• Sonuç bulunamadı

Örgüt temelli özsaygının ortaya çıkmasında iş tatimini, iş ve örgütsel deneyimler, örgütsel roller, öz yeterlilik gibi faktörler etkili olmaktadır. Bunlar aşağıda kısaca açıklanmaktadır.

3.3.1. İş Tatmini

Çalışanların işyerinde sergilemek durumunda oldukları davranışlar, aslında işyerine karşı hissettikleri duygulara göre farklı olabilmektedir. Bu duygusal farklılıklar çalışanlar açısından stres artmasına, anlaşmazlıklara, fonksiyonel olmayan çatışmalara, tükenmişlik sendromuna yol açmakta ve bu durumlar beraberinde yaşam tatmini ve özsaygıda azalmaya neden olabilmektedir. Dolayısıyla bu istenmeyen durumlar örgütsel ve bireysel çıktıları olumsuz etkilemektedir (Akyüz, 2018: 171).

Örgüt temelli özsaygı bireyin örgüt içinde kendini önemli, değerli, yararlı ve anlamlı hissetmesi olarak özetlenebilir. İş tatmini ise çalışan tarafından iş koşullarının ve ücret, iş güvenliği gibi işletmeye ilişkin birtakım olanakların içsel değerlendirmeye tabi tutuluktan sonra ortaya çıkan genel memnuniyet durumudur. Genel olarak iş tatmini, işyerinde yaşanılan deneyimlerin çalışan tarafından algılanış biçimi ve bu değerlendirme neticesinde verilen olumlu durum varsa iş tatmin duygusuna sahip olduğu kabul edilir ve iş yerine karşı olumlu tavırlar sergileyeceği düşünülür

53 (Çekmecelioğlu, 2005: 28). Çalışanların beklentileri ile iş ortamının koşulları arasındaki büyük uyuşmazlık iş tatminsizliğine ve çalışanların verimliğinin düşmesine neden olabilmektedir. Ayrıca iş tatminsizliği, işgörenler açısından sinirlilik, uykusuzluk, baş ağrısı gibi olumsuz sağlık durumlarına da neden olabilmektedir (Kök, 2006: 294-295).

İş tatmini, hem etkilediği ve etkilendiği örgütsel faktörler hemde bireysel farklılıklar nedeniyle oldukça karmaşık bir olgudur. Bireyler açısından iş tatmini üzerine etkili olan faktörler içsel ve dışsal olmak üzere ikiye ayrılabilir. Bunlardan iç tatmin faktörleri, bireyin işyerinde kendisini başarılı biri olarak görmesi, özerklik duygusu, başarı güdüsü, güçlü görme, otokontrol durumu ve geri bildirim gibi işin doğrudan kendisi ile bağlantılı olan duygulardır. Dış tatmin faktörleri ise işyeri ortamı, arkadaşlarla ilişkiler, ücret, yöneticilerle ilişkiler, gözetim şekli, şirket politikaları, iş güvenliği gibi doğrudan işin kendisi ile ilişkili olmayan faktörlerdir (Soysal ve Tan, 2013: 47). Yapılan bazı araştırmalarda özsaygı ve öz yeterlilik düzeyleri ile duygusal denge ve kontrol odağı yüksek çalışanların işlerinden daha fazla tatmin olduklarını ve işlerine yüksek düzeyde motive olduklarını ve bu yüzden yüksek performans sergiledikleri ortaya konmuştur (Gürbüz, Ekuş ve Sığrı, 2010: 74).

3.3.2. İş ve Örgütsel Deneyimler

Kişiliğin oluşumunda hem çevresel faktörlerin, hem kalıtımsal faktörlerin etkili olduğuna dair farklı görüşler mevcuttur (Özsoy ve Yıldız, 2013: 4). Bireyin özyeterlilik düzeyini etkileyen en önemli faktörlerden biri de geçmişte yaşadığı başarı ve başarısızlık deneyimleridir (Bandura, 1995: 3).

Araştırmalar, yüksek özsaygıya sahip çalışanların yüksek performans sergilediklerini ve yüksek iş tatmini duyduklarını göstermektedir. Böylece, çalışanın gerek iş yaşamında gerekse özel yaşamında elde etmiş olduğu olumlu veya olumsuz deneyimler çalışanın özsaygısını da etkilemektedir (Yaldız, 2017: 39). Bireyin yaşamı boyunca dâhil olduğu sosyal gruplar ve işyerinde ait olduğu çalışma grupları da kişiliğini etkileyen unsurlardır. Bireyin, bir çalışan olarak işyerinde edindiği

54 deneyimler, kıdem ve işyerindeki rolü gibi faktörler zaman geçtikçe bireyin kişiliği üzerindede etkili olmaktadır ( Özsoy ve Yıldız, 2013: 6).

