• Sonuç bulunamadı

Adnan BOSTANCIO⁄LU

Dördüncü gün, Gazi Üniversitesi

‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof.Dr. Aziz KONUKMAN’›n yürütücülü¤ünde, Marmara Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari

Bilimler Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof.Dr. Hayri KOZANO⁄LU ve

Yazar-Gazeteci Adnan BOSTANCIO⁄LU’nun konuflmac›

oldu¤u "Yaflanabilir Gelecek ‹çin Ekonomi ve Siyaset" konulu panelde;

yaflan›lmakta olan mali krizin dünyaya ve Türkiye’ye etkileri ve tüketici kimlikle mücadele edilmesi gereklili¤inden bahsedildi. Toplumun üç aflamal› bir sald›r›: neo-liberalizm,

küreselleflme ve finansallaflma ile karfl› karfl›ya oldu¤undan söz edilen

panelde krizin sadece kapitalistler aras›nda sermayenin el de¤ifltirmesine

yol açt›¤›na ve toplumun bir piyasa toplumu haline getirilmesinin

tehlikelerine dikkat çekildi.

Aziz KONUKMAN

Böyle güzel bir havada deniz bir yanda, spor etkinlikleri bir yanda bunlar› b›rak›p buraya gel-mek büyük fedakarl›k istiyor. Bu-nun için hepinizi kutluyorum.

fiahs›m ad›na flunu söyleyebili-rim. Buran›n gedikli bir konufl-mac›s› oldum. Bu benim için bir onur. Odan›n bir üyesi gibi görü-yorum kendimi. Oda ile empati kurmam onun için kolay oluyor.

‹lk olarak Adnan kardeflimizi din-leyece¤iz. Daha çok nerede dur-du¤umuza flöyle bir bakacak. Ar-d›ndan gelece¤e dönük olarak bugünkü moda deyimle, “aç›l›m yapabilece¤imizi” tart›flmaya aça-cak. Hayri hoca daha çok ekono-mik tespitlere de¤inecek, dünya-daki geliflmeleri de de¤erlendire-rek. Ben de Türkiye ekonomisine yans›malar› üzerinde duraca¤›m.

Oturumun sunumu DEÜ fiehir Planlama Bölümü ö¤rencisi Ali GÜNGÖRMÜfi taraf›ndan yap›ld›.

PANEL

Adnan BOSTANCIO⁄LU

De¤erli arkadafllar, iki hoca-n›n yahoca-n›nda oturuyorum, böyle formel toplant›larda çok rahat konuflamad›¤›m› biliyorum. Siz-ler de bulundu¤um durumu iyi kötü tahmin edebiliyorsunuzdur.

Meselenin ikinci zorlu¤u, ele al›-nan konu yaflanabilir bir gelecek için siyaset ve iktisat, olarak tarif edildi¤inde hayli çetrefilli bir me-sele ile karfl› karfl›ya oldu¤umuz aflikar. Buradaki herkesin arzu et-ti¤i, önüne koydu¤u hedef; daha iyi bir dünyada, onurlar›na sahip ç›kt›klar›, asgari refah› hakim ol-du¤u bir dünya düzenidir. Belki yüzy›llard›r insanlar bu düflünce-ler içinde. Lakin bu beklentiye ulafl›lamam›fl olmas›, hem de bu-na bu-nas›l ulafl›laca¤›bu-na dair fikrin orta yerde olmas›; buna mukabil çok önemli mesafelerin katedile-memesi bize hakikaten bu soru-nun öyle haz›r ve kolay bir ceva-b›n›n olmad›¤›n› gösteriyor.

Ben bu sorunu ortaya

koydu-¤umda; hangi sahnede oldu¤u-muz, hangi aktörlerle oynad›¤›-m›z, hem evrensel ölçekler için-de, hem yerel bazda durdu¤umuz yeri iflaret etmek, hem de uzun süredir kafamda olan soru iflaret-lerini birlikte masaya yat›rarak onlar› irdelemeye çal›flaca¤›m.

Yaflanabilir gelece¤e iliflkin çok fazla haz›r cevab›m olmad›¤›n›

bafltan söyleyeyim.

mak istemem, kötümser bir tablo çizmek istemem ama katil bir tü-rün devam› oldu¤umuzu söyle-mek mümkün. Beyni daha büyük olan primatlar›n daha fazla prote-in tüketmek zorunda kald›¤›ndan etobur oldu¤u dikkat çekiliyor.

