• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin Kuruluş Aşaması ve Mehmet Emin

"Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez "

M. E. Resulzade

1917 yılının yaz ve sonbahar mevsimi Azerbaycanın siyasi hayatında yeniden örgütlenme dönemi olmuştur. Bu bağlamda, Kafkasya Müslümanları Kongresi'nin kararı doğrultusunda Geçici Komite, Bakü Müslüman Toplum Örgütleri Komitesinin üyelerini yenilemiştir. Siyasi partiler, kültür ve eğitim kuruluşlarının temsilcileri yanında, sendikalar, din adamları, öğrenciler ve entelektüeller de bu Komiteye dahil edilmiştir. Seçimler gizli oylama ile yapılmıştır.

Azerbaycanlılar kendilerini yeni gelişmelere hazırladıkları sırada Ağustos sonlarında General Kornilov isyanı başlamıştır. Müslüman birliğin de içinde bulunduğu bazı ordu gruplarının yardımıyla General Kornilov, Geçici Hükümeti devirmek için başkent Petrograd'a ilerlemiştir.Bakü'deki Müslüman Toplumsal Örgütler Komitesi bu isyanı kınayan bir bildiriyi acil olarak halka dağıtmıştır.

Bildiride, isyanın devrimci demokrasi içinde birlik ve uzlaşma yokluğu yüzünden başgösterdiği kaydedilmiştir. Ayrıca, Müslümanlar sakin olmaya davet

edilirken Şubat Devrimi kazanımlarının savunulması için hazır bulunulduğu ve ülkedeki devrimci otoriteye destek verildiği vurgulanmıştır.

Bolşeviklerin Petrogradda iktidarı ele geçirdiklerine ilişkin haberler Baküye ulaştığında, başlanğıçta Bakü Sovyeti bunu kabul etmek istemese de, yerli Bolşevikler Sovyet içinde çoğunluğu ele geçirmiş ve onun kararını değiştirmiştir. 163

Bolşeviklerin otonomi veya self-determinasyon hakkı verme vaatlerini düşünen Azerbaycanlıların. Geçici Hükümetin devrilmesine ilk başta olumlu yaklaştıkları söylenebilir. Geçici Hükümetin de onlara karşı ayrımcılık siyaseti yürüttüğü (örneğin, milli ordu birliklerinin kurdurulmaması gibi) ve birçok durumlarda kayıtsız kaldığı bilinmektedir. Ancak önceki hükümetleri izleyen Bolşevikler merkeziyetçi bir siyaset uygulamanın yanında Azerbaycanlılara güvensizlik göstermişlerdir.

Geçici Hükümetin devrilmesi Güney Kafkasya'da yeni gelişmelere neden olmuştur. 11 Kasım 1917'de Tiflis'te tüm siyasi partilerden ve gruplardan temsilcilerin katıldığı bir toplantı yapılmıştır. Geçici Hükümetin temsilcisi olan Ozakom yerine bölgede yeni bir yerli hükümet, Güney Kafkasya Komiserliği (Zakavkom) kurulmuştur. 164

Bütün bunlara rağmen, Bolşevik Hükümeti başkanı Vladimir Đlyiç Ulyanov'un (Lenin) emri ile 5 Ocak 1918'de Rusya Kurucu Meclisi daha birinci oturumda kapatılmıştır. Bu durumda, Güney Kafkasya temsilcilerinin geri dönmekten başka çareleri kalmamıştır. Müzakerelerden sonra temsilcilerin sayısını üç katına çıkarma yoluyla bölgesel bir meclisin, Seymin toplanmasına karar verilmiştir. Sonuçta Güney Kagkasya Seymi 23 Şubat 1918''te açılmıştır. Burada Azerbaycandan 44 temsilci bulunuyordu. 165 163 Đmanov, a. g. e. , s. 78 164 A. g. e. , s. 79 165 A. g. e. , s. 79

Rusya Đmparatorluğundaki 1917 Şubat Devrimin’den Azerbaycan’ın bağımsızlığının ilanına kadar geçen yol sıkıntılarla dolu olmuştur Bu devirle gelen demokratik kazanımlara karşın söz konusu dönem aşırılıkları ve katliamları da kendi içinde barındıran askeri demokrasi olarak nitelenebilir. " Halklar hapishanesi " nden kurtulan milletler bu tür demokrasinin nimetlerinden faydalanmak için örgütlenmeye çalışmışlardır.

