• Sonuç bulunamadı

KÖPRÜLÜLER DEVRİ:

Valide Sultan ve IV. Mehmed tayin ettikleri vezir-i azamların kısa zamanda yıpranması üzerine mimar Kasım Ağa’nın tavsiyesi ile Köprülü Mehmed Paşa vezirliğe getirilmiştir. Kısa süren saltanatı süresinde Köprülü’nün rakiplerini bertaraf etmeyi, Çanakkale boğazındaki Venedik ablukasını kaldırmayı, Bozcaada ve Limni’yi işgalden kurtarmayı ve Yalova’yı fethetmeyi başarmıştır. Yaşlı olduğu için çok fazla hizmet veremeden vefat edince yerine oğlu Fazıl Ahmet Paşa geçmiştir. Fazıl Ahmet Paşa’da babası gibi hem dışarıda hemde içeride başarılı olmuş fakat kırk bir yaşında vefat etmiştir. Yerine daha karizmatik bir kişiliğe sahip olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa getirilir. Padişah birbirinden değerli ve güvenilir vezirler çıkaran Köprülüler sayesinde zamanını zevkine göre av partilerinde geçirme olanağı buluyordu. Kara Mustafa Paşa zamanında devlet tekrar fetih çağına girdi. Ta ki Viyana’nın ikinci kez kuşatılması sırasında alınan ve vezir-i azamın canına mal olan yenilgiye kadar. 1683 yılına tesadüf eden bu olaydan sonra sadece Köprülüler dönemi değil, Anadolu’nun Köprülü’den sonra bulduğu huzur ortamı da son bulmuştur. Seferin doğurduğu mali buhran kapıkulu ocaklarının maaşlarının tekrar verilmemesine sebep olmuş 1687 yılında “imdad-ı seferiye” adıyla şehir ve kasabalardaki zengin ve tüccarlardan vergi alınmaya başlanmıştır. Daha sonra bu “İmdadiye” adlı vergi ulema sınıfından da talep edilmiştir. Devlet bu önlemlerle de hazine dengelerini sağlayamayınca “mangır” denilen bakır para bastırmış ama bu para rağbet görmemiştir. Bu isyanlar Anadolu’da asayiş ve güvenliği bozmuş bu durum IV. Mehmed’in hal’ini de hazırlayan bir etken olmuştur.

IV. Mehmed dönemi dış ilişkiler açısından da oldukça yoğun bir dönemdir. Sultan İbrahim döneminde başlayan Girit Seferi Venediklilerin Çanakkale boğazını ablukaya alması yüzünden zorlukla devam ediyordu. Fazıl Ahmet Paşa, Avusturya seferine ağırlık verdiği için Girit 1669’a kadar alınamamıştır. Böylece yirmi dört senedir süregelen Girit seferi son bulmuş ve Venedik ile barış sağlanmıştır. IV. Mehmed döneminin önemli dış ilişkilerinden birisi de Avusturya’ya savaş ilan edilmesidir. Bu savaşın nedenini Erdel meselesi oluşturur. Erdel meselesinin Avusturya kesin olarak susturuluncaya kadar çözülemeyeceğini gören IV. Mehmed ve vezir-i azamı Köprülü Ahmed Paşa Avusturya’ya savaş açmış, böylece uzun bir süre barış

halinde olan iki devlet tekrar savaşlara başlamışlardır. Saint-godhard muharebesinde Osmanlı ordusu bozguna uğramış ve Varvar barışını imzalamak sorunda kalmıştır.47 Bu olay yüzyılın son yirmi yılına hâkim olacak Osmanlı Avrupa savaşlarını başlatmıştır.

2.6. II. MUSTAFA (1695- 1703)

Sultan IV. Mehmed’in oğludur, 1664’de Edirne’de doğmuştur. Bazı tarihçiler Sultan Mustafa’nın fiziğini heybetli, orta boylu, kısa boyunlu, kızıl ve seyrek sakallı olarak tarif etmektedirler.

Hocası Seyyid Feyzullah Efendi sayesinde iyi bir eğitim almış, babası tarafından seferlere götürülmüştür. Ata binmekte, her türlü silahı kullanmakta mahir olduğu söylenir. Kaynaklarda halim ve salim, hakşinas, adaletli, hoşgörülü, ulemaya karşı hürmetli olduğu kaydedilmektedir. Tahta çıkışının üçüncü günü seleflerini kötü yönetimleri, zevk ve sefaya dalmaları ve halkı mağdur ve perişan etmeleri gerekçesiyle kınayan alışılmamış bir ferman yayınlaması, onun devlet adamlığı ve şahsiyetini çok açık bir şekilde anlatmaktadır. Küçüklüğünden itibaren kendisini saray içi entrikaların içerisinde bulmuştur. Babası IV. Mehmed’in tahttan indirilmesi esnasında, tahta geçirilmesi bizzat babası tarafından gündeme getirilmiş, fakat vezir-i azam Fazıl Mustafa Paşa’nın ısrarıyla amcası Ahmet tercih edilmiştir. Sultanlığı sırasında babası gibi avcılık yapmış, bilhassa Zenta Muharebesinden sonra devlet işlerinden uzaklaşarak vaktinin çoğunu Edirne’de av partilerinde geçirmiştir. Yine pek çok atası gibi edebiyatı sevdiği ve “İkbalî” mahlasıyla bazı şiirler yazdığı bilinmektedir. Hattatlık da özel uğraşı alanlarından birisi olmuş sülüs, nesih ve celî türünde maharet sahibi olmuştur. Kırk yaşında vefat etmiştir.

