• Sonuç bulunamadı

2. AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DIŞ, GÜVENLİK VE TOPLUMSAL

2.2. Ortak Dış ve Güvenlik Politikasının Tarihsel Gelişimi ve

2.2.1. Avrupa Savunma Topluluğundan Avrupa Siyas

Avrupa’nın güvenlikle ilgili kaygıları NATO’nun kurulmasıyla tam olarak ortadan kalkmış sayılmazdı. Bu dönemde, Sovyetler Birliği’nin yayılmacı tavrı, 1950 yılında başlayan Kore Savaşı gibi nedenlerle Avrupalı devletler savunma ve güvenlikle ilgili yeni arayışlara girmiştir. Bu arayışlar çerçevesinde, Fransa, Almanya’nın silahlanmasına karşı dururken Amerika bunun tersine Avrupa güvenliğinin sağlanması için Almanya’nın silahlandırılmasından yana olmuştur. Bu dönemde AKÇT üyesi devletlerin Almanya’nın silahlanmasına karşı durmaması, ABD’nin bu konuda Fransa’ya baskısı ve AKÇT Antlaşması’nın Fransız Ulusal Meclisi’nde onaylanmasının tehlikeye düşmesi üzerine Fransa, Almanya’nın sıkı denetimler altında silahlanmasını kabul etmiştir.230 Bununla birlikte, daha sonra Soğuk Savaş

olarak nitelendirilecek olan bu gerginlik ortamında Winston Churchill, Avrupa Konseyi Danışma Meclisi’nde yaptığı konuşmada Avrupa’nın, ABD ve Kanada ile işbirliği içinde ve demokratik denetim mekanizmasına sahip birleşik bir Avrupa ordusunu acil bir şekilde kurması önerisinde bulunmuştur.231 Bu öneri Jean Monnet

tarafından taslak bir plan haline getirilmiş ve Fransa Başbakanı Rene Pleven tarafından 24 Ekim 1950 tarihinde açıklanmıştır. Bu plan kapsamında, örgütlenmesi AKÇT’ye benzer şekilde ulusüstü nitelikte olacak bir Avrupa Savunma Topluluğu (AST)

229 Erhan Akdemir, “Avrupa Birliği’nin Dış İlişkileri ve Politikası: Avrupa Birliği’nin

Bütünleş(eme)mesi Üzerine Bir İnceleme”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 2, 2019, s.183-184.

230 İrfan Kaya Ülger, Avrupa Birliği’nde Siyasal Bütünleşme: Ortak Dış Politika ve Güvenlik

Politikasının Oluşumu, Gündoğan Yayınları, İstanbul 2002, s.52.

231 Council of Europe, Text of the Debate on the European Army, 11 August 1950,

https://rm.coe.int/CoERMPublicCommonSearchServices/DisplayDCTMContent?documentId=090000 1680698497, s.124, (20.12.2018).

kurulması planlanmıştır.232 Bu planda ayrıca, biner kişiden oluşturulacak altı tümen

kurulması, bunlardan birinin Almanya’ya ait olması, farklı ulusların vatandaşlarından oluşacak ordu için ortak bir Genelkurmay kurulması ve AKÇT karşısında sorumlu bir Savunma Bakanı tayin edilmesi önerilmiştir.233 Detayları bu şekilde ortaya konulan

planın NATO üyesi devletlerle Almanya’ya sunulması 15 Şubat 1951’de Paris konferansında olmuş, görüşmeleri yaklaşık bir yıl süren bu konferans sonunda AST’yi kuracak olan antlaşmanın taslağı 1 Şubat 1952’de ortaya çıkmıştır. Bu taslakta, antlaşmaya taraf olan devletlerin saldırı anında birbirine yardım etme garantisi, taraf devletler arasında herhangi bir ayrımın yapılmaması, yine taraf devletlerin deniz ötesi birlikleri dışındaki tüm kara, hava ve deniz kuvvetlerinin AST’ye bağlı olması öngörülmüş olup tüm bu işlemlerin yeni oluşturulacak Avrupa Savunma Komiserliği’ne bırakılması planlanmıştır.234 Bununla birlikte, AST kapsamındaki

önemli konularla ilgili kararların oybirliği ile diğerlerininse 2/3 çoğunlukla alınması kuralı benimsenmiştir.

