• Sonuç bulunamadı

(2010) tarafından Türkiye’de 2 kamu hastanesinde çalıĢan toplam 220 hemĢire üzerinde yapılan çalıĢmada hemĢirelerin psikolojik güçlendirme puanı 3,95±0,68, yapısal güçlendirme puanı ise 2,6±0,70 bulunmuĢtur. Belirtilen çalıĢmalarla karĢılaĢtırıldığında;

araĢtırmaya katılan hemĢirelerin hem psikolojik hem de yapısal güçlendirme düzeylerinin söz konusu çalıĢmalara katılan hemĢirelerin psikolojik ve yapısal güçlendirme düzeylerine yakın olduğu söylenebilir. Ayrıca bu çalıĢmada, ÇavuĢ ve Demir (2010) tarafından yapılan çalıĢmada olduğu gibi hemĢirelerin psikolojik güçlendirme düzeyinin yapısal güçlendirme düzeyinden yüksek olduğu görülmüĢtür.

Yapısal güçlendirmenin, daha çok üst yönetim tarafından yerine getirilmesi gereken faaliyetler ve sergilenmesi gereken davranıĢlar ile ilgili olduğu, psikolojik güçlendirmenin ise çalıĢanın kendisini güçlendirilmiĢ hissedip hissetmediğine iliĢkin algısını ifade ettiği belirtilmiĢtir (Çöl, 2008, s. 36; ArslantaĢ ve Dursun, 2008, s. 114).

Buna göre, hemĢirelerin, üst yönetim tarafından güçlendirme için kendilerine güç, kontrol ve yetki veren yönetsel faaliyet ve uygulamalar ile ilgili algılarının düĢük olmasına karĢın hemĢirelerin psikolojik açıdan kendilerini güçlü hissettiği söylenebilir.

ÇalıĢmada, psikolojik güçlendirme alt boyutlarından puanı en yüksek olan boyut

“anlam” (4,11±0,60), puanı en düĢük boyut ise “etki” (3,02±0,90) boyutu bulunmuĢtur.

Anlam, çalıĢanların iĢine verdikleri önem ile ilgili iken, etki, çalıĢanların yaptıkları iĢin sonuçlarını etkileyebilme ile ilgili algılarını ifade etmektedir (Quinn ve Spreitzer, 1997, s. 41). HemĢirelerin hastaların iyileĢmesinde önemli rolleri vardır. Hasta bakımında ve hastalara verilen tedavinin uygulamasında aktif rol oynarlar. Bu sürecin doğru yürütülmesi hastaların sağlığına kavuĢmasını sağlarken, yanlıĢ yürütülmesi, hastaların sağlığının daha da bozulmasına, hatta hayatını kaybetmesine sebep olabilir. Bu bakımdan, hemĢirelerin, yaptıkları iĢi önemli hissetmeleri ve iĢine değer vermeleri beklenen bir durumdur. Diğer yandan hemĢireler yaptıkları iĢi bir ekip halinde yaparlar ve çoğu zaman bu ekip doktorların liderlik yaptığı bir ekiptir. Hastalara 24 saat bakım veren hemĢireler hasta bakımından primer sorumlu olmalarına (Sağlık Bakanlığı, 2012, s. 76) karĢın, hastalara yapılacak tedavi ile ilgili iĢleri çoğunlukla doktorların istemlerine göre yaparlar. Beklenmeyen bir durum olduğunda da doktora danıĢmadan kendi baĢlarına bir Ģey yapmaları zordur. Çünkü Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan HemĢirelik Yönetmeliğinde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’te hemĢirelerin görevleri belirtilmiĢtir (Resmi Gazete, 2011) ve bu sınırların dıĢına

çıkılması hemĢireleri yasal olarak bağlamaktadır. Ayrıca hemĢireler iĢlerini ne kadar iyi yapsalar da bazen farklı sebeplerden ötürü beklenmeyen sonuçlar alınabilmektedir. Bu yüzden, iĢin sonuçlarını etkileyebilme ile ilgili olan etki boyutu puanının düĢük çıktığı söylenebilir.

ÇalıĢmada, yapısal güçlendirme alt boyutlarından puanı en yüksek olan boyutun “fırsat”

boyutu olduğu görülmüĢtür. Fırsat boyutu, yapısal güçlendirme alt boyutlarından puanı en yüksek boyut olmasına karĢın; puanının orta seviyenin üstünde (3,53±0,78) ancak, çok yüksek olmadığı söylenebilir. Fırsat boyutu yapılan iĢin çalıĢanların geliĢimine katkı yapması, mesleki olarak yeni bilgi ve beceriler edinme Ģansı elde etmesi ve bilgi ve becerilerini kullanabilmesi ile ilgili çalıĢanların algılarını ifade etmektedir. Buna göre hemĢirelerin kendilerini geliĢtirmek için yaptıkları iĢi belli ölçüde fırsat olarak gördükleri söylenebilir. ÇalıĢmada, yapısal güçlendirme alt boyutlarından puanı en düĢük boyutun ise “biçimsel güç” (2,43±0,68) boyutu olduğu görülmüĢtür. Biçimsel güç boyutu ise yönetim tarafından çalıĢanlara sağlanan teĢvikler (takdir, ödüllendirme) ve takdir yetkisi kullanma ile ilgili çalıĢanların algılarını ifade etmektedir. Buna göre hemĢirelerin çabalarının yeterince ödüllendirilmediğini ve iĢinde esnek davranabilme imkânlarının yeterince olmadığını düĢündükleri söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme puanı 3,86±0,76 bulunmuĢtur. HemĢirelerin evrensel güvenlik tedbirleri ile ilgili ifadelerden en çok katıldıkları ifadeler sırasıyla “hastadan kan alırken eldiven kullanırım” ve “kan ve diğer vücut sıvılarına maruz kalma ihtimali olduğunda tek kullanımlık eldiven giyerim”