Azerbaycanlılar da diğer milletler gibi, önce özerklik isteklerini dile getirmiş ve sonraki olayların gelişimi sonucunda kendi hükümetlerini kurmayı ve bağımsız yaşamayı tercih etmişlerdir. Bu anlamda, söz konusu dönem Azerbaycanın devletleşme sürecinin önemli bir aşaması olarak da görülebilir. Bu bölüm, modern Azerbaycan devletinin teşekkülü sırasındaki olayları ele alacaktır. Bu süreçte kendi rolü ve katkıları olan Mehmet Emin Resulzade’nin yeri inkar edilemez. Burada M. E. Resulzade ile birlikte, Bakü ve dışındaki önemli olaylardan bahsedilecektir. Yalnız bu dönemdeki her olay ve detay hakkında kaynak yetersizliğinden dolayı bilgi verilemeyeceği belirtilmelidir. Geişmeler elde bulunan mevcut veriler ve konumuz ışığında özetlenecektir. 166

Mehmet Emin Resulzade 31. 1. 1884 tarihinde Bakü yakınlarında Novhanı’da din adamının oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Babası Hacı Molla Ali Ekber, annesi Zalkızı Ziynet’tir. Küçük yaşlarından başlayarak aile çevresinde – özellikle babasından - tam bir Türk -Đslam eğitimi alarak Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Özellikle Fars dili ve edebiyatını o kadar iyi biliyordu ki, Tahranda gazeticiliğe başladığ zaman herkesi şaşkınlığa düşürmüştür . 167

1903 senesinde daha 19 yaşında iken Şark -I Rus gazetesine bir mektup yazarak basın hayatına atılmıştır. O zaman bütün Kafkasya’da çıkan bu tek Türkçe gazeteyi, tanınmış gazeteci, fikir adamı Memmedağa Şahtahtlı yönetmekteydi. Resulzade, gençliğin verdiği heyecanla kaleme sarılmış ; Baküde kendi aralarında bozuk bir Rusça ile konuşmayı, Azerbaycanca

166 A. g. e. , s. 58

167 Mehmet Emin Resulzade, Azerbaycan Cumhuriyeti (Keyfiyet-I teşekkülü ve şimdiki vaziyeti ), 1.

konuşmaya tercih eden gençlerin feci durumunu bir mektupla gazeteye bildirmiştir. Çok geçmeden mektub "Bakü’den Mektup" başlığıyla yayımlanmıştır. 168

1903 ve 1904 yıllarında Resulzade "Genç Azeri Devrimciler Birliği'nin başkanı olarak görev yapmıştır. Himmet (illegal, 1904-1905), Tekamül (1906-1907),

Đrşad (1905-1908), Davet-Koç (1906), Füyuzat (1906-1907) ve Terakki (1908-1909) gibi gazete ve dergilerde yazılar yazmıştır. 169

M. E. Resulzade'nin siyasal ve entelektüel etkinlikleri Rus Sosyal Demokrat

Đşçi Partisi'ne duyduğu sempatiyle başlamış ve Himmet adlı illegal özerk bir derginin kuruluşuna katılmasıyla devam etmiştir. Himmet’ in baş redaktörü ve en önemli yazarı olan M. E. Resulzade, ömrü kısa olan bu dergide ulusal birlik çağrıları yapmıştır. Birçok yazısında Azerbaycan gençliğinin milliyetçi, demokrat, sosyalist, ahlakçı ya da ceditçi olarak bölünmesine karşı çıkmış, sosyalizmle demokrasinin temel önermelerinin Đslam'a aykırı olmadığını savunmuştur.

Himmet dergisi kısa süre içinde bir Müslüman Sosyalist partisine dönüşmüştür. M. E. Resulzade ve arkadaşları partilerinde Müslüman cehaletine ve Çarın baskıcı idaresine karşı çıkan bir ideoloji geliştirmeye çalışmıştır. Swietochowski'ye göre:

"Kitlelerin ezilmesi esasen yabancıların yönetiminden kaynaklanıyordu. Saldırı hedefi kapitalist sistem olmaktan daha çok Çar bürokrasisiyle Rus despotizmine uşaklık eden Müslüman din adamları olmuştur. Avrupalılaşmış burjuvaziye ve aydınlara ağır sözler edildiği oluyordu, ancak bu yalnızca yerel dili ve gelenekleri terk ettikleri içindi.