AST Antlaşması uzun süren tartışmaların ardından 27 Mayıs 1952’de Paris’te imzalanmıştır;235 ancak antlaşmanın imzalanması tartışmaların sona ermesini

sağlayamamıştır. İngiltere AST’nin ulusüstü bir nitelikte olmasına karşı çıkarken ve Avrupa ordusunun NATO şemsiyesi altında olması taraftarıyken236 Fransa, üye ülkeler

arasında dış politikada birlik sağlanmasından yana tavır almış; ayrıca Almanya’nın yeniden silahlandırılmasına mesafeli duruşu ile oluşturulacak Avrupa ordusunun milli orduyu ortadan kaldıracak olması gibi nedenleri ortaya atmıştır.237

AST Antlaşmasının imzalanmasının ardından taraf devletlerin ulusal parlamentolarında onaylanması aşamasına geçilmiştir. Bu süreçte Fransa, taraf ülkelere savunma alanında bir örgüt oluşturulmasının ön şartı olarak Avrupa Siyasi Topluluğu kurulması fikrini ortaya atmış ve bu fikir de diğer taraflarca da uygun

232 Edward Fursdon, The European Defence Community: A History, Macmillan Press, London 1980,

s.88-89.

233 İrfan Kaya Ülger, a.g.e., s.52, Barış Özdal, Avrupa Birliği Siyasi Bir Cüce Askeri Bir Solucan mı?:

Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası ile Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası Oluşturma Süreçlerinin Tarihsel Gelişimi, Dora Yayınları, Bursa 2013, s.75.

234 İrfan Kaya Ülger, a.g.e., s.53.; Barış Özdal, a.g.e., s.75. 235 Edward Fursdon, a.g.e., s.147.; Martin J. Dedman, a.g.e., s.76. 236 Martin J. Dedman, a.g.e., s.76-79.

bulunmuştur. Bu siyasi topluluğun kurucu antlaşmasının AST meclisince hazırlanması istenmiş; ancak kendisi hukuki bir varlık haline gelemeyen AST’nin bunu yapması daha sonradan mümkün görülmemiştir. Kuruluş belgesi AKÇT tarafından hazırlanan Avrupa Siyasi Topluluğu’nun kurulması AST Antlaşması’nın onaylanmasını beklemiştir; ancak 1954 yılına gelindiğinde diğer taraf ülkelerce onaylanan AST Antlaşması Fransa ve İtalya tarafından çeşitli gerekçeler öne sürülerek onaylanmamıştır. Bu noktada İtalya’nın kendi iç karışıklıkları antlaşmanın onaylanmamasında etkili olurken, Fransa’da Almanlara karşı duyulan güvensizlik ve ulusal egemenliğin devri ile ilgili endişeler Fransa’nın AST Antlaşması için yorumlayıcı protokoller ve ek güvenceler talep etmesine neden olmuş, bu da diğer devletlerce abartılı bulunmuş ve tepki çekmiştir. 1952’de imzalanmasından 1954’e kadar aradan geçen yaklaşık iki yılda Savunma Topluluğu ile ilgili tartışmalar devam etmiş; ancak taraf devletler arasında müspet bir sonuca ulaşılamamıştır. Neticede Fransa, 30 Ağustos 1954’te AST Antlaşması’nı reddetmiştir. Böylelikle de Avrupa Siyasi Topluluğu da AST hayata geçirilemeyince ortadan kalkmış oldu.