ifadeleridir. HemĢirelerin en az katıldıkları ifadeler ise “göze bir Ģey sıçrama veya bulaĢma ihtimali olduğu zamanlar, koruyucu gözlük kullanırım”, “yüze kan ya da diğer vücut sıvıları sıçrama ihtimali olduğu zamanlar, maske kullanırım” ve “kan ve vücut sıvılarının sıçrama ve bulaĢma ihtimali olduğu durumlarda koruyucu bir giysi giyerim”

ifadeleridir. Gershon ve diğerleri (2000) tarafından 789 sağlık çalıĢanı (hemĢire, teknisyen, doktor) üzerinde aynı ölçek kullanılarak yapılan bir çalıĢmada da eldiven kullanma ile ilgili ifadeler yüksek; gözlük, maske ve koruyucu önlük kullanma ile ilgili ifadeler en düĢük katılma ortalamasına sahip ifadeler olarak bulunmuĢtur. HemĢirelerin hem en çok katıldıkları (eldiven kullanımı ile ilgili ifadeler) hem de en az katıldıkları (gözlük, maske, koruyucu önlük kullanımı ile ilgili ifadeler) ifadelerin koruyucu

ekipman kullanımı ile ilgili olması bu ekipmanların sağlanması ile ilgili farklılıklardan kaynaklanabilir. AraĢtırmada “Eldiven, maske, önlük ve gözlük size ne sıklıkta sağlanmaktadır” sorusuna eldiven için hemĢirelerin %75,3’ü, “her zaman karĢılanmaktadır” cevabını verirken, maske için %57,1’i, önlük için %30,7’si, gözlük için ise %25,1’i “her zaman karĢılanmaktadır” cevabını vermiĢlerdir. Buradan hareketle koruyucu ekipman kullanımı ile ilgili belirleyici olan durumun, gerektiğinde bu ekipmanlara eriĢimin sağlanıp sağlanamadığı ile ilgili olduğu söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme puanı 3,81±0,70 bulunmuĢtur. Aytekin (2010) tarafından bu araĢtırmada kullanılan ölçekle aynı olan ölçek kullanılarak Ġzmir’de faaliyet gösteren 5 kamu hastanesinde çalıĢan toplam 402 ebe ve hemĢire üzerinde yapılan çalıĢmada bu değer 4,37±0,63 bulunmuĢtur (ss. 45, 72). Belirtilen çalıĢma ile karĢılaĢtırıldığında bu çalıĢmaya katılan hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme puanının düĢük olduğu söylenebilir. HemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme ile ilgili ifadelerden en az katıldıkları ifade “bir çalıĢan olarak hastanemizde iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimlere katılmalıyım”

(2,88±1,08) ifadesidir. ĠĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme ölçeğindeki diğer ifadelerin ortalamalarının 3,67 – 4,33 arasında değiĢtiği düĢünüldüğünde bu ifadenin ortalamasının diğer ifadelerden önemli derecede düĢük olduğu söylenebilir. Devebakan (2007) tarafından Ġzmir’de faaliyet gösteren 12 özel hastanede çalıĢan toplam 302 hemĢire üzerinde yapılan çalıĢmada da benzer Ģekilde, hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme ile ilgili ifadelerden en az katıldıkları ifadenin “bir çalıĢan olarak hastanemizde iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimlere katılmalıyım” ifadesi olduğu görülmüĢtür (s. 210). Buna göre, hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimlerin önemini yeterince kavrayamadıkları, bu eğitimi gereksiz ya da yararsız gördükleri ve bu eğitime katılmanın kendileri için gerekli olmadığına inandıkları söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme ile ilgili ifadelerden “bir çalıĢan olarak hastanemizde iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimlere katılmalıyım” ifadesinden sonra en az katıldıkları ifadenin “hastanede, sağlık ve güvenliğin korunması için hastane yönetimi ile iĢbirliği yaparım” (3,67±1,01)

ifadesi olduğu görülmüĢtür. Yöneticilerin, çalıĢanlarla sağlıklı bir iletiĢim için gereken ortamı oluĢturamaması, çalıĢanların karar süreçlerine katılımının sağlanamaması, çalıĢanların yöneticilere güven duymaması ve yönetim ile iĢbirliği yapılsa bile sonuçların değiĢmeyeceği düĢüncesi gibi nedenler çalıĢanların yönetim ile iĢbirliği yapılması gerektiği konusundaki algılarının düĢük çıkmasına neden olabilir. Ancak, iĢ sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için çalıĢanların ve yöneticilerin iĢbirliği içinde olmalarının bir zorunluluk olduğu söylenebilir. Bu yüzden, çalıĢanların yönetimle iĢbirliği yapması önündeki engeller araĢtırılmalı ve çalıĢanların iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda yönetimle uyum içinde çalıĢmaları sağlanmalıdır.