168 A. g. e. , s. X 169

Olumlu yanlarıyla Himmet'in yaptığı propaganda bir önceki kuşaktan Azerbaycanlı aydınların zamanla daha önemli hale gelmiş olan programlarından biraz daha devrimci olarak gözükmüştür. Her şeyin ötesinde, temel talepler içinde toplumsal devrim sloganlarına yer verilmemiştir, daha çok ilerlemenin ve refahın ön koşulu olarak eğitimin yaygınlaştırılması, anadilde eğitim ve kadının statüsünün iyileştirilmesi gibi talepler vardır. "170

Himmetçiler ayrıca çift dilli Azeri-Ermeni dergisi Davet/Koç (Ermeni- Müslüman Birliği'nin organı) ve haftalık yayın olarak da editörlüğünü M. E. Resulzade'nin yaptığı Tekamül'ü yayınladılar. Tekamül'ün ilk sayısında M. E. Resulzade milliyet sorununu incelemiştir. Buna anayasacılar milletler arasında eşitliği savunurken, sosyal demokratlar milletler arasındaki egemenlik ilişkilerini gündeme getirmişlerdir. Sonuç olarak M. E. Resulzade sosyal demokrasinin bir milletin kendi içinde kaydettiği ilerlemeyle çelişen bir yanı olmadığını söylemiştir. Birçok diğer makalede "yurttaşlık ilkesi üstüne temellenen milliyetçiliği" savunmuş, öğretmenlerin formasyonuna dikkat çekmiş ve "ilkokulların millileştirilmesini" talep etmiştir.

1905 Rus Devrimi’nden sonra bir çok gazete ve dergide yazıları yayınlanmış, bir çok derginin de yöneticiliğini yapmıştır.

O dönemlerde önemli görevler üstlenmiş olan Ahmed Ağaoglu, Hüseyinzade Ali ( Turanlı ), Celil Memmedguluzade gibi tanınmış isimlerle birlikte Azerbaycan aydınları arasında önemli bir yer tutmuştur.

Tekamül ve Yoldaşı bizzat idare etmiş, 1906 yılından itibaren bir süre Terakki’nin redaktörlüğünü de yapmıştır. Bu süreli yayınlarda sosyal ve siyasi meseleler hakkındaki yazılarında, özellikle hürriyet, millet, milliyet, insan hakları, medeniyet gibi kavramları tanımlama ve halka benimsetme gayretleri dikkat çekmektedir. Sonuçta çok geçmeden bu düşüncelerini " insanlara hürriyet, milletlere istiklal " şeklide aşılamıştır.

170

Bu sırada M. E. Resulzade’nin edebiyata da ilgi duyduğunu, bazı şiirler yazdığını, Karanlıkta Işıklar ( 1908 ), Nagehan Bela ( 1908 ) adlı piyesleri yazdığını bilinmektedir. Karanlıkta Işılklar ilk defa 5 Aralık 1908’de Bakü’de sahnelenmiştir. 171

Mart 1907'de Rusya hükümeti, Tekamül'ü kapatarak, önde gelen Himmetçilerin bir çoğunu tutuklatmış, içlerinde M. E. Resulzade ve birkaç arkadaşının bulunduğu bir grup Himmetçiyi de Đran'a sürgüne göndermiştir. Swietochowski M. E. Resulzade'nin bu dönemde Đran'da ulusal ölçekte önde gelen bir aydın olarak kabul edildiğini yazmaktadır.

Tebrizde hareketin önderi Settar Han ve arkadaşları ile görüştükten sonra Tahrana giderek Farsça Đran-i Nev (Yeni Đran) ( 1908- 1911 ) gazetesini yönetmiştir.

Brovvne'nin deyişiyle, bu „tüm Đran gazeteleri içinde en büyüğü, en önemlisi ve en tanınmışıydı, aynı zamanda Avrupa'dakine benzer büyük boy çıkan ilk gazeteydi.

