• Sonuç bulunamadı

A. Ölüm Cezasının Tarihsel Süreci

2. Avrupa’da

Eski Yunan’da kasten adam öldürme- istemeden öldürme arasında ayrım yapılmıştır. Kasten öldürmenin cezası ölümdü. Kasten öldürme suçunda yargı mercii dahi farklıdır. En az 500 kişinin katıldığı yargılamalarda Heliye Mahkemesi siteye karşı işlenen suçların davasını görür. Sokrates de bu mahkemede yargılanmıştır264.

Ölüm cezası; baldıran zehri içmek, boğaz sıkarak boğmak, derin ve iğrenç pisliklerle dolu etrafı keskin ve sivri demirlerle çevrili bir uçurumdan aşağı atmak, yakmak, taşlamak, suda boğmak şeklinde gerçekleşir265.

Roma Devletleri, tarihin en uzun süre yaşamış devletleridir. Çoğul eki kullanmamızın sebebi Roma Devleti’nin bitiş tarihi ile ilgili tartışmalardır.

değişiklikler bu başvuruya konuda yargılamada da derhal uygulanmıştır. Üstelik bu konuda Türkiye daha önce de şikayet edilmiş ama ne hikmetse o davada Türkiye davayı kazanmıştır. (57175/00 başvuru numarası, 28.01.2003 tarihli İmrek kararı); kararın tam metni için bkn.

file:///C:/Users/Y%C3%BCksel/Desktop/CASE%20OF%20_CALAN%20v.%20TURKEY%20

%20[Turkish%20Translation]%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Foreign%20Affairs.p df.

264 IMBERT, s.14.

265IMBERT, s.14.

89

Tarihçilerin yapması gereken bu tartışmalara bir hukukçu olarak girmiyor ve Osmanlı dönemini Roma içinde mütalaa etmiyoruz266.

İlkel Roma döneminde ölüm cezaları dini olay gibi nitelendirilmektedir.

Baltayla baş kesmek, kırbaçlayarak öldürmek eski havarilik döneminin ayinsel eylemleridir. Çuvallı ölüm eziyeti ise imparatorluğun sonuna kadar uygulanmış olup, suçluyu bir hayvan derisine sokup Tiber nehrine atmak şeklinde gerçekleşir. Bu dönemde de taksirle öldürmelerde ölüm cezası uygulanmaz267.

İdamın şekli suça göre değişir. Vatan hainleri ve kaçaklar ağaca asılır;

korkaklar, görevden kaçanlar ve sapkınlar sazdan yapılmış bir çitle turbalığın balçıksı çamuruna bastırılır268.

Cumhuriyet döneminde uzun süre ölüm cezası uygulanmamıştır. Ancak bir süre sonra Cumhuriyet yönetimi de sertleşmiş, ‘’şenliklere katıldığı’’ gerekçesiyle bile bir kısım insanlar (yaklaşık 3000 kişi kadar) hakkında ölüm cezası uygulanmıştır269.

Daha sonraları uzun süren iç savaşlar söz konusudur. Sürekli olarak yaşanan savaşlar neticesinde merkezi otorite sarsılmış ve valiler ölüm cezası verecek pozisyona gelmiştir. Söz konusu dönemde Platus, Hz. İsa’yı çarmıha germek suretiyle öldürmüştür270.

Ortaçağ döneminde Avrupa’da özellikle Kilise’nin etkili olduğu dönemde ölüm cezası olağanüstü boyutlara gelmiş, özellikle işkenceli ölümler normalleşmiştir.

M.S. 5. YY’da Hristiyanlığın farklı mezhebine inanmak kamu suçu olarak görülmüş ve ‘’suçlular’’ işkenceli ölüm cezalarıyla cezalandırılmıştır. Engizisyonlarda infaz edilen ölüm cezasının sayısını bilmek imkansızdır. Aslında ‘’ölüm cezası’’ kavramı