SİYASİ FAALİYETLERİ

Tahta geçtiğinde kendisini II. Viyana sonrası başlayan Avrupa–Osmanlı savaşlarının içinde bulan Sultan Mustafa, devlet erkânının İngiltere’nin aracılığında Avusturya ile sulh görüşmelerine başlanması görüşüne katılmadı ve Kanunî gibi ordunun başına geçerek sefere çıkacağını bildirdi.

II. Mustafa zamanında beş ay düşman elinde kalan Sakız kurtarılmıştı, Sakız’ın geri alınması önemlide olsa sultanın hedefleri için bu başarı çok basit kalıyordu. O, Avusturya üzerine bir sefer yaparak bu ülkeyi Osmanlı topraklarına katmayı planlıyordu. Bu düşünceyle Edirne’den Belgrad’a hareket etti. Avusturya tarafından tahkim edilen bir kaleyi fethetti. II. Viyana seferinden beri harplerde böylece ilk ve önemli büyük bir zaferi kazanmış oldu. Ertesi yıl tekrar Avusturya seferine çıktı. Bu seferde de Avusturya adeta bozguna uğratıldı. II. Mustafa Avusturya’yı dize getirmeye kararlıydı. Nitekim ertesi yıl 3. defa Avusturya seferine çıktı. Ancak Tisa nehrinin Zenta yakınlarında baskına uğradı ve yenildi. Zenta yenilgisi ile ordu tamamen kaybedildi. Bu yenilgi Osmanlı Tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir; Orta Macaristan’daki Osmanlı ilerleyişi durmuş, kaybedilen toprakların geri alınması ümidi kalmamış, padişah da bir daha asla bu cepheye dönmemiştir.

II. Mustafa döneminde Rusya ile sıcak ilişkiler yaşanmıştır. Rusya, Osmanlı ordusunun Avusturya ve Venedik ile savaş halinde olmasından yararlanmak istemiş, Karadeniz’e çıkma amacını gerçekleştirmek için bir fırsat olarak değerlendirmiştir. II. Mustafa ilk Avusturya seferindeyken Rusya Azak kalesini kuşatmıştır ama başarılı olamamıştır. Ertesi yıl ise Azak kalesini almayı başarmıştır. Aynı dönemde Lehistan ile de sınır problemleri yaşanmıştır.

Osmanlı Devleti’nin Zenta’da uğradığı mağlubiyet ve ordunun hazırlanması esnasında yaşanan sıkıntılar, devlet erkânı arasında artık Tuna’nın ötesindeki toprakların geri alınamayacağı görüşünün ağırlık kazanmasına neden olmuştur. Avusturya, Venedik, Lehistan ve Rusya heyetleri ile Osmanlı’yı temsilen Karlofça’da bulunan Reisü’l-küttab Rami Mehmed Efendi arasındaki görüşmeler sonucunda Rusya haricindeki diğer devletlerle Karlofça Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmadan sonra ittifak yapan batı devletleri Osmanlı Devletini savunmaya mecbur bırakmışlardır.

Sultan Mustafa döneminde harpler uzadığı için köylerde ve şehirlerde asayiş işleri aksamış, iç güvenlik sorunları ortaya çıkmış ve bu olaylar köyden kente göç etmeye sebep olmuştur. Balkanlarda ise haydutlar türemiştir.

Sultan Mustafa dönemindeki iç olaylar arasında en önemlilerinden birisi de İslam Feyzullah Efendi olarak tarihe geçen olaydır. Bu şahıs sultan tarafından şeyhülislam ve padişah hocası olarak görevlendirilmiştir. Padişahın hürmet ettiği hoca, dönemin vezir-i azamı Amca-zâde Hüseyin Paşa’yı istifaya zorlamış, yerine geçen Daltaban Mustafa Paşa’yı ise tamamen kontrolüne almıştır. Buna rağmen Mustafa Paşa şeyhülislama yaranamamış, bir bahane ile onun tarafından idam ettirilmiştir. Padişahın Edirne’de ikamet etmesi ve bunda hocasının telkinlerinin rol oynadığı söylentileri tarihimizde Edirne Vak’ası olarak bilinen olayların patlak vermesine sebep olmuştur. İki yüz kadar cebeci ulufelerinin ödenmemesi yüzünden isyan etmiş ve şeyhülislamı suistimal ile suçlamış kısa zamanda isyan büyümüştür. Ancak olaylar daha sonra yön değiştirerek padişaha karşı gelişmiş; II. Mustafa Ekberiyyet kaidesine göre çaresiz kalarak tahtı III. Ahmed’e terk etmek zorunda kalmıştır.48

17. YÜZYIL KASİDELERİNDE MEDHİYE

PADİŞAHLARA YAZILMIŞ OLAN KASİDELERİN METHİYE