Đran'a Avrupanın gazetecilik metodlarını tanıtmış ve örnek olmuştur. "

Đran-i Nev, radikal tavrı ve özellikle M. E. Resülzade'nin Nuş172 takma adıyla imzaladığı, Sipahidar Vali Han'ın yeni hükümetinin başarısızlığını vurgulayan makaleleriyle ünlenmiştir. Ekim 1911'de, Đran-i Nev, Đran Demokrat Partisinin yayın organı olmuştur. 173

Bakü'nun petrole bağlı olarak hızlı sanayileşmesi sonucunda oluşan işgücü ihtiyacının önemli kesimi Tebrizden karşılanmıştır. Binlerce Đran Azerbaycanlısının Bakü'da işçi olarak çalıştığı bir dönemde, bir Azeribaycanlının Đran'da bu kadar önemli işler başararak son derece saygın bir konuma ulaşması Rusya'yı rahatsız etmiştir. 174

171

Resulzade, a. g. e. , s. XI

172

Nuş kelimesinin Türkçede arı iğnesi, zehirli iğne, sokma, diken yarası, gibi benzer çağrışımları olan, ancak birden fazla karşılığı var.

173 Swietochawski, a. g. e. , s. 103 174

Güney sınırlarında "Pan-Azeri" nitelikte devrimci faaliyetler yürütülmesini istemeyen Rus hükümeti Mayıs 1912'de Đran'dan resmen M. E. Resulzade'nin sınır dışı edilmesini istemiştir. Böylece Đstanbul'a gelen M. E. Resulzade Türk Yurdu çevresine katılmıştır.

M. E. Resulzade tüm siyasal sürgünlerin affedildiği 1913 yılında Bakü'ye döndüğünde eski Himmet Partisinden yakın arkadaşı Abbas Kasımzade ve Korbelay Mihailzade'nin 1912'de kurmuş oldukları Müsavat partisine katılmıştır.

Eşitlik anlamına gelen Müsavat Đmparatorluğun Rus ve Müslüman halkları arasındaki eşitlik talebini simgelemiştir. Kasımzade ve Mihailzade illegal partilerini tüm Müslümanların birliği tezi üzerinde temellendirerek, bütün Müslüman ülkeler için bağımsızlık, ekonomik gelişme ve refah istemişlerdir.

Parti 1912 Balkan Savaşı'nda Osmanlı Đmparatorluğu'nu destekleyen çeşitli bildiriler yayınlamış ve M. E. Resulzade'nin liderliğiyle daha da güçlenmiştir.

M. E. Resulzade Đstanbul’da yine kendisi gibi Rus baskısı sonucunda Azerbaycan’dan ayrılmak zorunda kalan Ahmet Ağaoğlu ve Hüseyizade Ali ile buluşur. 175

Bu dönemde, M. E. Resulzade'nin siyasal etkinliğinin yanı sıra gazeteciliğe geri dönmüş ve siyaset teorisi üzerinde yoğunlaşmıştır.

Sık sık milliyet ve milli dil konularına değinmiştir. Dirilik gazetesinde yayınlanan bir makalesinde Azerbaycanlılar için hala kafa karıştırıcı olan iki söz- cüğü, ümmet ve millet sözcüklerini ele almıştır. Đki kavram arasında çok açık fark olduğunu ısrarla belirtmiştir. Ümmet'in özel dini bir anlamı vardır ve islam'a inanan herkesin toplu bilincini ifade ediyordu, oysa millet ortak bir dil, kültür, tarih ve dini paylaşan bir topluluk anlamına geliyordu ve din bu unsurların içinde sadece biri ve sonuncusuydu.

175

Böylece Azerbaycan siyaset sahnesinde ilk kez laik olarak tanımlanan bir

millet kavramı gündeme gelmiştir. Bu laik yaklaşım Müsavat'ın daha sonra Müsavatçılık olarak adlandırılacak ideolojisini de biçimlendirmiştir.

