• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde katılımcıların ankette yer alan demografik özellikler ve özürlü birey ve ailesinin sosyal iletişim sürecinde karşılaştığı ve yaşadığı durumlara ilişkin sorulara verdiği yanıtlar analiz edilmekte ve bulgular üzerinde yorumlar yapılmaktadır.

3.1.1. Araştırmaya Katılan Özürlü Ebeveynlerinin Demografik Özellikleri

Araştırma konusu olan "Özürlü Birey ve Ailesinin Sosyal Đletişim Sürecinde Karşılaştığı ve Yaşadığı Durumları" tespit etmek amacı ile hazırlanmış olan anketi cevaplayan özürlü bireyin ailesine ait, demografik özellikler Tablo 1'de gösterilmiştir.

Araştırma sonuçlarına göre; anketi cevaplayan ebeveynlerin yaklaşık %77’si kadın %23’ü erkek, %62’si ilkokul %17’si lise mezunundur ve yaklaşık % 58’i 19- 34, % 30’u 35-49 yaş grubu arasındadır. Ayrıca katılımcıların % 65’i ev hanımı % 11 ise işçidir.

Tablo-1.1: Özürlü Bireye Sahip Ailelerin Demografik Dağılımı CĐNSĐYET N % YAŞ N % Erkek 26 22,6 0-18 0 0 Kadın 89 77,4 19-34 67 58,3 MESLEK N % 35-49 34 29,6 Çalışmıyor 7 6,1 50-64 8 6,9 Ev Hanımı 75 65,2 65- + 6 5,2 Memur 10 8,7 EĞĐTĐM N %

Đşçi 13 11,3 Okur Yazar Değil 5 4,3

Serbest Meslek 6 5,2 Đlkokul 71 61,8

Emekli 4 3,5 Ortaokul 12 10,4

Lise 20 17,3

Üniversite 7 6,2

Y.Lisans/Doktora 0 0

Ankete Katılan Toplam Kişi Sayısı 115 100

Bu sonuçlara göre; ankete katılanların çoğunun, kadın, ilkokul mezunu ev hanımı ve genç yaşta olduklarını söyleyebiliriz. Bu sonuçlar, araştırmamızın anket safhasını gerçekleştirdiğimiz rehabilitasyon merkezi, dernek, sosyal kurum ve okullarda özürlü birey ile genelde ev hanımı olan annelerinin ilgilendiğini ortaya koymaktadır. Bu kişiler özürlü bir çocuğun bakımı zor olduğundan bir işte çalışmayıp hem ev işleriyle hem de özürlü çocukla ilgilenmektedirler. Babalar daha çok ailenin ekonomik yükünü üstlendiklerinden bir işte çalışmakta olup özürlü çocukların eğitimi rehabilitasyonu ve bakımı ile anneler kadar ilgilenmemektedir.

3.1.2.Özürlü Bireyin Ailesindeki Kişi Sayısı

Özürlü bireyin ailesindeki toplam kişi sayısını öğrenmek amacı ile "Ailedeki Birey Sayısı ?" sorusu sorulmuştur.

Tablo-1.2: Özürlü Bireyin Ailesindeki Kişi Sayısı

AĐLEDE TOPLAM KĐŞĐ SAYISI N %

2 5 4,3 3 19 16,5 4 38 33 5 27 23,6 6 10 8,7 6+ 16 13,9 Toplam 115 100

Bu soruya (Tablo2) katılımcıların yaklaşık %33’ü 4, %24’ü 5, % 17’si 3 kişi cevabını vermiştir. Buda özürlü bireye sahip ailelerin fert sayısını ortaya koymaktadır. Aileler genelde çekirdek aile tipinde olup anne baba ve çocuklardan oluşmaktadır. Đki kişiden oluşan ailelerinde olduğunu göz önüne alırsak kimi aileler sadece ebeveyn ve özürlü çocuğundan ibarettir. Bu da eşlerden birinin öldüğünün ya da eşlerin ayrı yaşadığının göstergesidir. Kalabalık aileler çekirdek aileye oranla nispeten çok daha azdır. Aile nüfusunun az olmasında özrün etkisi mevcut olup ve özür potansiyel bir risk oluşturduğundan özürlülüğün kardeş sayısı üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.

