• Sonuç bulunamadı

Benlik kavramı içerdiği birçok alt boyut ile oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle benlik kavramını açıklamak için gerekli kavramlardan biri de özsaygıdır. Özsaygı kavramı, insanın gündelik yaşamının birçok farklı alanına etki etmesi nedeniyle yaygın olarak kullanılan kavramlardan biridir (Yıldırım, 2015: 33).

Rawls’a göre, toplumsal kaynaklardan en önemlisi özsaygı kavramıdır. Çünkü bireylerin kendilerine ilişkin olumlu algılarının ve hayatlarına dair hedeflerinin değerli olduğuna ilişkin görüşlerini içeren ve hedeflerine motive eden içsel bir inançlarının olmasını sağlayan kavram özsaygıdır (Akt. Gök ve Tekin, 2015: 294). Yapılan deneysel araştırmaların birçoğu, özsaygı düzeyi düşük bireylerin; kendilerine uygun meslekleri seçmeyerek, kapasitelerinin altında performans gösterdiklerini ve başarılı bir performans sergilediklerinde de bu durumdan yeterli

47 memnuniyet duymadıklarını, neticede toplumun kabul edebileceği şekilde davranmadıklarını göstermektedir (Brockner ve Guare, 1983: 642).

Bireylerin özgüveni ve kendileri ile ilgili doğru değerlendirmeleri, iş yaşamında karşılarına çıkan zorlukların üstesinden gelebilmeleri için destekleyici birer öğe niteliğindedir. Kendilerini diğer bireyler ile karşılaştıran ve bu karşılaştırma neticesinde kendilerine ait algıladıkları değer düzeylerini yapılandıran çalışanlar açısından bir sosyal işlevi olan özsaygı kavramının, benlik saygısı ve özgüven kavramları ile birlikte kullanıldığı görülmektedir (Yavuz, 2018: 18).

Yabancı literatürde benlik saygısı “self-esteem”, “self-respect”, “self-regard”, “self- confidence” gibi kavramlarla ifade edilmektedir. Bu kavramlar Türkçe’de benlik saygısı, özsaygı, öz-değerlilik duygusu ile eş anlamlıdır (Avşaroğlu, 2007: 27). İlk olarak William James tarafından 1892’de tanımlanmış olan özsaygı kavramının, kişinin başarıları ile beklentilerinin toplamı olduğu ifade edilmiştir (Gürel, 2015: 69). Göztok’a (1989: 15) göre özsaygı kişinin kendi yapısal özelliklerini algılayıp bu özelliklere duygusal ve davranışsal biçimde tepki verdiği fenomenolojik bir süreçtir.

Laing’e göre benlik saygısı bireyin kendini tanımlama biçimi olarak ifade edilirken, Rosenberg’e göre kişinin kendisine karşı olumlu ve olumsuz tutumlarının bütünü olarak tanımlanmıştır (Avşaroğlu 2007: 29).

Özsaygı kavramına ilişkin geçmişten günümüze farklı kuramsal yaklaşımların mevcut olduğu görülmektedir. White, özsaygının kişisel yeteneklerden ya da yeterlilik duygusundan kaynaklandığını; Symond ise özsaygının duygusal yakınlık, görev başarısı gibi pozitif yaşam deneyimlerinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Cohen’e göre özsaygı, bireyin kendisi hakkındaki düşünsel ve olgusal algıları arasındaki ilişkiye bağlı olmakla birlikte aynı zamanda bireysel deneyimlerin de bir sonucudur (Güngör, 1989: 14-15). Coopersmith’e göre özsaygısı yüksek birey, kişilerarası ilişkilerde daha başarılı olur ve sosyal yaşantısında kendisini kabul ettirmede güçlük çekmeyen ve çevresi tarafından sevilen kişidir (Akt. Gürel, 2015: 70). Sosyal öğrenme kuramının temsilcisi Albert Bandura’ya göre ise özsaygı

48 kavramı, bireyin kendi değerine ilişkin yargılarıdır (Akt. Urdan ve Pajares, 2006: 309).