AraĢtırmada, hemĢirelerin en çok maruz kaldığı mesleki risk ve tehlikelerin ilk sırasında

“sözel Ģiddete maruz kalma” probleminin yer aldığı görülmüĢtür. AraĢtırmaya katılan hemĢirelerin yarısından fazlası (%60,8) son 6 ay içinde sözel Ģiddete maruz kaldığını belirtmiĢtir. Fiziksel Ģiddete maruz kalma oranının da oldukça yüksek olduğu görülmüĢtür. AraĢtırmada, yaklaĢık her dokuz hemĢireden biri fiziksel Ģiddete maruz kaldığını belirtmiĢtir. Kaya ve diğerleri (2016) tarafından Ankara’da bulunan iki kamu hastanesinde çalıĢan 254 hekim ve hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada katılımcıların

%87,3’ünün sözel Ģiddete, %12,2’sinin ise fiziksel Ģiddete maruz kaldığı belirtilmiĢtir (s. 26-27). Kahriman (2014) tarafından Trabzon’da 109 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada son bir yıl içinde hemĢirelerin %77’sinin sözel Ģiddete maruz kaldığı,

%11’inin ise fiziksel Ģiddete maruz kaldığı belirtilmiĢtir (ss. 77-78). Kutlu ve Çamcı (2011) tarafından Kocaeli’de 270 sağlık çalıĢanı üzerinde yapılan bir çalıĢmada katılımcıların %98,5’inin tüm meslek hayatı boyunca en az bir kez sözel Ģiddete,

%15,8’inin ise fiziksel Ģiddete maruz kaldığı belirtilmiĢtir (ss. 9, 11). Yapılan baĢka çalıĢmalarda da hemĢirelere ve diğer sağlık çalıĢanlarına yönelik Ģiddet oranlarının benzer Ģekilde yüksek olduğu görülmüĢtür (Kocabıyık ve diğ., 2015; Bahar ve diğ., 2015). Sağlık çalıĢanlarına yönelik Ģiddet konusu Sağlık Bakanlığı’nın da gündeminde olan bir konudur. Sağlık Bakanlığı, sağlık çalıĢanlarını Ģiddet, taciz ve hırsızlık gibi olaylara karĢı korumak amacıyla 2012 yılında “Beyaz Kod” uygulaması baĢlatmıĢtır (Oğan, 2014, s. 29). Sağlık Bakanlığı ayrıca, 14 Mayıs 2012 tarihinde sağlık çalıĢanlarının güvenliğine yönelik olarak tüm sağlık kurumlarında, hizmet alanlar ve sağlık çalıĢanları için güvenli bir ortam sağlanması amacıyla “ÇalıĢan Güvenliği Genelgesi” yayımlamıĢtır. Bu genelgede Ģiddetin önlenmesi ile ilgili olarak risk

değerlendirilmesi yapılması, gerekli yerlerin kamera ile denetlenmesi, yeterli güvenlik elemanı bulundurulması, çalıĢanlara çalıĢan güvenliği eğitimi verilmesi gibi hükümler bulunmaktadır (Sağlık Bakanlığı, 2015). AraĢtırmada “çalıĢtığınız kurumda Ģiddeti önlemeye yönelik olarak yeterli güvenlik elamanı bulunmakta mıdır” sorusuna hemĢirelerin %32,9’u, “çalıĢtığınız alanda hasta mahremiyeti dikkate alınmak Ģartıyla gerekli alanlar kamera ile denetlemekte midir” sorusuna hemĢirelerin %57,3’ü, “ÇalıĢan güvenliği eğitimi aldınız mı” sorusuna ise hemĢirelerin %58’i evet cevabını vermiĢtir.

Buna göre alınması gerekli önlemlerin uygulanması ile ilgili eksikliklerin bulunduğu söylenebilir. Ayrıca, sağlık çalıĢanlarına yönelik Ģiddetin bu kadar yüksek olması, Ģiddeti önlemeye yönelik baĢka önlemlerin de alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Bu yüzden, Ģiddetin sebepleri ve çözüm önerileri üzerine derinlemesine çalıĢmaların yapılması yararlı olabilir.

AraĢtırmada, sözel Ģiddete maruz kalma probleminden sonra boyun, bel, omuz veya kol ağrısı çekme problemi en yüksek mesleki risk ve tehlikeler arasında bulunmuĢtur.

Gimeno ve diğerleri (2005) tarafından Costa Rica’da 10 hastanede çalıĢan toplam 842 hastane çalıĢanı üzerinde yapılan bir çalıĢmada kontamine materyalle yaralanmadan sonra en çok maruz kalınan iĢ iliĢkili yaralanmanın bel ve sırt incinmeleri olduğu belirtilmiĢtir (ss. 337, 340). Devebakan (2007) ve Aytekin (2010) tarafından Türkiye’de yapılan çalıĢmalarda da benzer Ģekilde kas iskelet sistemi yaralanma oranlarının yüksek olduğu görülmüĢtür. Avrupa’da aday ülkelerle beraber toplam 31 ülkede yapılan Dördüncü Avrupa ÇalıĢma KoĢulları AraĢtırması (The fourth European working conditions survey) sonuçlarına göre sağlık çalıĢanlarının %61,8’inin yüksek hızda çalıĢtığı, %48,7’sinin ağrılı pozisyonlarda çalıĢtığı, %43,4’ünün hasta kaldırmak ya da taĢımak zorunda kaldığı, %27,7’sinin ağır yük kaldırma ya da taĢımak zorunda kaldığı, yaklaĢık %80’inin çalıĢırken yürümek ya da ayakta durmak zorunda kaldığı,

