• Sonuç bulunamadı

BÖLÜMLERİNİN GENEL BİR DEĞERLENDİRMESİ VE METHİYE KALIPLARI:

IV. MURAD

A) Methiye Bölümlerinin Genel Bir Değerlendirmesi:

Nâilî, IV. Murad’a iki kaside sunmuştur. Nâilî, IV. Murad’ı Nerîmân’a benzeterek onun gücünü, iktidarını görenlerin ok atmakta mahir olan Nerîmân’ı anmayacaklarını, onun korkusunun silahsız, zırhsız düşmanı mezarda oturmaya (ölüme) mecbur ettiğini, Tanrı’nın onu İran ve Rum hükümdarlarından üstün tuttuğunu söylemektedir. Birçok hâkân, saltanatının haşmetinin esiridir, birçok Hüsrev gibi padişahları adsız sansız etmiştir. Birçok yüksek şerefli ünvana sahip hükümdarı onun şerefi değersiz kılmıştır. Savaşçılıkta Rüstem gibidir. O, devlet işlerini güzelce yürütmek için isabetli görüşlerle donatılmıştır. Bir darbesiyle İran ülkesini yıkabilmektedir.

Murâd-ı âlemiyân Hân Murâd-ı âli-şan Serîr-i saltanatın pâdişâh-ı mümtâzı (K.8/30)

Cevrî, IV. Murad için dört kaside sunmuştur. Yazdığı kasidelerde onun, devletin sevgili sohbetini irfan sahibi eylediğini, şairlerin nazımlarının değerini anladığını, olgun aklının her ilmin yeteneklisi olduğunu, dünyanın nazmına el sunup önde gelenleri düzenlediğini belirtir. Heybetinin dünyaya dolduğunu, Allah’ın onu heybetiyle Sam ve Nerîmân gibi eylediğini, Hüsrev’in onu kıskandığını, kazanın hükmünün Kavus’u onun dergahına kapıcı yaptığını, kapıcısını Dârâ ve Hâkân yaptığını, düşmanın başının tacını alıp ülkesini yerle bir ettiğini, lutfunun âlemin bahçelerini Rıdvan’ın Firdevs’i eylediğini, Allah’ın onu âlemlere can eylediğini, savaş için sefere çıktığında çadırını kurmak için ferman buyurduğunda kazanın elinin hürmet ederek dünya elbisesini yere döşediğini anlatır. Onun maiyetinin tozunun geceyi süsleyen aya peçe çektiğini, askerinin çadırlarının ovalara sığmadığını, Allah’ın ona kudret, kuvvet ve himmet nasip ettiğini belirterek kapısının birçok taç sahibi şehe taht makamı olduğunu, emrinin dünyadaki şahlara hükmettiğini, heybetli bakışının bin tane aslana yettiğini, adaletinin izini anlattığında zalim göğün, koyun ve kuzu ile aynı sofrada oturduğunu söyler. O İslam dininin padişahıdır. Rüstem gibi savaşır, Rüstem ve Sam ona süvari olurlar. O

zamanın Süleymanı ve İskender’i, dünyanın padişahıdır. Adaleti kuvvetli, hünerli ve olgun bir padişahtır, fetihlerin sahibidir.

Cihana müjde ki şâhinşeh-i cihan geldi Hayat-ı ‘âlem ü can-i cihaniyan geldi (K.7/1)

Fehim-i Kadîm, IV. Murad’a bir kaside sunmuştur. Bu kasidesinde onun için

kılıcının heybetinden Behmen ve Efrasiyab’ın yerlerinden kendilerini

gösteremediklerini söyler. Onun talihli, adil, cömert olduğunu söylerek, kahramanlıkta Rüstem’e, İskender ve Kahraman’a benzetmiştir. Aşağıda bu kasideden örnek bir beyit sunmakla yetiniyoruz:

Hazret-i Sultân-ı Gazi Han Murâd-i kâm-kâr Padişâh-ı dâd-güster kâm-bin ü kâm-yâb (K.5/31)

Mantıkî, iki kaside sunduğu Sultan Murad’ın cömert, lutfu çok, bahtlı, hilâfet tahtının süsü olduğunu söyler. Dünyanın onun kişiliği ile övündüğünü, döneminde adaletle hükm ettiğini, onun cömertliğinden çınar el alsaydı güneşin pençesini bükebileceğini söyler.

