• Sonuç bulunamadı

Tarih boyunca teknolojideki değişmeler toplumlardaki ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel alanları değiştirip dönüştürmüştür. Bu bağlamda da son on yılda yeni değişim süreçlerini ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Bu süreçte hem yurttaşlık hem de devlet kavramları köklü değişim geçiriyor gibi görünmektedir. Yurttaşlık, devlet ve yurttaş-devlet ilişkisi dönüşüme uğramaktadır. Klasik anlamdaki devlet-yurttaş ilişkisi değişmekte, yurttaşın devletten olan beklentileri artmaktadır. Yurttaş daha talepkâr, katılımcı ve aktif olarak karşımıza çıkmaktadır. Devlet ise bu dönüşüme ayak uydurarak belli değişimlere girmeye, talepleri karşılamaya ve meşruiyetini korumaya, artırmaya çalışmaktadır. Bilgi toplumuyla birlikte gelişen e-devlet projeleri ve uygulamalarının da böylesi bir süreç içerisinde ele alınıp incelenmesi sosyolojik bir gerekliliktir.

Uzun bir dönem, daha çok güvenlik ve egemenlik ilişkilerinin sınırlılığı içinde kalan yurttaşlık değerleri ve yeterlilikleri; günümüzde modernleşme, kentleşme, sanayileşme, bilişim teknolojilerinin gelişmesi, küreselleşme, siyasi, askeri ve ekonomik rekabet gibi faktörlerin etkisiyle birey-birey, birey-toplum, birey-devlet arasındaki ilişkilerin çeşitlenmesi sonucunda yeniden üretilmektedir. Yani, yeni toplum örgütlenmelerine dayalı olarak yurttaşlık olgusu da yeniden tanımlanmaktadır. Zira çeşitli toplumsal değişme dinamikleri bireyin bir yurttaş olarak devlete bağlılığının ve

bağımlılığının biçimini değiştirmekte, onun özgürlük alanını genişletmekte, sorumluluklarının yanında haklarının da öne çıkmasına olanak vermektedir. Bu süreçte yurttaşlığın sosyal, kültürel, siyasal ve hukuki açıdan statüsü yükselmekte, bireyin devlet nezdindeki itibarı artmaktadır (Özpolat, 2009: 107,108). Bu çalışmada da devlet idaresinde bir dönüşüm var mı, yurttaşlıkta bir dönüşüm söz konusu mu, yurttaş-devlet ilişkisinde bir dönüşüm var mı; işte tüm bunlar e-devlet uygulamaları ve onun etkileri bağlamında araştırılmaktadır.

Özpolat’a göre (2009: 147) 1990’lı yıllardan itibaren etkisi giderek artan bilgi ve iletişim teknolojilerinin; toplumun eğitim seviyesinin yükselmesine, alternatif bilgi kaynaklarına ulaşılmasına, devlet yönetiminin ve yurttaşlık anlayışının değişmesine önemli oranda etkisi olmuştur. Bu süreçte durağan, edilgen, itaatkâr yurttaş yerine; sorgulayan, katkı ve katılım sağlayan, hak ve özgürlüklerini kullanmayı bilen, kamu politikaları ile ilgilenen ve farkındalığı yüksek yurttaş sayısında belli değişimler olduğu beklenilmektedir.

Bu doğrultuda yurttaşlıkta böylesi bir değişim var mıdır; var ise bu değişimin boyutları nedir? Bunun araştırılması, durum tespitinin gerçekleştirilmesi; konunun sosyolojik incelemeye tabi tutularak, veriler/bilgiler elde edilmesi çok önemlidir.

Mevcut yazın incelendiğinde görünen husus, e-devlet olgusuna ağırlıklı olarak kamu yönetimi perspektifinden ve klasik siyaset biliminin bakış açısından yaklaşılmış olduğudur. Var olan literatürde sosyolojik bakış açısı ve e-devlet uygulamalarının toplumsal etkileri, sonuçları, artı ve eksileri yeterince yer bulmamaktadır. Türkiye’de de e-devlet uygulamaları yaygınlaştırılırken ülkemizin sosyo-kültürel yapısının göz önüne alınması elzemdir. Bu sebepten ötürü konunun sosyolojik olarak analiz edilmesi, değerlendirilmesi gereklidir. Bu çalışmada da sosyolojik açıdan analiz edilmeye imkan veren verilerin elde edilmesi son derece önemli gözükmektedir.

Ayrıca, e-devlet uygulamaları konusunda ülkelerin izledikleri yollar büyük oranda benzerlik göstermekle birlikte farklılıkların olduğu da sosyolojik bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta Kuran (2005: 132,133) e-devlet projelerinde asıl değer yaratan unsurların bu genel uygulamaların dışında kalan ve ülkeye has dinamikler çerçevesinde oluşturulan ülkeye özgü uygulamalar olduğunun altını çizmektedir. Her

ülkenin kendine has dinamikleri varlığı bir vakadır. Bu dinamikler, devletin kuruluşu, kuruluş ilkeleri, devletin işleyiş mekanizmaları, toplumsal yapı; bu yapının yaygın ve baskın özellikleri gibi pek çok faktör tarafından şekillendirilirler. Dolayısıyla e-devlet kavramı ve e-devlet sürecinin bu dinamikler ışığında değerlendirilmesi önem arz etmektedir.

Bununla birlikte, e-devletin toplumsal yönü; yurttaşın eğitim ve bilinç düzeyi, uzman istihdamı, dijital bölünme, bilgisayar okur-yazarlığı, değişime direnç gösterme, gizlilik ve mahremiyet, gelir seviyesi, kentli olup olmama gibi konularla ilişkilidir. Bundan da anlaşılacağı gibi e-devletin toplumsal yönü, bireylerin dijital topluma hazır olup olmaması bağlamında risk, tehdit ve fırsatların neler olduğunu ortaya koymaktadır. Kalifiye insan, bütün projelerde olduğu gibi bilgi ve iletişim teknolojileri stratejilerinde de en önemli kaynaklardan birisidir. Dolayısıyla hem bilgi ve iletişim teknolojileri konusunda uzman personelin yetiştirilmesi hem de halkın e-okuryazarlık seviyesini geliştirici programlara ağırlık verilmelidir (Şahin, 2008: 69,70). Bu yüzden e-dönüşüm olgusunun ortaya koyduğu fırsatlar ve muhtemel tehlike ve tehditlerin belirlenerek, önceden planlayarak bu dönüşümü gerçekleştirmeye gayret edilmelidir. Bu alanda özellikle sosyolojik çalışmaların sayısının artırılması sosyo-kültürel, siyasal ve ekonomik yapının analizi için elzemdir. E- devletin de bu yapılara nasıl, hangi yönlerden ve ne tür araçları kullanarak yanıt vereceğinin de ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Sonuç olarak toparlayacak olursak; bu çalışmayla, e-devlet uygulamaları ve bu uygulamanın yurttaşlar tarafından nasıl algılandığının ve devlet-yurttaş ilişkisinin ne şekilde etkilendiğinin araştırılması amaçlanmaktadır. E-devlet ve yurttaşlık ilişkisi Aydın İl merkezi örneğinde sosyolojik bir perspektifle ele alınarak, değerlendirilecektir. Her şeyden önce mevcut durumun bir tespiti yapılacak ve e-devlet uygulamaları ile yurttaşlık ilişkisi araştırılacaktır. Aynı zamanda bu çalışma ile mevcut literatürde eksikliği görülen sosyolojik değerlendirme açığının kapatılmasına da yardımcı olunmaya çalışılacaktır.