• Sonuç bulunamadı

SEKELLERİN ETNİK MENŞEİ

I. SEKEL ADI VE SEKELLERİN MENŞEİ

1. SEKELLERİN ETNİK MENŞEİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLER

1.2. Avar Tez

Günümüz Macaristan’ında tarihçilerin büyük çoğunluğu, Macarların; “X. yüz- yılın sonunda Karpat havzasına giren Fin-Ugor karışımı göçebe kabilelerin torunla- rı” oldukları görüşündedirler. Bu görüşe muhalif olan Vambery, Marjalaki, László, Makkay, Simonyi, Liptak, Engel, Vekony ve Kiraly gibi ünlü üstatların görüşleri gü- nümüzde pek destek bulamadı. Bunu, Nisan 2013’de Macar Bilimler Akademisi tara- fından düzenlenen Sempozyumdaki bildiriler açıkça ortaya koymaktadır200

. Zira bu Sempozyumda sadece bir konuşmacı Karpat Havzasında şu an hâkim olan teoriye karşı gelmişti. Hâkim görüşün çelişki ve kusurlarını açıklayan bu kişi, tarihçi değil,

196

Karacsonyı, A Szekelyek Eredete, s. 9.

197

Karacsonyı, A Szekelyek Eredete, s. 11.

198

Karacsonyı, A Szekelyek Eredete, s. 14-15.

199

Karacsonyı, A Szekelyek Eredete, s. 16.

200

Nándor Dreisziger, “Reflections on the ‘Dual Conquest’ Theory of Hungarian Origins”,

Proceedings of the 2010, 2012 and 2014 Conferences of the Finno-Ugric Studies Association of Canada, https://journals.library.ualberta.ca/fusac/index.php/fusac/issue/view/3/showToc, Erişim

bir antropolog olan Erzsebet Fothi idi201. Fothi, bu teorinin özünü Gyula László ve Janos Makkay’den almış, geliştirerek buna bazı arkeolojik deliller de kazandırmış- tı202

.

Fothi, uzun kariyeri boyunca Karpat havzasının V. ve XI. asırlara ait insanla- rın anatomik özelliklerini incelemiş, bunun sonucunda çok önemli bazı bulgular elde etmişti. Elde ettiği verilere göre, Macar işgalinden sadece birkaç yüzyıl önce aşağı Tuna vadisini fetheden Bulgarlar’ın genetik yapılarıyla XI. yüzyıla ait Macar insanla- rı çok büyük benzerlikler gösteriyordu. Fothi’ye göre “bunlar aynı insanlar olamaz- dı, fakat aynı genetik kökten geldikleri muhakkaktı. Bazı bulgular bunların anavatan- larının günümüz Rusya’sının güney Urallar bölgesi olduğunu gösteriyordu”203

. Fothi, bununla birlikte Karpat havzasındaki XIII. yüzyıl öncesi diğer nüfusu da ince- ledi. Bunlar arasında Erdel’in güneydoğusundaki Haromszek’de bulunan ve Sekel- ler’in ataları olduğuna şüphe olmayan mezarlarda vardı. Fothi’ye göre, Haromszek bölgesinin ortaçağ toplumuyla günümüz Sekel toplumu antropolojik yapı olarak ay- nıydı. Haromszek nüfusu, aynı zamanda Avar zamanlarında Karpat Havzasının batı kısmındaki Zala nehri civarında yaşayan insanlarla, yani Avarlar’la olağanüstü ben- zerlik gösteriyordu204

.

Fothi’nin görüşlerine paralel olarak Gyula Sebetyan (1864-1946) ve Homan Balint (1885-1951), Erdel’de ve Macaristan’ın bazı bölgelerinde bazı rastlantılar ve Arkeolojik kazılar neticesinde bulunan birtakım bulgulara dayanarak Avarlar’ın Se- keller’i işaret ettiğini savundular. Sebetyan ve Balint, özellikle Bihor ve Oderhey civarında yapılan kazılarda bulunan yazılı belgelerin ve diğer malzemelerin Avar- lar’a ait olduğunu tespit etmişlerdi. Bu delilleri dayanak noktası olarak kabul eden Sebetyan’a göre Sekeller, Hun bakiyesi olan Avarlar’dan başkası olamazdı205

. Avar- lar’ın VII. ve VIII. yüzyılda bu bölgede yaşadıklarına dikkat çeken bu bilim insanları

201

Dreisziger, “Dual Conquest”, s. 2.

202

İlk olarak Gyula László tarafından savunulan bu teori, László’nun ölümünden sonra sadece Makkay tarafından savunulmuştur.

203

Dreisziger, “Dual Conquest”, s. 10.

204

Aynı yer.

205

bu bulgularla Sekeller ile Avarlar’ın arasında yakın bir bağın bulunduğunu savun- muşlardır206

.

Gerek Fothi’nin ve gerekse Sebetyan ve Balint’in çalışma alanları genel itiba- riyle Sekel yerleşimleridir. Bu çalışmalarla ortaya çıkan bulgular buradaki iskeletle- rin Mongoloid yapıda olduklarını da göstermiştir. Onlara göre bu durum özü şuydu; “Sekeller, Arpad’ın gelişiyle farklı yerlere (Macarlarla beraber) yerleşimiyle bu iki gurup yüzyıllar boyunca karışmış olmalıdır”207

.