%26,3’ünün sırt (bel) ağrısı çektiği ve %24,3’ünün kas ağrısından yakındığı belirtilmiĢti (European Union, 2011, s. 108). Ayrıca, yapılan araĢtırmalarda hemĢireler hasta bakımı ile daha fazla ilgilendiklerinden ve fiziksel olarak daha fazla zorlandıklarından hemĢirelerde kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarının daha fazla yaĢandığı belirtilmiĢti (Bernal ve diğ., 2015, s. 636; Karahan ve diğ., 2009, s. 516; Parlar, 2008, s. 551). Bu yüzden hemĢirelerin iĢ yükününün azaltılması, personel sayısının artırılması, fiziksel yaralanmaları önlemeye yönelik hasta bakım tekniklerinin geliĢtirilmesi, hasta transferi

sırasında uygun taĢıma araç-gereç ve tekniklerin geliĢtirilmesinin, hemĢirelerin iĢ iliĢkili kas iskelet sistemi yaralanmalarını azaltabileceği söylenebilir.

AraĢtırmada, uyku problemi yaĢama oranının en çok maruz kalınan mesleki risk ve tehlikeler arasında üçüncü sırada geldiği görülmüĢtür. Hastaneler, 7 gün 24 saat hizmet sunan kurumlardır. Bu yüzden, hastane çalıĢanları gece de çalıĢmak durumundadırlar.

AraĢtırmaya katılan hemĢirelerin yarısından (%59,1) fazlası gece çalıĢtığını belirtmiĢtir.

Gece boyunca uykusuz kalmak ve o geceyi takip eden gündüz vaktinde uyumak zorunda kalmak, uyku düzensizliklerine ve çalıĢmak zorunda olmadığı gecelerde de uyku problemlerine yol açabilir. Bu durum uyku-uyanıklık ritminin bozulduğu klinik durumları tanımlamak için kullanılan “circadian ritim uyku bozuklukları”nı (circadian rhythm sleep disorders) ortaya çıkarabilmekte ve iĢ kazaları ve tıbbi hatalara sebep olabilmektedir (Saleh ve diğ., 2014, s. 146; Akıncı ve Orhan, 2016, s. 178). Bu yüzden, uyku problemi yaĢayan hemĢirelerin durumunun dikkate alınmasının ve bu konuda çalıĢma saatlerinin ya da vardiyalı çalıĢma sisteminin yeniden düzenlenmesi gibi önlemler alınmasının hasta ve çalıĢan güvenliği açısından yararlı olabileceği söylenebilir.

AraĢtırmada, enjektör batma vakası yaĢama (%40,4) ve enfekte kesici-delici batıcı cisim yaralanmasına maruz kalma oranları (%30,3) da yüksek bulunmuĢtur. Altıok ve diğerleri (2009) tarafından Mersin’de 956 sağlık çalıĢanı üzerinde yapılan bir çalıĢmada da delici ve kesici aletle yaralanma oranının %79,1 olduğu ve delici ve kesici aletle yaralanmanın en çok enjektör iğnesi ile yaĢandığı belirlenmiĢtir. Kesici-delici aletle yaralanmaların sırasıyla en çok tedavi sırasında, iğnenin ucunu kapatırken (yanlıĢ uygulama), iğneyi enjektörden ayırırken, sütur atarken, atık kutusuna atarken, meslektaĢının elinde iken kaza ile, arkadaĢına yardım ederken, iğneyi bükme sırasında, IV (intra venöz) uygulamalar sırasında, malzeme temizlerken ve kanı kan tüpüne aktarırken olduğu belirtilmiĢtir (ss. 70, 73 ,77). Buna göre dikkatsiz olma, yorgun olma, iĢe konsantre olamama ve yanlıĢ uygulama nedeniyle kesici-delici-batıcı cisim ile yaralanmaların meydana geldiği söylenebilir. Kesici-delici-batıcı cisim ile yaralanmalar, cisim kanla kontamine olmuĢsa beraberinde HIV ve Hepatit B gibi enfeksiyonların bulaĢmasına da sebep olabilir. Bu yüzden ayrıca önlem alınmalıdır. Portör muayenesi olma ve aĢılama bu önlemler arasında yer alabilir. AraĢtırmada “kurumunuz tarafından

size hiç sağlık taraması (portör muayenesi) yapıldı mı” sorusuna hemĢirelerin %67,2’si,

“Hepatit B aĢısı oldunuz mu” sorusuna ise hemĢirelerin %63,4’ü evet cevabını vermiĢtir. Bu oranların düĢük olduğu söylenebilir. Sağlık Bakanlığı tarafından 14 Mayıs 2012 tarihinde yayımlanan ÇalıĢan Güvenliği Genelgesi’nde sağlık kurumlarında çalıĢanlara yönelik sağlık taramalarının yapılması gerektiği belirtilmektedir (Sağlık Bakanlığı, 2015a). Hastanede, özellikle klinikte çalıĢan tüm personel risk altında olduğundan personelin tamamına sağlık taraması yapılması ve Hepatit B aĢılarının kurum tarafından tüm çalıĢanlara yapılmasının yararlı olabileceği söylenebilir.

AraĢtırmaya katılan her üç hemĢireden biri (%33,1) ekip çalıĢması problemi yaĢadığını belirtmiĢtir. Hastanelerde, hastalara sunulan hizmetler genellikle hemĢirelerin de içinde yer aldığı bir ekip halinde yürütülmekte ve bu ekip içinde yer alan çalıĢanlar arasında zaman zaman problemler yaĢanabilmektedir. Hastaneler matriks yapıda örgütlerdir.