M. E.Resulzade Türk dilinin Osmanlı versiyonunu savunanlarla Azerbaycan dilini savunanlar arasında devam eden milli dil tartışmasına da katılmıştır. Đki eğilimi de reddederek mümkün olan en geniş kitle tarafından anlaşılabilecek sade bir dili savunmuştur. 176

M. E. Resulzade 1915 yılında Tatar ya da Müslüman sözcükleri yerine Türk sözcüğünü kullandığı Açık Söz'ü yayınlamaya başlamıştır. Bu "Türk Gazetesi" Birinci Dünya Savaşı'nm belirlediği koşullar içinde ulusal bağımsızlığı savunmaya başlamıştır.Açık Söz'ün ilk sayısında M. E. Resulzade savaştan sonra dünya haritasının değişeceğini söylemiştir. Haritanın alacağı yeni şekil, devlet örgütlenmeleri, orduların gücü, halkların özverisi ve ulusal idealler gibi etkenler tarafından belirlenecektir. Ulusal birimlerin varlığını önemsemeyen çözüm yolları ancak kısa ömürlü olabilirdi.

Açık Söz kısa süre içinde aydınlar ve özellikle Azerbaycan gençliği arasında Müsavat partisinin sözcüsü haline gelmiştir. Rusya'nın başka bölgelerindeki Türk topluluklarda da okunan gazetenin çevresinde toplanan üniversite öğrencileri kendi örgütlerini kurmaya başlamıştır.177

Dünya Savaşı koşulları Rus Çarlığı'nın varlığını tehdit etmeye başlamış ve Rusya Đmparatorluğu sarsılmaya başlamıştır. Şubat 1917'de Đşçi ve Asker Sovyetlerinin isyanı ile Devlet Duma'sı Çar II. Nikolay'nın istifasını istemiştir. Romanov hanedanının saltanatının bitişiyle Rus monarşisinin de sonu gelmiştir. Kurulan geçici hükümet ilk iş olarak bir Halklar Beyannamesi yayınlayarak eski rejimin yurttaşlara dinsel ve ulusal konularda dayattığı kısıtlamaların neredeyse tümünü kaldırmıştır. Bu bağlamda, tüm siyasal ve toplumsal örgütler seslerini

176 Çağla, a. g. e. , s. 61 177

yükseltmeye, konumlarını güçlendirmeye ve çıkarlarını en üst düzeyde savunmaya başlamıştır.

Ronald Grigor Suny'nin belirttiği gibi, "Azerbaycanlı önderler, Müslüman toplumunu birleştirmek ve tüm Bakü Müslümanlarını temsil edecek güvenilir bir ses yaratmak üzere, mart ayında çeşitli toplantılar yaparak bir Müslüman Konseyi'nin oluşumunu tartıştılar. Nisan'ın ilk günlerinde Konsey kuruldu ve yönetimi için kendi içinden geçici bir komite seçti. "

M. E. Resulzade Konsey'i geleceğin önemli siyasal güç odağı olarak algılamış ve Azerbaycan'ın da içinde yer aldığı Rusyada Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgeleri için teritoryal özerklik önerisinde bulunmuştur. Yerel sosyal-demokrat parti Himmet ise ulusal siyasal örgütün (Konsey'in) rolünü sadece kültürel konularla sınırlamaya çalışmıştır. Sonunda Konsey coğrafi federasyon esasına göre örgütlenecek bir Rusya Cumhuriyeti talep eden bir kararı kabul ederek tüm Rusya Müslümanlarının dahil olacağı yeni bir örgüt kurulması için çağrıda bulunmuştur.

Müsavat'ın bu tezi kabul edildiği sıralarda M. E. Resulzade ve arkadaşları Azerbaycan'ın en büyük siyasal gücünün önderleri haline gelmişlerdir. Bu kez koşullar 1905- 1907 arasında düzenlenen ilk Tüm Rusya Müslümanları kongrelerine göre oldukça farklı olmuştur. 178 O dönemde harekete Rusya içinde kalmaktan yana Tatar aydınları öncülük etmişken, şimdi Dünya Savaşı'nın dayattığı yeni koşullar söz konusu olmuştur. Yerel burjuvazilerin çıkar ilişkileri artık yerel özerklik talep edebilecek kadar farklı boyutlara ulaşmıştı.

Mayıs 1917'de Moskova'da yeni bir Tüm Rusya Müslümanları Kongresi yapılmıştır. 179Türkistan, Kırgızistan, Başkırdistan ve Kırım'dan gelen delegeler

178 A. g. e. , s. 62 179

Müsavat'ın teritoryal özerklik ve egemenlik ilkelerini savunurken, değişik bölgelerde dağınık olarak yaşayan Volga Tatarları çıkarlarının daha yüksek ve merkezi bir düzeyde temsil edilmesi gerektiğini öne sürerek kültürel özerklik tezini savunmuştur. Rusya Devrimi'yle bağlantılı olan sosyalistler de yerel toprak sahipleri ve kapitalistlerin konumlarını güçlendirmelerini önlemek amacıyla Volga Tatarlarının yaklaşımını paylaşmıştır.

Teritoryal özerklik tezinin temel savunucusu olarak öne çıkan M.E. Resulzade artık bir uluslar topluluğu olarak evrim gösteren bir dünyada yaşadıklarını ve Azerbaycan halkının kendini önce Türk sonra Müslüman olarak gördüğünü söylemiştir. Özerklik programını sadece tüm Rusya Müslümanlarının birleşik örgütü olan Kongre'nin faaliyetiyle sınırlamak kendi ulusal bilinçlerini geliştirmekte olan çeşitli Türk topluluklarına yapılan ciddi bir haksızlık olacacaktır.

M. E. Resulzade bunun yanında "büyük Müslüman evinde Türkler, Đranlılar ve Araplar için ayrı ayrı bölmeler olması gerektiğini" savunmuştur. Kongre M. E. Resulzade ve Musavat'ın zaferini ilan ederek sonuçlanmıştır. Alan Fischer'in belirttiği gibi:

"Konuyla ilgili nihai oylamada salt kültürel özerkliğe karşı teritoryal özerklik

üçte iki çoğunlukla kabul edildi. Kabul edilen öneri şu ifadeleri içeriyordu: Müslüman halkların çıkarlarını korumaya en uygun hükümet şekli, sınırları belirgin bir toprak parçasına sahip olmayan milliyetlere tanınacak ulusal/kültürel özerkliği de içeren, temelde ulusal, teritoryal ve federal ilkelere dayalı demokratik bir cumhuriyettir. " 1917 yılında Müsavat ile Nesib Yusufbeyli liderliğindeki Gence kökenli Türk Adem-i Merkeziyet Partisi'si birleşme kararı almıştır. 180

Bu dönemde Azerbaycan'daki siyasal süreci etkileyen diğer aktörler arasında

Đslamcı ittihat Partisi, Bolşeviklere yakın Azerbaycan sosyalist partisi Himmet, Rus ve Ermeni sosyalistlerinin oluşturduğu yerel Bolşevikler ve Ermeni Taşnaksütyun Partisi

180

sayılabilir. Rus Bolşevikler Ekim'de St. Petersburg'daki Geçici Hükümet'i devirdikleri zaman Müsavatçılar Lenin'in "milletlerin kendi kaderini tayin hakkı" sloganının Azerbaycan için geniş bir teritoryal özerklik olarak yorumlanabileceğini düşünerek devrimi büyük bir sevinçle karşılamışlardır.

Bu beklenti içinde Rus ve Ermeni egemenliğindeki Bakü Sovyeti'ni ve bunun yanında Transkafkasya üzerinde bölgesel bir Seym şeklinde yüksek bir otorite kurulmasını desteklemiştir. Müsavatçılar için Seym Rusya'dan meşru yoldan ayrılmak anlamına gelmiştir ve federalizm ideallerinin hemen yerine getirilmesi olarak görülmüştür. Oysa Bakü Sovyeti Azerbaycanlıların ulusal taleplerini açık bir şekilde hiçe sayarak doğrudan Lenin'in komutası altına girerek devrimci Rusya'dan ayrılmayı reddetmiştir. Öte yandan Müsavatçılar Transkafkasya Seymi'nin Müslüman grubunda temsil edilmelerine karşın Federasyon bütün Azerbaycan topraklarını kontrol etme yetkisine sahip olmamıştır.