266 Normalde bize göre Osmanlı’yı Roma içerisinde mütalaa etmek gerekir. Ancak biz yazının düzeninden dolayı Osmanlı’yı ayrı aldık. Gerçekten de Osmanlı Devleti için 3. Roma Devleti yakıştırması yapılmaktadır. Bizce askeri yapılarının benzerliği, bakımından Osmanlı Devleti klasik bir Türk Devleti anlayışından sıyrılmış ve ‘’Roma Devleti’’ olarak anılması isabetlidir. Zira Klasik Türk ordu yapısı, süvari ağırlıklı birliklerinden oluşmaktadır. Osmanlı Devleti’nin 1402 Ankara Savaşındaki ordusu artık klasik Türk ordusu yapısından vazgeçmiş, yaya askerleri çoğunlukta olduğu bir ordu yapısı kurmuştur. Sözgelimi, Yeniçerilerin kökenini Bizans olarak gören tarihçiler azımsanacak sayıda değildir. GREGORY, Tımothy (Çev. ERMERT, Esra); Bizans Tarihi, İstanbul, Nisan 2016. Aynı savaşta klasik Türk ordusu yapısını koruyan Timur ordu kültürü (Orta Asya ordu yapısı) bu savaştan 100 yıl bile geçmeden Fatih Sultan Mehmet’e Otlukbeli’de kaybetmiştir. Bununla birlikte Osmanlı Devleti’nin bir Türk Devleti olduğu da tartışılması gereksiz bir bilgidir. Zira 12.

YY’dan beri Anadolu için ‘Tükiye’, bu topaklarda hüküm süren padişahlar içinse ; ‘’Türk Hükümdarı’’ tabirleri kullanılmaktadır. Ayrıntılı bilgi için UZUNÇARŞILI, s.120.

267IMBERT, s.15-16.

268 ROTH, s.30.

269IMBERT, s.17-18; ÇAKMAK, s.18.

270ATEŞOĞULLARI, s. 5.

90

verilen cezaları tam olarak karşılayamamaktadır zira bu dönemde ölüler hakkında da yakılmak suretiyle bu cezanın infaz edildiği görülmektedir271.

Söz konusu dönemde ölüm cezalarının infaz edilme biçimlerinde gözle görülür bir sertlik artışı vardır. Genel itibariyle odun ateşinde yakmak çokça kullanılan meşhur cezalardan olsa da asma, baş kesme, gömme, uzun sürükleme (bir atın kuyruğuna bağlanıp ölene kadar çekilmesi), uçurumdan aşağıya atma, çark gibi seçeneklere yönelmeler olduğu olmuştur.

Cezaların infazından sonra reklam amacıyla uzun süre infaz edilmiş biçimde kalan suçlunun cesedi kokana kadar teşhir edilir.

Bu dönemde cezaların ‘’genelliği’’ ilkesi biraz farklı yorumlanmıştır.

Sözgelimi, 11 yaşındaki bir çocuk hakkında Paris parlamentosu ‘’sürükleyerek öldürme’’ cezası vermiştir.

Bir süre sonra, ölüm cezası ciddi anlamda tartışılmaya başlanmıştır.

Beccaria’nın ‘’Suçlar ve Cezalar Hakkında’’ isimli kitabı ölüm cezasına karşı yapılan ilk önemli çıkış olarak dikkat çeker. Bununla birlikte Beccaria ölüm cezasına tam anlamıyla karşı çıkmış değildir. Ona göre; ölüm cezası en ağır suçlara karşı uygulanabilir. Keza yine ona göre müebbet hapis cezası, ölüm cezasına göre çok daha ağır bir suçtur272.

Bu dönemde Beccaria çok yalnız kalmıştır. Özellikle Fransız ceza hukukçıları onun bu fikirlerini çürütmeye çalışmıştır.

Victor Hugo, Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı eserinde ölüm cezasına tamamen karşı çıkmaktadır. O, ölüm cezalarını kamu cinayeti olarak adlandırmaktadır273.

Bu görüşler bir süre sonra meyvesini vermiştir. Rusya 1769’da, Preussen 1780’de, Toskana’da 1786’da ve Avusturya’da 1787’de ölüm cezaları kaldırılmıştır274.

Bugün Batı Avrupa’da ölüm cezasının yer aldığı bir devlet yoktur. Belarus Avrupa’da ölüm cezasını uygulayan tek ülkedir. Rusya’da ise hukuken var olan ölüm cezası fiilen uygulanmamaktadır.

271IMBERT, s.24-25.

272 BECCARİA, s.108.

273 HUGO, s.7.

274 HAİDİNGER, s.22. ÇAKMAK, s. 24’te Rusya’da ölüm cezasının 1767’de kaldırıldığı belirtilmektedir. Bir süre sonra yeniden yürürlüğe giren ölüm cezası, fiilen 1996’dan beri uygulanmamaktadır.

91