Matriks organizasyon yapısında hem fonksiyonel birim yöneticisi hem de proje yöneticisi bulunmaktadır. Fonksiyonel yönetici, iĢin kimler tarafından nerede (hangi projede) ve mesleki açıdan nasıl yapılanacağını; proje yöneticisi, neyin ne zaman ve neden yapılacağını belirlemektedir. Dolayısıyla uzmanlık bölümleri içinde çalıĢan personel bir yandan uzmanlıkları nedeniyle ilgili bölümün yöneticisine (dikey iliĢki) bir yandan da bu uzmanlıklarını belirli bir projede uyguladıkları için bu projenin yöneticisine (yatay iliĢki) karĢı sorumludurlar (Tengilimoğlu, 2012, s. 53-54).

HemĢireler de bu matriks yapı içinde yer almakta ve hem uzmanlıkları sebebiyle hasta bakım hizmetleri müdürüne hem de çalıĢtıkları birimde tedavi gören hastalardan sorumlu doktorlara karĢı sorumludurlar. Kliniklerde bazen farklı birimlerin hastaları da tedavi görmektedir. Dolayısıyla bu hastalardan sorumlu doktor değiĢmekte ve buna bağlı olarak o hasta ile ilgili hemĢirenin sorumlu olduğu doktor da değiĢmektedir.

Ayrıca, bazen doktorların nöbetlerinin değiĢmesi sebebiyle de hemĢireler farklı doktorlarla çalıĢabilmektedir. Aynı Ģekilde, hastanın tedavi sürecinde yer alan radyoloji ve laboratuvar çalıĢanları, anestezi teknisyenleri, hasta bakıcılar, temizlik ve güvenlik personeli de değiĢebilmektedir. HemĢireler bu karmaĢık yapı içinde tüm çalıĢanlarla bir ekip olarak ve uyum içinde çalıĢmak durumundadır. Bu kadar farklı çalıĢanlardan oluĢan ve sorumlu kiĢinin değiĢkenlik gösterdiği bir ekipte problemler yaĢanabilmektedir.

AraĢtırmada ayrıca, varis problemi yaĢadığını belirten hemĢirelerin oranı %31,3 bulunmuĢtur. Umesh ve diğerleri (2014) tarafından Hindistan’da 500 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada da varis problemi yaĢan hemĢirelerin oranı benzer Ģekilde %29,6 bulunmuĢtur (s. 254). Özdemir ve Khorshid (2006) tarafından Ġzmirde 206 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada ise hemĢirelerin %72.7'sinin varis yakınmalarının bulunduğu ve %21.1'inin varis tedavisi gördüğü saptanmıĢtır (s. 19). HemĢireler, yaptıkları iĢin doğası gereği görev süresince uzun süre ayakta kalırlar. Bu yüzden hemĢirelerde varis Ģikayetlerinin fazla olduğu söylenebilir.

AraĢtırmaya katılan yaklaĢık her üç hemĢireden biri (%29,2) psikolojik rahatsızlık yaĢadığını belirtmiĢtir. Bamber’e (2006) göre, sağlık çalıĢanları birçok meslek grubundan daha fazla strese maruz kalmaktadırlar (s. 3). ĠĢ yükü (vardiyalı çalıĢma, gece çalıĢma, düzensiz çalıĢma saatleri), sosyal çatıĢmalar, taciz, yıldırma, Ģiddet, ayrımcılık, zaman baskısı, katı hiyerarĢik yapı, ödüllendirme ve memnuniyet eksikliği, yetersiz yönetim desteği, iletiĢimde güçlükler yanında ağır ve ölümcül hastalara bakım verme, verilen bakımdan ve yapılan tedaviden sorumlu olma, gerektiğinde hasta ve yakınlarına duygusal destek vermek zorunda kalma gibi nedenler hemĢirelerde psikolojik rahatsızlıklara sebep olan faktörler olarak sayılabilir (European Union, 2011, s. 173; Sünter ve diğ., 2006, s. 10; Meydanlıoğlu, 2013, s. 193).

AraĢtırmada, meslek iliĢkili yaralanma ve rahatsızlıklardan herhangi birine maruz kalanlardan bu durumu rapor edenlerin oranı %17,1 bulunmuĢtur. Ġdeal olan, tüm iĢ kazalarının rapor edilmesidir. Bu yüzden, bu oranın düĢük olduğu söylenebilir. ĠĢ kazalarının rapor edilmesi, bu iĢ kazalarının sebeplerinin ortaya çıkarılması ve bir daha yaĢanmaması için gerekli önlemlerin alınması açısından hayati önemdedir. Yöneticiler ile çalıĢanlar arasında iĢbirliğinin olmaması, çalıĢanların yönetime güvenmemesi, rapor etmenin gerekliliğine inanmaması veya rapor etmeyi iĢ yükü olarak algılaması gibi sebepler çalıĢanların iĢ kazalarını rapor etmesinin önündeki engeller olarak sayılabilir.

Bu yüzden çalıĢanlarla iĢbirliğini geliĢtirecek uygulamalara ağırlık verilmesi, çalıĢanlara verilen iĢ sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde raporlamanın öneminin ve gerekliliğinin vurgulanmasının yararlı olabileceği söylenebilir.