Bakü Sovyeti bir Bolşevik / Taşnakçı diktatörlüğüne dönüştükçe çelişki uzlaşmaz bir nitelik kazanarak gerilim açık şiddete dönüşmüştür. Şiddetin Müsavatçı'ların önderliğinde bir ayaklanma gibi patlak verdiğini ileri süren Swietochowski şöyle yazmaktır:181

"Çatışma hem ideolojik hem de ulusal nitelikteydi. Sovyet iktidarına karşı

devrim karşıtı Rus subaylarının desteğindeki Azeri milliyetçilerinin tezgahladığı bir darbe girişimi olarak başladı. Sovyetlerle ittifak içindeki Ermeni Daşnak Partisi'nin milisleri de eyleme geçince üç gün içinde cemaatler arası katliama dönüşerek en az üç bin Müslüman'ın canına mal oldu. "

Sonuç olarak 28 Mayıs 1918'de Azerbaycan Milli Şura'sı bağımsızlığını ilan ederek, kendi cumhutiyetinin yolunu açmıştır. 182

181 A. g. e. , s. 64 182

M. E. Resulzade'nin 7 Aralık 1918'de Bakü'de Azerbaycan parlamentosunun açılışında yaptığı tarihi konuşmasınan sonunda söylediği „ Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez" sözleri Azerbaycan siyasi tarihinde, günümüze kadar etkisini gösteren milli bir parola halini almıştır. 183

Bolşeviklerin 27 Nisan 1920 tarihinde Azrbaycan'da idareyi ele geçirmesinden sonra arkadaşları ile bir süre kaçak hayatı yaşadıktan sonra Bolşevikler tarafından yakalanmıştır.

O sıralarda Bakü'ye gelen Stalin'in doğrudan müdahelesi ile hapisten çıkarılmıştır. Hatta Stalin önce M. E. Resulzade'yi hapiste ziyaret etmiş sonra kendisiyle birlikte Moskova'ya götürmüştür.

M. E. Resulzade, Stalin'le birlikte aynı trenle Baküden ayrılacağı gün kısa bir süre önce hapisten çıkartılmış ve bir iki saat süreyle ailesiyle görüşmesine izin verilmiştir. 184

M. E. Resulzade, amcasının kızıyla evlenmiştir. Moskovaya giderken onunla birlikte Bakü'de iki oğlu ve bir kızını bırakıyordu. M. E. Resulzade hapisaneden çıktığında küçük oğlu Azer ; iki aylık bir bebekti ve babası onu ilk defa görüyor ve ailesini uzun bir süre görmemek üzere ayrılıyordu .

M. E. Resulzade'nin torunu (kızının kızı ) Firuze Memmedova'nın „ Đller ve taleler; Heyatın Ağır Yolu " başlıklı makalesinde Resulzade ailesinin ne kadar zorluklara katlandığı anlatılıyor. F. Memmedova'nın verdiği bilgiye göre, M. E. Resulzade'nin büyük oğlu, daha 19 yaşına girmeden 1937 senesinde kurşuna dizilmiş, 17 yaşındaki küçük oğlu Azer de Kazakistan'a sürgüne gönderilmiştir. Kızı Latife, 1930 senesinde Lahıçlı Damad Müslimzade ile evlenmiş, ancak aile Stalin terörüne maruz kalmıştır. Latife'nin kocası tutuklanmış, aile Jarmin'e ( Kazakistan ) sürgün edilmiştir. M. E. Resulzadenin kızı Latife, orada zorlu bir hayattan sonra vefat etmiştir. Küçük oğlu Azer'in ressam olduğu, II. Dünya Savaşına katıldığı ve halen Kazakistan'ın Karakanda

şehrinde yaşadığı da bilinmektedir.

183 A. g. e. , s. XVI 184

M. E. Resulzade, Moskova'da gözaltında bulunduğu bu sürgün sırasında, bir çok siyaset adamıyla, fikir alışverişinde bulunmak ve böylece Sovyet Rusyası'nı daha yakından tanımak imkanını elde etmiştir.

1922 yazında Türkiye'ye gelmiştir. Ancak politik baskılar sonucu Türkiye'yi terk etmek zorunda kalmıştır. Bundan sonraki sürgün hayatını çeşitli Avrupa ülkelerinde geçirmiştir. 1930'lu yıllarda Türkiye dışına gönderilen Türklerin ülkeye tekrar dönmelerine izin verilmiştir. Bu izin üzerine 1947 yılında M. E. Resulzade de Türkiye'ye dönmüştür. 185

Azerbaybaycan’ın yakın tarihinde önemli rol oynamış şahsiyetlerden biri de hiç

şüphesiz ki Mehmet Emin Resulzade’dir. Onun hayat hikayesi, Azerbaycan’ın talihini ve