AST’nin kurulması için çaba sarf eden; ancak daha sonra çeşitli gerekçelerle bundan vazgeçen Fransa’nın temel korkusu Almanya’nın silahlanmasıyla birlikte ortaya çıkabilecek tehdit unsurları olmuştur. Bununla birlikte, ulusüstü nitelikte yapılandırılacak olan AST’nin, Fransa’da ulusal egemenlik yetkilerinin devri ve birleştirilmiş bir Avrupa ordusu kurulmasıyla birlikte de Fransız ulusal ordusunun artık var olmayacağıyla ilgili kaygılara neden olması ayrı bir tehdit olarak görülmüştür.238

Fransa’nın AST Antlaşmasını onaylamamasının ardından Avrupa’nın savunması ve güvenliği ile ilgili gelişmeleri yönlendirmek için İngiltere devreye girmiştir.

İngiltere’nin girişimleriyle toplanan Paris Konferansı’nda, daha önce yapılan görüşmelerin de katkısıyla üç ayrı antlaşma imzalanmıştır. 23 Ekim 1954’ te imzalanan bu antlaşmalardan ilkiyle Almanya’nın egemenlik hakları bu ülkeye geri verilmiş ve ülke üzerindeki işgal durumu ortadan kaldırılmış; ikincisiyle Almanya’nın NATO’ya

katılmasının önü açılmış ve üçüncüsü ile de 1948 yılında imzalanan Brüksel Antlaşması değiştirilmiş, İtalya ve Almanya’nın da katılımıyla BAB kurulmuştur.239

1950 yılında ortaya atılan Pleven Planı etrafında şekillenen ve üzerinde uzun tartışmaların yaşandığı güvenlik ve savunma konuları 1952 yılında Paris’te imzalanan Antlaşma ile somut bir hal almış; ancak söz konusu antlaşmanın onay aşamasını geçememesi sebebiyle bir sonuca ulaşılamamıştır. Bunu takiben, 1954’te BAB kurulmuştur. Ortak kurumlar oluştururken ulusüstü bir yapılanmayı tercih eden Avrupalı devletlerin politik alanın kapsamı içinde bulunan güvenlik ve savunma konularında başarılı olamamaları onları ekonomik alana yöneltmiş ve ekonomik alanda bir birlik sağlamadan politik alanda başarılı olamayacaklarını ortaya koymuştur. Yaşanan bu süreç sonunda Avrupalı devletler öncelikle ekonomik bütünleşme yoluna gitmiş; ancak güvenlik ve savunma konularında da egemenlik yetkilerine çok fazla müdahale edilmeyen politikalar yürütmeye çalışmışlardır.

1950’li yıllarda ortaya çıkan askeri yeniliklere ilişkin atılan adımlar Avrupa’yı kendi arzu ettiği türde, somut bir sonuca götürememiş olsa da Avrupa’nın kendi potansiyelini fark etmesini sağlayarak ekonomik anlamda yeni bir sayfa açılmasına vesile olmuştur. Bugünkü ekonomik bütünleşmenin en önemli aşamalarından biri olarak kabul edilebilecek olan AET, 1957’de Roma Antlaşması240

ile kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan ticaretin liberalleşmesi, AET’nin kurulması ve AT’nin büyüyüp içine kapanmasıyla savunmacı bir durum almış ve ABD’nin yeni politikalar üretmesine neden olmuştur.241 Bretton Woods

sisteminin 1970’li yılların başında çökmesi ve takip eden yıllarda petrol krizinin patlak vermesi, 1979’da Avrupa Para Sistemi’nin (APS/EMS) kurulmasında rol oynamış, üye devletlerin kurlarını belli bir oranda tutmaya çalışan bu yeni sabit kur sistemi ise Avrupa Döviz Kuru Mekanizması ve Avrupa Para Birimi’nden oluşturulmuştur.242

Canan Balkır’ın ifadesiyle bunun anlamı, dolardaki “dalgalanmalara karşı istikrar

239 Ercüment Tezcan, “Maastricht ve Amsterdam Antlaşmaları Çerçevesinde Avrupa Birliği ve Batı

Avrupa Birliği İlişkileri”, AÜSBF Dergisi, Cilt: 54, Sayı: 1, 1999, s.144.; İrfan Kaya Ülger, a.g.e., s.55.

240 Roma Antlaşmasıyla kurulan bir diğer örgüt de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’dur. 241 Robert Gilpin, a.g.e., s.191-195.

242 Elson Lala, “1992-1993 Avrupa Döviz Kuru Mekanizması (ERM) Krizi ve Türkiye”, Uluslararası

Politik Ekonomi: Ekonomik Krizler ve Türkiye, Derleyen: Arzu Al, Babıali Kültür Yayıncılığı, İstanbul

sağlamak ve üye ülkelerin enflasyon oranlarını aşağıya çekmek, ekonomi politikalarını” birbirine yakınlaştırmak olmuştur.243 Bu gelişmeler, AB’nin üçüncü

taraflarla/devletlerle ilişkilerinde ekonomik, ticari ve finansal işbirliğini ikna/baskı aracı olarak kullanabilmesi temelinde önem kazanmaktadır.

AET’yi kuran Roma Antlaşması iç ekonomi politikalarına odaklanıp dış politikaya yer vermemiş olsa da, ekonomideki gelişmeler, siyasal alanla etkileşim içinde kalmıştır; zira ortak pazarın kurulması amacı ister istemez dış politika konusunda da ortak fikirlerin yürütülmesini gerektirmiştir.244 Öte yandan, Avrupalı

devletler, Soğuk Savaş boyunca yüksek politika alanı olarak kabul edilen güvenlik ve savunma konularında ABD taraftarı yani Atlantikçi bir çizgi izlemiş ve özellikle savunma konusunda NATO şemsiyesi altında yer almıştır.

AST ve Avrupa Siyasi Topluluğu’nun başarısızlığa uğramasına rağmen ortak dış ve güvenlik politikası oluşturma amacından vazgeçmeyen Avrupalı devletler, hükümetlerarası örgütlenme olarak da düşünülebilecek bir işbirliği çerçevesi geliştirmişlerdir. 1-2 Aralık 1969’da Lahey’de toplanan AT Devlet ve Hükümet Başkanları Konferansı sonucunda hazırlanan 1970 Lüksemburg (Davignon) Raporu’yla Avrupa Siyasi İşbirliği (ASİ) çerçevesi oluşturulmuştur. ASİ, AT antlaşmalarının yetkilerinin dışında kalan, Lahey Zirvesi sonucunda hazırlanan Lüksemburg Raporu dışında yasal dayanağı olmayan, kesin bir kurumsal temeli ve sekretaryası olmayan, sadece AT’nin mevcut kurumları ile bağları olan bir işbirliği yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. 245

ASİ ile AT’ye üye devletlerin dış politikalarıyla ilgili konularda uyum ve eşgüdümün sağlanması amaçlanmıştır.246 ASİ çerçevesindeki kararlar, üye devletlerce

Dışişleri Bakanları Siyasi İşbirliği Konferansında alınmış ve Toplulukların karar

243 Canan Balkır, Uluslararası Ekonomik Bütünleşme: Kuram, Politika ve Uygulama AB ve Dünya

Örnekleri, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2010, s.269.

244 John McCormick, Avrupa Birliği’ni Anlamak, BigBang Yayınları, Ankara 2014, s.320.

245 David Allen-William Wallace, “European Political Cooperation: The Historical and Contemporary

Background”, European Political Cooperation: Towards A Foreign Policy for Western Europe, Derleyenler: David Allen-Reinhardt Rummel-Wolfgang Wessels, Butterworth Scientific, London and Boston 1982, s.21.

246 Burak Tangör, “Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları”, Avrupa Birliği: Tarihçe, Teoriler,

Kurumlar ve Politikalar, Derleyenler: Belgin Akçay-İlke Göçmen, 2. Baskı, Seçkin, Ankara 2014,

mekanizmalarının dışında tutulmuştur. Hükümetlerarası bir nitelik taşıyan bu işbirliği yönteminde önemli olan konulardan biri de üyelerin onları bağlayıcı taahhütler altına girmesinin önlenmesi olmuştur.247 Bununla birlikte, savunma konuları ASİ çerçevesi

dışında bırakılmış; ağırlıklı olarak dış politika ve güvenlik alanında siyasi işbirliği üzerinde durulmuştur.248

19-21 Ekim 1972’de Paris’te gerçekleştirilen AT Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde, üye devletlerin Dışişleri Bakanlarından ASİ ile ilgili ikinci bir rapor hazırlamaları istenmiş; 1973 Kopenhag Raporu bunun üzerine oluşturulmuştur. Bu raporla birlikte, her üye devletin tüm önemli dış politika konularında nihai kararını vermeden önce diğerlerine danışması ilkesi kabul edilmiştir.249 Ayrıca bu raporla

birlikte, ASİ faaliyetleri ile AT faaliyetleri arasındaki ayrım ortaya konulmuş; ASİ faaliyetlerinin uluslararası politika sorunlarıyla ilgili ve hükümetlerarası düzeyde olduğu belirlenmiştir.250 Öte yandan, 1976 yılından itibaren Dışişleri Bakanları

Konseyi’nin Avrupa Parlamentosu’ndan gelen soruları cevaplamasıyla birlikte ASİ kapsamındaki konular, yani dış politika ve güvenlik, Topluluk çerçevesi içerisine yerleşmeye başlamıştır.251

ASİ ile ilgili üçüncü rapor 13 Ekim 1981’de İngiltere dönem başkanlığında Dışişleri Bakanlarının hazırlamış oldukları Londra Raporu’dur. Bu raporu önemli kılan iki husus bulunmaktadır. Birincisi Londra Raporu’nda, ASİ çerçevesinde güvenliğin siyasi boyutu kapsamında, güvenlik konusu ilk kez gündeme getirilmiştir.252 İkinci önemli husus ise, ASİ ile ortaya konulan danışma

mekanizmasının yalnızca ortak tutum olarak kalmaması ileride ortak eyleme de dönüştürülmesi dileği olmuştur.253

247 Ülger, a.g.e., s.65-66. 248 Barış Özdal, a.g.e., s.90.

249 CVCE, Second Report on European Political Cooperation in Foreign Policy Matters, Copenhagen

23 July 1973, s.5, https://www.cvce.eu/content/publication/1999/1/1/8b935ae1-0a38-42d4-a97e- 088c63d54b6f/publishable_en.pdf, (20.12.2018).

250 A.g.e., s.6.

251 Burak Tangör, Avrupa Birliği Güvenlik ve Savunma Politikası’nın Gelişimi, Seçkin Yayıncılık,

Ankara 2009, s.55.

252 CVCE, Report on European Political Cooperation, London 13 October 1981, s.2,

https://www.cvce.eu/content/publication/2002/1/18/869a63a6-4c28-4e42-8c41- efd2415cd7dc/publishable_en.pdf, (20.12.2018).

Londra Raporu’ndan kısa süre sonra Alman Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher ile İtalyan Dışişleri Bakanı Emilio Colombo’nun ortak hazırladıkları, üye devletler arasında daha fazla siyasi işbirliğini öneren rapor 6 Kasım 1981 tarihinde Konsey’e sunulmuştur. Bunu takiben bir Avrupa Senedi taslağı 26-27 Kasım 1981 Londra Zirvesi’ne sunulmuştur. Tamamen siyasi bir yapıya sahip olan Alman-İtalyan planının özünü, daha fazla siyasi işbirliği ve Avrupa Birliği’ne doğru ilerlemek için ciddi bir taahhüt oluşturmaktadır.254 Öncelikli amacı Avrupa ortak dış politikasını

güçlendirmek olan Avrupa Senedinde, ayrıca Bakanlar Konseyinde çoğunluk oylamasının daha fazla kullanılması tavsiye edilmiş, Konsey ve Avrupa Parlamentosu’nun rolünün desteklenmesi planlanmıştır.255 İleride hazırlanacak olan

Avrupa Tek Senedi (ATS) için ilham kaynağı olan Genscher-Colombo girişimi veya “Avrupa Senedi Projesi”256 olarak bilinen bu rapor, üye devletlerin görüş ayrılıkları

nedeniyle uygulanamamıştır.

Haziran 1983’teki AT Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sonuç bildirgesine eklenen Stuttgart Bildirisi (Solemn Declaration on European Union), Genscher-Colomba planının bir devamı olarak nitelendirilmiştir. Söz konusu bildiri, güvenliğin siyasi ve ekonomik yönleri üzerinde üye devletlerin pozisyonlarının koordinasyonunu içeren, dış politika alanlarında yoğun istişareler temelinde ortak eylem ve tutumların detaylandırılması ve benimsenmesi yoluyla ASİ’yi geliştirmek ve güçlendirmek amacıyla oluşturulmuştur.257 Güvenliğin siyasi yönü ilk kez 1981

Londra Raporu’nda geçerken bu bildiride de güvenliğin siyasi ve ekonomik yönlerine değinilmiş; ancak güvenliğin askeri yönü yani savunma konusu ele alınmamıştır.

254 CVCE, The German-Italian proposals, s.2, https://www.cvce.eu/en/recherche/unit-content/-

/unit/02bb76df-d066-4c08-a58a-d4686a3e68ff/511084a1-fac4-44e0-82b1-

a7a101b2d913/Resources#4a9f82f2-fa09-4ecb-8c03-46df4003bcd8_en&overlay, (20.12.2018).

255 Gös. yer. Detaylı bilgi için bkz. CVCE, Draft European Act submitted by the Governments of the

Federal Republic of Germany and the Italian Republic, 6 November 1981, https://www.cvce.eu/en/recherche/unit-content/-/unit/02bb76df-d066-4c08-a58a-

d4686a3e68ff/511084a1-fac4-44e0-82b1-a7a101b2d913/Resources#5e817e60-b68a-41b4-9d75- 6509220a94ee_en&overlay, (20.12.2018).

256 İrfan Kaya Ülger, a.g.e., s.68.

257 CVCE, Solemn Declaration on European Union, Stuttgart 19 June 1983, s.3,

https://www.cvce.eu/en/obj/solemn_declaration_on_european_union_stuttgart_19_june_1983-en- a2e74239-a12b-4efc-b4ce-cd3dee9cf71d.html, (20.12.2018).

ATS ve AB’ye doğru gidilen süreçte, önemli kilometre taşlarından birini oluşturan Haziran 1984 Fontainebleau Zirvesi’yle AT’nin yeniden yapılandırılması amacıyla bir komite kurulması kararlaştırılmıştır. Dooge Komitesi olarak bilinen bu komite, siyasi işbirliği ile ilgili olarak güvenlik ve savunma konularına odaklanılması, kalıcı bir sekretarya oluşturulması, daha önce üzerinde durulan politika konularına yoğunlaşılması ve uluslararası kuruluşlarda üye devletlerin ortak temsil edilmeleri gerektiğini vurgulamıştır.258

Hükümetlerarası bir yapılanma olan ve AT Antlaşmalarının dışında oluşturulan ASİ çerçevesinin gelişiminde, siyasi işbirliği, dış politika, güvenlik ve son olarak da savunma konuları ele alınmış, ortak tutumun yanı sıra ortak eyleme de yer verilmiştir. AT’de dış ilişkiler ve güvenlik konularında ilerleme yavaş gerçekleşmiş, ODGP’nin temelleri de ilk kez 1970 yılında oluşturulan ASİ yöntemiyle atılmıştır. AT Antlaşmalarının yenilenmesi, AT’nin yeniden yapılanması sürecinin somut bir sonucu olan ATS ile birlikte de ASİ hukuksal bir temel kazanmıştır.259