AraĢtırmada, son bir yıl içinde meslek iliĢkili yaralanmadan dolayı iĢ göremezlik raporu alanlarının oranı %4,4 bulunmuĢtur. Aldıkları iĢ göremezlik raporunun 3 günden fazla

olduğunu belirtenlerin oranının ise %3,8 olduğu görülmüĢtür. Aytekin (2010) tarafından Ġzmir’de faaliyet gösteren 5 kamu hastanesinde çalıĢan toplam 402 ebe ve hemĢire üzerinde yapılan çalıĢmada “iĢ kazasından dolayı 3 günden fazla iĢinize ara verdiniz mi”

sorusuna katılımcıların %3,7’sinin evet cevabı verdiği belirtilmiĢtir (s. 55). Sözü edilen çalıĢma ile karĢılaĢtırıldığında, iĢ göremezlik raporu alma oranlarının birbirine yakın olduğu söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin çok sayıda mesleki risk ve tehlikeye maruz kaldığı ve bu mesleki risk ve tehlikelere maruz kalma oranların da oldukça yüksek olduğu görülmüĢtür. AraĢtırmada, personel güçlendirmenin hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili olumlu davranıĢlarını artıracağı, yukarıda belirtilen bazı mesleki risk ve tehlikelere maruz kalma oranlarını düĢürebileceği ve iĢ sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında önemli bir araç olabileceği düĢünülmüĢtür. Elde edilen bulguların bunu destekler nitelikte olduğu söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin hem psikolojik hem de yapısal güçlendirme düzeylerinin, hemĢirelerin evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri yerine getirme düzeylerini etkilediği belirlenmiĢtir. Psikolojik ve yapısal güçlendirmenin birlikte, evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etmedeki değiĢimin %52’sini ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri yerine getirmedeki değiĢimin ise %42’sini açıkladığı görülmüĢtür. Psikolojik ve yapısal güçlendirme boyutlarından evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme düzeyini en çok etkileyen ve bu etkileri istatistiksel olarak anlamlı bulunan boyutlar sırasıyla anlam, destek, yetenek, fırsat, kaynaklar ve biçimsel olmayan güç boyutlarıdır. Anlam, yetenek ve fırsat boyutlarının ayrıca, hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme düzeyini de en çok etkileyen ve bu etkileri istatistiksel olarak anlamlı bulunan boyutlar olduğu görülmüĢtür. Bu boyutların dıĢında, bilgi boyutunun da hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme düzeyini en çok etkileyen boyutlar arasında olduğu görülmüĢtür. Buna göre hemĢirelerin yaptıkları iĢi önemsemeleri ve iĢlerine değer vermeleri, yaptıkları iĢle ilgili olarak kendilerini yetenekli hissetmeleri ve kendilerine güvenmeleri, iyi yaptıkları iĢler karĢısında takdir görmeleri veya ödüllendirilmeleri, yapılan iĢler ile ilgili olarak ortaya çıkabilecek problemlerin çözümünde kendilerine yardımcı olunması, iĢ gereklerini

yerine getirmek için yeterli zaman verilmesi, gerektiğinde geçici yardım sağlanması, hekimler ve diğer sağlık çalıĢanları ile iĢbirliğinin yapıldığı bir ortamın sağlanması ve problemlerin çözümünde hemĢirelerin katılımının sağlanması, hemĢirelerin evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme ile ilgili davranıĢlarına olumlu katkı yaptığı söylenebilir.

AraĢtırmada ayrıca, psikolojik güçlendirme düzeyindeki bir birimlik artıĢın psikolojik rahatsızlık yaĢama riskini yaklaĢık 1,8 kat, enjektör batma riskini 2,8 kat, sözel Ģiddete maruz kalma riskini 1,6 kat ve fiziksel Ģiddete maruz kalma riskini 2,4 kat azalttığı belirlenmiĢtir. Yapısal güçlendirmenin de enjektör batma riski üzerinde etkili olduğu ve yapısal güçlendirme düzeyindeki bir birimlik artıĢın enjektör batma riskini 2,8 kat azalttığı belirlenmiĢtir. Quinn ve Spreitzer (1997) çalıĢanların iĢlerini daha iyi nasıl yapacaklarına dair kendilerini serbest hissetmelerinin, yaptıkları iĢin kendileri için önemli olduğunu hissetmelerinin ve her ne yapıyorlarsa bunu ilgi ile yapmalarının, iĢlerini iyi yapmaları için gereken beceriye sahip olduklarından emin olmalarının ve iĢlerini nasıl yapabileceklerini bilmelerinin, birimde yapılan iĢleri etkileyebilmelerinin ve diğer çalıĢanların onların fikirlerini dinlediğine inanmalarının güçlendirilmiĢ personelin karakteristik özellikleri olduğunu belirtmiĢtir (s. 41). Buna göre, bu özellikler açısından daha güçlü hemĢirelerin belirtilen mesleki risk ve tehlikelere daha az maruz kalabileceği söylenebilir. ĠĢ kazalarının meydana gelmesinde güvensiz davranıĢların önemli yer tuttuğu belirtilmiĢtir (Çakar ve diğ., 2012, s. 59-60). HemĢirelerin iĢlerini iyi yapmaları için gereken beceriye sahip olduklarından emin olmaları ve iĢlerini nasıl yapabileceklerini bilmeleri kendilerine güven duymalarını ve iĢlerini yaparken enjektör batma vakaları gibi mesleki risk ve tehlikelere daha az maruz kalmalarını sağlayabilir.

Ayrıca iĢini yaparken kendinden emin olmanın, hasta ve hasta yakınlarına da güven verebileceği, hasta ve yakınları ile daha iyi bir iletiĢim sağlayabileceği ve sonuç olarak Ģiddet vakalarını azaltabileceği söylenebilir. HemĢirelerin yaptıkları iĢi önemsemeleri ve iĢine değer vermeleri, iĢlerini yaparken daha dikkatli davranmalarını ve böylelikle daha az hata yapmalarını sağlayabilir. ĠĢ sağlığı ve güvenliği çalıĢmalarının amaçlarından biri iĢin insana, insanın iĢe adaptasyonunu sağlamaktır (European Union, 2011, s. 14).

Çünkü iĢ kazalarının bir önemli bir nedeni de iĢe uygun çalıĢan ya da çalıĢana uygun iĢ düzeni kurulmamıĢ olması olarak belirtilmiĢtir (Çakar ve diğ., 2012, s. 59-60).

ÇalıĢanların yapılan iĢleri etkileyebilmelerinin ve diğer çalıĢanların onların fikirlerini

dinlediğine inanmalarının güçlendirilmiĢ personelin karakteristik özelliklerinden biri olduğu belirtilmiĢti (Quinn ve Spreitzer 1997, s. 41). Buna göre, güçlendirilmiĢ hemĢirelerin birimde yapılan iĢleri daha iyi nasıl yapacaklarına iliĢkin kendilerinin karar verebilmelerinin, iĢi kendilerine uygun hale getirebilmelerini sağladığı ve bunun da maruz kalınan mesleki risk ve tehlikeleri azalttığı söylenebilir. Ayrıca, enjektör batma vakaları gibi iĢ kazalarının nedenlerinden birinin zaman baskısı olduğu söylenebilir.

Yapısal güçlendirme çalıĢanlara iĢlerini yapabilmek için yeterli zaman vermeyi gerektirmektedir. ĠĢlerini yapmak için yeterli zamanı olan hemĢirelerin iĢlerini daha yavaĢ, daha dikkatli, prosedürlere daha uygun Ģekilde yapacağı ve bu sayede iĢ kazası yaĢama olasılığının düĢebileceği söylenebilir.

Güçlendirmenin yararlarına iliĢkin yapılmıĢ çeĢitli çalıĢmalarda güçlendirmenin farklı etkileri ortaya konmuĢtur. Meng ve diğerleri (2016) tarafından Çin’de 244 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada hem psikolojik hem de yapısal güçlendirmenin tükenmiĢlik ile negatif iliĢki olduğu ve psikolojik güçlendirmenin tükenmiĢlik üzerinde aracı etkisinin bulunduğu belirtilmiĢtir (s. 104). Laschinger ve diğerleri (2001) tarafından Kanada’da 404 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada güçlendirme düzeyi daha yüksek olan hemĢirelerin daha az iĢ gerilimi yaĢadığı ve iĢ memnuniyet düzeylerinin daha yüksek olduğu belirtilmiĢtir (s. 270). Laschinger diğerleri (2009) tarafından Kanada’da 217 hastanede 3156 hemĢire üzerinde yapılan baĢka bir araĢtırmada da güçlendirme düzeyi daha yüksek olan hemĢirelerin örgütsel bağlılık düzeylerinin de daha yüksek olduğu belirtilmiĢtir (s. 228). DiNapoli ve diğerleri (2016) tarafından 280 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada psikolojik ve yapısal güçlendirme ile iĢe bağlılık arasında pozitif bir iliĢkinin olduğu belirtilmiĢtir (s. 95).

Ning ve diğerleri (2009) tarafından Çin’de 6 hastanede 650 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada da güçlendirme ile iĢ memnuniyeti arasında pozitif bir iliĢkinin olduğu belirtilmiĢtir (s. 2642). Yapılan çalıĢmaların incelenmesi sonucu mevcut çalıĢmaların güçlendirmenin farklı yararlarını ortaya koyduğu anlaĢılmıĢtır. Bu araĢtırmanın sonuçları, belirtilen çalıĢmalardan farklı olarak güçlendirmenin iĢ sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında da etkili olduğunu ortaya koyması bakımından önemli bulunmuĢtur.

AraĢtırmada, hemĢirelerin psikolojik güçlendirme, yapısal güçlendirme, evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri yerine getirme düzeylerinin hemĢirelerin yaĢına ve meslekte çalıĢma süresine göre istatistiksel olarak anlamlı fark gösterdiği görülmüĢtür. YaĢça büyük olan ve meslekte çalıĢma süresi daha fazla olan hemĢirelerin güçlendirme düzeylerinin daha yüksek olduğu ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili davranıĢlarının daha olumlu olduğu belirlenmiĢtir. Chan ve diğerleri (2002) tarafından Hong Kong’ta 306 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada da benzer Ģekilde yaĢça büyük olan ve meslekte çalıĢma süresi daha fazla olan hemĢirelerin evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme düzeylerinin daha yüksek olduğu belirtilmiĢtir (ss. 157, 160). Durukan ve diğerleri (2010) tarafından Ankara’da 138 hemĢire üzerinde yapılan bir çalıĢmada da yaĢça büyük olan ve mesleki tecrübesi daha fazla olan hemĢirelerin güçlendirme düzeylerinin daha yüksek olduğu belirtilmiĢtir (s. 428-429). YaĢça büyük olan ve meslekte çalıĢma süresi daha fazla olan hemĢirelerin mesleki tecrübeleri de daha fazladır. Bu yüzden, bu hemĢirelerin, birimde yapılan iĢler ve iĢ yerindeki iliĢkiler hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğu, yönetimce kendilerine daha fazla sorumluluk verildiği, çalıĢma arkadaĢları tarafından yardımına daha çok baĢvurulduğu dolayısıyla daha fazla güçlendirilmiĢ olduğu söylenebilir.