Bunu fazla uzatmadan bir de kül-türel evrime bakal›m. Külkül-türel evrimin iki sorunlu yan› var, din, ulus, tarih, co¤rafya, gelenek ola-rak ayr›flma noktalar› ortaya ç›k-m›flt›r. Günümüzde bunlar kal›c›-laflm›fl, keskinleflmifl ve durmak-s›z›n çat›flmalar›n nedeni haline gelmifltir. Biyolojik evrim ve kül-türel evrim k›yasland›¤›nda o ka-dar h›zl›, neredeyse ›fl›k h›z›nda geliflmifltir ki bu ayr›flmalar›n ya-ratt›¤› travma daha güçlü yaflan-m›flt›r. Kabile toplumundan kar-mafl›k modern topluma geçifl sü-reci tek hücreliden memeliye, oradan insana geçifl

düflünüldü-¤ünde çok h›zl›d›r. Bugün insa-n›n geldi¤i medeniyet düzeyi hem bu türün kendisinin hem de bu gezegenin canl› yarat›klar›n›n çok a¤›r bedeller ödemesi sonucu or-taya ç›km›flt›r. Tarihi buradan okumam›zda yarar var. Buna

de-¤er miydi demek çok geç, olan ol-mufltur.

Temel baz› sorunlarla karfl›

karfl›ya oldu¤umuz gerçe¤ini hiç bir zaman göz ard› edemeyiz.

Bundan sonra ne tür bir uygarl›k beklentisi içindeyiz? Biz nas›l bir gelecekte yaflamak istiyoruz? so-rusuna baz› temel cevaplar üret-mek zorunday›z. Modern hayat›n kaç›n›lmaz sonuçlar›yla, do¤a ile daha uyumlu bir medeniyetin pa-radigmalar› nerede örtüflür, nere-de çat›fl›r gibi benzeri sorunlar üzerine düflünmemiz kaç›n›lmaz.

Böyle devam etmeyece¤i kesin, bunun alt›n› çizmek gerekir.

Dünyaya bakt›¤›m›zda bir k›ta ölüme terk edilmifl durumda.

Do-¤al kaynaklar› d›fl›nda insan aç›-s›ndan en ufak flekilde dikkat edilmiyor. Dünyada her befl kifli-den biri açl›k s›n›r›n›n alt›nda ya-fl›yor. Yoksulluk s›n›r›nda yafla-yanlar bunun kat kat daha fazlas›.

Yaflanabilir gelecek öngörü-yorsak bunu genel olarak insanl›k için öngörüyoruzdur. Böyle bir gelece¤i infla edece¤imiz bafll›ca aktör de insanlar olacakt›r. So-kaktaki, tatil yerlerindeki, iflyerle-rindeki insanlar. Ancak genelle-melerde benim kafam› öteden be-ri meflgul eden, sanki gerçekli¤i-ne tam tekabül etmeyecek flekilde iyimser bir havan›n hakim

oldu-¤udur. ‹nsanlara lay›k iyimser bir nitelemenin ne oldu¤u düflünül-dü¤ünde genel olarak bar›fltan ya-na oldu¤u söylenebilir mi? Evet, söyleyebiliriz, öyledir de genellik-le. Dönüp insanl›k tarihine

bakt›-¤›m›zda ise bunun böyle

olmad›-¤›na dair çok fazla iflaret var. Mo-dern tarihin tek bir y›l› savafls›z geçmemifltir. Kuflkusuz; kendi ç›-karlar› do¤rultusunda u¤ursuz bir savafl› k›flk›rtt›klar›nda, insan-lar›n bir k›sm›n›n baflka bir k›s-m›n› katletmeye sebep oldu¤unu söylemek durumunday›z. Sonuç-ta flunu da görmezden gelemeyiz.

Bir k›sm›n›n hayat›na son veren-ler, di¤er bir k›sm›d›r. Diyelim ki, bar›fl içinde bir dünya özlemi öy-le, insanlar aras›nda koflulsuz bir flekilde kabul edilmifl, hedef al›n-m›fl bir fley de¤il. En az›ndan in-sanlar›n önemli bir k›sm› bundan yana de¤il. Bizim ona atfetti¤imiz vas›flar›n su götürür oldu¤unu düflünüyorum.

