• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM: GİRİŞİMCİLERİN KAMU BÜROKRASİSİ ALGISINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

Girişimcilik

III. BÖLÜM: GİRİŞİMCİLERİN KAMU BÜROKRASİSİ ALGISINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

III.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Türkiye’de, geçmişi Osmanlı Tanzimat Dönemine kadar uzanan bir devlet yönetim geleneğinin olduğu yönünde genel bir uzlaşı bulunmaktadır. Heper’in kavramsallaştırdığı “bürokratik yönetim geleneği”, o gün bu gündür ülkenin sadece siyasal gelişmelerini yönlendirmekle kalmamış aynı zamanda sosyal ve ekonomik alandaki gelişmelerini de etkilemiştir. Türk Kamu Bürokrasisi ile siyaset kurumu arasındaki ilişki, özellikle Kamu Yönetimi disiplinindeki birçok araştırmanın konusu olmuş ve bu alanda Türkçe yazın da önemli derecede bir derinlik sağlanmıştır.

19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu’nun sürekli toprak kaybederek küçülmesi, bugün “zinde güçler” diye tanımlanan, “kurtarıcı” ve “koruyucu”ların aktif hale gelmesi, daha doğru bir deyimle, imparatorluğun ya da devletin sahibi olan hanedan ve onun yakın bürokrasisi olan kapı halkının yerini, onların dışında ortaya çıkan, hatta bu süreçte onlara yabancılaşan (çoğunluğu batılı eğitim almış) askeri ve sivil bürokrasinin almasını sağlamıştır. Bu süreçte devlet ve onun varlığının korunması, her türlü meselenin üstünde bir önem kazanmış ve daha önemlisi bu yolda kurumlar ve teamüller oluşmuştur. Devletin güvenliği, daima insanın ve onun ihtiyaçlarının önünde tanımlanmıştır (Aydın, 2009: 18).

Özetle bürokratik yönetim geleneği olarak adlandırılan bu anlayışın ülkedeki devlet-sermaye ilişkileri üzerindeki belirleyici etkisi yüksektir. McClelland’ın işaret ettiği üzere, Batı’da modern endüstri toplumuna geçişin ana dayanağını ekonomi burjuvazisi yani girişimciler yaparken, Osmanlı-Türk topraklarında yeni ortaya çıkan devlet

bürokrasisinin toplumsal yapıyı dönüştürmesi söz konusu olmuştur. Bunun bir sonucu olarak da, başarı motifi yüksek insanlara, belirgin olarak ekonomik girişimciler arasında değil, devlet görevlileri arasında rastlanmaktadır. Zira, ekonomiye yön veren de, girişimcileri yaratan da, gerektiğinde engelleyen de devlettir. Dolayısıyla, batılı “ideal tipik” kapitalizm için anahtar kelimeler, birey ve piyasa iken, Osmanlı’dan devralınan güçlü devlet ve bürokrasi geleneği gereğince Türkiye için bunlar, toplum ve bürokrasidir (Özdemir, 2006: 100). Zaman içinde ortaya çıkan şartlar doğrultusunda değişiklik gösterse de bürokrasi ve iş dünyası ilişkisi, devlet-sermaye kesimi arasındaki ilişkinin en baskın tarafını oluşturmuştur. Ancak Türkiye’de bürokrasi ve iş dünyası arasındaki ilişkinin yukarıda özetlenen önemine rağmen bu konuda yeterli sayıda çalışmanın yapıldığı söylenemez. Bu nedenle, çalışmanın temel amacı bürokrasi-iş dünyası arasındaki ilişkinin araştırılması ile yazında bu alandaki eksikliği gidermek anlamında katkı sağlamaktır.

III.2. Araştırmanın Yöntemi

Araştırmanın yöntemi kısmında araştırmanın varsayımları ve kısıtları, örneklem, anket formunun oluşturulması, hipotezler, veri analiz yöntemleri bulunmaktadır.

III.2.1. Araştırmanın Kısıtları

Çalışmada gerek anket uygulaması gerekse yapılandırılmış mülakat yöntemi ile görüşülen iş adamlarının Türkiye’deki bütünü temsil edebilme özelliği taşıdıkları varsayılmıştır. Bu varsayımın oluşmasının arka planında; görüşmeler yapılan iş adamlarının oldukça uzun bir iş deneyimine sahip olmaları, toplumda işleri konusunda öne çıkan kişiler olması ve seçilen bölge içindeki lider girişimciler arasında yer almaları yatmaktadır.

Çalışmanın çok daha anlamlı sonuçlar verebilmesi için Türkiye genelinden örneklem alınması gerekir. Ancak, bu çalışmada örneklem, bütünü temsil özelliği taşıdığı düşünülen belirli bölgelerde faaliyetlerini sürdüren belirli sayıdaki iş adamından oluşmaktadır. Çalışmanın temel kısıtı, örneklem büyüklüğüdür. Ayrıca, iş dünyasının aktörleri olan girişimcilerin kamu bürokrasisi algısına yönelik olarak geliştirilmiş uluslar arası kabul gören bir ölçek bulunmayışı nedeniyle, çeşitli çalışmalardan faydalanılarak yeni bir ölçek oluşturulmaya çalışılması bir başka kısıtıdır.

III.2.2. Araştırma Sorusu ve Hipotezler

Bu tezde “Türk girişimcileri açısından kamu bürokrasisi, girişimciliğin önündeki bir engel midir?” temel sorusuna cevap aranacaktır. Bu sorunun temel soru olarak belirlenmesinde Tanzimat döneminden itibaren Türk kamu bürokrasisinin ülkenin başta ekonomik yaşamına olan etkileri dikkate alınmıştır. Jön Türk hareketiyle başlayan “milli burjuvazi oluşturma” çalışmalarında, yönetim iradesini elinde bulunduran bürokrasi, söz konusu hedefe ulaşmak için yerli girişimciliği destekleyen uygulamalar ve düzenlemeler yapmıştır. Kimi zaman bağımsız yerli girişimciler teşvik edilmiş, kimi zaman da bizzat bürokrasi kökenli unsurlar ya iş dünyasına transfer olmuş ya da hem bürokrat hem de girişimci faaliyetlerini birlikte yürütmüşlerdir (Keyder, 2010; Buğra, 2008; Özdemir, 2006; Toprak 1982; Ahmad: 1980). Ancak, burada ortaya çıkan anlayış, belki de bu ülke girişimciliğinin uzunca bir süre kendi ayakları üzerinde durabilme, bağımsız hareket edebilme ve çok daha önemlisi gerçek anlamda rekabetçi bir yapıya kavuşmasının önündeki temel engellerden olmuştur. Otoriter-bürokratik devlet yapılanmasının kanatları altına sığınarak işini yürütme ve onun himayesinde palazlanma anlayışı (Şenalp ve Şenalp, 2008), sonraki yıllarda yaşanan Varlık Vergisi uygulamaları ile zahmetsizce servete konma fırsatları (Akın, 2003) ve 1960 sonrasının tam bir

korumacılığın hüküm sürdüğü ithal ikamesi stratejisi, Türk girişimciliğinin Batı tarzı bir toplumsal dönüşüm potansiyeline ulaşmasını engellemiştir. Devletin, dolayısıyla da söz konusu dönemlerin yönetim erkindeki birinci aktör olan bürokrasinin eylemleri ile kolaycılığa iyice alışan girişimcilerimiz kendisinden beklenen sıçramayı başaramamışlardır. Yani girişimci bir kültürün bu topraklarda yeşerip gelişmesi (Kızılkaya, 2005) için uygun ortamın ortaya çıkışındaki engeller otoriter-bürokratik devlet yapısı ağırlıklıdır. 1980 sonrası dönemlerde de ekonomik liberalizasyon çalışmaları ile önemli atılımlar sağlanmış olsa da bürokrasinin gerek askeri kanadı gerekse sivil kanadının özellikle yargı bürokrasisinin geleneksel refleksleri ile girişimcilik için gereken ekonomik özgürlükler ortamının sağlanması çabaları düşe kalka seyretmiştir.

Girişimcilerin kamu bürokrasisine ilişkin algılarını ortaya koymak ve bu algılara bağlı olarak Türk Kamu Bürokrasi ile ilgili ortaya çıkan boyutları tespit ederek, bu boyutların birbirleriyle ilişkilerini ortaya koymak ve her bir boyutun kamunun girişimcilere desteği üzerindeki etkisini tespit etmek amacıyla aşağıdaki araştırma hipotezleri geliştirilmiştir: