerekçeler

     Küreselleşme, siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel değişim dinamiklerini kapsayan

çok yönlü bir süreçtir. Küreselleşme sürecinde, ulus devletin hakimiyeti sarsılmış, devletin etkin ve sınırlı bir yapıya kavuşturulması gereği ortaya çıkmıştır. Bu gerekliliğin etkisiyle, küreselleşme eğilimleri yanında bölgeselleşme ve yerelleşme eğilimleri de devletin politika belirleme alanındaki gücünü; uluslararası kuruluşlar, bölgesel birlikler ve yerel yönetimler ile paylaşmasını gerektirmiştir. Ulus-devlet, özellikle savunma ve ekonomi alanındaki yetki ve sorumluluklarını uluslararası ve bölgesel anlaşmalara göre yeniden tanımlamak ve bu alanlarda ülke içi politikalarını uluslararası ve bölgesel otoritelerin kuralları doğrultusunda belirlemek durumunda kalmıştır. Bu doğrultuda, BKA’ların kurulma gerekçelerinin temelinde yer alan ekonomik ve siyasi gelişmeler üzerinde durulmalıdır.

Küreselleşme süreciyle birlikte, üretim sürecinde büyük ölçekli, kitlesel üretime dayalı fordist üretim olarak adlandırılan yapıdan küçük ölçekli ve esnek üretim teknolojilerine dayalı, KOBİ’ler üzerine inşa edilen ve post-fordizm olarak adlandırılan üretim sürecine geçiş yaşanmıştır. Bu süreçte, üretimin adem-i merkezileşmesi ve KOBİ’lerin üretimdeki ağırlığının artması söz konusudur. Bu dönüşüm kalkınma sürecinde ulusal ekonomi ve ulusal kalkınma anlayışını zayıflatıp yerine yerelleşme ve yerel kalkınmayı güçlendirmektedir (Ataay, 2005: 16).

Ekonomik gelişmede KOBİ’lere ağırlık veren bu yaklaşım, yerel topluluklara ve yerel yönetimlere de önemli roller vermekte, yerel yönetimler ekonomik gelişmeye katalizörlük yapmaktadır. Yaklaşım yerel yönetimlere, yerel kaynakları harekete geçirerek yerelliğin rekabet gücünü artırmak, girişimcilere teşvik ve muafiyetler biçiminde destekler sunmak ve yereldeki ekonomik potansiyelin ortaya çıkarılması yoluyla yabancı sermaye yatırımları açısından cazibeyi arttırmak gibi işlevler yüklemektedir (Çelepçi, 2006: 20). Böylece post-fordizm olarak adlandırılan yaklaşım günümüzün rekabetçi küreselleşme sürecine uyum açısından, KOBİ’lere dayalı bir sanayileşme stratejisiyle yerelleşmeye dayalı bir yönetsel reform programının birlikte hayata geçirilmesinin zorunluluğu olduğunu ileri sürmektedir (Ataay, 2005: 17-18).

1970’li yıllardan sonra artan küreselleşme eğilimleri, ekonomik kalkınmanın ve bölgesel gelişmenin itici gücü olarak yerel dinamiklerin önemini arttırmış ve yerel kalkınma yaklaşımları kalkınma anlayışında merkezi bir öneme sahip olmuştur. Ürün, sermaye ve işgücü piyasalarında artan ölçüde dışa açılımın yaşandığı, rekabet olgusunun arttığı ve küresel bir nitelik kazandığı yeni dünya ekonomisinde, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerle birlikte, bilgiye olan ihtiyaç da artmıştır. Diğer taraftan, bilgiye erişmede ve tabana yaymada, hem kamu yönetimindeki merkeziyetçi bürokratik yapılanmalar, hem de iş dünyasındaki ölçek ekonomileri rasyoneli üzerine kurulu piramide benzer hiyerarşik firma örgütlemeleri yetersiz kalmaya başlamıştır (Çelepçi, 2006: 22). Bilginin başlı başına bir üretim faktörü durumuna geldiği ve küresel ölçekte rekabetin arttığı yeni dünya ekonomisinde; esneklik kabiliyeti yüksek küçük ölçekli birimler ile yatay düzlemde ağ-şebeke

(network) etkileşimleri temelinde örgütlenmiş kurumsal yapılanmalar önemlerini arttırmışlardır. Bu kapsamda yeni kalkınma yaklaşımlarında merkezi idare ve kamu sektörü yanında, yerel birimler ile özel sektör ve STK’lara, daha da önemlisi yatay düzlemde işbirliği ve ortaklık sağlama amacıyla oluşturulan kurumsal yapılanmalara önemli işlevler düşmektedir (Koyuncu, 2006: 2-3).

Merkezi idare yanında yerel birim ve özel sektör ve STK’ları ön plana çıkaran bir yapıyı temsil eden Bölge Kalkınma Ajansları’nın daha iyi anlaşılması için tanımları üzerinde durulmaktadır. Bölge Kalkınma Ajansı dünyadaki değişik örneklerine bakıldığında tek bir tanımı olmadığı anlaşılmaktadır. Bir tanıma göre BKA, bir ülkenin belli bir coğrafi bölgesi içerisindeki özel ve kamusal tüm şirketler, yerel otoriteler ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği sağlayarak o bölgenin ekonomik kalkınmasını hedefleyen ve yasal bir hükme dayanarak kurulan yapılardır (Koçberber, 2006: 37).

DPT’nin 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporunda bölgesel kalkınma ajansları, “merkezi hükümetten bağımsız bir idari yapıda, sınırları çizilmiş bir bölgenin girişimcilik potansiyelini geliştirip canlandırmak ve böylece ekonomik kalkınmaya katkı sağlamak amacıyla kurulmuş ve faaliyetlerini kamunun veya özel sektörün finanse ettiği kuruluşlardır” şeklinde tanımlanmıştır (Avaner, 2005: 243).

Avrupa Bölgesel Kalkınma Ajanslar Birliği’ne (EURADA) göre ise BKA, sektörel ve genel kalkınma problemlerini belirleyen, bunların çözümüne yönelik olanakları ve çözümleri geliştiren projeleri destekleyen yapılardır (www.eurada.org). Başka bir tanıma göre BKA’lar, yerel ve bölgesel kamu yönetiminin dışında, kamu tarafından finanse edilen ve iktisadi kalkınmayı teşvik etmek üzere oluşturulan bölgesel temeli olan kuruluklardır (Hughes, 1998: 2). En geniş BKA tanımı ise, merkezi yönetimden bağımsız sınırları belli bir bölgenin sosyo-ekonomik koşullarını geliştirip canlandırmak amacıyla kurulmuş, faaliyetlerini tamamen ya da kısmen kamunun finanse ettiği yarı-özerk kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır (Uzay, 2005: 71).

Tanımlar ışığında BKA’lar: Özerk olmalı, bölgeye ilişkin kararları bağımsız olarak almalı, amaçları yeterince geniş olmalı ve bu amaçlar uygulanabilir projelere dönüştürülebilmeli (Roberts, 2000: 75), KOBİ’leri desteklemeli, içe dönük yatırımları teşvik etmeli, bölgesel rekabet gücünü arttırmalı, endüstriyel alt yapıyı sağlamalı, temelde yerli firmaları desteklemeli, diğer bölgesel kurumlarla politikaları koordine etmeli (EURADA, 1999: 17) gerekli mali kaynağa sahip olmalı, güçlü teknik personeli bünyesinde barındırmalıdır.

BKA’lar herhangi bir bölgeye kurulabilmesi için bazı hususlar göz önünde bulundurulmalıdır (EURADA, 1999: 7): Yerli nüfus, girişimci ya da girişimcilik potansiyeline sahip olması, kalifiye insan gücü, bölgesel ya da yerel kalkınma stratejisi üzerinde görüş birliği, bölgesel alanı tanımlayan sektörlerin yapısı gibi hususlar dikkate alınmaktadır.