3.3.3. Örgütsel Roller

Yönetim literatüründe sıklıkla kullanılan rol kavramı aslında ilk olarak sosyoloji bilimince incelenmiştir (Özkan, 2008: 4). Toplumsal etkileşim sonucunda ortaya çıkan rol kavramı, Linton’a göre bireyin statüsü tarafından belirlenen görev ve yetkilerin kullanılması anlamına gelir (Bana, 2019: 55-56). Ralph Linton’a göre bireyler mensup oldukları sosyal sistemin gerektirdiği rolü sergilemektedirler. Rol, statünün dinamik yanıdır. Bu noktada rol ve statü kavramları bireyin davranış ve tutumlarını şekillendiren unsurlardır. Ayrıca rol ve statü, etkileşim halinde olunan bireylerin davranış kalıplarına uyum sağlamasına da katkıda bulunur (Canbek, 2017: 23).

Örgütsel davranışta rol kavramı, örgütün yapısını ve işleyişini insan faktörü üzerinden (Özkan, 2008: 5) anlamlandıran bir kavramdır. Örgütsel bütünlük ve etkililik, örgütte ortaya çıkan rol ve davranışların çalışanlar tarafından doğru şekilde yerine getirilmesiyle sağlanabilir (Bana, 2019: 56). Örgütte çalışanlara biçilen rol, onların değerleri, inançları, ilgi alanları ve yeterlilikleri ile uyumlu olursa kişi-rol çatışması önlenebilir ( Özkan, 2008: 12). Çalışanların kişisel özellikleri de örgütteki rollerin gerçekleştirilmesi sürecine etki etmektedir. Yani çalışanın kişisel özellikleri, örgütsel rolü ile bütünleşmesinde önem arz etmektedir. Aynı şekilde örgütsel anlamda rolün gerektirdiği davranış kalıpları kişiliği etkileyebilir. Bu bağlamda çalışan, zaman içerisinde yalnızca diğerlerinin beklentilerini karşılamak amacıyla değil, aynı zamanda örgütteki rolü neticesinde oluşan kişisel beklentilerini tatmin etmek amacıyla da bazı davranışlar sergileyebilir (Bana, 2019: 57).

55 Bandura tarafından sosyal öğrenme kuramına dayanarak ortaya atılan öz yeterlilik kavramı, bireylerin, bilgi ve becerilerini doğru şekilde kullanabilmeleri için kendi yeterliliklerine duydukları güveni ifade eder (Bolat, 2011: 256). Bazı araştırmacılar öz yeterliliği yüksek çalışanların yöneticileri ile olan ilişkilerinin daha iyi olduğunu gözlemlemiştir. Bu bağlamda yöneticiler, çalışanların örgütte olumlu deneyimler yaşamalarını sağlayarak ve onlara sahip oldukları yeterlilikler hakkında olumlu geri bildirimlerde bulunarak öz yeterlilik düzeylerinin yükselmesinde rol oynayabilmektedir (Bolat, 2011: 263-264).

Sadece gerekli yeteneğe sahip olduğunu düşünen birey için öz yeterlilikten bahsedilebilir. Burada en önemli nokta, bireyin bu yeteneklere sahip olması gerekliliğinin yanı sıra başarılı olacağı yönünde taşıdığı inançtır (Söylemez, 2019: 32). Öz yeterlilik kavramı, daha çok belirli bir alan ya da görev ile ilgili olarak ortaya çıkan özelleşmiş bireysel inancı ifade ederken, benlik saygısı kavramı, mevcut durumla daha çok ilişkilidir. Bireyin belirli bir durumda başarılı olabileceğine dair taşıdığı inanç öz yeterliliği; bu inanç ve başarı neticesinde ortaya çıkan sonuçların bireyde yarattığı olumlu duygusal tepkiler ise özsaygı kavramını ifade eder (Kotaman, 2008: 112-113). Yani özyeterlilik, özsaygının ortaya çıkmasında etkili faktörlerden biridir denilebilir.