• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM: ARAŞTIRMA TASARIMI …

3.1. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

Araştırma tasarımında yarı deneysel tasarım (quasi-experimental design) modeli esas alınmıştır. Deneysel tasarım modelinde olması beklenen unsurlar arasında yer alan, katılımcıların gruplara rastlantısal şekilde atanması unsuru (Neuman, 2016, s. 370) bu çalışma kapsamında gerçekleştirilmemiş ve grupların oluşturulmasında katılımcıların gönüllük durumları esas alınmıştır. Bu durumda araştırmacı (deneyi gerçekleştiren kişi), bağımlı değişkenin ölçümü üzerinde kontrole sahip olsa da katılımcıların çalışmanın farklı koşullarına nasıl atandığı konusunda tam olarak kontrole sahip değildir (Field ve Hole, 2019, s. 85). Bu nedenle araştırma tasarımı, klasik deneysel tasarımın çeşitlemelerinden biri olan yarı deneysel tasarım olarak belirlenmiştir (Neuman, 2016, s. 371). Bunun yanı sıra, deneysel tasarım modelinde yer alması beklenen unsurların tamamı tez çalışmasında şu şekilde ele alınmıştır:

 Müdahale (bağımsız değişken): Eğitim programının uygulanması  Bağımlı değişken: Ön ve son testten alınan puanlar

 Ön test uygulaması  Son test uygulaması

 Deney grubu: Haber okuryazarlığı eğitimi verilen grup  Kontrol grubu: Eğitim almayan grup

Tez kapsamında verilen eğitim, ön ve son test uygulamaları, iki farklı dönemde iki farklı deney ve kontrol grubuna uygulanmıştır. Tez boyunca, iki farklı döneme dair

61

uygulamaların ilki HOY-1, ikincisi ise HOY-2 olarak anılmaktadır. Araştırma, deneysel yönteme uygun şekilde tasarlanırken, deneysel yöntem için dikkat edilmesi gereken iç ve dış geçerlik de dikkate alınmıştır. Buna göre, iç geçerlik tehditleri arasında yer alabilecek ve bu araştırma için değerlendirilebilecek unsurların; seçim yanlılığı (grup

tehditleri), müdahalenin yayılması, deney yapanın beklentisi, test etme ve istatistiksel gerileme olduğu belirlenmiş (Neuman, 2016, s. 378-382) ve bunlara yönelik olarak yapılanlar aşağıda özetlenmiştir:

Seçim yanlılığı (grup tehditleri), araştırmada yer alan katılımcıların birbirine denk

gruplar oluşturamamasını ifade etmektedir (Field ve Hole, 2019, s. 77; Neuman, 2016, s. 378). Bu çalışma kapsamında, tüm grupların ön test puanları karşılaştırılmış ve aralarında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir (bkz. Ek 10 Tablo 10.2 ve Tablo 10.3). Ulaşılan bu sonuç, çalışmaya katılan tüm katılımcıların haber okuryazarlığı bilgi ve becerileri açısından denk olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle, seçim yanlılığı tehdidinin bu çalışma için söz konusu olmadığı söylenebilir.

Müdahalenin yayılması tehdidi ise farklı gruplarda yer alan katılımcıların birbiri ile

iletişime geçerek birbirlerinin müdahalesini öğrenmesi anlamına gelmektedir (Neuman, 2016, s. 382). Bu çalışma kapsamında yer alan deney ve kontrol gruplarının eğitim içeriğine yönelik birbiri ile iletişime geçmesini, geçseler bile eğitim içeriği ile ilgili bilgi paylaşımında bulunmalarını önlemek adına, eğitimde kullanılan ders içerikleri (örneğin, ders slaytları, uygulama soruları gibi) eğitim alan gruptaki öğrenciler (deney) ile direkt paylaşılmamıştır. Bunun dışında, (varsa) öğrencilerin kendi tuttukları notları kontrol grubundakiler ile paylaşmaları ya da eğitim içeriğindeki konular üzerine fikir alışverişinde bulunmalarını kontrol altında tutabilmek pek mümkün olmamıştır.

Deney yapanın beklentisi, eğitimcinin yani deneyi yapan kişinin dolaylı olarak eğitime

katılan öğrencileri hipotezlerden ya da elde edilmesi amaçlanan sonuçlardan haberdar etmesiyle ortaya çıkan bir tehdittir (Neuman, 2016, s. 382). Buna yönelik olarak eğitimci, sadece grupların belirlenmesi aşamasında tüm öğrencilere bilgilendirme yaparken, yeni geliştirilmiş bir haber okuryazarlığı eğitimi verilmesi planlandığı ve buna yönelik iki farklı gruba ihtiyaç olduğunu aktarmıştır. Bu gruplardan beklenenin ise, deney grubu için hem eğitim öncesi ve sonrası uygulanacak testlere hem de eğitime katılmak, diğer grup içinse sadece eğitim öncesi ve sonrası uygulanacak testlere katılmak olduğu açıklanmış ve başka detay verilmemiştir. Dolayısıyla, gruplarda yer alan öğrenciler, çalışmanın hipotezleri ve elde edilmesi amaçlanan sonuçlar ile ilgili hiçbir şekilde bilgilendirilmemiştir.