Bu görüşü savunan bilim insanlarının diğer delilleri ise Avar kalıntılarındaki runik yazı ile Sekel runik yazılarının benzerliği ve iki kavmin yerleşim yerlerindeki tarihi uyum ve benzerliklerdir. Onlara göre günümüz pek çok Sekel muhiti eski Avar yerleşimleriyle aynı bölgededir208

.

Arkeolojik verilerin tek başına yorumlanmasına ve bazı tarihi olgulara daya- nan bu teori özetle; Sekeller’in Avarlar’ın soyundan geldiklerini savunmaktadır. Uzun zaman destek bulamayan bu teoriyi tarihçiler arasında destekleyen Marjalaki (1887-1972) vardır. Marjalaki, Sekeller’in Karpat Havzasında eskiden beri yaşamış olduğunu ve Prens Arpad bu toprakları fethedince, direnmeye bile kalkışmadan Ma- carlar’a katıldıklarını savunmaktadır. Bu görüş Macarlar’ın Dual Conquest (=çifte fetih) dedikleri teoriye paralel sonuçlar vermektedir. “Çifte fetih” denilen bu sava göre; “Macarlar IX. Asırda Karpatlara fethettiler. Ancak bu fetihten yaklaşık olarak iki asır evvel, yani Avarlar çağında ana Macar kolundan ayrılan büyük bir gurup Macar, Karpatlara geldi ve burada yurt kurdular209.” Bu teoriyi temel alacak olursak esas Macar kolundan ayrılıp batıya göç eden küçük kolun, esas Macar kolu Asıl Ma- caristan’a yeni yerleşmişken (tahmini 600’lü yıllar) bu göç hareketini yaptığı sonucu doğuyor. Tarihsel verilerin yetersizliği bu teorinin kabul veya reddini de zorlaştırı- yor.

206

Doğan, Atilla’nın Torunları, s. 14.

207

Dreisziger, “Dual Conquest”, s. 11.

208

Doğan, Atilla’nın Torunları, s. 14.

209

Diğer köken teorilerine göre daha tutarlı yanarı bulunan bu tez ilk olarak László Gyula tarafından 1896 yılında ortaya atılmıştı. İkinci Dünya savaşından sonra bilim dünyasında neredeyse hiç destek görmedi. Günümüzde, Karpat Havzasında, hatta Avrupa’nın birçok yerinde Hunlar ve Avarlar ile birlikte yaşayanların dilleri, kültürleri, yaşam biçimleri ve bulunan insan kalıntılarındaki antropolojik özellikler Macarlarla benzer veya aynı kökten geldikleri fikrini düşündürttü. Şüphesiz bunun sebebi iki gurubunda köklerinin Asya olmasıdır. Sekel efsaneleri ve kronikler ışığın- da baktığımızda haklı yanları olsa da bilim camiasında kabul görmüş bir görüş değil- dir.

Sekeller arasında bu ve benzeri düşünceler oldukça yaygındır. Ancak genel görüş Macar soylu Hun kökenli oldukları görüşüdür. Sekel yurduna yaptığımız araş- tırma-kültür gezisi esnasında birçok Sekel aydın bu teorinin özeti sayılabilecek bilgi- leri bizlerle paylaşmıştı. Hatta biz Türkiye’de yabancı olduğumuz çifte fetih teorisini ve Erdel’de VI. ve VII. yüzyıla ait Sekel runik harfli(bazı çevreler bunu Avar olarak kabul eder) arkeolojik malzemelerin bulunduğunu evvela bu kişilerden öğrendik210.

Sekeller’in Avar bakiyeleri olduklarına destek verenler arasında ülkemizde Hüseyin Namık Orkun vardır. Orkun’un Sekeller için kullanmış olduğu “Avar Türk- lerinin bakiyesi olan ve bugün Transilvanya’ da oturan Sekeller’in kendilerine has yazıları olup, bu yazılarla bıraktıkları eserleri vardır211” ifadesinden de anlaşılacağı

üzere o, Sekeller’i Avarlar’ın bakiyesi olarak kabul etmiştir. Bununla birlikte onların Macarlıkla açık bir biçimde ayrıldıklarınıda düşünmektedir.

Sekeller’in Hun ya da Avar bakiyesi olduğu hususundaki fikirler özellikle Romen asıllı tarihçiler tarafından gerçekçi görülmeyip bu ve benzeri düşünceleri reddetmektedirler. Romen tarihçi Gheorghe Popa Lisseanu (1866-1945), Romanya Bilimler Akademisi üyesi iken 1941 yılında neşrettiği “Originea Secuilor și

210

Sekel Milli Meclis başkan yardımcısı merhum Péter János Bey, dünyaca ünlü Turancı ressam

Júlia Dávid hanım ve Tarih öğretmeni Dr. Éva Szász Baróthyné hanım ile yaptığımız sohbetlerde

verdikleri bilgiler.

211

Secuizarea Românilor” adlı eser212

Romanya Devletinin adeta resmi görüşünü yansı- tan yayın olarak 2003 yılında tekrar neşredilip özellikle Transilvanya bölgesinde kamuoyu oluşturulmaya çalışılmışsa da bu görüş Erdel’de sadece Romenlerce kabul bulmuştur213.

Sekeller’in Romen kökünden geldiği iddialarının arkasındaki gerçekleri Ro- men-Macar başlığı altında izah edeceğiz. Şimdi birbaşka iddia olan Hazar-Kabar meselesine gözatalım.