3.1.3. Sahip Olunan Sosyal Sağlık Güvencesi

Özürlü bireyin sağlık giderlerini karşılayan sosyal sağlık güvencesinin olup olmadığını tespit etmek amacı ile "Herhangi Bir Sosyal Sağlık Güvenceniz Var mı?(Varsa Nedir?)" sorusu sorulmuştur.

Bu soruya (Tablo 3) ebeveynlerin %56,6’sı SSK, %19,1’i Emekli Sandığı, %11,3’ü Yeşil Kart, %6,1’i Bağ-Kur cevabını vermiş sadece %5,2’si aile olarak hiçbir sosyal sağlık güvencelerinin olmadığını ifade etmiştir.

Yani özürlü bireye sahip ailelerin % 95’e yakın bölümünün sosyal sağlık güvenceleri bulunmaktadır. Bu da özürlü bireyin sağlık ve rehabilitasyon

hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanması bakımından önemlidir.

Herhangi bir işte çalışanlar ya da emekli olanlar o kurumun sağladığı sosyal sağlık güvencesini sahiptir.

Buna karşılık maddi durumu kötü olanlar ve her hangi bir işte çalışmayanların büyük bir bölümü ise yeşil kartla özürlünün tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerini karşılamaktadır.

Hiç bir sosyal güvencesi olmayan aileler için özürlü çocuğun eğitim, rehabilite, bakım, sağlıkla ilgili masraflarını karşılamak çok zor olmakta bu konuda ebeveynler maddi zorluklar yaşamaktadır.

Özürlü bireylerin tedavi, bakım ve eğitim hizmetleri için sosyal sağlık güvencesine sahip olmak ve bu giderlerin sosyal sağlık kurumlarınca karşılanması özürlü bireyin ailesi için üzerinde önemle durulan bir durumdur.

Tablo-1.3: Sahip Olunan Sosyal Sağlık Güvencesi

SOSYAL SAĞLIK GÜVENCESĐ N %

Yeşil Kart 13 11,3 SSK 65 56,6 Bağ-Kur 7 6,1 Emekli Sandığı 22 19,1 Ferdi Sigorta 2 1,7 Yok 6 5,2 Toplam 115 100

3.1.4. Özürlü Birey ile Yakınlık Derecesi

Görüşme yaptığımız özürlü bireyin ebeveyni rolündeki kişinin özürlü birey ile olan yakınlık derecesini öğrenmek amacı ile bu kişilere "Özürlü Bireye Yakınlık Dereceniz Nedir?"sorusu yöneltilmiştir.

Tablo-1.4: Özürlü Birey ile Yakınlık Derecesi YAKINLIK DERECESĐ N % Anne 81 70,4 Baba 24 20,9 Kardeş 6 5,2 Büyük Anne 1 0,9 Büyük Baba 0 0 Diğer Akraba 3 2,6 Toplam 115 100

Bu soruya (Tablo 4) ebeveynlerin % 70,4’ü Anne, %20,9’u Baba, %5,2’si Kardeş cevabını vermiştir. Bu sonuçlara göre, anketimize cevap veren ebeveynler, özürlü bireyin birinci dereceden akrabası yani annesi, babası, kardeşidir. Özellikle anneler büyük bir oranda ebeveynlik görevini üstlenmiştir .

Anneler, özürlü bireye karşı baba ile birlikte en büyük sorumluluğu taşıdıklarından ve ev hanımı olduklarından dolayı ayrıca rehabilitasyon merkezlerinde aile terapilerine katıldıkları için çocuğun ebeveynlik sorumluluğunu üstlenmektedir. Babalar genelde çalıştıkları için kardeşler de öğrenci oldukları için anneler kadar muhatabımız olmamıştır.

Bu durum toplumda çocukla annenin daha fazla ilgilenmesi gerektiğine yönelik genel kanıya paraleldir. Söz konusu özürlü çocuk olunca anneler daha yoğun ebeveynlik rolü üstlenmektedir.