Özsaygı, kendini sevme, kendini kabul ve yeterlilik düzeyine dayanmaktadır. Literatürde farklı şekillerde tanımları olan özsaygı kavramı, kişinin bir birey olarak kendi değeri hakkındaki tüm değerlendirmeleri şeklinde özetlenebilir (Uçar, 2009: 26).

Branden (1995: 4) özsaygıyı şu şekilde özetlemektedir:

1. Hayatta karşımıza çıkan zorluklarla başa çıkabilme kabiliyetimize ve düşünme yetimize güven duymak,

2. Başarılı ve mutlu olma, değerli hissetme, gereksinimlerimizi ve isteklerimizi savunma hakkına sahip olmak,

3. Değerlerimizi gerçekleştirmek ve çabalarımızın sonuçlarından keyif duymak.

Bazı görüşlere göre, özgüvenden yoksun, başkalarına bağımlı, utangaç, yaratıcılıktan yoksun, savunmacı, imgeleri zayıf, kuralcı ve baskıcı bireyler suça daha yatkın olabilmektedir (Güngör, 1989: 30). Bireyin yeterlilik ve değerlilik özelliklerini içeren özsaygı kavramı bireysel başarıya temel teşkil eden ve bireyin davranış ile düşüncelerinin kendisi üzerinde etkili olduğuna dair bir algıdır (Gürel, 2015: 74). Yüksek özsaygıya sahip bireyler, karşılarına çıkan zorlukları yenmek için daha uzun süre çaba harcayabilen başarılı, mutlu, sağlıklı, üretken bireylerdir ve lider olma olasılıkları olukça yüksektir. Düşük özsaygılı bireyler ise düşük performans ortaya koymakta, düşük beklentilere sahip olmakta, daha az çaba gerektiren amaçları benimsemekte ve rutin işlere yönelen kişiler olmaktadır (Gürel, 2015: 78).

Literatürde, özsaygının öncelikle evrensel, role özgü, göreve özgü özsaygı olarak ayrılmakta olduğunu ve sonrasında çalışanın örgüt içinde kendini önemli, anlamlı, etkili ve değerli olarak algılama derecesi olan örgüt temelli özsaygı kavramının incelenmeye başlandığı görülmektedir (Güney, Akalın ve İlsev 2007: 193). İşyerinde kişisel olarak başarılı deneyimlere sahip çalışanlar, kendilerini yetkin ve etkili hissetmekte ve kendileri hakkında pozitif düşüncelere sahip olabilmektedir. Bu

49 durumda bireyin örgüt temelli özsaygı düzeyi yükselirken, işyerinde başarısız deneyimlere sahip çalışanların örgüt temelli özsaygı düzeyleri düşmektedir (Uçar, 2009: 29).

Göztok’a (2007: 48) göre özsaygıyı etkileyen faktörler; biyolojik faktörler, aile faktörü ve sosyal faktörlerdir. Ayrıca, özsaygısı yüksek bireylerin yaşamları üzerinde kontrol sahibi ve davranışlarının sonuçlarına karşı sorumluluk sahibi oldukları gözlemlenirken; özsaygısı düşük bireylerin ise başarısızlık korkusu ve diğerleri tarafından onaylanma ve beğenilme kaygısı taşıyan, eleştiriye açık olmayan bireyler olduğu görülmektedir. Araştırmalar, özsaygının oluşumunda; anne-baba davranışları, eğitim durumu, seçilen meslek, ailenin sosyo-ekonomik durumu, kültürel altyapı, bireyin etnik kökeni, azınlık gruba mensubiyeti, cinsiyet ve fiziksel nitelikler gibi faktörlerin etkili olduğunu ortaya koymaktadır (Güngör, 1989: 7).