‹nsanl›k tarihine bakt›¤›m›zda kendi türüne ve di¤er canl›lara karfl› örgütlü fliddet uygulayan tek tür oldu¤unu görürüz. fiöyle de ironik bir yan› vard›r, tarihteki bütün medeniyetlerin gerisinde insan›n örgütlü fliddeti de vard›r.

fiiddetin örgütlenmedi¤i yerde medeniyetlerin oldu¤unu görmü-yoruz. fiiddetten uzak kimi top-lum kesimlerinde ya yok olmaya mahkum oluyorlar tarih boyunca ya da o fliddet döngüsünün içine çekiliyorlar. Hatta flunu söylemek de mümkün neandartal türün bizzat bizim atalar›m›z taraf›ndan yok edildi¤ine dair kan›tlar her geçen gün daha fazla art›yor. Ta-bii ben burada moral bozucu

ol-memifltir. Belediyecilik de ite ka-ka, yukar›dan afla¤›ya zorla baflla-m›fl. Tar›msal alanlarda istihdam yarat›lamay›nca büyük göç dalga-lar› bafllay›nca flehirler muazzam rant kap›lar› haline dönüflmüfl.

Son zamanlarda daha modern öl-çekler içinde belediyecilik anlay›-fl› olsa bile hali ortada. Ulaanlay›-fl›m, teknoloji, iç pazar›n geniflli¤i, kentleflme ve benzeri unsurlar za-y›f kald›¤› zaman onun siyasi de-mokrasiyi nas›l etkiledi¤i günde-lik hayat içinde gözlenebilir.

Meselenin bir baflka boyutu da bu topraklardaki halk›n siyasi otoritenin yasland›¤› kesim ola-rak Müslüman olmas›. Müslü-manl›¤›n reforma aç›k olmamas›, y›llar y›l› alttan alta iflleyen çat›fl-malar›n da sebebi olmufltur. Ka-toliklik de reforma engeldi diye akla gelebilir ama diyelimki ‹tal-ya’da ulusal birlik sa¤lan›rken kent devletleri aras›nda ona ön-cülük eden burjuvazi var. Türki-ye’de böyle bir s›n›f da

geliflmedi-¤i için, onlar gibi “Vatikan’›n top-raklar›na el koyma” benzeri bir hamle gerçekleflemedi. Bu ayn›

zamanda Türkiye toplumunda ve tarihinde önemli bir kadere sebe-biyet verdi. Devlet hep reformcu demokrasi ile dinci muhafazakar bir kesimin çat›flmas›ndan kurtu-lamad›. Üçüncü Selim’den, Tanzi-mattan, 31 Mart vakas›ndan, Cumhuriyetten, Kemalist dev-rimlerden, DP iktidar›na kadar tarihin böyle bir okunabilir taraf›

da vard›r. Türkiye muhtelif teza-hürleri, karanl›¤› sürekli yaflaya-gelmifltir. Her dönemde de yoksul halk›n büyük kesimi dinci, mu-hafazakar kesimin yan›nda ola-gelmifl, bugün de farkl› de¤ildir.

fiimdi karfl› karfl›ya kald›¤›m›z, evrensel ölçekte sorunlar bunlar-d›r. Bu sorunlar› bilerek görerek, hayat›n gerçekli¤inden geri dur-maks›z›n, onu iyi anlay›p ona gö-re hagö-reket etmekte fayda vard›r diye düflünüyorum.

Çok uzun y›llard›r afl›r› iyim-serlik nedeniyle önemli hatalar yapt›¤›m›z kanaatindeyim. Bizim

gibi insanlar›n yani yaflanabilir bir gelecek için bir araya gelen in-sanlar›n bafl› belada diyebiliriz.

Çünkü biraz ak›l ve vicdan sahibi olan bu ülkenin insanlar›n›n, bu beladan kaç›nmas› çok kolay

de-¤il hatta mümkün dede-¤ildir. Bu, insan›n bafl›n› gönüllü olarak be-laya sokmas›d›r. Bütün bu kötü-lük ile u¤raflmak buna müdahale etmek bu ülkenin yaflanabilir ge-lecek öngören ak›l ve vicdan sahi-bi insanlar›n›n kaçamayaca¤› sahi-bir görevdir. Bir kad›n mahkumun kanserden ölüm döfle¤inde iken, yasalar›n bile uygulanmad›¤› du-rumda, bizim gibi insanlar›n sus-mayaca¤›, müdahil olaca¤› du-rumda bafl›m›z beladad›r. O bela-ya da biz eyvallah diyoruz.