Ayrıca özürlü bireyin ikinci dereceden akrabası olan büyük anne, büyük baba ile diğer akrabaların ebeveynlik sorumluluklarını üstlenme oranı sadece %3,5’tir.

3.1.5. Özürlü Bireyin Cinsiyeti

Özürlü bireyin cinsiyetini öğrenmek için ankete katılan ebeveynlere "Özürlü Bireyin Cinsiyeti Nedir?" sorusu yöneltilmiştir.

Tablo-1.5: Özürlü Bireyin Cinsiyeti

CĐNSĐYET N %

Erkek 60 56,5

Kız 45 43,5

Toplam 115 100

Bu soruya ebeveynlerin % 56,5’i Erkek, %43,5’i Kız cevabını vermişlerdir. Bize demografik açıdan bir fikir veren bu yanıttaki erkek oranının daha yüksek çıkması tesadüf olabilir.

3.1.6. Özürlü Bireyin Yaşı

Özürlü bireyin yaşını öğrenmek için katılımcılara "Özürlü Bireyin Yaşı Kaçtır?” sorusu yöneltilmiştir.

Bu soruya cevap veren ebeveynler, özürlü bireylerin % 50,5’inin 0-6, %22,6’sının 7-12, % 11,3’ünün 13-18, % 5,2’sinin de 19-24 yaş grubunda yer aldığını belirtmiştir. 25 ve yaş üzeri gurupta yer alan özürlü birey sayısı ise sadece % 10,4’tür.

Tablo-1.6: Özürlü Bireyin Yaşı

YAŞ N % 0-6 58 50,5 7-12 26 22,6 13-18 13 11,3 19-24 6 5,2 25-+ 12 10,4 Toplam 115 100

Bu sonuca göre, ebeveynlerle toplu görüşme olanağı bulduğumuz rehabilitasyon merkezlerinde genelde yaşı küçük özürlü çocuklar eğitim almaktadır.

Özellikle 0-6 yaş gurubu çocuklar erken tedavi ve küçük yaşta eğitim olanağından yararlanmaktadır.

Yetişkin özürlüler, gerek ilgili okullarla ilişkisi kalmadığından, gerekse kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde olduklarından dolayı bu tür kurumlarda görüşme yaptığımız ebeveynlerinin sayısı daha azdır.

3.1.7. Bireyin Sahip Olduğu Özür Türü

Bireyin sahip olduğu özür türünü öğrenmek maksadı ile ebeveynlerden,"Bireyin Özür Türü Nedir?” sorusuna yanıt vermeleri istenmiştir.

Tablo-1.7: Bireyin Sahip Olduğu Özür Türü

ÖZÜR TÜRÜ N % Zihinsel 41 35,7 Fiziksel 35 30,4 Görme 7 6,1 Đşitme 9 7,8 Psikolojik 4 3,5

Motor Mental (Zihinsel+Fiziksel) 19 16,5

Toplam 115 100

Bu soruya (Tablo 7) ebeveynlerin % 35,7’ si çocuklarının Zihinsel, % 30,4’ü Fiziksel, % 16,5 Zihinsel+Fiziksel, özre sahip olduğu cevabın vermiştir.

Aynı zamanda Görme Özürlü birey oranı %6,1, Đşitme Özürlü birey oranı % 7,8 Psikolojik sorunu olan özürlü birey oranı ise %3,5’tir.

Bu oranlar ebeveynlerle görüşmeyi gerçekleştirdiğimiz merkezlerle alakalıdır, rehabilitasyon merkezlerinde fiziksel ve zihinsel özürlü birey sayısı fazla iken okullarda işitme ve görme özürlü birey sayısı daha çoktur.

3.1.8. Bireyin Sahip Olduğu Özrün Nedeni

Bireyin sahip olduğu özrün oluş nedeni öğrenmek amacı ile ailelere "Özrün Nedeni Nedir?” sorusu yöneltilmiş ve Tablo 8’de yer alan şıklardan birisinin işaretlenmesi istenilmiştir.