YaĢça büyük olan ve meslekte çalıĢma süresi daha fazla olan hemĢirelerin hem daha fazla güçlendirilmiĢ olmaları hem de belirtilen nedenlerden ötürü aynı zamanda iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili davranıĢ puanlarının da daha yüksek olduğu söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin psikolojik güçlendirme, yapısal güçlendirme, evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme ve iĢ sağlığı ile ilgili yükümlülükleri yerine getirme düzeylerinin hemĢirelerin eğitim durumu göre istatistiksel olarak anlamlı fark gösterdiği görülmüĢtür. Lisans mezunu olan hemĢirelerin, sağlık meslek lisesi mezunu hemĢirelere göre güçlendirme düzeylerinin daha yüksek olduğu ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili davranıĢ puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir. Güçlendirme, yetiĢtirme ve eğitme yolu ile çalıĢanları geliĢtirme süreci olarak da tanımlanabilir (Barutçugil, 2004, s. 398). Üst seviyede eğitim görmek, çalıĢanların mesleki ve kiĢisel geliĢimine katkı yapabilir. Bu yüzden daha yüksek öğrenim düzeyine sahip hemĢirelerin güçlendirme düzeylerinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Ayrıca, daha yüksek öğrenim düzeyine sahip hemĢirelerin mesleklerine iliĢkin iĢ sağlığı ve güvenliği konularında daha bilgili olabileceği, iĢ sağlığı ve güvenliğinin önemini daha iyi kavrayabileceği ve bu yüzden

evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme puanlarının da daha yüksek olabileceği söylenebilir.

AraĢtırmada, haftada 40 saatten fazla çalıĢan hemĢirelerin, iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme puanlarının haftada 40 saat ve altında çalıĢan hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme puanlarından düĢük olduğu görülmüĢ ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuĢtur. Gershon ve diğerleri (1999) tarafından Amerika’da 216 sağlık çalıĢanı üzerinde yapılan bir araĢtırmada da iĢ yükü fazla olan çalıĢanların güvenlik tedbirlerine daha az riayet ettiği belirtilmiĢtir (s. 181). Daha fazla mesai yapan hemĢirelerin, iĢ yükünün daha fazla olduğu, bu yüzden kendilerini daha yorgun hissedebileceği söylenebilir. Bu durum hemĢireleri bazı gerekleri yapmaktan alıkoyabilir. Bu yüzden haftalık çalıĢma süresi daha fazla olan hemĢirelerin iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirme puanlarının daha düĢük çıktığı söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin psikolojik güçlendirme, yapısal güçlendirme, evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri yerine getirme düzeylerinin hemĢirelerin pozisyonuna göre istatistiksel olarak anlamlı fark gösterdiği görülmüĢtür. Servis sorumlu hemĢiresi olarak görev yapan hemĢirelerin, servis hemĢiresi olarak görev yapan hemĢirelere göre güçlendirme düzeylerinin ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili davranıĢ puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir.

Servis sorumlusu olarak görevlendirilen hemĢireler, genellikle belli bir mesleki tecrübeye sahip, sorumluluk alabilen, mesai arkadaĢları tarafından sözü dinlenilen ve hem mesleki açıdan yeteneğine güvenilen hem de kiĢisel olarak kendisine güvenilen kiĢiler arasından seçilmesi beklenir. Servis sorumlu hemĢiresi olarak görevlendirilen hemĢirelerin pozisyonları gereği yetkilerinin daha fazla olduğu, daha çok fırsat, bilgi, destek ve kaynağa sahip olduğu ve daha özerk olduğu söylenebilir. Ayrıca, servis sorumlu hemĢiresi olarak görevlendirilen hemĢirelerin sorumlu olduğu birimdeki çalıĢanların güvenlik tedbirlerine uymasını ve sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak için onlara rol model olması ve öncelikle bu gereklilikleri kendilerinin yerine getirmesi beklenir. Bu yüzden servis sorumlusu olarak görev yapan hemĢirelerin güçlendirme düzeylerinin ve iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili davranıĢ puanlarının daha yüksek çıktığı söylenebilir.

AraĢtırmada, hemĢirelerin evrensel güvenlik tedbirlerine riayet etme ve iĢ sağlığı ile ilgili yükümlülükleri yerine getirme düzeylerinin hemĢirelerin çalıĢan güvenliği eğitimi alma durumlarına göre istatistiksel olarak anlamlı fark göstermediği görülmüĢtür. Buna göre, çalıĢan güvenliği eğitimlerinin etkili olmadığı, içeriğinin uygun veya yeterli olmadığı ya da çalıĢan güvenliği eğitimi alanların iĢ sağlığı ve güvenliğinin önemi ve gerekleri hakkında yeterince ikna olmadığı ve dolayısıyla iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda davranıĢlarında farklılaĢma olmadığı söylenebilir.