62

Test etme tehdidi (tepkililik ve araştırmacı etkileri olarak da geçmektedir), ön test

uygulamasının deneyi etkilemesi olarak ifade edilmektedir (Field ve Hole, 2019, s. 79; Neuman, 2016, s. 380). Bir diğer deyişle, öğrenciler ön testte sorulan soruları hatırlıyorsa ve bu durum son testte sorulan soruları yanıtlama durumlarını etkiliyorsa bir test etme tehdidinden söz edilebilmektedir. Çalışma kapsamında uygulanan ön ve son test soruları her ne kadar aynı unsurların değerlendirilmesi hedeflenerek birbirine benzer şekilde hazırlandı ise de soru içeriklerindeki ifadeler ve kullanılan örnekler değiştirilerek öğrencilerin soruları ezberlemesi ya da hatırlaması ve buna bağlı olarak son test yanıtlarının etkilenmesinin önüne geçilmeye çalışılmıştır.

İstatistiksel gerileme ise “grup sonuçlarını ortalamaya doğru çekmek için rastlantısal

hatalara yönelik bir eğilim ya da uç değerler sorunu” olarak ifade edilmektedir (Neuman, 2016, s. 381). Buna yönelik olarak, öğrencilerin ön testleri incelenmiş ve bazı öğrencilerin bazı konulara yönelik sorularda (örneğin, Modül 3 soru 921) yüksek puanlara sahip oldukları görülse de öğrencilerin genelinin son testlerinde ortaya çıkan puan değişimleri üzerinden değerlendirme yapmak mümkün olmuştur.

Dış geçerlik ise, bulguların bu çalışmanın ötesine genellenebilmesi olanağıdır (Neuman, 2016, s. 384). Bu çerçevede değerlendirilen unsurlar; gerçekçilik, tepkisellik ve talep özelliğidir.

Gerçekçilik tehdidi ile ilgili olarak, çalışma kapsamında yer verilen eğitim içeriğinin doğası gereği çalışmadan elde edilen sonuçların tüm üniversite öğrencilerine genellenmesi uygun görünmemektedir. Öte yandan, bu tip bir eğitimin tasarlanması, test edilmesi ve yarattığı etkilerin değerlendirilmesi ile elde edilen sonuçların gelecekte yapılabilecek çok farklı çalışmalara temel oluşturabileceği düşünülmektedir. Bununla ilgili detaylar, Bölüm 5’te Sonuç ve Öneriler başlığı altında tartışılmıştır.

Tepkisellik, öğrencilerin bir deneyde yer aldıklarının ve incelendiklerinin farkında olmalarına bağlı olarak ortaya çıkan tehdittir (Neuman, 2016, s. 385). Buna göre, deneyin bir parçası olduklarını düşündüklerinde öğrencilerin normalde sergileyecekleri davranışları sergilememe ihtimali bulunmaktadır. Eğitimin iki farklı yılda uygulanması sayesinde iki farklı öğrenci grubundan elde edilen sonuçlar dikkate alındığında, tepkiselliğe yönelik herhangi bir tehdit gözlenmemiştir.

21 Bkz. Ek 11 Şekil 11.6.

63

Talep özelliği ise, öğrencilerin çalışmanın amacına ve hipotezlerine yönelik ipucu

yakalayarak bunu destekler yönde davranış değişikliği göstermesi olarak tanımlanmaktadır (Neuman, 2016, s. 385). Daha önce de belirtildiği gibi, çalışma boyunca öğrenciler ile hiçbir şekilde çalışmanın amacı ve hipotezleri hakkında bilgi paylaşılmamıştır. Başka bir şekilde de öğrencilerin bu bilgilere ulaşması mümkün görünmemektedir. Öte yandan, çalışma kapsamında verilen eğitim esnasında derslerde sunulan tartışma ortamında öğrencilerin serbestçe dile getirdikleri görüşler, eğitimci tarafından dikkatle takip edilmiş ve bunlarda araştırmanın amacını destekleyecek bilinçli bir davranış eğilimi gözlenmemiştir.

Araştırma tasarımına yönelik iç ve dış geçerlik unsurları ele alındıktan sonra araştırma kapsamında geliştirilen haber okuryazarlığı eğitim programı ve bunun aşamaları hakkında detaylı bilgilere yer verilmiştir.