Ebeveynler tarafından ilk sırada işaretlenen şıklar % 34 ile Doğum Esnası ve %29,5 ile Ateşli Hastalıklar ve Epilepsi’dir.

Özrün oluş nedenleri arasında Akraba Evliliğinin payı %16,5 Kalıtımın payı ise % 10,4 tür.

Tablo-1.8: Bireyin Sahip Olduğu Özrün Nedeni

ÖZRÜN NEDENĐ N %

Kalıtımsal 12 10,4

Doğum Esnası 39 34

Kaza,Yaralanma 7 6,1

Akraba Evliliği 19 16,5

Ateşli Hastalık, Epilepsi 34 29,5

Diğer 4 3,5

Toplam 115 100

Bu soruya verilen cevaplar değerlendirildiğinde, özür genelde doğum öncesi ve doğum anında gerçekleşmiştir. Kaza ve yaralanmalarla sonradan özürlü olanların oranı sadece % 6,1’dir.

Akraba evliliklerin önlenmesi ve doğum anında alınacak sağlık tedbirleri ile özürlü birey sayısını yaklaşık %50 azaltmak mümkündür.

3.1.9. Bireyin Sahip Olduğu Özrün Derecesi

Var olan özrün, bireyin hayatı üzerinde ne kadar etkili olduğunu öğrenmek için ebeveynlere "Özrün Derecesi Nedir?" sorusu yöneltilmiştir.

Bu soruya (Tablo 9) ebeveynlerin % 46’1’i Orta, %28,7’ si Ağır, %15,7’ si Hafif ve %9,5’i ileri derece ağır cevabını vermiştir.

Tablo-1.9: Bireyin Sahip Olduğu Özrün Derecesi

ÖZRÜN DERECESĐ N %

Hafif 18 15,7

Orta 53 46,1

Ağır 33 28,7

Đleri Derece Ağır 11 9,5

Toplam 115 100

Bu sonuçlara göre; ileri derece ağır özre sahip bireylerin rehabilite ve tedavi hizmetlerinden diğer özür derecesine sahip bireyler kadar yararlanmadığını, hafif özür derecesine sahip bireylerin ise özrün ilerlemesini önlemek amacı ile faydalandığını orta ve ağır özür derecesine sahip olan bireylerinde tedavi amaçlı yararlandığı ifade edebiliriz. Özür derecesi özürlü bireyin yaşam kalitesi ne ve başkalarına bağımlık durumunu doğrudan etki etmektedir. Ayrıca, ankete cevap verebilecek düzeyde olan özürlü bireyleri tespit etmek için de var olan özrün derecesi ile ilgili bu veriler elde edilmiştir.

3.1.10. Ailede Başka Özürlü Bireyin Varlığı

Aile içinde özürlü başka bireylerinde olup olmadığını öğrenmek amacı ile veliye "Ailede Özürlü Başka Birey Var mı?"sorusu sorulmuştur.

Ankete katılan;(Tablo10) 115 kişiden 101’i Hayır, 14’ü ise Evet cevabını vermiştir.

Tablo-1.10: Ailede Başka Özürlü Bireyin Varlığı

AĐLEDE BAŞKA ÖZÜRLÜ BĐREYLERDE VARDIR

Seçenekler N %

Evet 14 12

Hayır 101 88

Toplam 115 100

Bu sonuçlara göre ailelerin büyük bir kısmında (%88) özürlü birey sayısı 1’dir. Görüştüğümüz aileler özürlü çocuktan sonra tekrar özürlü çocukları olmasın diye bu konuda önlem aldıklarını söylemişlerdir. Doktorla görüşüp gerekli sağlık kontrolü ve tarama testleri yaptırmaktadırlar.

Birden çok özürlü bireye sahip aile sayısı ise (%12) nispeten çok daha azdır. Bu ailelerde özürlü olan birey hem kardeşler hem de anne babalardır.

Genelde eğitim seviyesi düşük aileler, sağlıklı çocuğa sahip olma düşüncesi ile ikinci özürlü çocuğu dünyayı getirmiştir.