Sultân Murâd Han güher-i kân-ı kün fekân Mahdûm-ı nazenîn-i selatîn-i kâm-kâr (K.2/17)

Ganizade Nadirî, IV. Murad’a bir kaside sunmuştur ve bu kasidede onun hakkında, devletin meydanının usta binicisi olduğunu, yeni ayın onun ayağına yüz sürdüğünü, adaletinin âlemde yaygın olduğunu, güzel atı ayağını depretince zeminin titrediğini, ay yüzlü ve yıldız makamlı olduğunu söylemiştir.

Hâkân-ı ‘arş-mertebe sultan Murâd Han Gerden-firâz-ı tâc-verân-ı huceste-fâl (K.3/18)

Cem’î’de Sultan Murad’a tek kaside sunan şairler arasındadır. O da kasidesinde IV. Murad’ın Bağdad’ı fethinden bahsederek, İslam’ın padişahı olduğunu, düşmanı kalenin içinden çıkardığını, Rüstem gibi kılıç kullandığını, İran ve Turan’ın şahlar şahı olduğunu, hilâfet tahtının onunla övündüğünü, atını hızla sürerek her tarafı titrettiğini, adalet denizinin eşsiz cevheri ve Süleyman makamlı padişah olduğunu anlatır.

Cenâb-ı Han Murâd ol şâh-ı gazi

K’anunla fahr ider taht-ı hilâfet (K.6/28)

Şeyhülislam Bahayî’nin Sultan Murad’a sunduğu üç kasidede ise, onun adaletinin dünyanın köhne sarayını tamir ettiğini, dünyanın muzaffer padişahı ve mana

mülkünün sultanı olduğunu söyleyerek, onu Nerîmân ve Rüstemle karşılaştırır; onlardan daha üstün olan vasıflarını över. Sultan Murad şefer bağışlayan, gökyüzü rütbeli, adaletli, cömert bir padişah olarak methedilir.

Hudâygân-ı cihan Hân Murâd kim ‘adli

Seray-i köhne-i dünyayı eyledi ta’mîr (K.2/18)

Riyazî, dünyanın padişahı olarak gördüğü Sultan Murad için üç kaside sunmuştur. Bu kasidelerde IV. Murad’ın cömert, adaletli, talihli olduğunu söylerek Rüstem’e benzediğini, iyi kılıç kullandığını, Cemşid ünvanlı bir padişah olduğunu vurgulayarak onu övmektedir.

Şeh-i Cem-menzilet Sultan Murâd-ı dâd-perver kim Olupdur sâz-kâr-ı şer’ ü hükûmet kâr u girdârı (K.5/7)

Nevizade Atayî, Sultan Murad’a üç kaside yazmıştır. Onu İskender’e, Cem’e ve Dârâ’ya benzetir. Adalette Kisrâ (Nuşirevan), savaşta Haydar, Giv, Peşen, Kahraman ve Tehemten gibi kahramanlıklar yaptığını, yüksek makama ve bahta sahip olan bu hükümdarın cömertliğinin nisan bulutuna benzediğini söyler ve onu zamanın Süleyman’ı ve eşsiz padişahı olarak över.

Cenâb-ı hazret-i Sultan Murad-ı kişver-gîr Ki oldı râyet-i mansûrı tâk-ı dîne ‘imâd (K.21/32)

Neşatî iki kaside sunduğu IV. Murad için; zamanın yüce soylu Cem’i, dinin bayrak tutanı, Osmanlı tahtının altını, Allahın gölgesi, şerefli padişah gibi övgülerde bulunarak onun cömertliğini, savaştaki başarılarını, talihli oluşunu, adaletli yönünü vurgulamıştır.

Husrevâ dâd-gerâ dâver-i vâlâ-güherâ

İy şehenşâh-ı kader-kevkebe-i heft iklim (K.9/27)

Rızayî de IV. Murad’a tek kaside sunan şairlerdendir. IV. Murad’ın âlemin cömert ve iyilik padişahı olduğunu söyler. Adaletini vurgular, savaşçılıkta Rüstem’e ve cömertlikte nisan bulutuna benzediğini söyler.