Arkadafllar bu müdahale ede-ce¤imiz fley nedir? diye bakt›¤›-m›zda benim için; kapitalizmin afl›lmas› gerekti¤ini düflüyorum.

‹nsan›n kendi üretti¤ine yabanc›-laflmas›, köleleflmesi, insanlar›n büyük bir bölümünün insan onu-runa yak›flmayacak koflullarda ya-fl›yor olmas› zaten sorunun ne ol-du¤una bafll›bafl›na iflaret ediyor.

Kapitalizmi aflma fikrinden söz ediyorum ama, bu bizim akl›m›za ilk defa gelmiyor. Kapitalizmin daha ilk dönemlerinden bu yana, bu sistemden ma¤dur olmufl ke-simler, bu mücadele içinde oldu-lar. Marks’›n Kapital’de yapt›¤›

kapitalizmin elefltirisi ve Manifes-to’da yapt›¤› bu çarp›c› tablonun bize yöneltti¤i ça¤r›n›n hala baki oldu¤una inan›yorum. Öncelikle alt›n› çizmek istedi¤im husus bu.

Ancak flunu da gözard› etmemek gerekir. Manifesto 1848 y›l›nda yaz›lm›flt›r, 1872 bask›s›n›n önsö-zünde Marks ve Engels flöyle der:

“Manifestonun kendisinin her yer-de ve her zaman belirtildi¤i gibi bu-rada yaz›lan ilkelerin pratikte uy-gulanmas›, var olan tarihsel koflul-lara ba¤l› olacakt›r.” Yaz›ld›ktan 24 sene sonra yani k›sa bir süre buna iflaret etmifllerdir. ‹çinde bulundu¤umuz tarihsel koflullar için yeni kavramlar, anlay›fllar ge-lifltirmek durumunday›z. Siyase-Modern tarihin bir tek y›l›, belki

bir tek günü bar›fl içinde geçme-mifltir.

Ayr›ca bu türün do¤aya yani yaln›zca, a¤açlar, orman, deniz de¤il kendi türünün d›fl›ndaki canl›lara karfl› tutumu ve

yolaçt›-¤› tahribat bundan sonra katlana-rak büyüyecek. Çok flükür ki bu tür sorunlar daha fazla tart›fl›l›-yor. Dünyan›n hali fena durum-da. Bundan sonra baflka bir gele-cek tasarlanmas› kaç›n›lmazd›r.

Bu noktada kendimize, ülke-mize bak›p kendi özgünlükleri-mizin alt›n› çizmekte yarar

oldu-¤unu düflünüyorum. Bu ülke de ar›zal› bir durumdad›r. Sorunlar›

her zaman çok büyük olmufltur.

Gerilimleri hep yüksek düzeyler-de cereyan etmifltir. Bir ç›k›fl nok-tas› olarak alacaksak 8. Yüzy›lda Türkler buraya; Anadolu ve Ru-meliye gelmifltir. O günden bu ya-na hiç bir dönem siyasi istikrar te-sis edilemiyor. 11. Yüzy›lda Mo¤al istilas›, arkas›ndan Selçuklu ege-menli¤i, Osmano¤ullar›n›n süreci bizim kitaplardan okudu¤umuz-dan çok daha tart›flmal›, çat›flmal›

geçmifl. Osmanl›n›n her on y›l›-n›n alt› y›l› savafllar içinde geçi-yor. Di¤er dört y›l da iç isyanlarla u¤raflmakla geçiyor. Bu co¤rafya k›sa bir dönem de olsa ‘oh be dünya varm›fl’ diyecek durumda olmam›flt›r.

Bu co¤rafyada siyasi demokra-sinin temelleri geleneksel olarak bir türlü oluflam›yor. Bunun bir-çok nedeni var kuflkusuz. Os-manl› Anadoluda bir türlü mekan birli¤i sa¤layam›yor. Kentleflme neredeyse hiç yok. Bu flu anlama geliyor, Erzincan’da 1930’lu y›lla-ra kadar ticaret, ‹stanbul’dan Trabzon üzerinden gemiyle sonra kat›rlarla yap›l›yor. 1930’larda demiryolu geldikten sonra mekan birli¤i olufluyor, evrensel ölçekte epey geç tarihe tekabül eder.

Kentleflme olmay›nca demokrasi bilincinin oluflmas› çok zordur.

Bu kentli s›n›flar›n talebidir. Öyle bir s›n›f olmay›nca bu talep

gelifl-tin eski kavramlar› ile gelecek in-fla etmek mümkün de¤ildir arka-dafllar. Marksizmin 20. Yüzy›lda-ki serüvenine bakt›¤›m›z zaman, asl›nda yaflanan da bundan çok farkl› de¤ildir. Kapitalizmin, em-peryalizm evresini anlamam›z için buna Lenin, Rosa Lüksem-burg’un müdahalesi gerekmiflti.

Bir toplumun devlet veya kapita-list sistem taraf›ndan yönetilme-sinin sadece bask› araçlar›yla

de-¤il ayn› zamanda o toplumun za-af›n› sa¤layacak hegemonya araç-lar›yla gerçekleflti¤i, buradan yola ç›karak sivil toplum, oradan yola ç›karak bir refah devleti fikriyle bu konularda aç›l›m getiren Gramsci’ye ihtiyac›m›z olmufltur, böyle zenginleflebilmifltir.

Üretim iliflkilerini yukar›dan afla¤›ya de¤ifltirseniz bile; bir sos-yalist toplum yaratman›n insanla-r›n hayat›nda, kültürel yaflamla-r›nda bir dönüflüm sa¤lanamazsa mümkün olmayaca¤›na iflaret eden; bir Mao’ya, Frankfurt Oku-luna ihtiyaç vard›r. Dolay›s›yla Marksizmin tarihi bir dogmalar y›¤›n› de¤il, süreç içinde o dü-flünceyi zenginlefltiren insanlar›n müdahaleleriyle sürekli kendini evrilten, gelifltiren anlay›fl olmufl-tur. Bunu gözden kaç›rmamam›z gerekiyor. Bugün de yapmam›z gereken bu anlay›fla sahip ç›k-maktan ibarettir. Bu son krizle ortaya ç›kt› ki, kapitalizm de önemli yap›sal de¤ifliklikler ge-çirmifltir. Endüstriyel merkezli üretim iliflkilerinden finans mer-kezli hizmet anlay›fla yönelmesi 80-90’lar boyunda devam eden neoliberalizm, kamusal fikrin yerle bir olmas›, tüketim odakl›

kapitalizm anlay›fl›n›n öne ç›k-mas›, gündelik hayat›m›zda yafla-d›klar›m›z, bütün bunlar bizlerin insanlar› ikna edebilecek argü-manlar gelifltirmesini flart k›lm›fl-t›r. Kamusal iyi fikri, art›k kamu taraf›ndan bile tehlikeli bulunu-yor. Ekonomik, siyasi iktidar›m›z sars›l›r gibi fleylerden söz edebili-yor insanlar. Neyse ki 2008 krizi insanlar›n akl›n›n bafl›na

gelmesi-ne sebep oldu. Bu kriz karfl›s›nda dahi kapitalizmin toplumsal ke-simler taraf›ndan inand›r›c› bulu-nan bir alternatifi maalesef hala yok. Bu krizden etkilenen önü-müzde daha a¤›r bir darbe ile sar-s›lacak, sokaklara ç›kacak kitleler ne yapacak diye düflünüyoruz.

Almanya, Fransa’da ne yapacak?

Bu tür sonuçlarla karfl›laflmak mümkün. Yak›p y›kabilirler, ama ne vaat etti¤i konusunda hala bir fikrimiz yok. Hem alternatif, hem de toplum nezlinde inand›r›c›

projelerimizin olmas› gerekiyor.

Burada da bir noktan›n alt›n› çi-zip, toparl›yorum.

Gelecek biraz tehlike bar›nd›-r›yor. Asl›nda “gelecek” diye bir fley yoktur, “bugün” vard›r. Gele-cekte sosyalist bir toplum infla edilece¤i fikri ile bir önceki sos-yalizm deneyiminde o kuflat›lm›fl-l›k koflullar› alt›nda bir sosyalist devlet kurmay› baflarm›flt› önceki sosyalistler. Sosyalist devletin kendisi sosyalist toplum yaratma arac› haline gelemedi¤i gibi onun dahi önünde engel teflkil etti. 80-90 y›ll›k süreçte ç›karaca¤›m›z en önemli deneyimlerden birisidir.

Bir ayg›tla ele geçirdi¤iniz toplu-mu infla etmek, gelece¤ini ertele-mek gibi bir fley söz konusu ola-maz. Yaflanabilir gelece¤i infla et-menin yegane yolu bugünün siya-setinden geçmektedir. Bugün do¤ru bir siyasi çizgi ile müdaha-le edersek, do¤ru kavramlar, do¤-ru siyasi anlay›flla zaten gelece¤in do¤ru siyasetini infla ediyoruz de-mektir. Bunun için de iki koflul vard›r; dogmatizmden kesinlikle uzak durup, cesur bir hayal gücü-ne sahip olmak; ikincisi zihnin kötümserli¤i karfl›s›nda iradenin iyimserli¤ini öne ç›karmakt›r.

fiimdilik söyleyeceklerim bunlar, teflekkür ederim.

Aziz KONUKMAN

Teflekkür ederim, Bostanc›o¤-lu, konuyu çok güzel anlatt›. Sos-yalist devlet yarat›ld› ama sosya-list toplum yarat›lamad›, dedi.

Buras› çok önemli; devlete araçsal

yaklaflan Marksist anlay›fllar var.

Devleti ele geçirirsek herfley arka-s›ndan gelir mant›¤›yla olmuyor.

En az›ndan bu gelecek projesi ile ilgili masaya yat›r›lmas› gereken önemli bir tespitti. fiimdi sözü sevgili Hayri’ye veriyorum.

Hayri KOZANO⁄LU

Merhaba arkadafllar, her za-man gençler karfl›s›nda konufl-mak zevkli ve heyecan verici, in-sana sorumluluk hissini hat›rla-tan bir f›rsat. Bu kadar güzel bir manzara ve do¤ada çok az konufl-ma f›rsat› bulmufluzdur. ‹ktisad›, kendi terminolojisiyle tarif eder-sek, flu anda yap›lan konuflmala-r›n f›rsat maliyeti çok yüksek. fiu anda burada bulunmasan›z, deni-ze girmek, günefllenmek, do¤ada yürüyüfl yapmak gibi çekici alter-natiflere sahipsiniz. Bu insana ay-r› bir sorumluluk hissi veriyor.

Adnan’›n söyledi¤inin tersine isimlerimizin önüne belirli s›fat-lar gelse de, konuflurken her za-man belirli bir tedirginlik, heye-can, sorumluluk hissediyoruz. Bu ünvanlarla dünyaya gelmedik. Bir televizyon program›na

kat›lm›fl-t›m ö¤retim elemanlar›n›n tem-silcisi olarak, geçmiflte kaybetti¤i-miz ö¤retim üyelerinden, faflist sald›r›larda kaybetti¤imiz ö¤re-tim üyelerinden bahsetmek iste-dim. Eski Ülkü Ocaklar› baflkan›,

“seni hiç forumlarda konuflturma-d›lar galiba” dedi. Ben de flu ceva-b› verdim ama ekranlara yans›ya-mad›: “Evet ben fazla konuflma f›r-sat› bulamad›m, en yetenekli, en iyi konuflan arkadafllar›m›z› siz öldür-dünüz, ondan sonra gelenlere de devlet bu f›rsat› vermedi, onun için bizim gibi insanlara konuflma so-rumlulu¤u kald›”. Ali K›rca “bu kadar gerginleflmesin” dedi.

‹nsan her zaman gençli¤ine dönüyor ve gelecek dedi¤i zaman biz nas›l bakard›k, ona bak›yor.

Çok kestirme olarak flunlar› söy-leyebilirim. Biz sizlere göre daha flansl›yd›k. Yaflad›¤›m›z dünyan›n çok eflitsiz, adaletsiz dünya

oldu-¤unu düflünüyorduk, Türkiye’nin bu durumda oldu¤unu düflünü-yorduk. Ama gelece¤in bize ait oldu¤una daha eflitlikçi, payla-fl›mc›, daha dayan›flmac› bir dün-yaya yelken açaca¤›m›za inan›-yorduk. Tabii endiflemiz vard›.

De¤iflik gruplar, fraksiyonlar at›

al›p Üsküdar› geçer mi? Onlar kendi projelerini gerçeklefltirir-ken biz gerçeklefltirir-kenarda yaya kal›r m›y›z?

diye endiflemiz vard›. Genel ola-rak gelece¤in emekten, sosya-lizmden yana oldu¤una inan›yor-duk. Bu bizi karamsarl›¤a sürük-lememeli. Toplumsal olaylar çok h›zl› akar, karamsarl›k dönemle-rinin hemen arkas›ndan, insana umut veren, gelece¤e daha heye-canla bakmam›z› teflvik eden dö-nemler gelebilir. Bize bazen, belli kavramlar›, de¤erleri kulland›¤›-m›z zaman “siz geçmifli mi tekrar edeceksiniz” diye soruyorlar. Bu-gün kim geçmifli tekrar etmek is-terse yaya kal›r. Geçmiflte halk›n, genifl kitlelerin umudu olmak, gelece¤in farkl› bir toplumsal sis-temden yana oldu¤una inanmak ve en az›ndan kitlelerin belirli bir k›sm›n› inand›rmak ad›na keflke geçmifli tekrar edebilsek. Bir

gele-cek olabilmesi için geçmifli de afl-mak laz›m. Bizler gelece¤in geç-miflin elefltirisinden yükselece¤i-ne inanan insanlar›z. Bugün geç-mifle öyle bir sald›r› var ki, büyük özverilerle kendi gelece¤ini, ken-di yaflam›n› feda ederek, daha iyi bir gelecek için mücadele eden insanlara o kadar haks›z, vicdan-s›z sald›r› var ki, buna gö¤üs ger-mek sorumlulu¤unu hissediyo-ruz. Bu bazen bizi geçmifle eleflti-rel yaklaflma fikrinden de uzak-laflt›rabilir. Bu o anlamda böyle rahat ortamlarda geçmifle de elefl-tirel yaklaflmal›y›z ama geçmiflte iyi, güzel, dürüst olan ne varsa bunu da unutmamal›y›z. Bildi¤i-niz gibi geçmifli olmayan›n gele-ce¤i de olmaz.

Ben buraya dünyadaki krizle ilgili bir sunufl yapmaya gelmifl-tim. Bundan sonra ona

de¤inece-¤im. Politikayla bafltan iliflkisini kurmak gerekirse bizler s›fatlar›-m›z iktisatç› ö¤retim üyesi olsa da uzun süre hakim k›l›nan mev-cut anlay›fl›n bize dayatt›¤›n›n tersine; ekonominin insan ihti-yaçlar›ndan, toplumsal ihtiyaçlar-dan kopuk, kendine göre kuralla-r›, mant›¤› olan ve piyasan›n ulafl-t›¤› sonuçlar› kaç›n›lmaz gerçek, kader olarak kabul etmemiz gere-ken bir alan olmad›¤›n› söyleme-liyiz. Tam tersine, insanlar›n so-runlar›na çözüm getirilmesi gere-ken, toplumsal ihtiyaçlar›n› kar-fl›lamak için seferber olunmas›

gereken bir alan oldu¤unu düflü-nüyorum.

Sizlerin de bildi¤i gibi, dünya çok ciddi bir krizden geçiyor. Bu bir anlamda kapitalist küresellefl-menin ilk krizi. Bu krizi de¤er-lendirirken bir olumlu, bir de olumsuz analiz yapmak müm-kün. ‹nsanl›k çok daha fazla iflsiz-lik, yoksulluk, d›fllanma ile karfl›-laflacak. Türkiye’de iflsizlik %15’i aflt›. ILO’nun son istatistikleri 50 milyon insan›n iflsizler kervan›na eklenece¤ini gösteriyor. Açl›k

Sizlerin de bildi¤i gibi, dünya çok ciddi bir krizden geçiyor. Bu bir anlamda kapitalist küresellefl-menin ilk krizi. Bu krizi de¤er-lendirirken bir olumlu, bir de olumsuz analiz yapmak müm-kün. ‹nsanl›k çok daha fazla iflsiz-lik, yoksulluk, d›fllanma ile karfl›-laflacak. Türkiye’de iflsizlik %15’i aflt›. ILO’nun son istatistikleri 50 milyon insan›n iflsizler kervan›na eklenece¤ini gösteriyor. Açl›k