3.1.11. Özrün Varlığının Aile Đçi Đletişime Etki Derecesi

Var olan özrün, aile içi iletişime etki derecesine tespit etmek amacı ile "Özrün Varlığı Aile Đçi Đletişime Etki Düzeyi Nedir?" sorusu sorulmuştur.

Tablo-1.11: Özrün Varlığının Aile Đçi Đletişime Etki Derecesi

SEÇENEKLER N % Çok Olumlu 5 4,3 Olumlu 8 7 Orta 51 44,3 Olumsuz 35 30,4 Çok Olumsuz 16 14 Toplam 115 100

Bu soruya (Tablo11) ebeveynlerin % 44,3’ü "Orta", % 30,4’ü "Olumsuz", % 14’ü ise "Çok Olumsuz", % 7’si "Olumlu" ve % 4,3’ü "Çok Olumlu" cevabını vermişlerdir.

Bu sonuçlara göre; "Çok Olumlu" ve "Olumlu" cevabını veren ebeveynlerin oranı yaklaşık % 12’dir. "Olumsuz" ve "Çok Olumsuz" cevabını veren ebeveynlerin oranı ise % 45 dir. Orta cevabını veren ebeveynlerin oranı da %44’tür.

Yani ebeveynlerin yarısı yakını özrün varlığının aile içi iletişimi etki derecesinin orta düzeyde olduğunu bir o kadarının da özrün aile içi iletişime olumsuz ve çok olumsuz şekilde etkilediğini belirtmektedir. Bu değerlendirmeden “Ailede hasta veya özürlü bir kişinin olması, bu durumun özellikle çocuklardan birinde çıkması ailenin işlevselliğini bozar” (Đçmeli vd., 2008: 22) sonucunu ulaşabiliriz.

Ayrıca, “Ailelerin yaşadıkları duygusal zorlanma, çocukların durumuna ilişkin yeterli bilgi edinememe, başkalarına çocuğun durumunu açıklamada çekilen güçlük, çocukta özre bağlı olarak görülen davranış ve sağlık sorunları, tedavi ve eğitim konusunda pek çok uzmanla görüşme gerekliliği, uygun eğitim ortamını bulma çabaları, daha fazla zaman, para ve enerji gereksinimi ve çocuğun geleceğini ilişkin kaygılar aile için önemli stres kaynaklarını oluşturmaktadır” (Küçüker, 1997’den aktaran: Özida, 2000, 453) bu durumda aile içi iletişimi olumsuz etkilemektedir

3.1.12. Đletişim Sürecinde Özürlü Bireye Karşı Sosyal Çevrenin Gösterdiği Tepki Türü

Özrün varlığından dolayı özürlü bireye karşı, sosyal çevrenin göstermiş olduğu tepki veya tepkilerin neler olduğunu belirlemek amacı ile özürlü bireyin ailesine "Özürlü Bireye Karşı Đletişim Sürecinde Sosyal Çevrenin Tepkisi Ne Oldu?” sorusu sorulmuştur.

Bu soruya (Tablo12) cevap veren ebeveynlerin % 23,7’si çevrenin özürlü bireyi, "Acınan Bir Kişi" olarak gördüğünü, %24,2’si "Yardıma Muhtaç" olarak nitelendirdiğini % 20,4’ü ise "Toplum Yaşamına Katılımda Yetersiz" olarak gördüğünü ifade etmiştir. Özürlü ebeveynlerine göre çevrenin %8,6’sı özürlü bireyi "Alay Objesi" olarak %2,1’i "Uğursuz ve Günahkar" %1,1’i "Şiddet Objesi" olarak

görmektedir.

Ayrıca "Normal Bir Birey" olarak görenlerin oranı % 14 "Çok Yetenekli" görenlerin oranı ise %3,2’dir. Ebeveynlerden bazıları sosyal çevrenin bir arada farklı tepki türleri gösterdiğini ifade etmiştir.

Tablo-1.12: Đletişim Sürecinde Özürlü Bireye Karşı Sosyal Çevrenin Gösterdiği Tepki Türü GÖSTERĐLEN TEPKĐ N % Yardıma Muhtaç 45 24,2 Uğursuz ve Günahkar 4 2,1 Çok Yetenekli 6 3,2 Alay Objesi 16 8,6

Acınan Bir Kişi 44 23,7

Toplum Yaşamına Katılımda Yetersiz 38 20,4

Şiddet Objesi 2 1,1

Normal Bir Birey 26 14

Cevap Yok 5 2,7

Toplam 186 100

Bu sonuçlara göre; çevre bireyi özründen dolayı genelde acımakta yetersiz ve yardıma muhtaç görmektedir. Daha ağır tepkiler olan Uğursuz ve Günahkar olarak görme, Alay Etme ve Şiddet Objesi olarak algılama eğilimi zayıftır.

Özrün varlığını görmeyip de bireyi normal bir insan olarak değerlendiren kişi sayısı da genele oranla daha azdır özürlü bireye karşı bir yadırgama ve ön yargı söz konusudur sırf özrün varlığı onun normal birey olarak algılanmamasına neden olmaktadır.

Toplum özürlüleri çoğunlukla ellerinden hiç bir şey gelmeyen, korunmaya muhtaç, zavallılar" şeklinde algılarken bazen de kimi yeteneklerini abartılı bir şekilde algılama ve sunma yoluna gidebilmektedir (Karataş, 2002b: 5).

3.1.13. Đletişim Sürecinde Özürlü ve Ailesine En Çok Rahatsızlık Veren Çevresel Tepki Türü

Sosyal iletişim sürecinde özürlü birey ve ailesine, en çok rahatsızlık veren çevresel tepkilerin neler olduğunu belirlemek amacı ile ebeveynlere "Sizi En Çok Rahatsız Eden Çevresel Tepkiler Nelerdir?" sorusu yöneltilmiştir.

Ankete cevap verenlerden (Tablo 13) %40,5’i "Acıma" % 21,5’i "Dışlama" %14,6’sı "Şaşırma" %13,3’ü Gülme ve Alay %6,3’ü "Suçlama" şıkkını işaretlemiştir. Bu soruyu cevaplamayanların oranı ise %3,8’dir.

Tablo-1.13: Đletişim Sürecinde Özürlü ve Ailesine En Çok Rahatsızlık Veren Çevresel Tepki Türü TEPKĐ TÜRÜ N % Gülme ve Alay 21 13,3 Acıma 64 40,5 Suçlama 10 6,3 Dışlama 34 21,5 Şaşırma 23 14,6 Cevap Yok 6 3,8 Toplam 158 100

Her anne-baba kendi çocuğunun başarılı olmasını, onaylanmasını ve kabul görmesini arzu eder ve bundan da son derece gurur duyar. Oysa özürlü çocuğun, çevrede kabul görmemesi, hatta alay edilmesi, acınması, korkulması ve reddedilmesi gibi olumsuz tutum ve davranışlar yaşayabilmektedirler (Sandalcı,2002: 83).

Bu sonuçlara göre de; ankete katılan ebeveynlerin yarısından fazlası, sosyal çevrenin çocuklarını acıdığını, üçte birine yakını dışladığını, beşte biri ise şaşırıp, alay edip güldüğünü ifade etmiştir. Yanıtlar karşılaştırıldığında aileler en çok bu tepkilerden rahatsızdır. Diğer gösterilen tepkilerin oranı ise daha azdır. Sosyal çevre özürlü bireye bir şekilde tepki vermektedir. Tepkinin derecesi kişilere göre değişmektedir, özrü görmemezlik gibi bir davranış sergilenmesi çok daha azdır.

3.1.14. Özür Durumunun Özürlü ve Ailesinin Sosyal Çevre ile Đletişimine Etki Şekli

Var olan özrün hem birey hem de ailenin sosyal çevre ile iletişimine etkisinin ne şekilde olduğunu öğrenmek amacı ile ebeveynlere "Bireyin Özür Durumu Sosyal Çevre ile Đletişiminizi Nasıl Etkiledi?"sorusu sorulmuştur.

Bu soruya (Tablo 14) cevap veren ailelerden %36,8’i "Destek Arayışı", %22,8’i "Alınganlık- Hassasiyet", %15,3’ü "Đletişimi Pekiştirme" %12,7’si "Đletişimden Kaçma" %6,7’si ise "Etkiye Tepki" şıkkını işaretlemiştir. Bu soruya herhangi bir cevap vermeyen özürlü velilerinin oranı da %5,7’dir.

Tablo-1.14: Özür Durumunun Özürlü ve Ailesinin Sosyal Çevre Đle Đletişimine Etki Şekli ETKĐ ŞEKLĐ N % Đletişimden Kaçma 20 12,7 Etkiye-Tepki 11 6,7 Alınganlık, Hassasiyet 36 22,8 Destek Arayışı 58 36,8 Đletişimi Pekiştirme 24 15,3 Cevap Yok 9 5,7 Toplam 158 100

Bu sonuçlara göre yaptığımız değerlendirmede; bu süreçte ailelerin yaklaşık yarısı destek arayışı beklentisinde, ailelerin üçte biri de özürden dolayı daha hassas ve alıngan davranmaktadır.

Ailelerin beşte biri için özür olgusu sosyal çevre ile iletişimi pekiştirirken bununla aynı orana sahip aileler içinde özür olgusu ailenin çevre ile iletişimden kaçmasına neden olmaktadır.

Ailelerin küçük bir kısmı da çevreden almış olduğu etkiye göre tepki göstermektedir. Sonuç olarak aile de, sergilenen tutuma karşı bir tepki geliştirmekte bu tepkinin türü de aileden aileye ve kişiden kişiye göre değişmektedir.

3.1.15. Sosyal Đletişim Sürecinde Çevrenin Tepkisine Karşı Özürlü ve Ailesinin Tutumu

Sosyal iletişim sürecinde çevrenin göstermiş olduğu olumsuz tepkilere karşı özürlü bireyin ve ailenin tutumunu tespit etmek amacı ile ebeveynlere "Đletişim Sürecinde Sosyal Çevrenin Olumsuz Tepkisine Karşı Sizin Tutumunuz Ne Olmuştur?"sorusu sorulmuştur.

Bu soruya (Tablo15) cevap veren ailelerden %29,1’i "Kabullenme", % 22,1’i "Üzüntü", %19,8’i "Umursamazlık", %15,7’si "Sözlü Tepki", %8,7’si "Kızgınlık", seçeneğini işaretlemiştir.

Bu soruyu yanıtlamayanların oranı sadece %4,6’dır.

Tablo-1.15: Sosyal Đletişim Sürecinde Çevrenin Tepkisine Karşı Özürlü ve Ailesinin Tutumu SERGĐLENEN TUTUM N % Kabullenme 50 29,1 Üzüntü 38 22,1 Kızgınlık 15 8,7 Sözlü Tepki 27 15,7 Umursamazlık 34 19,8 Cevap Yok 8 4,6 Toplam 172 100

Toplumda özürlülere yönelik olumsuz toplumsal tutumlar (yeteneğini dikkate almama, aşağılama, dışlama vb) özürlü yakınlarını da etkilemektedir. Bu etki manevi ve maddi boyutlarda gerçekleşmektedir. Manevi boyutta değerlendirildiğinde özürlü bireyin yaşadığı çeşitli sorunların, onun yakınlarını üzdüğü ve yıprattığı söylenebilir (Arıkan, 2001: 48).

Bu sonuçlara bakıldığında da çevrenin gösterdiği olumsuz tepkiye karşı ailenin sergilediği tutumların oranı birbirine yakındır. Kabullenme tutum oranı ortalamadan biraz daha yüksek iken kızgınlık tutumu oranı ortalamanın altındadır. Ailenin

göstermiş olduğu bu tür tepkileri bir savunma mekanizması olarak algılayabiliriz. Aile sürekli olarak çevreden gelen tepkilere maruz kaldığından çeşitli tepkileri sürekli maruz kaldığından zamanla karşıt tepkide bulunmamayı başlamakta durumu içselleştirerek ya kabullenmekte, ya üzüntü duymakta ya da tepkilere umursamama yoluna gitmektedir.

3.1.16. Özürlü Bireyin Sosyal Çevre ile Đletişim Kurması için Ailesi Tarafından Gerçekleştirilen Faaliyetler

Özürlü bireyin sosyal çevre ile iletişim kurması için ailenin bu yönde gerçekleştirmiş olduğu iletişim faaliyetlerini öğrenmek amacı ile velilere “Özürlü Bireyin Sosyal Çevre ile Đletişim Kurması için Neler Yaptınız?" sorusu yöneltilmiştir.

Bu soruyu (Tablo 16) yanıtlayan ebeveynlerin %36,2’si "Yakın Çevre Ziyaretleri"nde bulunduklarını, %17,8’i "Sosyal Kurum ve Dernek Ziyaretleri" gerçekleştirdiklerini, %14,9’u "Parka Oyun ve Piknik Alanlarına" gittiklerini, % 10,9’u "Düğün, Parti, Gün" gibi etkinliklere katıldıklarını %9,2’si "Eve Arkadaş Davet" ettiklerini yine aynı oranda (%9,2). “Gelişim ve Hobi Kurslarını” katıldıklarını belirtmiştir. Bu soruda hiç bir seçeneği işaretlemeyenlerin oranı ise % 1,8 dir.

Tablo-1.16: Özürlü Bireyin Sosyal Çevre ile Đletişim Kurması için Ailesi Tarafından Gerçekleştirilen Faaliyetler

FAALĐYET N %

Yakın Çevre Ziyaretleri 63 36,2

Düğün, Parti, Gün vb. Katılım 19 10,9

Park, Oyun, Piknik Alanlarına Gitme 26 14,9

Eve Arkadaş Daveti 16 9,2

Sosyal Kurum, Dernek Ziyaretleri 31 17,8

Gelişim ve Hobi Kurslarına Katılım 16 9,2

Cevap Yok 3 1,8

Bu sonuçlara göre; ebeveynler özürlü çocuklarının iletişim kurması için çeşitli iletişim faaliyetlerini gerçekleştirmekte, organize etmekte ve faaliyetlere katılmaktadır. Özellikle özürlü çocuğun varlığından haberdar olan ve bu durumu kanıksayan yakın akraba, eş, dost ziyaretleri en çok tercih edilen iletişim faaliyetlerinin başında gelmektedir. Gelişim ve hobi kursları gibi özürlü bireyin duygusal, zihinsel, sosyal gelişimine yönelik faaliyetler pek tercih edilmektedir. Bu da ebeveynlerin sosyo-ekonomik durumlarıyla ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

Anne ve babalar, özürlü çocuklarının sosyal çevre ile iletişim kurmasının ne derece önemli olduğunun farkındadır. Bu sonucu, bu soruyu cevapsız bırakan kişi sayısının (3) azlığını göz önüne alarak ulaşabiliriz. Bunun içinde ebeveynler ellerinden geldiği kadar girişimde bulunmakta özürlü bireyi yalnızlığa itmemektedir.

3.1.17. Özürlü Bireyin Diğer Aile Fertleri ile Đletişim Düzeyi

Özürlü bireyin aile içi iletişim düzeyini ve diğer aile fertleri ile olan iletişim derecesine tespit etmek amacı ile aileden "Özürlü Bireyin Aile Fertleri ile Đletişimi Ne Düzeydedir?" sorusuna cevap vermeleri istenmiştir.

Bu soruda (Tablo 17) ebeveynlerden % 37,4’ü "Đyi", %25,2’si "Çok Đyi", %23,5’i "Orta", % 7,8’i "Kötü", %6,1’i "Çok Kötü" seçeneğini işaretlemiştir.

Tablo-1.17: Özürlü Bireyin Diğer Aile Fertleri ile Đletişim Düzeyi

SEÇENEKLER N % Çok Đyi 29 25,2 Đyi 43 37,4 Orta 27 23,5 Kötü 9 7,8 Çok Kötü 7 6,1 Toplam 115 100

Bu sonuçlara göre bir değerlendirme yapacak olursak; özürlü bireylerin yaklaşık üçte ikisi aile fertleri ile çok iyi veya iyi düzeyde iletişim kurmakta, küçük

Benzer Belgeler