Taht-ı zerrîne seher geçdi şehen-şâh-ı ferîd

Cebel-i nur’dan oldı sanasın mihr be-dîd (K.15/1)

Şeyhülislam Yahya, Sultan Murad’a iki kaside sunmuş ve kasidelerinde onun adaletinin ilkbaharının dünyayı gül bahçesine çevirdiğini, ihsanının nisan bulutu gibi

olduğunu, Allahtan ne isterse Allahın onu gerçekleştirdiği, İslam için düşmana haddini bildirdiğini anlatmıştır.

Budur söz kim zafer Sultan Murâd-ı dîn-penâhundur Hudâ’dan her ne isterse Hudâ âsân ider anı

Sultan Murad için en fazla medhiyeyi, 17. yüzyılın kaside ustası olarak anılan ve kasidelerinin medhiyeye giriş kısmında aliterasyondan çok faydalanan Nef’î yazmıştır49. Sunmuş olduğu oniki kasidede IV. Murad için; saltanatın güneşi, memleketin iyi at bineni, din ve devletin sermayesi, Feridun taçlı, Osmanlı soyunun hakanı, doğu ve batının Kahraman’ı, iyi talihli, Yusuf huylu, dünyayı süsleyen şerefli padişah benzetmelerinde bulunmaktadır. O, Rüstem gibi yiğit, adalet ve doğruluk sahibi, yedi iklimin bahtlısı, Allah’ın gölgesi, zamanın Mehdi’si, iki cihanın güneşi, cömertliğin madenidir. Bir eli cömertlik denizi, bir eli bağışlama bulutu, ataları taht ve taç sahibi, askerleri kendi gibi başarılıdır. Adaletli devrinde dünya güvendedir. Yüzünde ilahi nurun ışığı vardır. Savaş meydanında Haydar gibi savaşandır. Yunanlılar aklının olgunluğuna hayrandır. Âlemin bilgini, yüce padişahların eşiğine yüz sürdüğü, Kayser, İskender, Behram ve Cem’in dergâhında köle olduğu, İsa ruhlu, hoş ve melek huylu, yüce soylu, din ve devlete düzen veren bir padişahtır.

Kâmkâr-ı pür-kerem şâhenşeh-i âlî-himem

Saltanat-pîrâ-yı âlem hazret-i Sultan Murâd (K.26/17) Dâver-i devr-i zaman padişeh-i âlî-şân

Revnak-ı mülk-i cihân zîver-i eyvân-ı felek (K.25/22)

Tıflî, Sultan Murad’a yazmış olduğu iki kasidesinde onun âlemin Efridun’u, cömertlik mülkünün Keyhüsrev’i, Dârâ huylu İskender’i, adaletli padişahı, Rüstem gönüllü savaşçısı olduğunu söyler.

Mezakî, IV. Murad için yazmış olduğu altı kasidesinde onu zamanın Hatem huylu ve Feridun gibi olan padişahı olarak görür. O, Allahın gölgesi ve tüm milletin padişahıdır. Acem hükümdarları onun eteğine yüz sürerler. O, Kahraman gibi düşman saflarını yarandır ki karşısında yüz tane Rüstem duramaz. Onun cömertlik eli her tarafa para saçar; kan saçan kılıcının korkusundan kimse baş kaldıramaz olmuştur. Feth edilen yerler hep onun dünyayı ele geçirme kılıcının eseridir.

Herkese lutf itmededür rû-be-rû

49Fatma Tulga OCAK, Nef’î ve Eski Türk Edebiyatımızdaki Yeri, Ölümünün Üçyüzellinci Yılında Nef’î, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1991, s. 17.

Ol şeh-i Hatem-şiyem-i rûzgar (K.4/13)

Azmizade Haletî, Sultan Murad’a dört kaside sunmuştur. Onun zamanında zaferin cilvesi her tarafta ortaya çıkmış, eminliğinin müjdesi her köşeye yetişmişti. Ona felek daima alçak, baht ise boyun eğendi. O, lutfunun ve ihsanının ışığıyla yeryüzünü gökyüzü gibi aydınlatmıştı. Onun Hintli kılıcı bekçi olmasaydı dünyada hiç kimse uyuyamazdı. Yedi deniz birbirine katılsa onun cömertliğinin yanında sel bile olamazdı. Sülalesi adaletiyle meşhurdu, ona temiz soylu Kisrâ denilse yeriydi. Müşteri ulu köşküne baksa sarığı başından yere düşerdi.

Husrev-i Hâtem-kerem Sultan Murâd-ı Cem-haşem

B) Kalıplar ve Grafikler: 1) Padişahlık: