• Sonuç bulunamadı

Avrupa Konseyi Siber Suç SözleĢmesi

2.3. ULUSLARARASI ALANDA VE DÜNYADA BĠLĠġĠM SUÇLARI

2.3.1. Avrupa Konseyi‟nce Siber Suçlarla Ġlgili Yapılan ÇalıĢmalar

2.3.1.1. Avrupa Konseyi Siber Suç SözleĢmesi

Avrupa Konseyi‟nin alt çalıĢma komitelerinden birisi olan Avrupa Suç SoruĢturmaları Komitesi (CDPC), CDPC)/103/211196 sayılı kararla, Kasım 1996‟da siber suçlarla ilgilenecek bir uzmanlar komitesi kurmaya karar vermiĢtir 1997 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nin uzmanlardan, biliĢim suçu

kapsamına giren konulara iliĢkin bağlayıcı özelliğe sahip olacak hukuki bir metin hazırlamasını talep etmeleri ile de sözleĢme gündeme gelmiĢtir.

Avrupa Komisyonun son ve en kapsamlı çalıĢması Siber Suç SözleĢme Taslağı “DraftConvention on Cyber- Crime”dır. Bu taslakta hukuka aykırı eriĢim, hukuka aykırı ele geçirme (veya engelleme), veri karıĢtırılması, sistem karıĢtırılması, bilgisayarla ilgili sahtekârlık, bilgisayarlarla ilgili dolandırıcılık ve bu suçlara iĢtirak hali düzenlenmektedir. Ayrıca yargılama haklarına uygun olarak soruĢturma konuları, suçluların iadesi, iletiĢimin engellenmesi ve verilerin üretilmesi ve korunması konularına iĢaret edilmektedir. Son olarak ülkeler arası kovuĢturma ve zabıta makamları arasında iĢbirliğinin geniĢletilmesi amaçlanmıĢtır. Avrupa Konseyi‟nin hazırladığı bu sözleĢmenin hedefi ortak bir ceza politikasının oluĢturulması ile toplumun biliĢim suçuna karĢı korunması, özellikle gerekli mevzuatın kabul edilmesi ve uluslararası iĢbirliğinin geliĢtirilmesidir (Pallı, 2008: 78)

1997 yılının son çeyreğinde baĢlayan yasama süreci sonrasında siber uzayda gerçekleĢen suçlar üzerinde uzmanlar komitesi metni detaylandırmaya baĢlamıĢtır. 27 Nisan 2000 tarihinde ise komite sözleĢmenin ilk taslağını internetten yayınlanmıĢ, taslak metin nihai halini ise Haziran 2001‟de almıĢtır. Gözden geçirilmiĢ ve son halini almıĢ olan sözleĢme taslağı ve açıklayıcı metin Haziran 2001‟de yapılacak olan genel kurulda onaylanmak üzere CPDC‟ye sunulmuĢtur. Bunun ardından sözleĢme taslağının metni kabul edilmek ve imzaya açılmak üzere Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine sunulmuĢtur (Dülger, 2004: 105).

Siber Suçlar SözleĢmesi Açıklama Raporu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nde 8 Kasım 2001 tarihinde 109. oturumda kabul edilerek sözleĢme 23 Kasım 2001 tarihinde Macaristan‟ın baĢkenti BudapeĢte‟de 35 devlete imzaya sunulmuĢ, Arnavutluk ve Hırvatistan ayrıca sözleĢmeyi onaylamıĢlardır. SözleĢmenin yürürlüğe girebilmesi için üçü Avrupa Konseyi üyesi olmak üzere beĢ devletin onayı gerekmekte idi. ABD senatosu sözleĢmeyi Ağustos 2006 tarihinde onaylamıĢ ve böylece ABD sözleĢmeyi onaylayan 16. ulus olmuĢtur.

ġu an itibariyle sözleĢme 47 ülke tarafından imzalandı ve 30 ülke de bunu iç hukukuna uyarladı. SözleĢmenin ilgili maddelerindeki prosedür gereğince bundan sonraki aĢama, sözleĢmenin “genel ilkler” konumundaki düzenlemelerinin sözleĢmeye taraf olan devletler tarafından kendi iç hukuklarına uyarlanmaları ve yürürlüğe konulmalarıdır. Bu sürenin sonu da sözleĢmeye göre 30 Haziran 2003 olarak belirlenmiĢtir. ABD konsey bölgesinde olmadığı halde dıĢarıdan üye ve daha önce Siber Suçlar SözleĢmesi gibi pek çok sözleĢmeyi imzalayıp, iç hukukuna uyarladı. 1997'den beri böyle bir sözleĢmenin hazırlanması, tanınması ve imzalanması için en çok gayret eden ülke. Elbette bunun sebebi sözleĢme içeriğinde tanımlanan suçlardan en çok muzdarip ülke olması denilebilir. Türkiye ise o tarihte sözleĢmeyi imzalamamıĢtır.

