• Sonuç bulunamadı

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte ekonomik ve sosyal alanda yaşanan hızlı değişimler iş dünyasını da etkilemektedir. Küreselleşme ile birlikte etik ve ahlak konuları ve bu konudaki sorunlar işletmeler açısından daha fazla tartışılmakta ve daha fazla önemsenmektedir. İnsanların ilişki halinde bulunduğu her koşulda ve her yapıda etik sorunların ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Son dönemde yapılan araştırmalar iş etiğinin ekip etkililiği üzerinde ve dolayısıyla işletme verimliliği açısından önemini ortaya koymaktadır (Nwinyokpugi ve Nwibere, 2014; Kumar ve Purohit, 2014; Hijal-Moghrabi, Sabharwal ve Berman, 2017). İşletmeler hızlı değişime ve değişen müşteri tercihlerine uyum sağlayabilmek, toplumun belentilerine cevap vermek, örgütsel etkililiği artırmak, işletmenin sürdürülebirliğini sağlamak ve sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmek maksadıyla farklı stratejiler,

82 yollar ve yöntemler geliştirmeye yönelmekte ve faklı liderlik tarzları benimsemektedir. İşletmeler bir yandan etkililiklerini arttırmaya yönelik stratejiler belirlerken; diğer yandan da ahlaki sorunlar ve ikilemler ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Etik ikilemlerin doğuracağı olumsuz sonuçları en aza indirgeyebilmek için işletmelerin birtakım etik ilkelere uyarak tedbir almak durumunda kalması ise kaçınılmazdır. Bu noktada etik liderliğin işletmeler açısından bir gereklilik olarak ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. İşletmede etik liderlik ile oluşturulan sağlam etik değerler güçlü bir kurumsal imajı, yüksek rekabet gücünü ve verimliliği beraberinde getirebilecektir.

Etik ikilemlerin ve sorunların giderek artan şekilde tartışıldığı küresel iş dünyasında makyavelist kişilik özelliğine sahip yönetici ve çalışanların davranış ve uygulamaları da popülerliğini korumaktadır. Makyavelist kişilik ve Makyavelizm, İtalyan düşünür ve politikacı Niccolo Machiavelli tarafından 1513 yılında kaleme alınan, ancak ilk kez 1532 yılında yayımlanan “Prens” adlı eserindeki düşünce sistematiğinde temellerini bulmaktadır. Amaca giden her aracın kullanılmasının meşru görülmesi temeline dayanan Makyavelizm kavramı ve makyavelist kişilik, her dönemde gündelik yaşam ve iş yaşamında karşılaşılan sorunlara kaynaklık etmektedir. Makyavelizm kavramında ahlak ile güç kullanımı birbirinden bağımsız kavramlar olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda yöneticinin sahip olduğu bütün güç araçlarını gerekli durumlarda diğerleri üzerinde kullanabileceği savunulmaktadır. Ancak örgütler veya ekiplerin etkili olabilmesi için yöneticilerin her yola başvurmayı uygun gören kişiler arasında seçilmesi durumunda toplumsal düzenden, adaletten, sosyal dayanışmadan ve ahlaki davranıştan bahsedilemez. Bununla birlikte makyavelist kişilik özelliklerine sahip çalışanların işe alınmada tercih edilmesi, iş yaşamında ahlaki sorunlara da kaynaklık edebilecektir. Bu nedenle çalışmada makyavelist kişiliğin ekip etkililiği üzerindeki etkilerinin incelenmesi önem arz etmektedir. Bununla birlikte özellikle devlet üniversitelerinde makyavelist kişilik ve davranışların akademisyenler ve idari personelin dahil olduğu ekiplerin etkililiğini nasıl etkilediği konusundaki tespitlerin eğitimin kalitesi ve etkililiği açısından önemli bulgular sağlayabileceği düşünülmektedir.

83 Literatürde, etik liderlik ile örgütsel adalet ilişkisi (Aykanat ve Yıldırım, 2012), etik liderlik ile etik iklim ilişkisinde örgütsel politik algılamaların aracı rolü (Akdoğan ve Demirtaş, 2014), etik liderlik ve etik iklim algılamalarının örgütsel bağlılığa etkisi (Bilgen, 2014), etik ikilem, örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasındaki ilişkinin (Schwepker, 1999) incelendiği görülmektedir. Yine makyavelizm ile etik algılar ilişkisi (Güney ve Mandacı, 2009), demografik özellikler ile makyavelist kişilik eğilimleri arasındaki ilişkiler (Ayan, Ünsar ve Kahraman, 2013), makyavelist kişilik eğilimleri ile etiksel karar verme davranışı ilişkisi (Bitlisli ve Dinç, 2015) ve narsizm, makyavelizm ve psikopatinin yöneticilerin sosyal güç kullanımına etkileri (Bolelli, 2018) örgütsel davranış yazınında karşılaşılan çalışmalar olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca literatürde, özsaygının etik liderlik ve takipçi davranışları üzerindeki düzenleyici rolünün (Avey, Palanski ve Walumbwa, 2011), yöneticilerinin karar vermede özsaygı ve karar verme stilleri arasındaki ilişkinin (Izgar ve Yılmaz, 2007) ve özsaygı, makyavelizm ve sosyal sermayenin geleneksel cinsiyetçi bakış açısı üzerine etkilerinin (Valentine ve Fleischman, 2003) ele alındığı çalışmalara da rastlanmaktadır. Fakat etik liderlik ile makyavelizmin ekip etkililiği üzerine etkisi ve bu ilişkilerde örgüt temelli özsaygının düzenleyici rolünü ortaya koymaya yönelik bir çalışma henüz bulunmamaktadır. Literatürde örgüt temelli özsaygının belirtilen ilişkilerdeki düzenleyici rolünün yeterince araştırılmamış olması sebebiyle, bu araştırma ile geliştirilen modelin keşfedici bir yapıya sahip olduğu belirtilebilir.

Bu çerçevede araştırmanın amacı, etik liderlik ve makyavelizmin ekip etkililiği üzerine etkilerini ortaya koymak ve bu ilişkide örgüt temelli özsaygının düzenleyici rol oynayıp oynamadığını tespit etmektir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada “Etik liderlik algısı ve makyavelizm ekip etkililiğini nasıl ve ne yönde etkilemektedir? Örgüt temelli özsaygı yüksek ve düşük olduğunda etik liderliğin ve makyavelizmin ekip etkililiği üzerindeki etkisinin şiddetinde bir değişme olmakta mıdır?” sorularına yanıt aranmaktadır. Bu sorulara yanıt aramak için Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde görev yapan 952 akademik ve idari personel açısından etik liderlik ve makyavelizmin ekip etkililiği üzerindeki etkilerini ortaya koymak ve bu ilişkide örgüt temelli özsaygı kavramının düzenleyici rolü bulunup bulunmadığını belirlemek amacıyla bir saha araştırması yapılmıştır.

84 Literatürde bu çalışmadaki değişkenleri bir arada ele alan bir çalışmaya rastlanmadığından ve bahsi geçen değişkenlerin birbirleri ile olan ilişkilerinin bir saha çalışması ile ortaya konulması yönetim yazınındaki eksikliği giderme konusunda bir katkı olarak düşünülebilir. Yine bu çalışmada etik liderlik, makyavelizm, ekip etkililiği ve örgüt temelli özsaygı ölçeklerinin güvenilirlik ve geçerliliklerini test edilerek Türkçeye ve Türk kültürüne uyarlanması da bir diğer bilimsel katkı olarak değerlendirilebilir.

Çalışmanın, saha araştırması bulgularının üniversitelerde görev yapan akademik ve idari personel açısından görülmesi ile yapılan saptamalar üniversitelerde eğitimin etkililiği ve ekip çalışmaların etkililiğini değerlendirmede farklı bir bakış açısı ve yönetciler ve çalışanlar için geribilirim niteliği taşıyacaktır. Bu çerçevede araştırılan değişkenler bağlamında yeni stratejiler geliştirilmesine olanak sağlayacak yol gösterici nitelikte bulgular sağlayacağı düşünülmektedir.