2.3.1.1.1. Türkiye’nin SözleĢmeyi Ġmzalaması

23 Ekim 2008 tarihinde Adalet Bakanlığı ve Türkiye BiliĢim Derneği'nce, Abant Tabiat Parkı'nda Bulunan Büyük Abant Otel'de Düzenlenen Siber Suçlar SözleĢmesi konulu seminer sonucu olarak Siber Suç SözleĢmesi'nin bir an önce imzalanmasının Türkiye'nin diğer ülkelerle etkin bir biçimde iĢbirliği içinde olması için gerekli olduğunu sonucu basınla paylaĢıldı.

20–22 Nisan 2010 tarihlerinde Kartepe‟de düzenlenen 5651 no'lu kanunu ele alan çalıĢtaya çok çeĢitli kollardan katılım sağlanmıĢtır. Sonuç olarak Kartepe Kriterleri yayınlanmıĢ ve yorumlara açılmıĢtır. ÇalıĢtayda Türkiye Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan internetin hiyerarĢik olmayan yapısının zararlı içeriğe eriĢimi engelleme kararlarında yarattığı teknik ve hukuki sorunlara değinerek, sunucusu (server) Türkiye'de olmayan bir internet sitesine Türkiye'den bir ihtar ya da kapama verilemediğini sebebinin de Türkiye'nin uluslararası anlaĢmalara tabi olmamasından kaynaklandığını belirtti ve çözüm olarak Avrupa Konseyi Sanal Suçlar SözleĢmesi'ni önermiĢtir.

10 Kasım 2010 tarihinde DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Avrupa Konseyi Sanal Suçlar SözleĢmesi'ni Strasburg‟da imzaladı.

22 Nisan 2014 tarih ve 6533 sayılı Sanal Ortamda ĠĢlenen Suçlar SözleĢmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile onaylanmıĢ

ve Kanun'un 2 Mayıs 2014 tarihinde Resmi Gazete‟de yayımlanmasıyla yürürlüğe girmiĢtir.

Türkiye SözleĢme'nin madde 2, 7, 14/3 (b), 22, 24, 27/2, 29/4, 35/1, 40 ve 42 hükümlerine toplam 8 baĢlık altında beyan ve çekince koymuĢtur.

SözleĢme, onaylayan bütün ülkeleri iç hukuklarını uyumlu hale getirmesi yönünde bağlayıcı olduğu için ve biliĢim suçlarıyla mücadelede uluslararası toplumu bütünleĢtirmesi ve geliĢtirmesi nedeniyle uluslararası bir öneme sahiptir. SözleĢme, internet ve diğer bilgisayar ağları vasıtasıyla iĢlenen suçlara iliĢkin ilk uluslararası sözleĢme olmayı amaçlamaktadır.

SözleĢmenin hedefi, ortak bir ceza politikasının oluĢturulması ile toplumun siber suç ve saldırılara karĢı korunması, özellikle bu konuda gerekli olan mevzuatın kabul edilmesi ve uluslararası iĢbirliğinin geliĢtirilmesidir (Helvacıoğlu, 2004: 279)

SözleĢme 4 ana bölüm ve 48 maddeden oluĢmaktadır. Ġlki kullanılan terimleri, ana suçları ve devletlerin önlemesi gereken eylemleri göstermekte, ikinci parça, ulusal düzeyde alınacak önlemler-maddi hukuk ve usul hukuku, üçüncü parça, uluslararası iĢbirliğini konu etmekte ve sonuncusu ise, sözleĢmenin bölgesel uygulamasını, imzaları vs. incelemektedir.

SözleĢme sivil toplum kuruluĢları ve ĠSS‟ler tarafından Ģiddetle eleĢtirilmektedir. Bu grupların öncelikli itirazları, sözleĢmenin muğlâk ifadelere sahip olması, servis sağlayıcılara ağır yükler getirmesi, gizlice hazırlanması, otoriter yapısının olması, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı yapısın olması, dolayısıyla hazırlanıĢı sırasında çıkar gruplarının görüĢlerinin yeterince dikkate alınmaması gibi konularda yoğunlaĢmaktadır.